29 Haziran 2012 Cuma

Amerika'dan Paket Gelmiş,Cana Beni Çok Severmiş

 Sevgili Cana ile mayıs ayında Nagoya'da buluşmuştuk.Bloğumun bana kazandırdığı güzel insanlardan biri.Buluştuğumuz gün mis gibi kokuyordu.Bildiğim bir koku olmadığından adını sordum.Malesef Japonya'da bulunmayan Bath&Body Works markasına ait White Tea and Ginger kokusuymuş.Yanında olsa bana hediye edecekti o kadar candan bir insan.
Aslında artık satışta olmayan bir ürünmüş ama dönem dönem çıkıyormuş.Çıkar çıkmaz alacağım sana dedi.
Paket 10 gün önce bana doğru yola çıktı.Dün ben evde yokken postacı not bırakmış.İşte tam da yukarıdaki fotoğraftaki gibi bekledim.Gözüm zilde :)
Ve paketim geldi.Aslında sıvı ürünleri koymak yasak olduğu halde Cana'cım benim için rica etmiş.Dünden beri missss gibi kokuyorum.Bloğuma doğum günü hediyesi oldular yani.Zamanlaman süperdi canım :)
Bir de bonus olarak Margarita seti eklemiş.Zevkle kullanacağım her birini.Hatta yanımda Türkiye'ye mi götürsem burada mı bıraksam kararsızım.Türkiye biraz tehlikeli çünkü benim annem,ananem,kardeşim ve ablam tam bir parfüm canavarıdır :) Kıyamıyorum :D
Bu arada evet ananem bile parfüm canavarıdır :D Hiç affetmez en pahalısı bile en fazla 1 ayda biter elinde.Fıs fıs anane :D

Cana'nın şimdilik bir bloğu yok ama yaptığı kurabiyeleri ve onun gözünden Amerika'yı okuyacağım günü dört gözle bekliyorum :)

Cana çoook teşekkür ederim.İlk defa bloğumun doğum gününde hediye aldım.Yine bir ilki yaşattın bana :D Öpüyorum seni çok!
Ailene selamlar!
Japonya'da ya da Amerika'da ya da Türkiye'de buluşmak üzere :)

not:çok güzel kokuyorum ben yaaaa :D

Cana ile buluştuğumuz günün yazısı için buraya tık tık :)

Bir de başlığa sebep olan şarkıyı ekliyeyim :D
Ankara'dan abim gelmiş


Kısa Kısa



Öncelikle bir önceki posta yazdığınız yorumlar için çok teşekkür ederim :) İyi ki varsınız.
-------------------------------------

Her sene Türkiye'ye gitmeden önce bir yerim hastalanıyor.Geçen sene kulak ağrısı yaşamıştım bu sene diş ağrısı.2 sene önce bütün dolgularımı yaptırmış o günden beri hiç sorun yaşamamıştım.Böyle bir ağrıyı unutmuştum ki bu çıktı.
Dün koşa koşa dişçime gittim.Kontrol etti görünen bir şey yok dedi.Ya dolgunun altı çürük dedi ama ben çok düzgün yaptım böyle bir ihtimal düşük dedi.Ya da yanındaki dişim diğer dişlerime göre biraz kısa olduğu için o yandan ağrı yapabilirmiş.Diğer dişi tedavi edebilmek için zamanımız yok çünkü nasipse birkaç gün sonra Türkiye'deyim.Kısa olan dişi çekebiliriz dedi ağrı devam ederse :(
Bu yüzden ağrı kesicileri verdi elime beni yolladı.
Yoshi de stres yüzünden vücut dengemin bozulduğunu söylüyor.
Off bilemedim.
Dün ilacı alıp erkenden yatınca şimdi bu saatte ayaktayım 05:06
-------------------------

Bugün işte son günüm.Japonya'da yaşadığım en güzel iş deneyimi oldu.Birine Türkçe öğretmek hem zor hem de çok zevkliymiş.Nagoya'da çocuklara öğretmişliğim vardı ama bu sefer 30 yaşında biri olunca daha farklı oldu tabi.
Şansıma öğrencim çok iyi biri çıktı ve eğlenerek yaptık derslerimizi.Bu gece kutlayacağız bu diş inşallah canımı sıkmaz.Temmuzun ortalarında öğrencim Türkiye'ye gelecek.1 sene Türkiye'de yaşayacak.Onun Türkçe gelişimini izlemek çok zevkli olacak benim için.
Bu iş ile birlikte önümde yeni bir yol açıldı.Çünkü bir dil okuluna bağlı olarak büyük bir şirkette öğretmenlik yaptım.Bu hem kendime güvenimi sağladı hem de güzel bir iş deneyimi oldu.
İnşallah bu şansım devam eder.

--------------------
Facebook kafayı yedi.Görüşmek istemediğim insanlara arkadaşlık yollamış adıma bir de çıkmış olduğum gruplara yeniden sokmuş beni.
O değil de o insanlar benim eklediğimi düşünecek.Bu yazıdan sonra temizlik başlasın.
----------------------------

Bloğumu okuyanların %90'ı gerçek hayatta tanımadığım kişiler.Geriye kalan %10'luk kısımın içinde tanıdığım ve okuduğunu bildiğim insanlar beni çok mutlu ediyor.
Ama bu %10'luk kısım içinde beni eğlendiren tipler var.Benimle konuşmayan ama her yazdığımı satırı satırına takip eden ama bana karşı aaa bloğun var senin tribi yapan kişiler.
Bir de Japonya'da olup beni takip edip sessiz sedasız kaçtığını düşünenler var ki benim istatistiklerde ip lerini gördüğümden habersizler.Ne zaman geldiler,ne kadar kaldılar biliyorum halbuki :)
Çok eğleniyorum çok :=)

-----------------------------
Bir süredir bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine Joy Türk radyosunu dinliyorum.Hep bu adam çıkıyordu ben onu Onur Mete sanıyordum ya :) değilmiş ama güzel şarkı




Azıcık daha uyusam ya ben!Ders var bugün sonra Türkiye için son alışverişler sonra kutlama sonra uyku sonra yarın Facebook temizliği!

Çok iş var çok :)


28 Haziran 2012 Perşembe

Teşekkür Ederim



Bugün tam 4 yıl olmuş bu bloğu açalı.
Size o günü anlatayım mı?
Çok yağmur yağıyordu ve benim haziran ayında güneşe alışmış bünyem bunu kaldırmıyordu.
Japonya'ya gelmeden önce tsuyu(yağmur mevsimi) diye bir şey bilmiyordum çünkü.
Özlüyordum
ağlıyordum
kafam karışıktı
kendime güvenim sıfırdı
yani negatif her şey üzerimdeydi.
Okuduğum bloglar vardı.
Bir çılgınlık yapıp blog açayım dedim.
Oturdum blog adı kısmını çok düşünmeme gerek kalmadı
'yolun neresindeyim?' dedim.
Çünkü hayatımı şekillendirdiğim bir anda her şeyi sıfırlayıp gelmiştim buraya.
Bir yol vardı hayat yolu ve o yolu bir anda değiştirmiştim.
Bir dönemece aniden kırmıştım direksiyonu
peki ya bundan sonrası ne olacaktı?
daha ne kadarı kalmıştı.
İşte bu yüzden yolun neresindeyim diye sormuştum.
Hala daha soruyorum ya :)
Kullanıcı adım serrose yani kendi adım.
İlk mail adresimi de bu adla almıştım.
Tekirdağ'da bir internet kafede aklıma ilk gelen nickname olmuştu.
Hala daha aynı ad!

Bu blog benim günlüğüm olarak başladı hala aynı şekilde devam ediyor.
Seviyorum burada olmayı!
Kimse okumasa kendim okurum diyorum zaten her fırsatta.
Ama buralar sizlerle daha güzel.
Bana güç veriyorsunuz.
4 yılda hiç kimseye gidip ben geldim sen de bana gel demedim.
Takip et takip ederim seni mantığını da sevemedim.
Yavaş yavaş büyüdük.
Hatta ne zaman bu kadar olduk ben anlamadım.
iyi ki varsınız!

Siz olmasaydınız bu köye ne kadar dayanabilirdim bilmiyorum.
Belki evliliğimiz bile kötü yönde etkilenirdi.
Çünkü gurbet psikolojisi üzerine hiçlik sizi mahvediyor.

Çok sabahlar yok artık dayanamayacağım diye uyandığımda sizden gelmiş olan bir yorum günümü aydınlattı.
Ben bu köyde kendimi işe yaramaz bulduğum bir an bir mail geldi ve benim kendime güvenimi yerime getirdi.
Bu blogda kötü şeyleri çok yazmıyorum.Çünkü kötü yazılarımı kötü bir anımda okuduğumda çok etkileniyorum.
Bu sebeple kötü bir psikoloji ile maillerimi açtığımda ya da bloğa baktığımda siz bilmeden benim hayatımı kurtarıyorsunuz.
Belki de ağladığım bir anda benim yüzümü güldürüyorsunuz.
Tıpkı benim bilmeden sizin hayatlarınıza dokunduğum gibi.
Hani diyorsunuz ya kahvaltıda senden konuştuk,anneme seni anlattım gibi ben uçuyorum burada.
Sonra burada deprem oluyor hemen beni merak ediyorsunuz.
O kadar mutlu oluyorum ki!
Siz benim yalnızlığımı alıyorsunuz!

Bu blog ve sizler sayesinde o kadar güzel şeyler girdi ki hayatıma!

Mesela benim için çok önemli biri olan Okan Bayülgen ile tanıştım.Onunla karşılıklı oturup sohbet ettik o gün ölmedim ya heyecandan sanırım bir daha ölmem :)
Bu sizin sayenizde oldu.Eğer ona yazdığım yazıyı twitterdan ona ulaştırmasaydınız onun gözlerine bakma şansım belki de hiç olmayacaktı.

Sonra gazetelere çıktım sonra radyoda konuştum.
Sonra evlerinize konuk oldum.
Sonra sizin zamanlarınızı alır oldum.
Sonra sonra 
siz beni dünyanın öbür ucunda dualarınızla korudunuz.

Kendimi o kadar güvende hissediyorum ki sayenizde.
Dünyanın her yerinde yani kelimelerimin ulaşabildiği her yerde dostlarım var!

Benim için gerçekten çok önemlisiniz.
Varlığınıza ne kadar teşekkür etsem az!

O güzel kalpleriniz ve değerli zamanınız için çok teşekkür ederim.

Canımın istediği zamana kadar yazmaya,
benim gözümden Japonya'yı göstermeye,
hayatımdan özetler sunmaya devam edeceğim.
Yani ben buralarda olacağım
ama
LÜTFEN
siz de 
ORADA 
olun!

Nice mutlu yıllara birlikte :)

imza
Hala yolun neresinde olduğunu bilmeyen bir kız Serrose!


27 Haziran 2012 Çarşamba

Psikolojik Hazırlık


 Türkiye'ye gitmeden önce kendimi yavaş yavaş o psikolojiye sokmam lazım.Burada birçok şeyi unutuyorum.Mesela yüksek ses,mesela çat kapı gelmeler,mesela hediye istemeler,mesela hesap ödetmeler(malum Japonya'da paraları ağaçtan topluyoruz biz) gibi

Ama bir tanesi var ki!

Yolda karşılaşılan herhangi biri ile yapılan konuşmalar

Y.K.K(Yolda Karşılaşılan Kişi)
S.(Serrose)

ykk-Aaa hoşgeldin ne zaman geldin
s-hoşbuldum ... geldim

ykk-ne kadar kalacaksın?
S-Dış ses-şu kadar
    iç ses-SANANE

ykk-Aaa uzun kalacaksın eşin de gelecek mi?
S-dış ses-hayır ne yazık ki izin alamadı gelemiyor
     iç ses-sanane

ykk-aaa bu kadar uzun boş bırakma adamı mazallah
S-dış ses-sahte gülümseme
     iç ses-sanane

ykk-kilo almışsın
S-dış ses-evet 15 kilo aldım Japonya'ya gittiğimden beri
     iç ses-sanane

ykk-bebek var mı?
S-dış ses-şimdilik düşünmüyoruz
   iç ses-sanane

ykk-aaaa ama yapın artık çok beklemeyin
  S-dış ses-sahte gülümseme
        iç ses-sanane


----------------------------------------------

Yukarıdaki ayak üstü sohbete ek olarak

-çalışıyor musun?
-maaşın ne kadar?
-eşin ne kadar alıyor?

tarzında konuşmaları herkesle ayak üstü sokak ortasında konuşmayı sevmiyorum.Ama konuşsan olmuyor konuşmasan Japonya'ya gitti **** kalktı oluyor.

Bir de tam tersi ben Japonya'ya gitmeden önce benimle konuşmayan insanlar gereksiz samimiyet gösteriyorlar,annemle selam yolluyorlar ya da azıcık internet bilgisi olan bana mail ya da yorum yazıyor.

İnsanları anlamak güç.22 yıl Türkiye'deydim ve sen benimle iletişime geçmiyordun evimi,adresimi,telefonumu bildiğin halde ama ben Japonya'ya gelince aranan,özlenen,sevilen oldum.

Biraz mide bulandırıcı yani :)

Ohhh içimi de döktüm kaçar giderim :D

Bebek değil göbek :)

Anlaşıldı mı?

Bunların haricinde beni gerçekten seven insanlarla sohbet etmeyi deli gibi özledim.Onların sormalarına gerek yok zaten ben nefes bile almadan anlatırım her şeyi :)

Türkçe sohbet özlemi böyle bir şey :D

26 Haziran 2012 Salı

Vikitap Serrose



Bugün kitap okumayı sevenlere bir site tanıtacağım.Vikitap  adı üzerinde kitaplar üzerine hazırlanmış bir site.Kendinize bir üyelik açıp okuduğunuz,okumak istediğiniz,kütüphanenizde olan kitapları listeleyebildiğiniz bir site.
Bu tarz birçok site var ama şimdilik benim için kullanması en kolay site burası.Bu zamana kadar okumuş olduğum kitapları(yani defterime not etmiş olduklarımı) siteye ekledim.Ve an itibari ile 362 adet kitap okumuşum.Tabi defterime not etmeyi unuttuklarım olduğunu düşünüyorum.Çünkü bu siteye kitap eklerken gördüm ki düzenli tutmadığım dönemlerden çok kitap unutmuşum.Neyse bu yaz kolilerden çıkan kitaplarımla belki hafıza yenileyebilirim.

Neyse bir de okumakta olduğunuz kitapları güncellerseniz kitabın %kaçını okuduğunuzu görebiliyorsunuz.
Şuanda okumakta olduğum 8 kitap var.Onları sitede görebilirsiniz.

Eğer siteye üye olur ve beni takip etmek isterseniz kullanıcı adım Serrose :) şaşırdınız değil mi :)

Neyse bol okumalı günler dilerim herkese.

Reklam almış gibi oldum ama bu sitenin benden haberi bile yok :D Yanlış anlaşılma olmasın.

Vikitap vikitap giderken sağda dönerken solda :)


edit:ne çok neyse demişim :D neyse siz beni böyle kabul edin artık :D


edit 2:Herkese kocaman tesekkur ederim siteyi gocurduk :) kimse giremiyor nobetlese yapalim bence bu isi :D
Azicik gururlandim yaaaa sayenizde efendim!


edit 3:





Ölmeden Önce Ölünüz

Kitabın adından da anlaşılacağı üzere bu kitap ölümden bahsediyor.Osho'ya sorulan ölümle ilgili sorulara Osho kendi tecrübeleri veya alıntılarla cevaplar veriyor.İlk başlarda benim ruh halimden kaynaklı olsa gerek kitap fazla akmadı bende.Ama sonralarına doğru çok sevdim.İnsanın ölüme bakışını hatta hayata bakışını değiştiriyor.Kitaptaki her görüşe katıldığımı söyleyemem ama çok mantıklı ve yakın bulduğum şeyler oldu.
Bitirdiğim ilk Osho kitabı oldu ama yarım kitaplarım var.Bir de okunmayı bekleyen Osho kitapları da var.
Bu kitap yakın ölümü yaşamış kişilere de faydalı olabilir.Birçok açıdan insanı rahatlatıyor ve farklı bir görüş açısı veriyor.

Aslında kitabın altını çokça çizdim ama size 2 alıntı yapmak istiyorum.

 Ben de böyle düşündüğüm ve bu tarz yaşadığım şeyler olduğu için hoşuma gitti.


Mutsuz musunuz?Bence olmayın!Günümüzde şükretmeyi unuttuk.Şükredin!Sahip olduklarınıza,sahip olabileceklerinize ve her şeye ama her şeye şükredin!

İşte böyle sonlarına doğru sevdiğim ve ara sıra dönüp bakmak isteyeceğim bir kitap oldu Ölmeden Önce Ölünüz!

İyi okumalar!

25 Haziran 2012 Pazartesi

Her Defasında Aynı Şeyler


Her defasında aynı şeyleri yaşıyorum.
Birkaç gün sonra ailemle olacağım ama sevinemiyorum.
Aklım burada Yoshi'de Karamel'de evimde kalacak.
Bir yanım eksik gidecek bir yanım eksik döneceğim.
Gurbet dediğin böyle bir şey.
Evim dediğin her yerde bavul baş köşede.
Gitmek istediğin bir yer hep oluyor.
Kalmak istemediğim gibi gitmek de istemiyorum.

İçim sıkılıyor işte.
Yazmaktan başka bir yol bilmediğimden burada buldum kendimi.

 Giderken ağlayacağım dönerken gene ağlayacağım!
Öğreniliyor mu ki bu gurbet işi?

Bütün bunlara sebep evin ortasında duran bavul aslında biliyorum.
Bu işin tek güzel yanı havaalanlarında sevdiklerim karşılıyor,sevdiklerim uğurluyor beni.
Sanırım bununla avunmaya devam edeceğim!


Instagram ile Pazartesi #56



instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik

Gelelim instagram ile geçen haftaya


 Temmuz başı Türkiye'de olacağım için gidene kadar mümkün olabildiğince çok kitap ve ürün bitirmeye çalışıyorum.Bu yüzden bu hafta sürekli kitap okuma halleri yayınlamış olabilirim.
Menekşeler,Atlar,Oburlar Leylak Dalı ablamın hediyesiydi ve bitti.Yazısını yazarım belki.Uyku öncesi bir okuma haliydi o yüzden Karamel'in mayışması :)
 Bir başka okuma hali.Grotesk'e başladık Yoshi ile bakalım neler olacak.
 Biri beni gözetliyor programı çekiyoruz evde :)
 Bu da başka bir hal.Yeşil çaylı ve Sufi müzikli okuma hali.
 Geçen hafta işe gitmeden önce market bankında yaptığım kahvaltı ve okuma hali.Elimdeki ton balıklı onigiri.Yani pirinç köftesi olarak geçiyor sanırım Türkçe'de.Haşlanmış pirincin içinde mayonezli ton balığı ve etrafı yosun ile kaplı :) Evet sabah sabah kulağa hiç hoş gelmiyor ama bir alışınca bırakamıyorsunuz.
 Yaşadığım bölgede en büyük ulaşım aracı araba.Yani kendi arabanız yoksa benim gibi eve mahkum oluyorsunuz.Bazı hatlarda otobüsler var ama saatte 1 ya da 2 tane geçiyor.Ders verdiğim şehirde de otobüs seferleri çok az.Ders verdiğim fabrikanın önündeki durağagünde 4 sefer falan var günde!Tabi ki saatlerimiz tutmuyor.Bu yüzden 1 km uzaklıktaki durağa yürüyorum topuklularla.Elim kolum da dolu tabi.İş dönüşü o kadar yol yürüyüp  ıslak bank ile karşılaşınca azıcık moralim bozulmadı değil hani.Ondan da geçtim.Kolumda 2 çanta elimde şemsiye 25 dakika ayakta beklemeseydim daha iyi olabilirdi.
 Okuma hallerine devam ediyoruz.Çantada kitap taşıdığım için oluşan her fırsatı değerlendirebiliyorum.Bu sayede Osho da bitti.Söylenecek çok şey var bu kitap hakkında.
 Biz yemek yerken koltukta durum buydu.Karamel hanım kitabını okumuş,haberlerini seyretmiş,günlüğünü yazmış ve günü bitirmişti.


Ve sınırlı üretim ya da 1 kerelik üretim ahududulu kit kat yok böyle bir lezzet.Bir daha bulamayacak olmamız acı verici :(


İşte böyle geçmiş bir hafta

Daha fazla fotoğraf için tumblr'e buyrun  


Ve güzel haberler alacağımız bir hafta olsun hepimiz için Amin!

24 Haziran 2012 Pazar

Yeni Not Defterlerim



Bloglarda kırtasiye modasını başlattıktan sonra kırtasiye yazısı yazmayı sevmez oldum.Ama bugün Yoshi'nin benim için aldıklarını o kadar beğendim ki paylaşmadan edemedim :)

Fok balıklı olanın alınma sebebi Yoshi'nin beni Fok balığım diye sevmesidir :)
Diğerleri ise benim kamera sevdam malum :)

Zevkle kullanacağım hepsini.






23 Haziran 2012 Cumartesi

Yapmam Gerekenler ve Yaptığım





1-Bulaşıkları yıkamam
2-Çamaşırları yıkamam ve asmam
3-Evi toplamam
4-Markete gitmem
5-Misafire ikram hazırlamam gerekiyor

ama
ama
ama 
ama 

ben

Keyif yapıyorum!


Sor bana pişman mıyım?


22 Haziran 2012 Cuma

O gün

Hani bizi bir sıkıntı basmış kendimizi evden dışarı atmıştık ya 


Hani akıllının biri cafebook açmıştı

Hah işte o gün bak neler yaptık biz.


 Böyle çiçekli yollardan geçtik.Saatlerce yol gittiğimizden ben bir uyudum bir uyandım.
 Sonra denize vardık biz.Bak bu kuşu fotoğrafladım.
 Sonra acıktık etrafta pek bir yer olmadığından.Böyle bir yer bulduk.
 Sabah kahvaltısı niyetine tempuralı udon yedik.Naparsın burada böyle!
 Sonra  bir de poz ver demeden beni çekmiş Yoshi!Tam da kaşınıyormuşum ben :)
Sonra bu halime çok güldü Yoshi :)

İşte böyle bir gündü bizim için.




21 Haziran 2012 Perşembe

Mektup


17 haziran günü ilk e-kitabımı okudum.E-kitap hakkında büyük çelişkilerim vardı ki hala daha var.Benim için bir gün basılı kitabın yerini alır mı bilmiyorum ama şimdilik uzak bir tarih gibi görünüyor.

Mektup bir Peride Celal kitabı.Yazarı daha önce duymuşluğum veya okumuşluğum yoktu.İdefix sitesinin itunes uygulaması olan Kitaplık'tan okudum ben.İdefix sitesi ücretsiz olarak 8 kitap seçeneği veriyor.Mektup kitabı da bunlardan biri.

Mektup 4 tane öyküden oluşan bir kitap Can yayınlarından çıkmış.Beni en çok kitabın ismini taşıyan Mektup öyküsü etkiledi.Ve en hızlı okuduğum öykü oldu.E-kitap okumak sandığım kadar korkutucu değilmiş ama yine de bir şeyler eksik kaldı içimde.Kitabın ağırlığı,kokusu,satır altı çizmeleri,sayfa çevirmek gibi zevkleriniz olmuyor malesef.Tabi bunun yanında artıları da var.Karanlıkta okuyabilmek ya da çok aydınlık bir ortamda yansıma olmadan okuyabilmek,font değiştirmek,font büyütmek,sayfanın rengini değiştirebilmek gibi.

Bundan sonrası için chick-lit ,öykü,şiir gibi tarzları e-kitap'tan okuyabilirim sanırım.Sizler sayesinde sağlam bir e-kitap koleksiyonuna başladım.

Bakalım ikinci e-kitap okuması yazısını ne zaman yazacağım.

Kimler e-kitap okumayı seviyor?

Bir de son zamanlarda kendimde keşfettiğim bir şey var.Öykü okumayı sever hale geldim.Sanırım bunun sebebi Sabahattin Ali!Bu yüzden bana öykü kitabı tavsiye ederseniz sevinirim.


Siz de Görüyor Musunuz?

Geçen gün arabada uyurken bir anda uyanıp bu manzara ile karşılaştım ve şok oldum.Acaba yalnız mıyım diye size sormak istedim.

Yolun bittiği noktada 2 ağaç birbirine bakan yüz gibi değil mi?
Umarım tek ben değilimdir böyle düşünen :)


20 Haziran 2012 Çarşamba

Cafebook


Hani geçenlerde bizi bir sıkıntı bastı ve kendimizi dışarı attık ya işte o gün bu tabelayı gördük.
ii ne cafebook adlı cafe :)

ii ne Japonca facebookta beğen tuşuna verilen isim.

Ben çok beğendim fikri ve epeyce bir süre güldüm bu tabelaya.

Nasıl olmuş sizce?

Bu geziye çıkmadan önce yazdığım yazı için buraya tık tık

Tayfun Sonrası

Fotoğrafı çektiğimde henüz o kadar şiddetlenmemişti rüzgar.Ne olduysa sonrasında oldu.Japonya'ya geldikten sonra kazandığım tecrübelerden biri oldu tayfun.Her defasında bu en kötüsü hissi veriyor.İnsan sudan ve rüzgardan korkuyor.Evin kapıları ve pencereleri öyle bir oynuyor ki yerinden sanki alacaklı biri vuruyor.Bu gece yaşananlar 8 yıldır yaşananların en büyüğümüymüş.Balkondaki kilimimiz uçtu gitti.Onu içeri almak için kapıyı açsaydık biz de uçardık büyük ihtimalle.Bu yüzden kalan sağlar bizimdir.

Bu gece bir yeni deneyim daha kazandım.Elektrik ve su kesildi.Bu benim 4,5 yıllık Japonya hayatımda ilk defa olduğu için korktum açıkçası.Üzerine Yoshi en son ne zaman kesinti yapılmıştı hatırlamıyorum deyince daha da korktum tabi ki.
Japonya'da hiç elektrik ve su kesintisi olmaz habersiz.Eğer bakım yapılacaksa posta kutunuza günler öncesinden bildiri bırakılır.10 temmuz günü saat:10:00 ile 11:00 arası su/elektrik kesintisi yapılacaktır denir ve genelde 10,15 dakika içerisinde kesinti biter.Kağıtta olabilecek en fazla zamanı yazarlar ki herhangi bir aksaklıkta yalancı durumuna düşmesinler.

Neyse bu kesintiye tabi ki hazırlıksız yakalandık.Fener yok,yedekte su yok,telefonların şarjı yok gibi.Ders oldu neticede.

Ben yapabileceğim tek şeyi yaptım vurdum kafayı yattım.Korkmak bir yana kapalı kapılar yüzünden oluşan havasızlık alerjimi başlattı.Uyku her şeyin ilacı.03:40'ta uyandım hemen gökyüzüne baktım yağmur durmuş.Yerlere baktım hiç ıslanmamış gibi.Öyle ki birkaç saat önce buradan tayfun geçtiğine inandırmanız için 10 kişinin falan şahitliğine ihtiyacınız var.Tabi ki Japon dehası burada da gösteriyor kendini.Çalmadan,çırpmadan,planlarla yapılan yolları aynı şekilde yapılmış yer altı sistemleri ile desteklersen yağan yağmur direk kanallardan akar gider.Ve geriye kupkuru yollar kalır.Tayfun sonrası bile şuanda yollar kupkuru.

Bu ülkede 'iyi' şeylere çabuk alışıyorsun.Sonra kendi ülkene gittiğinde gücüne gidiyor her şey.Araba yolundan daha geniş olan kaldırımlar,yaya gördüğünde duran sürücüler,müşteriyi gördüğü an yaptığı işi bırakan ve onunla ilgilenen tezgahtarlar,yağmur sonrası tertemiz kalan yollar gibi.Burayı o kadar uzatabilirim ki!Neyse canım sıkılmasın daha fazla.

Burada ne zaman korksam size danışıyorum.Çok teşekkür ederim benim yanımda olduğunuz için.Ben sizin dualarınızın gücüne çok inanıyorum.Bu yüzden bana çok iyi geliyorsunuz.Sizi merakta bıraktığım için bu yazıyı yazmak istedim.

İyiyiz biz tek kaybımız kilim oldu.Bize de yeni ev için halı almaya bahane oldu bu :)

Not:Sami eğer okuyorsan senin hediye ettiğin kilim sapasağlam duruyor.Onu balkonda bırakmazdım merak etme!

Allah kimseyi doğa ile sınavda bırakmasın!Amin

19 Haziran 2012 Salı

Saç Ürünlerim



Saç ürünlerim hakkında almayacağım yazısını yazdıktan sonra birçok ürünümü bitirdim.Öyle ki en son yazdığım tükettim yazımda 5 adet saç ürünü vardı.
Hal böyle olunca evde saç bakım ürünlerim bitti.Şekillendiriciler hala duruyor ama :(

Saçlarım uzun ve boyalı olduğu için bakım ürünlerine çok ihtiyaç duyuyorum.Aslında Türkiye'ye gidene kadar almayacaktım ama saçımın nemsiz halini sevmedim.Üstelik şuanda çalıştığım için haftada 2-3 kez saçımı düzleştiriyorum.Bu yüzden iyi korumam gerek.
Neyse bu kadar uzun konuştuktan sonra az önce aldığım 2 ürünü göstereyim size :)

 Fuwarie benim en hızlı bitirdiğim ve en düzenli kullandığım saç ürünü oldu şimdiye kadar.Bu 2. şişem olacak.Saçlarıma verdiği etki gözle görülüyor.Üstelik bu üründen sonra düzleştirdiğimde saç uçlarım nemsiz görünmüyor.Zaten yıpranmış,boyalı ve yanmış saçlar için yazıyor.

Bir de maske aldım.Evde kullanmakta olduğum maske bitmek üzere.Haftada 2 kere maske uyguluyorum ben.Çok uzun bekletmediğim için yağlanma falan hissetmiyorum.Eğer yağlandıran bir maske ise de saç kremimi es geçiyorum o duşta.
Essential markasının daha önce sarı renkli maskesini kullanmıştım ve çok sevmiştim.Bu sefer ekstra ballı ve Shea yağlı olan maskesine şans vereceğim.

Madem saç ürünlerim dedim hepsini göstermem gerekir :)

 Saç köpüklerim!Aslında düzenli saç köpüğü kullanan biri değilim ama almışım işte.Soldakini yeni aldım sayılır.Yumuşak tutuşlu dalgalı saçlar yapmak için bu ürünü 1-2 kez kullandım şimdilik.

Ortadaki ürün bitmeye yakın.Bu da saçları çok sertleştirmiyor.Uyuşuk günlerimde fıs fıs sıkıp öylece bırakıyorum saçlarımı :)

Mavi şişe süper düz saçlar için.Bunu ilk aldığımda sürekli kullanıyordum.Yarısına kadar dolu sanırım.Bunu sürdükten sonra düzleştirdiğimde saçlarımı beğeniyorum.


 Vs saç misti ablamdan bana kaldı.O restoranda çalışırken kullanıyordu.Saçlardaki kokuyu alıyor.Ben hiç kullanmadım açıkçası unutuyorum.Ama Türkiye'ye gidene kadar bitirmeye karar verdim.

Cape saç spreyi de ablamdan bana kaldı.Ben saç spreyi kullanan biri değilim ama son günlerde küçük saçlarımı sabitliyorum.Sadece bu iş için kullandığım için bitmez bu ürün.

Gliss'i çok seviyorum.Her Türkiye tatilimde stokluyorum.Gerçi bu rengini sevmiyorum.Turuncusu favorim.Turuncudan da var 1 şişe ama onu Nagoya'daki evde bıraktım.Çünkü Gliss'siz saç taramam ben.Her defasında getir götür yapmamak için o orada beni bekliyor.Bu da bitmek üzere.Geldiğimde alacağım tekrar.

Dicila yeni bir ürünüm.Cilt bakımı tester setini aldığımda bu üründe pakete dahildi.Kokusu güzel.Saçta bıraktığı etki güzel ama çok pahalı almam sanırım bitince.



Sala Hair Jelly'i de seviyorum.Özellikle ilk ürün Fuwari ile süper oluyorlar.Ama tek kullandığımda saçım sertleşiyor.Bu yüzden bir süredir kullanamadım.Ama ortağı geldi bu yüzden tekrar sık sık kullanacağımdır.

Cape saç spreyi küçük boy.Yukarıda anlattım.

Big Sexy Hair saçınızı kuruturken hacim verir diyen jel.Gördüğünüz gibi hiç kullanmadım.Saçlarımı sertleştiriyor.Ya da ben beceremedim bu ürünü.Ama bitirmek istiyorum.Bu yüzden tatilde yanımda getirebilirim bunu.

Tsubaki parlaklık veren maske.İlk 2 kullanımda bir etkisini göremedim ama en son kullandığımda saçlarımı yumuşacık bıraktı.Bu yüzden sevdim.Parlaklık veriyor mu bilmiyorum açıkçası.Bitmek üzere tekrar alabilirim.

 Ve Lucidol saç spreyleri.Pembe olan saçı dalgalı şekil verirken,mavi olan ise düzleştirirken kullanılıyor.Saçıma pek dalgalı şekil vermediğimden duruyor öylece.Ama mavi olan özellikle işe başladıktan sonra sürekli kullanır oldum.Hem ısıdan koruyor hem de verdiğiniz şekli sabitliyor.Güzel bir ürün.Ben de youtube gurularından duyup almıştım.Ama ikisinin de bitmesine daha var.

Bu kadar konuştum düzleştiricimi de gösterip bitireyim yazımı.GHD düzleşitirici ocak ayında aldım ve iyi ki almışım.Bütün övgüleri hakediyor.Evet biraz tuzlu ama benim gibi beceriksiz ve sabırsız biri bile saçlarını 10 dakikada düzleştirebiliyorsa bu üründe iş var demektir.Aslında evde 3-4 tane daha düzleşticim var.Japonya'dan alınma hepsi de ama beceremiyorum.Hem saatlerce uğraşıyorum hem de saçım kabarıyor hiç uğraşmamışım gibi görünüyordum.GHD de hiç bu sorunu yaşamadım.10 dakikalık üstün körü işlemde bile kabarmıyor saçlarım ve bakımlı duruyor.İnce ince düzleştirdiğimde de (blog başlığındaki fotoğraf mesela) kuaför işi gibi duruyor.
İyi ki almışım seni diyor ve buraya kadar okuyanlara selam ediyorum :)

En son yazdığım tükettim #9  yazısı için buraya tık tık
Almayacağım saç ürünleri yazısı için buraya tık tık 

18 Haziran 2012 Pazartesi

Instagram ile Pazartesi #55


Aslında upuzun bir zaman Ozawa beyin videosu olsun ilk sayfada istiyorum ama diğer yandan da geleneğimi bozmak istemiyorum.
Belki torunu,belki komşusu,belki arkadaşı denk gelir diye bekliyorum.En kısa zamanda Ozawa beye soracağım adresi hakkında bir bilgisi var mı diye.
Bu süreç içerisinde sizden isteyebileceğim tek şey videoyu mümkün olduğunca paylaşmanızdır.
Yazının linki burada

instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik

Gelelim instagram ile geçen haftaya


 Ablam köpeği ile bu tarz bir poz verip eklemiş instagrama ben de durur muyum hemen aldım kızımı kopya poz verdik :)

Eğer ablam nasıl poz vermiş kızıyla merak ettiyseniz instagram kullanıcı adı sermoon09 selam söyleyin benden :)
 Klasik üşengeç öğünümüz market sushisi :)

 Geçen haftanın temizlik arkadaşı Haris Alexiou'ydu.Ben genelde her türlü müzik severim.Arabesk de dahil buna Yunan müziği de.Hatta şuanda da Haris dinliyoruz :)
 Başka bir akşamın üşengeç menüsü.Yoshi çok aç olmayınca benim de yemek yapasım olmayınca bize Mc yolları göründü.
 Japonya'ya ilk geldiğimde Volvic adlı markanın yeşil elma aromalı suyu vardı.Ahh süperdi buz gibi normal su içiyordunuz ama içinde varla yok arası yeşil elma kokusu geliyordu.Sonra satıştan kalktı sevdiğim her şey gibi.
Derken geçen hafta işe giderken bunu gördüm raflarda.Elma özlü su deyince hemen aldım.Almaz olaydım.Midem bulandı.Bildiğin elma suyu ki hiç sevmem.Aç karnına allak bullak oldum.Bugün buzlu tekrar şans vereyim dedim ama olmadı döktüm.Iykkk!
 Tsuyu fotoğrafları eklememi isteyenler olmuştu.Buyrun istasyondan yağmurlu bir Aino manzarası.
 Yağmur dilediği gibi yağsın bu benim keyif yapmamı engelleyemez.Sadece yazı bekleyen bünyeye sonbahar havası azıcık fazla geliyor :(

Film izlemeye devam diyecektim ama Karamel hanımı televizyonun önünden alamayınca bu dvd yarım kaldı.Başka bir güne artık!

İşte böyle geçmiş bir hafta

Daha fazla fotoğraf için tumblr'e buyrun 


Ve güzel haberler alacağımız bir hafta olsun hepimiz için Amin!

Kadere İnanır Mısınız?



*Bu yazı bloğa yazdığım en önemli postlardan biri benim için.2008 yılında tanıştığım Ozawa san ile geçen sene bir röportaj yapmıştık.Onun videosunu günlerce editledik,kendimce çeviri yaptım.Hem verdiğimiz emek açısından hem de içeriği açısından önemsiyorum.
Bu sebeple geri dönüşleriniz çok önemli.

Ozawa beyin hikayesini duyduktan sonra benim için çok önemli insanlardan biri oldu Japonya'da.Sadece bir Türk ile mektup arkadaşı olmuş olduğu için değil.Biten ilişkisinin ardından özlemle,naiflikle ve gülen yüzüyle bahsedebildiği için.O kadar  içinde kalmış ki yaşanmamışlıklar.Tabi ki şimdi mutlu bir ailesi de var.Ama çok farklı kelimelere dökemediği şey.Ve bu ilişki sayesinde beni öyle konuma koydu ki kendi içerisinde.Ben eziliyorum ona her baktığımda.Gittiğim Japonca okulunda gönüllü öğretmenlik yapıyor.Eğer sınıfta ben varsam dersi sadece bana anlatıyor.Anlamadığımı düşündüğü şeyleri defalarca açıklıyor.O kadar özel ki bu anlar.Yani kelimesi yok.

Videoyu izlerken bu adamın gözlerine bakın.Mahcubiyetine bakın.Hoşlandığını söylediği zaman ki gülümsemesine bakın.

Öyle temiz ve öyle naif ki!

Keşke bir şans olsa da Ümit Ersan hanım ile bir kere daha buluşabilse.Tabi ki bu saatten sonra yeni bir başlangıca kimsenin niyeti yok.Sadece onları sohbet ederken gözümde canlandırmayı seviyorum.

Olur mu olur!

Ben kadere inanırım!

Belki kaderlerinde böyle bir şey vardır.

İyi seyirler!

Ve geri dönüşlerinizi 4 gözle bekliyoruz.

2008 de yazdığım Kakegawa kalesi yazım için buraya tık tık Ozawa bey ile tanıştığım günün yazısı.





*ufak tefek kelime hataları yapılmış.Onlar için affola!


AşkımSan İyi ki Doğdun


Bugün (18haziran) Yoshi'nin doğum günü hediye olarak yeni bir güneş gözlüğü veya saat veya arabası için bir şey almak istediği için ben ona bir şey almadım.
Onun yerine onu şaşırtacak bir sürpriz yapmak istedim.Belki size de bir fikir verir diye paylaşmak istedim.Öncelikle size bir işbirlikçi lazım ki bu noktada benim ki ablamdı.Türkiye'deki sevdiklerimizi şu mesaj ile fotoğrafladı.


Ananem sanırm benden sonra hatta belki benden bile çok Yoshi'yi seven kişi.O yüzden yandan yandan gülümsemiş damadına :) Annemle senin damadın benim damadım tartışması bile yapar :)
Ablam fotoğrafları mail ile bana yolladı.Ben de gidip bastırdım ve Japon balıklı albüme yerleştirdim.Mini notlar ile birlikte.

Saat tam 00:00 olduğunda doğum gününü kutlarken verdim ve karşılıklı gözlerimiz doldu.Onu mutlu etmemi sağlayan ve bizim için poz veren aileme çok teşekkür ediyorum.
Tabi ki en büyük teşekkür ablama :)


Bunlar da bazıları.Birkaç poz daha var eklemediğim :)

soldan sağa

Annem-kardeşim-ablam
Teyzem-eniştem-kuzenim
Ananemin ablası-kuzenim ve annemin kuzeni


Herkese kocaman teşekkür ederim :)

Ve

Aşkım Doğum günün kutlu olsun.Seni çok seviyorum!

Ekleme

Bizim fotoğraflarımız eski ama bizsiz olmasın dedim bu post :)