27 Şubat 2014 Perşembe

Koskoca İki Ay



Koskoca iki ayı bitirdik.

Annemi havaalanına götürüyor olmalıyız bu yazı yayınlandığı zaman.

Bu yazıyı 03:43'te yazıyorum.

Kediler dahil herkes uykuda.

Beni oldum bittim uyku tutmaz böyle anlarda.

Yatağa gitsem dönüp durmaktan Yoshi'yi de uyutmam.

Annemin yanına yattım bir ara ağlamaktan canım çıktı.

Zaten annemin bavulu ortaya çıktığından beri tadım, tuzum yok!

Zor ya vallahi zor!

Annemden sonra bir süre kendimi toparlayamayacağım biliyorum.

Yoshi'ye beni avutmak düşüyor yine!

İnşallah annem sağ salim varır.

Ve inşallah en kısa zamanda görüşürüz tekrar!

Allah kimseyi sevdiklerinden ayırmasın (amin)

Beni yalnız bırakmazsınız değil mi?

Anne...

İyi yolculuklar!

Seni çok seviyorum!


26 Şubat 2014 Çarşamba

Annemle Tsumago Şehri

Tsumago'da Bir Dükkan yazısı için buraya tık tık 
Tsumago Şehri yazısı için buraya tık tık 
Tsumago Şehri ilk yazım için buraya tık tık


Magome şehrinden sonra istikamet Tsumago şehri oldu. Hava soğuk olduğunda ve sezon dışı olduğundan burası da oldukça boştu. Annemi boş sokaklarda, kapalı dükkanlar arasında dolaştırmış olduk.


Sokakların boş olması bize başka detayları göstermiş oldu. Mesela kedilerini tanımış olduk buranın. Kimseler olmadığından meydan onlara kalmış gibiydi.


Bu fotoğraftaki buluta dikkat. Bir şeyler söyler gibi değil mi?


Annem burayı da sevdi. Kimselerin olmaması farklı bir hava kattı ortama. Ama kalabalıkları seven annemin favorisi olamaz burası.


 Birini daha bulduk :) Sülüman dedim hepsinr :) bence sorun yok :)



Ve şehre veda. Anneme de yarın veda edeceğiz.
Tabii Mart ayı boyunca gezi yazılarını bitirmeye çalışacağım.
Gezi yazıları seviyorum diyenler beni yalnız bırakmazsa tabii!

Siz de bizimle gezmek isterseniz videoya beklerim :)





24 Şubat 2014 Pazartesi

İnstagram ile Pazartesi #130

instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik
Ablamın kullanıcı adı:sermoon09
Annemin kullanıcı adı:3kizannesi
instagram web üzerinden beni takip etmek isterseniz buyrun bu linke.

Bakalım neler olmuş geçen hafta.


Bir ada ülkesinde yaşayıp bu kadar denizi özlüyor olmak çok feci bir duygu :(


Özlem demişken. Annem de gidiyor birkaç güne. Yine bana hasret, yine bana özlem var.
Ağlar dururum artık ben!



Annem yeni bir bere almamı buyurdu. Bütün fotoğraflarda pembe kafalı çıkıyormuşum :)


Bu yerin yazısı gelecek en kısa zamanda. Hayatım boyunca beni en çok etkileyen yerlerden biri oldu.
Videosu yayında





2008 yılından beri Yoshi ile benim geleneğimizdir American İdol izlemek. Bu sene de başladık :)
Hem izler, hem süslenirim temalı çalışmam.


Annem ve ben :) Bolca gezdik. Umarım beğenmiştir.


İşte böyle geçmiş bir hafta
Daha fazla fotoğraf için tumblr'e buyrun 

Çooook güzel bir hafta diliyorum herkese :)

Japonya'da Balık Reyonu


 Öncelikle fotoğraflar için anneme teşekkür ederim :) Japonya'da bir markete gittiğinizde sizi en çok şaşırtabilecek olan şey (fiyatlardan sonra) balık bölümü olacaktır.
Çünkü büyük- küçük her marketin kesinlikle balık reyonu vardır.
 Bence 'denizden babam çıksa yerim' deyişi Japonlara ait olmalı. Denizden çıkan her şeyi yiyorlar. Bizim yosun dediğimize onlar tonlarca farklı şey diyorlar. Sadece yosun çeşitlerini, adlarını öğrenmeniz oldukça uzun sürebilir.




Buraya kadar gördüklerinize 'sashimi' (saşimi) deniyor. Sashimi çiğ balık demek. Evet bu balıklar çiğ olarak tüketiliyor. Ama her balık çiğ yenmez. Bir de  Japonlar sanıldığı gibi balığı sadece çiğ yemez. Tabii sashimi Japon mutfağında çok önemli bir yere sahip.
Peki ben sashimi yiyor muyum? Bazen yiyorum. Ama olmasa aramam. Henüz çok sevdiğim, canımın çektiği bir yemek değil benim gözümde. Ama Yoshi tam bir sashimi canavarı :)


Ahtapot da tabii ki Japon mutfağının olmazsa olmazı!


Karides de tabii ki olmazsa olmazları. Japonya'ya gelmeden önce bu kadar çok çeşidi olduğunu bilmiyordum açıkçası. Ama şunu da söylemeliyim ki benim deniz ürünleri ile aram pek iyi değildir. Burada yaşamaya başladıktan sonra mecbur yiyorum tabii ki. Yoksa hamsi tava ve midye dolmadan ibarettim ben.


Bu da günün tavsiyesi imiş :)
Bu arada sashimiler günlük hatta saatlik satılıyor. Zaten taze olmayan balık asla ve asla çiğ tüketilmez.


 Bunlar da soslanmış balıklar.


 İşte böyle :)

Annem sağolsun diyorum :)

En sevdiğiniz balık nedir? Ben hamsi tava diyeceğim ayıp olmazsa :)


Shimizu Balık Market için buraya tık tık 

Shimizu Fish Market 2 için buraya tık tık 

Balık Hali için buraya tık tık 

Yeni markette balık show için buraya tık tık 

Tsukiji Fish Market için buraya tık tık 




23 Şubat 2014 Pazar

Blueberry Gaufrette


Magome gezimizin dönüşünde kendimize 'omiyage' aldık. Bu sefer tercihimiz yabanmersinli bu set oldu.
Satın alırken benim aklım soldakilerde, yani gofret olanlarında kalmıştı. Sağdakiler olmasa keşke falan diye de düşündüm.

Sağdakiler ise Blueberry Pie olarak geçiyor. Korka korka denerken diğerinden daha çok sevdim. Milföy hamuru içinde yabanmersini kreması olarak tarif edebilirim sanırım.

Aslında paketini açıp fotoğraflarını çekmiştim ama sanırım silmişim. Yine de bu güzeli unutmamak için yazmak istedim.

Zaten 'berry' li her şey bizim favorimiz. Siz de sever misiniz?

Magome gezimiz için buraya tık tık 

Yoshi ile birlikte çektiğimiz Omiyage alışveriş videomuz



Başka bir gezide yaptığımız omiyage alışverişimiz



Ve bir omiyage dükkanında çektiğim video



İşte böyle :)

iyi seyirler

20 Şubat 2014 Perşembe

Nagoya Bilim Müzesi


Ocak ayının başında gitmiştik buraya. O kadar çok şey birikti ki yazacak. Neyse annemin dönmesine az kaldı. Depresyonu atmak için bol bol yazarım ya da ağlanırım.
Gitmeden önce bilim müzesinin bu kadar eğlendirici olacağını düşünmezdim. Resmen yetmedi koca gün bize.


Kocaman bir binayı hem bilim hem de eğlence ile doldurmuşlar. Okullar gezi ile gelmişler. Çocukların başında öğretmen yok. Ellerinde müze ile ilgili bir defter, sanırım içerisinde sorular var. Resmen eğlenirken öğrenmenin hayata geçmiş halini gördük. O kadar kıskandım ki anlatamam.


Müzeye girer girmez zaten bu kiralık dolaplara vuruldum. Bilim müzesinde dolapları 'elementler tablosu' ile numaralandırmak bence süper ötesi bir şey. Hastayım Japonların her işi ciddiyetle yapmalarına!


Her katın teması farklı. Dinozor çağından başlıyorlar yeryüzünü anlatmaya. Bulut,  gökkuşağı,  gün batımı, dalga vb gibi şeylerin nasıl meydana geldiğini minik test ya da araçlarla canlandırmışlar. Bütün bunları bu yaşımda uygulamalı gördüm. Ve hayran kaldım. Kitaptaki bilgi ya da resimlerden ibaret değiller artık benim için!


Bu kata fazla zaman bulamadık. Ama insan vücudu da anlatılıyor. Her bir detay düşünülmüş. Yine tekrar ediyorum çok pis kıskandım Japon çocuklarını!


Koca insanlar olarak çok eğlendik biz burada. Hatta annem çoğu zaman kendini kaybetti oyunlarda :)



Bir daha gitmek istiyorum ben. Notlar ala ala, daha uzun inceleye inceleye gezmek istiyorum en kısa zamanda.

Siz de gitmiş kadar olmak isterseniz videolarımı seyretmeyi unutmayın :)

Dur içimde kalmasın çok pis kıskandım ben bu çocukları :)


2. bölüm için bu videoya alalım sizi :)




Daha fazla Japonya'da Günlük Hayat videoları için kanalıma üye olmayı unutmayın :)
Buraya tık tık 


Fossil Cüzdan çekilişime katılmak için de buraya tık tık 

Senpoukaku Otel

Senpoukaku Otel için buraya tık tık 


Anneme sürpriz yapıp Japon usulü bir otelde kaldık. (ryokan)
 Girişte giyim mağazaları ve hediyelik eşya dükkanları vardı.

 Otele gitmeden önce markete uğrayıp yiyecek aldık. Annem çok fazla yemek seçtiği için restorandan yiyebileceği bir şey bulamamaktan korktuk. İyi ki böyle yaptık. Keyifli oldu böylesi.


Annem için yukatalarımızı giydik hemen. Yukata ince kimono diyebiliriz.

Yemeğimizi yedik ve erkenden uykuya yenik düştük. Yer yatağında yattık dememe gerek var mı? :)



Sabah uyandığımızda şok olduk. Yağmur bekliyorduk ama cm'lerce kalınlığında kar karşıladı bizi.


Ne zaman bu kadar yağdı anlamadık. Dakikalarca arabamızı temizlemek zorunda kaldık. Bizim başımıza ilk kez geldiği için zevkliydi ama Allah sürekli uğraşanların yardımcısı olsun.

Ve bavulları arabaya yerleştirmece.


Ve hoşçakal otel pozu.

Aslında buradan sonra istikamet akvaryumdu. Ama yolları görünce karar değiştirip eve dönelim dedik. İyi ki sabahın 9'unda bu kararı verdik. Çünkü yollar tahminimizden de fazla karlıydı. Bir çok şerit trafiğe kapatılmıştı. 2 saatlik yolu 5-6 saatte döndük. Akşama kalsaydık durum daha vahim olabilirdi.

Yataklarımız nasıl hazırlandı merak ediyorsanız videoya bakmayı unutmayın :)



Takayama Ouan Hotel yazısı için buraya tık tık 


Hotel Universal Port yazısı için buraya tık tık 



Düzenleme: Otel fiyatları çok sorulduğu için eklemek istedim.

Biz kişi başı 4000 yen ödedik yani toplamda 12.000 yen 1 geceliği

4000 yen- yaklaşık 88 lira kişi başı toplam - 264 lira





18 Şubat 2014 Salı

Pedro Paramo


Kitap bence çok özel bir konu. Kolay kolay kitap tavsiye etmem. Çünkü kitaba göre olmak diye bir şey var. (bence)

Her durumda, her psikolojide her kitap okunmaz. Tıpkı çok mutsuz bir anınızda Mezdeke dinlemeyeceğiniz gibi.

Bu yüzden bana kitap tavsiye eder misin maillerine cevap yazamıyorum. Karşımdaki kimdir, yaşı nedir, ne sever, ne bilir, birikimi nedir bilmeden ben al bunu oku diyemem ki!
Üstelik ben kendimi bu konuda yetkili ya da bilgili görmüyorum.
Bu yüzdendir kitap tavsiyesi olayını pek sevmiyorum.
Tanığım, düzenli takip ettiğim insanlar hariç.

Neden böyle bir giriş yaptım. Çünkü bu kitap tam bir facia!
Bumerang ödüllerinde hediye edilen kitaplardan biriydi.
Okudum, bitti ve ben hiçbir şey anlamadım. İncecik kitap aylarca süründü elimde.
Resmen işkence gibi.
Şimdi kitap okumaya bu kitap ile başlayan biri 10 yıl kitap almasa eline yeri. (bence)
Sorun yazarda mı çeviri de mi bilemiyorum ama biz anlaşamadık.
Ne birikimim, ne okuma isteğim ne de psikolojim yetmedi bu kitaba!

Başladığım kitabı bitirme gibi bir huyum olmasa, bu kadar kasmazdım kendimi.
Aranızda okuyup seven değil de, okuyup anlayan var mı?
Biri anlatsa ya bana :)

Bumerang ödülleri yazım için buraya tık tık 

Okuduğum Kitaplar yazılarım için buraya tık tık

*başım ağrıyor kapağı gördükçe

17 Şubat 2014 Pazartesi

İnstagram ile Pazartesi #129

instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik
Ablamın kullanıcı adı:sermoon09
Annemin kullanıcı adı:3kizannesi
instagram web üzerinden beni takip etmek isterseniz buyrun bu linke.

Bakalım neler olmuş geçen hafta.

Sizden yorumlar gelmese bugünün Pazartesi olduğunu bilmeyecektim.
İtiraf ediyorum unuttum.
Ama hatırlatılması, beklenilmesi beni çok mutlu etti :)
Pazartesi gününüzün bir geleneği olduğumu bilmek çok güzel.
Teşekkürler!

Hollanda'dan gelen koli evde bir gerginlik yarattı. Bizim çocuklar uzun bir süre kavgasını ettiler :) Tabii ki ben kazandım.



Yol üzerinde karşımıza bir dünya mirası çıktı. Yazısı gelecek!

Japon usulü bir otelde kaldık. Oradaki akşam yemeğimiz :)



İnstagam'da kendi çekmediğim fotoğrafları yayınlamayı sevmiyorum. Ama bu alıntıyı yapmadan duramadım.
Bence günümüzün sorunu insanların kendisi olamaması. Üstelik bunu bilinçli yapmaları.
Paylaştığım fotoğraflarım çalınıyor ve altına kendi hikayeleri yazılıyor.
Kitabım kitapları, tostum tostları, kedilerim kedileri oluyor.
Ben bu hırsızlığı, bu çabayı ve bu sahteliği anlamıyorum.
Bana çok ters :(

Hava durumu yağmur demişti ama sabaha böyle uyandık.

Bu oğlanla fotoğraf çekilebilmek ne kadar zor bilemezsiniz :)


Ne kadar doğru bilemiyorum ama bugün dünya kedi günüymüş. E kutlu olsun o zaman :)



Bugün annem için kek yaptım :) #serrosemutfakta etiketi başlayabilir. Dikkat dikkat :)


İşte böyle geçmiş bir hafta
Daha fazla fotoğraf için tumblr'e buyrun 

Çooook güzel bir hafta diliyorum herkese :)

16 Şubat 2014 Pazar

Gürkan Genç




11 ayda Türkiye'den Japonya'ya bir adam geldi 2011 yılında. Neden 11 ay sürdü? Çünkü bu yolculuğu tek başına ve bisiklet ile yaptı.
Japonya'ya ayak bastığında tanıdım ben kendisini. Twitter'dan bana haber edildi. Ne o beni tanıyordu ne de ben onu.
Geçerken bize de uğra dedim :) Ve gerçekten uğradı bize. Birkaç gün misafirimiz oldu. Yazısı burada tık tık 

Gürkan Türkiye'den yola çıkarken bisikletinde bir Türk bayrağı taşımış. Başından beri amacı bu bayrağı Türk Müzesi'ne hediye etmekti diye biliyorum.
Bize gelmeden önce müzeye uğramış ve bayrağı bırakmıştı. Bu yüzden ben görememiştim.
Kushimoto'ya gitmeden önce Gürkan ile mesajlaştım. Benden tek bir ricası oldu.
Bak bakalım bayrağım orada mı dedi. Müzeye girer girmez görevliye bayrağı sordum. Görevli hemen yerini gösterdi.
Tanıyor musunuz bu beyi dedi. Evet 'arkadaşım' olur kendisi derken havamı görmeliydiniz :)
Gürkan attım havamı haberin olsun :)

Ben tabii bu manzarayı görünce de ağladım. Gurur duydum Gürkan!
Gürkan şimdi bisikletle dünya turunda. Tekrar Japonya'ya geleceği günü dört gözle bekliyoruz.
Ama ondan daha çok çıkacak kitabını bekliyorum ben.
Bazı hikayeleri dinlemiştim ama aklım hala anlatmadıklarında :)

Gürkan Genç'in sitesi için buraya tık tık


15 Şubat 2014 Cumartesi

Japonya'da Atatürk Heykeli


Annem Japonya'ya gelmeden önce bizden bir tek şey rica etti. O da Ertuğrul Fırkateyni'ni ziyaret etmekti. Biz de zevkle kabul ettik. Çünkü biz de tekrar gitmek istiyorduk. 2007 yılında gitmiştik ilk defa. Ağla ağla canım çıkmıştı. Bu sefer yine aynı şey oldu.
Bu kadar süre içinde müzede bazı değişiklikler olmuş. Ama bildiğim en büyük değişiklik müzenin olduğu alana Atatürk heykelinin gelmesiydi.
Bu heykelin acı bir hikayesi var.
Niigata bölgesinde kurulan Türk Kültür Köyü için yaptırılmış bu heykel. Türk Kültür Köyü yeterli ziyaretçi gelmeyince iflas etmiş. Ve heykel orada resmen yalnızlığına terkedilmiş.
Daha sonrada o bölgede deprem olunca heykel kaidesinden alınıp bir depoya konulmuş.
Daha doğrusu uzun bir süre öylece yan devrilmiş bir şekilde beklemiş.
Bu olay basına yansıyınca hem Türkleri seven Japonlar hem de burada yaşayan Türkler imza kampanyası başlattı.
Ve sonunda yeterli ilgi çekilince heykel Kushimoto'ya yani Türk Müzesinin olduğu alana taşındı.
Buraya kadar Yoshi ve beni çok mutlu eden bir haberdi.
Müzeye tekrardan gitme isteiğimizin en büyük sebebi heykeli görebilmekti.
Uzaktan görünce ben yine başladım ağlamaya zaten.


 Buraya kadar her şey güzeldi. Ta ki heykele yakından bakana kadar.


Hayatımda gördüğüm ilk ve tek bakımsız Atatürk heykeli oldu bu. Yıkıldım resmen! Utandım hatta!

Atatürk'ün yüzünde ve sol omuzunda küf mü, boya mı ne olduğunu anlamadığım lekeler bulunuyor.

Ben bu duruma çok ama çok üzüldüm.

Umarım en kısa zamanda Tokyo'daki elçiliğimiz bu duruma el atar!
Orada karşılaştığımız bazı Japonlar turlarla gelmişler. Sadece Türk Müzesi programa dahil diye katılanlar olmuş.
Böyle bir durum ne bize ne de Atatürk' e yakışmaz!

Çok ama çok üzgünüm!


İlgili haber linkleri için buraya ve buraya tık tık