Ben çok severim kelimeleri,
konuşmayı da yazmayı da tabii okumayı da!
kelimelerin gücüne çok inanırım.
bir o kadar da korkarım kelimelerden.
yazışırken yanlış anlaşılmaktan deli tırsarım mesela!
bir de söylenen çoğu şey inanırım.
kelimenin gücünden etkileniyorum sanırım.
blogda babamdan (öz olan) pek bahsetmmiyorum
ona o kadar kırgınım ki ağzımı hayıra açamayacağımdan susuyorum
mesela benim babam verdiği hiçbir sözü tutmadı
boş bir vaadle hayatıma girer onu da yerine getirmezdi
buna alışmış olsam da beklerdim
bu sefer derdim sözünü tutacak ve o sözünü tuttuğunda
yeryüzündeki bütün tutulmamış sözler de tutulmuş olacak
o gün gelmedi tabi
babam verdiği hiçbir sözü tutmadı
bu da beni söz almaktan ve söz vermekten korkan, çekinen biri haline getirdi
kimse bana söz versin istemiyorum
çünkü tutmayınca sözünü ben yeniden tutulmamış bütün sözlerin acıttığı yerlerimden acıyorum
bir gün babam aradı
yarın seni görmeye geleceğim dedi.
ortaokuldaydım
sabah erkenden okula gidip müdür yardımcısından izin aldım
babam gelecek derse girmesem olur mu dedim havalı havalı
tabii ki verdi izin
ben okulun bahçesindeki kaldırıma bir oturdum sabah
kalktığımda hava kararmıştı
tuvalete bile gitmedim
babam geldiğinde beni görsün diye mi
ya da ben babamın gelişini görmek için mi
bilmiyorum
ama milim kıpırdamadım yerimden
ve bingo!
babam gelmedi!
işte o günden beri ben beklemeyi de sevmiyorum
2 dakika geçse
gelmeyecek sanıyorum!
işte bu yüzden
söz vermeyi
vaad etmeyi
beklemeyi
ve öylesine konuşulmasını hiç sevmiyorum
çünkü ben bana söylenen her sözü önemsiyorum
bana söylenen her şeye inanıyorum (inanmak istiyorum)
işte bu yüzden çok acıyor!
kim sözünü tutmasa
kim vaktinde gelmese
kim ararım, sorarım, yollarım deyip bunları yapmasa
babam o gün de gelmiyor okula!