28 Mayıs 2014 Çarşamba

İnci Küpeli Kız


Her şeyin başladığı tarih 6 Haziran 2006 (yaşasın kitap okuma defterim)

O gün Kuşadası'ndaki evimize giderken yanıma kitaplığımdan bir kitap almıştım. İnci Küpeli Kız -Tracy Cevalier . 248 sayfalık bir kitap kendisi. Birkaç gün Kuşadası'nda kalacağım için beni idare eder diye düşünmüştüm.
Öğleden sonra başladığım kitabı 2.5 saat içinde yuttum. Okumadım resmen yuttum. Filmi de olduğu için hemen izlemek istedim. Kalmak niyeti ile gelmiştim ama çantamı toplayıp koşa koşa minibüs duraklarına gittim. (O anı hala yaşıyorum ya)
Söke'ye vardığımda kendimi Dvd dükkanına attım. Şansıma film vardı, hemen kiraladım ve hızla eve döndüm.
Abur cuburumu yanıma alıp filmi izlemeye başladım.
Yalan yok filmi o kadar sevmemiştim. Tek artısı Colin Firth aşkımın artması olmuştu. Neden bilmiyorum kitaba bu kadar vuruldum. Kitabın etkisi ile bu tablo benim en sevdiğim ve ölmeden önce görmek istediğim bir tablo haline geldi.


Geçenlerde tesadüfen tablonun Nagoya'ya geleceğini duydum. Bağlasınız durmazdım ki zaten durmadım. Yoshi'nin izin gününde heyecanla serginin olduğu yere gittik. Kapıda öğrendik ki orjinal Vermeer eserleri değil de birebir kopyaları gelmiş. O an kapıdan dönmek olmazdı. Hayalime bir adımdır diye düşünüp girdik içeriye.
Sabaha kadar uyumadığımı ve internette Vermeer ile ilgili bulduğum her şeyi okuduğumu söylememe gerek var mı?
iyi ki böyle yapmışım. Çoğu tablonun hakkında bilgi sahibi olarak dolaştım.


Tabii ki ben de inci küpelerimi takıp gittim.

Vermeer'in tablolarındaki sakinlik ve renkler Yoshi'nin de çok hoşuna gitti. Sanırım ikimizin ortak favori ressamı oldu kendisi. Daha önce gittiğimiz sergilerde ortak bir karar alamamıştık ama bu sefer oldu sanırım.

:D gerçek değil ya bol bol çekildik.

Ve serginin hediyelik eşya bölümünden dosya, defter ve poster aldım.

Hemen çerçevesini de alıp astık evimize. Her gün göz gözeyiz artık. Ne durumda olursam olayım bir sırıtma hali geliyor.

Neden bilmiyorum bu kızı çok seviyorum ben :)

Umarım hakkımdaki fikirleriniz değişmez :) Evet manyağım biraz n'apim?

İnci Küpeli Kız tablo hakkında bilgi

İnci Küpeli Kız film hakkında bilgi 

İnci Küperli Kız kitap D&R linki 


Ve kitabın yazarının çok hoşuma hatta hoşumuza giden Ted konuşması mutlaka izleyin tık tık 


İnşallah en kısa sürede Hollanda'da gerçeğini görmek nasip olur (Aminnnnnnnn)


26 Mayıs 2014 Pazartesi

İnstagram ile Pazartesi #141

instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik
Ablamın kullanıcı adı:sermoon09
Annemin kullanıcı adı:3kizannesi

instagram web üzerinden beni takip etmek isterseniz buyrun bu linke.


Çok lezzetli çilekler yedik.

Yeni gözlük aldım.

Ve güzel çiçek fotoğrafları çektim.

Oyalanma hallerine devam yani.


Gelen günlerin çok ama çok güzel geçmesini diliyorum bütün kalbimle!

Daha fazla fotoğraf için tumblr'e buyrun 

25 Mayıs 2014 Pazar

Toyohashi Balık Pazarı


Bu balık pazarını aylar önce televizyonda görmüştük. Her ayın 2. ve 4. Cumartesi sabah 08:00- 10:00 arasında kuruluyormuş.
Yoshi normalde haftasonları izin yazmaz kendine ama sırf bu pazar için izin yazmış. Ve sabahın 06:00'sında düştük yola.


Pazar alanı balık ve sebze bölümü olarak ikiye ayrılmış. Sebze bölümünden girdiğimizde bizi böyle bir görüntü karşıladı. İnsanlar Sıraya girmişler. Çok uygun fiyatlara meyve sebze satılıyordu. 100 yene çilek görünce biz de hemen girdik sıraya. 10 dakika kadar bekledikten sonra satış başladı ve tabii ki ilk biten çilekler oldu. Ama ben de kaptım merak etmeyin :)


Balık pazarında insanı denize girmekten soğutacak çeşitlikte deniz ürünleri oluyor. Ve bolca da koku tabii ki.

Benim deniz ürünleri bilgim çok olmadığı için ne Japoncalarını ne de Türkçelerini biliyorum çoğunun. Üzgünüm :)



Pazarda çeşitli atraksiyonlar vardı. Bunlardan biri de ton balığı kesme şovu. Gözünüzün önünde kesilip satışa konuluyor. Bunu görmeye gelenlerden biri de televizyon ekibiydi. Sunan şahısı biz tanımadık ama oradakiler tanıyordu.

İşte kesilecek balığımız. 50 kilo üzerindeymiş. Avustralya'dan gelmiş.

Ton balığının en iyi kısmı en yağlı yeridir. Biz orta yağlı kısmından bir paket aldık. Evet çiğ yeniyor :) Benim şimdilik en severek yediğim çiğ balık kendisi.
En yağlı kısmından 9 paket çıktı. Onları da taş-kağıt-makas oyunu ile sattılar. Yani kazananlar satın alabildi.


Bu balık beni çok ürkütüyor. Sebebi de denizin içinde görmesi zor olması.


Ve son atraksiyon ise açık arttırma. Çeşitli ürünler böyle satıldı. Yoshi de 2 adet ahtapot bacağına fiyat verdi ama kaybetti :)


İşte böyle geçti günümüz. Sabaha çok erken başlayınca gün resmen bitmek bilmedi. Eve gelip çilekleri yedim. Japonya'da yediğim en lezzetli çilekti kendisi. Yoshi de benimle hem fikir.






Tokyo'daki meşhur Tsukiji Fish Market yazım için buraya tık tık 

Shimizu Fish Market için buraya tık tık 

Shimizu Fish Market 2 için buraya tık tık 


İyi Pazarlar

23 Mayıs 2014 Cuma

Takayama Sokakları



Memleket gündemi ortada!
Yaşamıyoruz, oyalanıyoruz.
Azıcık mola olsun diye Takayama sokaklarını paylaşmak istedim.
Geçen sene Ekim ayında gitmiştik.
Üzerine annem geldiğinde de gittik.
Bir de kış hali gelecek yani.











Hida Kokubunji Tapınağı için buraya tık tık 

Temiz Hava Alıyorlar Sanırım için buraya tık tık 

Takayama Ouan Hotel için buraya tık tık

22 Mayıs 2014 Perşembe

Kindle ve Acımak



Sonunda ilk Kindle okumamı bitirdim. İpad'den ve bilgisayardan kitap okuma denemelerim başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Bu yüzden karşıydım bu tarz okumalara. Ama gördüm ki kindle gerçekten farklı. Ekranın ışığının ayarlanabilmesi, boyutu ve hafifliği ile kalbimi çaldı. Çantamdan çıkarmıyorum kendisini. Orjinal kılıfını almakla da çok iyi yapmışız. Aynen kitap gibi kapağını kapatıyorum. Açtığım zaman kaldığım sayfada duruyor otomatik olarak.
Şarjı da çok uzun gidiyor. Ama şunu eklemeliyim saatlerce okumuşluğum yok. Şimdilik sadece bekleme anlarında ya da yolculuklarda kullanıyorum. Evde pek ellemiyorum dersem yalan olmaz. Sadece Acımak kitabının sonunu dayanamayıp evde okudum.

Bendeki modeli Kindle paper white. İnternette birçok İngilizce ve Türkçe kaynak var. Ben kitapları satın almadım. İnternetten tanıdığım 2 güzel arkadaşım elindeki kaynakları yolladılar. Onlarca kitabım var yani okunacak. Tabii elinde Kindle kitabı olan varsa ve paylaşırsa çok sevinirim :)

Biz Amazon.co.jp sitesinden satın aldık. Türkiye için nereden alınır ve nasıl kullanılır yardımcı olamayacağım ama internette bulabilirsiniz.

Gelelim bitirdiğim ilk Kindle kitabıma. Reşat Nuri Güntekin'den Acımak kitabını okudum. İncecik bir roman kendisi. Kitap formunda Türkiye'deki kitaplığımda mevcut. Roman tam bir Türk filmi kıvamında. Hatta kitabı okurken kendi filmimi bile çektim denilebilir. Bir noktadan sonra sonunu çıkarabiliyorsunuz. (Türk filmi dedim ya :) ) Sonunu bile bile okumayı bırakamadım ben.
Hayat işte dedim durdum. Biraz canımı acıttı yani.

Hızlı okumalık bir roman olarak tavsiye ederim.


Okuduğum Kitaplar yazılarım için buraya tık tık

Japonya'da Günlük Hayat 16- 17- 18- 19 ve 20

Gün içerisinde çektiğim mini videoları birkaç günde bir toplayıp yayınlıyorum.Bazen tek günde çekilmiş oluyor bazen de 3-4 günün özeti oluyor.

Japonya'yı merak edenler,benim hayatımdan kesitler görmeyi sevenler için mini bir özet diyebiliriz yani.





Japonya'da Günlük Hayat 16

Mini alışveriş, Aeon alışveriş merkezi, Sakae :)



Japonya'da Günlük Hayat 17

Toki Outlet, Lego mağazası, bizim evden bir köşe :)




Japonya'da Günlük Hayat 18 

Market alışverişi, festival hazırlığı, udon restoranı, Starbucks ve game center


Japonya'da Günlük Hayat 19 

Market alışverişi, Sakae, Mini Plaza alışverişi, Karamel ve V drug alışverişi






Alışveriş, Tavuklu sandviç, Home Party, Aeon ve klinik


İzlediğiniz için teşekkürler :)

Diğer Japonya'da Günlük Hayat yazıları için buraya tık tık 

21 Mayıs 2014 Çarşamba

Koinobori



Yıllardır yazılmayı bekleyen bir yazı. İnstagram'da sevgili +Urfa Tutkunu  sorunca artık yazayım dedim.

Her sene Nisan ayının sonlarında çok sık karşılaşırsınız bu manzarayla. Koinobori erkek çocukları festivali olarak çevrilebilir.

Erkek çocukları olan aileler bu balık şeklindeki bayrakları (flamaları) evlerine asarlar. Balkonlarına ya da bahçelerine.

Çocuklarının güçlü ve sağlıklı büyümeleri için yapılıyor bu gelenek.
Sanırım bu gelenek bir Çin efsanesinden geliyormuş.


Neden sazan balığı?

Sazan balığı (bildiğim kadarıyla) akıntıya ters yüzen bir balık. Bu yüzden gücü, dayanıklılığı ve savaşma ruhunu temsil ediyor. Erkek çocuklarının da bu özelliklere sahip olması istendiği için seçilmiş.

Yılın bu zamanını seviyorum.


İnternette 'koinobori' şeklinde arattığınızda birçok İngilizce kaynak da çıkıyor.  Umarım faydalı olabilmişimdir.


*****************

Normale dönmek mümkün değil. Gündem malum. Hepimiz hayatlarımıza devam ediyoruz. Ama bence hepimiz eksildik!

Kimimiz insanlığı kimimiz de vicdanını kaybetmiş durumda.

Ne yapacağız, nasıl olacak bilmiyorum.

Allah yardımcımız olsun!


16 Mayıs 2014 Cuma

Acıyor Her Yanım



Duyduğum andan beri elim ayağım tutmuyor. Ağlıyorum, utanıyorum, yatağa, odalara, eve hatta ülkeye sığamıyorum.

Bazı acılar yurt dışında daha çok koyuyor insana.

Sürekli online Türk kanallarını izliyorum.

Japon kanallarına elimi sürmüyorum. Türkçe bir çığlığın Japon kanalından gelmesi nefesimi kesiyor.
Canımı çok acıtıyor. Van depreminden biliyorum.
Kendimi çok yalnız hissediyorum böyle anlarda.

Acıyor her yanım. Tırnaklarımı koparıyorum, bağırıyorum, camları açıyorum ve nefes alamıyorum.

Acıyor her yanım.

Sonra utanıyorum!

Benim acımdan büyük olanları görüyorum bilgisayar ekranından.

Emekli olmuş ama kızının çeyizi için işe girmiş babayı duyuyorum,

İşe gireli 5 gün olmuş 18 yaşındaki çocuğu duyuyorum,

Çizmelerim kirletmesin sedyeyi diyenleri duyuyorum,

Duydukça parçalanıyorum!

Acıyor her yanım

Sonra acımdan utanıyorum.

Sonrasından utanıyorum.

Aslında içimden geleni yazmak istiyor ama yazamıyorum.


Başımız sağolsun!

Allah rahmet eylesin!




13 Mayıs 2014 Salı

Uçuş Denemeleri



 Sevgili Melek'in hediye kutusundan çıkmıştı bu kitap. Kendisinin en favori yazarlarındanmış. Ben zaman zaman İnstagram'da görüyordum yazarı ama hiçbir kitabını okumamıştım.
Kutudan çıkar çıkmaz okumaya başladım. Çok yalın bir dili var. Aslında günlük hayatı yazmış diyebilirim.
Kitapta hepimizin bildiği ve gördüğü şeyleri yazmış. Tek fark onun bakış açısı ile sıradan bir olay ya da nesne bir hayat dersi oluyor bir anda.

Hızlı okunan ve bolca düşündürten bir dili var kitabın.

Kitapta birkaç basım hatası da vardı.

Siz daha önce İbrahim Tenekeci okudunuz mu?


Okuduğum Kitaplar yazılarım için buraya tık tık


Melek çok teşekkür ederim. 

12 Mayıs 2014 Pazartesi

İnstagram ile Pazartesi #140


instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik
Ablamın kullanıcı adı:sermoon09
Annemin kullanıcı adı:3kizannesi

instagram web üzerinden beni takip etmek isterseniz buyrun bu linke.

Kedi sahipleri bilirler. Kediler gel deyince gelmezler. Benimkiler de ara sıra coşup aynı anda gelebiliyorlar. Karamel kucağımda, Tiramisu ayaklarımda saatlerde oturduk. Birazcık kıpırdasam kaçacaklardı biliyorum. Bu sebeple tuvalete bile gitmedim. Seviyorum bu hissi n'apayım :)




Okazaki kalesi yazısını yazmıştım.




Sevgili Melek'ten gelen koca bir kutu mutluluk. Tekrar tekrar teşekkür ederim.

Ve 2014 Limited Edition Neon Coral renkli Safari kalemimi aldım. Durum güncellemesi yapayım dedim ama Green Apple olmadan çekmişim fotoğrafı :)



İşte böyle geçti bir hafta.

Herkese çok keyifli bir hafta diliyorum.



Daha fazla fotoğraf için tumblr'e buyrun 

11 Mayıs 2014 Pazar

Pazar Fotoğrafı #41

Diğer Pazar Fotoğrafları için buraya tık tık 


Benim bile varlığını unuttuğum bir Pazar Fotoğrafı serisi vardı. Sevgili Melek maillerinde hatırlatmasa ve geri dönsün diye ısrar etmese yazacağım yoktu. Teşekkürler Melek.

Geriş dönüş Pazar'ı Anneler Günü'ne denk gelince fotoğrafı annemli seçtim. Herkesin Anneler Günü'nü kutlarım.


Fotoğraf Takayama eski şehir sokaklarında çekildi. Hala yazısı gelecek :)


Başka kimler özlemişti bu seriyi?


Takayama Ouan Hotel yazısı için buraya tık tık

Hida Kokubunji Tapınağı yazısı için buraya tık tık 

Temiz Hava Alıyorlar yazısı için buraya tık tık


10 Mayıs 2014 Cumartesi

Okazaki Kalesi Gezimiz

*bol foto*


 Dün Yoshi izinliydi. Benim postaneye gitmem gerekiyordu. Postaneden çıkınca ev yolu yerine başka bir yola dönünce. Nereye gidiyoruz diye sordum Yoshi'ye. En sevdiğim cevabı aldım 'sır'. Arabaya binip gideceğimiz yeri bilmemeyi seviyorum :)


görsel alıntı

Japonya görsellerinde bolca görebileceğiniz 'fuji' çiçeklerini görmeyi ben de çok istiyordum.
6,5 yıldır hala gidememiş olmam da bir ayıp yani. Geçen gün üzerine konuşmuştuk.
Bunu akılda tutan koca bana sürpriz yapmak istemiş.


Bu sebeple beni Okazaki kalesine ve bahçesinde bulunan Fuji çiçekler kısmına götürdü. Götürdü götürmesine de havaların düzensizliği yüzünden bu sene erken açıp, erken solmuşlar. Ve oradaki bir Japon amcanın dediğine göre bu sene o kadar da güzel açmamışlar. Şanssızlık işte.


Bu arada Fuji çiçeğinin ağaç kısmı çok ama çok değişik geldi bize. Etkileyici bulduk.


Madem fujiler yok biz de kaleye gideriz dedik. Bu arada fuji bendeki sözlükte mor salkım olarak geçiyor. Fazla da araştırmadım ama sümbül ailesinden geliyor sanırım.
Bir detay daha fuji kanjisi bizim soyadımızda bulunan 'tou' kanjisi ile aynı kanji. Biraz özel bir çiçek yani bizim için.


Parkın haritalarına bayıldım.


Ve sonunda kale göründü :)


Kale hakkında İngilizce bilgi isteyenlere.


Kalenin girişinde bulunan bu kaplumbağa heykelini en üst katta bulunan rehbere sordum. Bu aslında bir ejderhaymış, kaplumbağa değil.
Bir ejderha 9 tane çocuk doğurmuş ve 9. su kaplumbağa şeklinde doğmuş. Bu kısımda zor bir kanji anlatımı yaptı, çok anlamadım açıkçası. Ama kaplumbağa en altta sağlam durması gereken bir şeydir. Ve en alttaki şeyi çekersen üzerindekiler yıkılır (jenga oyunu gibi) gibi şeyler söyledi. Böyle bir şeye bağladı yani.



En üst kattaki rehber bizim poz poz fotoğraflarımızı çekti. Sevdi bizi sanırım. Bir de çok güzel şeyler anlattı.
Benim yanımda duran büyük samuray Tokugawa Ieyasu ve diğeri önemli adamlarından Honda Tadakatsu.
Biz benim doğum günümde Tokugawa Ieyasu'nun mezarının bulunduğu tapınağa gitmiştik. Hala yazmamışım ben o yazıyı. Upss :)
Ama doğum günü yazım burada tık tık 

Ve en üst katta bulunan eski haritanın üzerinde biz. Okazaki kalesinin bulunduğu alan eskiden daha büyükmüş. Sonra samuray dönemi bittiğinde artık kalelere ihtiyaç yok denilmiş ve kaleler kapatılmış. Hatta bazıları yok edilmiş. Okazaki kalesinin bahçesi çok büyük olduğu için bir kısmı (o dönemde) özel açık arttırmalarla satılmış.



Tam kale gezimiz bitmişken Honda Tadakatsu ile karşılaştık. Son zamanlarda Japon kalelerinde eskiden orada yaşamış samuraylar canlandırılıyor. Ve bu aktörler aynen onlar gibi konuşuyor, hatta öyle davranıyorlar. Nagoya kalesinde de karşılaşmıştık ünlü samuraylarla. Burada da Honda adlı bu samuray çok sıcak kanlıydı epey sohbet ettik.

Nerelisin diye sorulduğunda genelde sizce diye sorarım. 6.5 yıldır tutturan olmadı. Honda samuraya da aynı şeyi yaptım. Avrupa mı diye sordu. Tam olarak değil dediğimde Türkiye mi diye sorunca. Gözlerim doldu. Bir ilk yaşandı çünkü :) Genelde Türkiye'nin haritadaki yerini bile bilmezler. (eğer bir şekilde bir bağlantısı yoksa bizle ya da ziyaret etmemişse)
Bu yüzden daha da sevdim Honda samurayı :)
Sonra futboldan falan konuştuk. 2002 Dünya kupasında yendiğimiz için kusura bakma dedim. Sorun değil çünkü çok tatlısın dedi :) hehehe samuraydan iltifat almak da başka oluyor canım  :) Bunların hepsi sondaki videoda var  :)

Honda samuray ile vedalaşıp, kalenin bahçesinde turlamaya devam ettik.


Şuan tadilatta bulunan kalenin yanındaki tapınak.


Kalenin arkasında bulunan sevimli bank. Bu fotoğraftan sonra kedi gördük bahçede. Ve kediye karga saldırdı. Şok oldum (videoda var) Videodan sonra dalda bekleyen kargaya taş attım gitsin diye. Hedef almadım tabii zaten taşı alınca kaçtı akıllı.
Ama sonra çok korktum. Çünkü kargaların insanları hafızaya aldığını ve birbirleri ile haberleştiklerini okumuştum :) Karga saldırısı bekledim yani.




Normalde her gün 1 samuray görevli olurmuş. Şansımıza o gün 4 kişi varmış. Biz 3'ü ile karşılaştık. Yanımızdaki Sakakibara Yasumasa adlı samuray. Bizi haftasonları yaptığı gösterilere davet etti. Çok konuşmadık bu arkadaşla. Hala favorimiz Honda adlı samuray :)
Ayrıca bu arkadaşların korkutucu fanları var. Bildiğiniz Japon takıntılığı yani. Arkada bekliyorlardı ondan kaçtık biraz da.



Kalenin bahçesinde bulunan telefon kulübesi. Çok ama çok güzel düşünülmüş. Ben bayıldım sizce?



Ve son samurayımız Ii Naomasa. Bu arkadaş da çok tatlı ve sıcakkanlıydı. Yanındaki fanı bizi çekmeyi teklif etti. Tabii ki kabul ettik.

Japoncamı çok beğendi. Japon gibi konuşuyorsun dedi :) yerim yerim  :)

Sizlere bir de mini show yaptı. Bir de mesajı var. Bunun için videoyu izlemeyi unutmayın :)

Çok keyifli bir gün oldu bizim için. İki güleryüz ve bir çift sohbet bizi kendimize getiriyor ve bize yetiyor aslında. Günümüzü güzelleştiren bu insanlara çok teşekkür ederiz.

Bu samuray arkadaşların twitter hesabı için buraya tık tık  kaleden ve showlardan fotoğraflar paylaşıyorlar :)