31 Ocak 2016 Pazar

Bana Kitaplığını Göster



Daha önce blogda bahsetmiş olmam gerekiyor. Canım sıkıldığında sürekli TED videoları izlerim. Yine böyle bir bunalım halinde sürekli konuşmalar dinliyordum. Derken kendimi Books başlığında buldum. Ann Morgan'ı dinledim. Türkçe altyazısı yok ama yine de buraya tık tık 

Ann Morgan bir gün kitaplığına bakmış ve sürekli İngiliz yazarlar okuduğunu fark etmiş. Hani derler ya 'insanların kitaplığına bakıp onun ne olduğunu anlayabilirsiniz' işte o da bu sözden yola çıkmış. Ve kitaplığı ona sadece İngilizce yazılmış kitaplar ya da İngiliz yazarlar okuduğunu göstermiş.
Bu videodan sonra hem Türkiye'deki hem de Japonya'daki kitaplığıma baktım ve sonuçtan oldukça memnundum.
Çünkü Türk, İngiliz, Rus, Japon vb. bir sürü yazar vardı kitaplığımda. Ama Ann Morgan'ın fikrine çok ısındığım için daha önce okumadığım yazarlar (ki buna her sene zaten dikkat ederim), okumadığım ülkelerin yazarlarına öncelik vermeye karar verdim.

Ama bu kararımı hiçkimse ile paylaşmamıştım. İstanbul'da Neslihan'larla Cevahir'de buluşmaya gittik. Nesli'nin elinde D&R poşeti vardı. İçinden Notos dergisini çıkarıp, bu ay (Aralık 2015 - Ocak 2016) Ermenice Edebiyat'a ayırmışlar sayıyı, ilgini çeker diye düşündüm diyerek bana uzattı.
Böyle anları seviyorum. Tesadüfe inanmam! Tevafuka inanırım.
Dergiyi alıp bu videodan bahsettim ona. Daha önce Ermeni yazar okumadığımı ve merak ettiğimi söyledim.


Cevahir'den çıkıp Beyoğlu'na gittik. Ve tabii ki kendimizi Mephisto'da bulduk. Oradan kitap alışverişi yaptık. Neslihan ve eşi bana favori Ermeni yazarlarından kitaplar hediye ettiler.
Başka Dillerin Şarkısı Karin Karakaşlı - Gavur Mahallesi Mıgırdiç Margosyan
Mephisto'da diğer Ermeni yazarlara bakarken William Saroyan adını görünce şaşırdım ve sevindim.



Yıllar önce okumuştum bu kitabı. İzmir'de Alsancak'ta oturduğumuz dönemde en bayıldığım şeydi sahafları gezmek. (13 yaşındaydım) Kıbrıs Şehitleri'ne çok yakın oturduğumuz için ekmek almaya diye çıkıp, kitap alıp dönerdim. O dönemde aldığımı düşünüyorum bu kitabı da.

Sizin kitaplığınız ne anlatıyor size?

Teşekkürler Neslihan & Garbis

28 Ocak 2016 Perşembe

İstanbul 1. ve 2. gün




İstanbul'a Okan Bayülgen davet etti diye geldik aslında.
Yoksa bana kalsa burnumu çıkarasım yok yataktan.

Salı günü 5 dakika için biletimizi yaktı Thy yolları. İzmir Tgs çalışanlarını ve Thy İzmir personelini hiç sevmiyorum. Her 2 uçuşumun 1'i sorunlu geçiyor. Yoshi de buna şahit olduğu için her defasında nutuk çekiyor bana. 
Bu açıdan aslında kötü başladı diyebiliriz. Ve tabii ki şikayet mailimi yazıp yolluyorum en kısa zamanda. Hava şartlarından dolayı bilet iptali yapma hakları varken, onlar çözüm sunmadan terslemeyi seçtiler. İsimlerini almamak tek pişmanlığım.

Mecburen yeni bilet aldık ve Atlas Global ile İstanbul'a uçtuk. Metro ve metrobüs aracılığı ile Şişli'ye ulaştık. Sercan'da kaldık tatilimiz boyunca. Sercan kim diyenler buraya tık tık

Eve ulaştıktan sonra Dilara'yı bekledik. O da iş çıkışı geldi ve bizi Virgin Radio'ya götürdü. Alandan aramıştım Okan Bayülgen'i radyoya gel demişti. Devamı için buraya tık tık

Radyo çıkışı azıcık sersemlemiş, şaşkın ve mutlu Cevahir'e gittik Yoshi ile beraber. Acıktığımız için akşam yemeği yedik. Aşırının aşırısı baş ağrısı çektiğim için hemen eve döndük.
İlaç alıp uyudum.

2. gün

Öğlen gibi uyandık. Dilara da izinliydi şansımıza. Evde hafif bir kahvaltı yapıp, Bakırköy'e doğru yola çıktık.
Okan Bayülgen'in programlarından tanıdığım Psikiyatrist Başar Akman'a gittik. Google maps dolayısı ile azıcık Bakırköy yollarında dolanmış olabiliriz.
Türkiye'ye geldiğimden beri çeşitli doktorlarla görüşmem oldu. Şimdilik içime en sinen Başar Bey oldu. O günden beri kendimi daha iyi hissediyorum. Ve şimdilik ilaç kullanmıyorum. Görüştüğüm hiçbir doktor 'şimdilik' ihtiyacım olmadığını söylediler. Ama bu bir tabu değil. Gerekli görürlerse ya da ihtiyaç duyarsam tabii ki alacağım ilaç.

O akşam Sahne İstanbul'da Okan Bayülgen'in yönetmenliğini yaptığı  Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası'na gittik. Onun yazısını ayrıca yazacağım ama özetle BAYILDIK!

devam edecek...

27 Ocak 2016 Çarşamba

Mış Gibi




Efsun'u kaybettiğim günden beri
her duygum 'mış' gibi.

Bazılarınız her şeyin farkında,
bazılarınız gördüğüne inanıyor sadece
ama içimdeki ateş sönmüyor
içimdeki boşluk dolmuyor
beni tutan tek bir şey var!
Allah inancım
yoksa çoktan yatardım kızımın yanına!

bu kadar açık yani!
evet ölmek istiyorum
ve evet intihar etmeyi düşünmüyorum.

Ama bu kadar acının içinde tutunmaya,
yaşamaya,
var olmaya çalışıyorum.

Kızımı çok özlüyorum!
Allah'ım neden diye bile soramıyorum!
NEDEN NEDEN NEDEN 
ben de bilmiyorum.

bu kadar büyük acı
kaldırabilirsin diyorlar 
ama ben kızıma kavuşacağım günü sayıyorum sadece
ötesi oyalanmak!


26 Ocak 2016 Salı

Evde Bekleyenler




Blog arkadaşım Tubik mail atmıştı. Sana kitap göndermek istiyorum diye. İçinde bulunduğum durumdan çıkabilmem için faydası olacağını düşünmüş. Severek kabul ettim. İçinden bonus olarak bayıldığım çizimlerinden biri çıktı.
Kitaplara en kısa sürede başlamaya çalışacağım.
Çok teşekkür ederim yol arkadaşım.


Sürpriz paketlerden ilki. Yazarından imzalı kitaplar beni çok sevindiriyor. Sevgili İrem Uzunhasanoğlu'na çok teşekkür ederim. Ayraca da bayıldım. Kitabın kapağı da süper. Okuyup, paylaşırım.
Tekrar teşekkürler



Sosyal medyada en çok ortaokul seviyesindeki çocuklardan 'kötü yorum' alıyorum. Mahkemeye verdiğim yorum sahibi de 2000 doğumlu çıkınca bu kuşaktan umudumu kesmiştim.
Ta ki bu paket elime ulaşana kadar.
Sanırım cenaze için paylaşılan adresten yola çıkmışlar. 3 arkadaş İzmir'den harçlıkları ile ortaklaşa hediyeler alıp yollamışlar bana. Niyetleri beni bir nebze de olsa mutlu edebilmekmiş.
Öyle çok mutlu oldum ki!
Hayatımda aldığım en özel ve önemli hediyelerden biri oldu bu paket. 3 arkadaşın ortaklaşa tertemiz bir yürekle böyle bir şey yapması bana umut oldu.
Evet bu dünyada iyi insanlar ve kötü insanlar var. Ve evet bu dünyada iyi çocuklar ve kötü çocuklar da var!
İyi çocuklar kısmını bana gösterdiğiniz için çok teşekkür ederim!
Elvan Deniz, Başak Güneş ve Tuğba Turan
İyi ki varsınız! Yolunuz ve bahtınız her daim açık olsun!


24 Ocak 2016 Pazar

Bir Hayal Daha Gerçek Oldu



Bir hayal daha gerçek oldu. 

Zaga'dan beri 'orada' olmak hayalimdi. 

Eğlence programı olmasına rağmen gözlerim dolu dolu oturdum orada.

O kadar çok mutlu oldum ki, o kadar istemiştim ki 

Çok şükür, gerçek oldu.


Ve Reyhaaaaaaan tabii ki!

Öyle tatlı bir kadın ki anlatamam.


Aslında yazmak istediğim çok şey var ama anlatamıyorum.

Sadece 'çok çok çok teşekkür ederim'



Daha Zormuş



Televizyon izlemenin artık işkence olduğunu yazmıştım.

İzmir'den İstanbul'a 3 bebekle uçtuk. Hayatımın en uzun 1 saatiydi.

Daha da zoru alışveriş merkezleriymiş, onu anladım.

Her an önüme bebek mağazası ya da bebek arabaları insanlar çıkabiliyor.

Onları kaldırabilmek kolay da ağlayan bebek sesi ya da gülen 
BENİ KAHREDİYOR.

Eve kapanmaktan daha zormuş kalabalıklarda durmak.

22 Ocak 2016 Cuma

Söz Verdim ve Bence Gitmelisin!




Acımı buraya (çok dolmadığım sürece) yazmamaya söz verdim.

Yazı yazmak konsantre olmak dedi, acına konsantre oluyorsun dedi.

Yazma, söz ver bana dedi.

Söz verdim.

Artık Efsun'u ya da Efsun'suzluğu not defterlerime ya da word dosyalarına yazacağım.

Buraya ise normal bir psikoloji ile yazmaya çalışacağım.

Bu yazıya da telefonumda bir süre önce yazmışım. 
Olduğu gibi eklemek istedim.


20 Ocak 2016 Çarşamba

Gördüğünden İbaret Mi Her Şey? ve Radyo Yayını



Burada uzun zamandır bulunuyorsanız(yani yol arkadaşımsanız), bu yazacaklarım sizin için anlamsız gelecek biliyorum.

Okan Bayülgen hayranlığım malum. Bilmeyenler için buraya tık tık 
5 yıl önce tanışma şansını elde etmiştik. O iki gün bizim için rüya gibiydi. Yoshi de çok seviyor Okan'ı. Programlarını izliyor yalanlarını söyleyemeyeceğim ama anlattığım Okan'ı seviyor diyelim.

Efsun'u kaybedince tekrar iletişime geçtik. İstanbul'a davet etti bizi. Çünkü 'sanırım' bana iyi geleceğini o da biliyor. ( Kim ne derse desin seviyorum adamı! )
Dün Virgin Radio'ya davet etti bizi. Tabii ki gittik. Gelin dedi gittik o kadar. Ne yaparız, ne ederiz, neden geliyoruz diye sormadım o da anlatmadı zaten. Gel dedi gittik.
Ben yayından önce sohbet edeceğimizi ve belki bir ihtimal yayını dinleme ihtimalimiz olacağını düşünmüştüm. Sohbet sonrası ekip stüdyoya geçerken sen de yayına çıkmak ister misin diye sordu pat diye!


Ben de bilmem ki olur derseniz olur dedim. Ve baam ilk radyo yayınına çıkmış oldum.
Virgin Radio'daki Talkradio programını hiç dinlememiştim. O yüzden neler olacağını bilmiyordum.
İlk yarı onların her zamanki stilinde devam etti. Ben de ilk anlarda bir şaşkınlık yaşadım tabii ki.
Sonrasında ikinci yarıda ben de konuşmaya başladım. Bir kere ekipteki herkes çok iyi insanlar!
Acımı bildikleri halde, deşmemeye, anımsatmamaya ve etrafında bile dolaşmamaya çok özen gösterdiler. 
Öncelikle bu incelikleri için bin kere teşekkür ederim. Çünkü ben zaten 24 saat kafamda, içimde bu acı ile yaşıyorum zaten.
Hani yukarıdaki fotoğrafta gülümsüyorum ya! Evet gerçekten gülümsüyorum. Çünkü mutluyum!
Hayranı olduğum adamla, (sadece tanışmayı dilediğim adamla) yanyanayım ve o adam da beni tanıyor. Bu kadarı bile yeterli mutlu olmama.
Ama bu kadarını bile fazla gören birkaç yoruma denk geldim.

Evladı ölmüş gibi değilsiniz
Kızının kırkı bile çıkmadı sinemalar, ormanlar, radyo programları 
diyenler olmuş.
Öncelikle 'kınadıklarınızı yaşamadan ölmeyeceksiniz'. Sizin için şimdiden üzgünüm.

Evet gülüyorum, evet dediklerinizi yaptım, yapıyorum ve yapacağım!

Bu BEN'im 
bu benim acıyla başa çıkma yöntemim
benim mutluluklarım da sizden farklı
acı çekme yolum da sizden farklı olabilir.

Bu size beni yargılama hakkı vermez!

Perişan selfie'lerimi
Ağlak videolarımı bekliyorsanız daha çok beklersiniz!

Acımı size sakız etmeyeceğim!

Yol arkadaşlarım 'gereksiz' vaktinizi çaldığım için özür dilerim.

Dünkü yayını kaçıranlar için podcast'i yüklenmiş.

19 Ocak yayınında 35. dakikadan itibaren varım.



Öncelikle

Okan Bayülgen'e 
Ekibine 
ve 
siz yol arkadaşlarıma

varlığınız ve desteğiniz için ÇOK teşekkür ederim.





19 Ocak 2016 Salı

Rüyalar



Efsun hala rüyama gelmedi hiç.
Çok ağlarsan göremezsin dediler.
Az ağlamaya çalışıyorum (böyle bir şey ne kadar becerilebilirse o kadar işte)

Dün takip ettiğim bir blogger'ın bebeğini gördüm rüyamda.
Onu bana emanet etti.
Bebek yatağın kenarına doğru yatırılmıştı.
Bebek azıcık kıpırdandı ve ben ona doğru hamle yapsam da tutamadım.
Ve sonra hem rüyamda hem de gerçekte hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.
Ben başka bir bebeğe dokunamıyorum diye.

8 yıldır Japonya'da özlüyorum, özlüyorum der dururdum.
Ama böylesine bir özlem hayatımda ilk defa.

İnsan her hücresiyle,
acı çekebiliyor
özleyebiliyor
ağlayabiliyor
ve kahrolabiliyormuş.

Tabii ki Efsun'un gittiği yerden, orada iyi olduğundan,
benden çok daha iyi bakıldığından şüphem yok.

Bana zor gelen onsuzluk.
8,5 ay 24 saat kimselere veremediğim
uykumda bile özlediğim kızım
neredeyse bir aydır yok.

Böyle ölü gibisin ama yaşıyorsun.
Çünkü annem var, kardeşlerim var, Yoshi var.

İçimde 40 gün ateş yanacak ve tek tek sönecekmiş.
Ama en sona kalan 1 ateş ömür boyu kalacakmış.
Zaman hepsinin ilacıymış.

Beraber göreceğiz!

not: Karşılaştığım, selam veren, muhabbet eden ve takip eden herkese çok teşekkürler.
İyi geliyorsunuz.


18 Ocak 2016 Pazartesi

İnsanlar Garip



Her gün yüzlerce yorum alıyorum eski videolarıma ve fotoğraflarıma.

Efsun'lu olanlar tabii ki.

Büyüyemedi,
yaşamıyor,
öldü

yazıyorlar.

Amaç, niyet ne bilmiyorum ama acıyor.
acıtıyor

Bir yorumda yazmıştı birisi
belki bu yorumlara, maillere ve insanlara da sabretmek benim sınavlarımdan birisidir.

Diğer yanda öyle duyarlı, iyi niyetli ve bilge mailler, mesajlar ve yorumlar alıyorum ki.
Ufkumu açıyorsunuz
iyi geliyorsunuz
acımı hafifletiyorsunuz.

Böyle bilge, iyi niyetli ve yardımsever insanların olduğunu bilmek diğer tarafa sabretmemde 
büyük yardımcı oluyor.

Allah sizden razı olsun.

17 Ocak 2016 Pazar

Yardım




Bu süreci atlatabilmek için yardım almaya başladım.

Sevgili Elfony sayesinde EMDR'a başlayacağım. Şimdilik ilk görüşmeye gittim.
Henüz EMDR aşaması başlamadı yani.

Bir de psikiyatr ile görüşmem oldu, o da ilaç tedavisine başlamamı önerdi.
Henüz başlamadım ilaç almaya.

Bunların haricinde Yoshi ve ailem en büyük desteğim.
Tabii bir de siz.

Ama henüz çok çok çok yeni olduğu için tedavilerin yapabileceği bir şey yokmuş bu noktada.
Sabır ve zaman.

Dualarınızı eksik etmeyin.


16 Ocak 2016 Cumartesi

İçimde İsyan Yok




Alan eli bildiğin zaman 'isyan' edemiyorsun.

İsyan etmiyorum (%90 deniyorum)

ama dayanılmaz bir acı bu.

Hayat 'normal' devam ederken bir an geliyor ve BUMMM Efsunsuzluk yüzümde patlıyor.

sekizbuçuk aylık bir hediyeydi benim için.

varlığına alışmak çok kolayken, onsuzluk bu hayattaki en büyük acı.

her şeyimle, her şeyini özledim.

öyle muhtacım ki ona!

Allah'ım sen yardımcım ol, ben dayanamıyorum



15 Ocak 2016 Cuma

Ta İlk Gün




Ta ilk gün birçok kişi tarafından linki gönderilmişti, 
Mehmet Yıldız'ın Küçük Kızın Kıyafetini Yırttılar videosu.
O günden beri defalarca izledim.
En başından beri sakin kalmamı sağlayan, beni yatıştıran videodur.
Sadece Ali abi, Veli abi muhabbeti sıktı beni.

Arkasından Japonya'da Elif, çoğunuzun önerdiği Çocuk Taziyenamesi 17. bölüm olan kitabı getirmişti bana.
O kısmı da okudum.

Ve video ile aynı şeyi anlattığını fark ettim. 

Bunun dışında dua, Kuranı Kerim tabii ki okurum, okuyorum. (türkçesini)

diğer kitaplara da en kısa zamanda bakmaya çalışacağım.

teşekkürler

Henüz




bilmiyordum

bu kadar sevildiğimi, bu kadar önemsendiğimi bilmiyordum.

bu kadar büyük bir acıyı yaşarken, diğer yandan kocaman bir sevgi ile sarmalandım.

hayatım boyunca bu kadar sevildiğimi hissettiğim bir an olmamıştı.

dualarınızda, düşüncelerinizde olmak güzel.
hakkınızı helal edin!

buraya son zamanlarda yazdıklarım malum.
hep bir patlama anında oturuyorum pc başına ve genelde ağlayarak yazıyorum yazıları.

hayattan HENÜZ vazgeçmiş değilim.
hayatımın en büyük sınavında, en büyük çabamı veriyorum.

30 yaşıma kadar bir kalemden, bir sakızdan, bir gülücükten bulduğum mutluluğu şu an HİÇBİR şeyden bulamıyorum.

mutlu olma duygusu, karanlık ruhumda elimin ulaşamayacağı bir yerde şu anda.

ama deniyorum.

Hayatı bırakmamayı deniyorum.
Hatta deniyoruz.
Aklınız Yoshi'de biliyorum.

O da Türkiye'de benimle, yanımda.

O da benimle benzer şeyleri yaşıyor ama benden daha dik durmaya çalışıyor.
 bana destek olabilmek için.

O gelecek ay dönecek, ben birkaç ay daha buradayım.

Vazgeçmemek için okumaya çalışıyorum.
Evet kitapların içerikleri biraz değişti, ama deniyorum.
Okumaya çalışıyorum, ondan daha fazla okuduğumu anlamaya çalışıyorum.

Ölüm üzerine tavsiye kitaplar varsa, yorum kısmına yazın lütfen.

Hayata tutunabilmek için kendime Goodreads sitesinde 25 kitap hedefi koydum bu yıl.

Bakalım ne gösterecek zaman.


14 Ocak 2016 Perşembe

eskiden




eskiden 'ölüm' aklıma geldiğinde,

okuyamadığım kitaplar,
gitmediğim şehirler
yapmak istediğim şeyler
aklıma gelir hüzünlenirdim.

şimdi ise tek istediğim şey...

acı çekiyorum
her an
her nefesimde 
acı çekiyorum


daha doğum acılarım geçmemişken
kızımın yokluğunun acısı nasıl geçer?

'efsun artık yok'
beynimi yakıyor
ruhum daralıyor
içim acıyor

ve ben bu duygu ile yaşamayı beceremiyorum

13 Ocak 2016 Çarşamba

Kafam Dağılsın Diye



kafam dağılsın diye televizyonu açıyorum.
önceden tv'nin bu kadar can acıtacağını bilmezdim.
ne kadar çok bebek reklamı varmış meğer.
altı kuru, karnı dolu, mutlu bebekler!

reklamlar tam bir işkenceymiş meğer.
gündem de malum.
bu ülkede gündem 'sürekli' o kadar acı ki 
insan kendi acısına şükrediyor.

bir de sizin desteğiniz olmasa bu acıdan sağ çıkamazdım
bu blog sayesinde Japonya'da da yalnız değildim.
şimdi de dualarınız, mesajlarınız, yorumlarınız!
iyi ki varsınız.

ben iyiyim (yarısı adetten yarısı gerçekten)

Antalya'dayız, ablamda.
kimse ile görüşecek ya da buluşacak halim yok.
anneme, ablama attığınız mesajlardan da haberim var.
Ama kapı önüne çıkacak halim bile yok, değil buluşmak.
ha dışarıda olur da karşılaşırsak selam vermeyi unutmayın.

teşekkürler her birinize!


11 Ocak 2016 Pazartesi

bir gün daha yakınım sana





Artık olmadığına inanmak çok zor

Ben hiçbir şeyin yokluğunda bu kadar acımadım, yanmadım, parçalanmadım.

Her bir hücrem acıyor.
Böyle ölü gibisin ama ölmüyorsun
o geceden beri sırtımda bir mekanizma her an bıçaklıyor beni
ama yaşıyorsun

hiçbir şeyin anlamı yok.
ben seninle beraber kendimi de koydum o mezara

senden sonra her şey 'mış gibi' 

bugün de bitti.

bir gün daha yakınım sana

8 Ocak 2016 Cuma

Zor, Çok Zor





yazıyorum
siliyorum

yazıyorum 
siliyorum


özeti şu!

acıdan geberirken aslında geberemiyorum!

Allah'ım bu da bir sınav biliyorum ama 
bu sefer ben bu sınavımı veremiyorum.

burnumda hala kızımın kokusu
kulaklarımda hala onun sesi
videolar, fotoğraflar, anılar
ve yaşamamışlıklar
dayanamıyorum
dayanamıyorum
dayanamıyorum


7 Ocak 2016 Perşembe

Yürekten Teşekkürlerim Var




Öncelikle 8 yıldır yalnızım sandığım Japonya'da beni yalnız bırakmayan Türk arkadaşlara.

Evime gelen, yemek getiren, arayan, soran ve mevlüt bile okuyan bütün herkese,

Japonya'da bize bakan

İlknur, Süleyman abi, Nuray, Neslihan ve Garbis'e
nasıl teşekkür edilir bilemiyorum. Allah milyonlarca kere razı olsun sizden.

Tokyo Konsolosluğu çalışanlarına da ayrıca teşekkür ederim.

Atikke ve Fatih size de çok çok teşekkür ederim.

Thy çalışanlarına da teşekkür ederim. Ömrümün en uzun ve en zor yolculuğunda bizi yalnız bırakmadıkları ve yol boyunca destek olduları için çok teşekkür ederim.

Ve Türkiye'de

gelen, arayan, soran, elinden geleni yapan herkese de çok çok teşekkür ederim.


Ve siz beni bu olayla tanıyan ve yeni gelen herkese çok teşekkürler.
mesajlar, yorumlar ve destekleriz için sağolun.


Ve tabii ki yol arkadaşlarım.

Bu yolda kızımı kaynetmek de varmış. Ve bu yolda sizin benim bir kere daha acılarımı sarmanız gerekiyormuş.

Kurduğum 'efsunlu orman' rüyasını gerçektirmeme vesile olduğunuz için de çok çok teşekkürler!

Ve Efsun'u ilk kaybettiğim andan beri yanımda olan Elfony'ye yani Elif'e çok çok çok teşekkür ederim. Bir tek onun sözleri iyi geliyor bana.


Umarım unuttuğum hiç kimse yoktur.



Kötü Niyet





Bana yazılan yorumların  kötü niyetle yazıldığına ben de inanmıyorum

Sadece acıyı paylaşmayı bile bilmiyoruz yazdım.


Kimseyi suçladığım falan yok.

Ama düşünmeden yazılıyor sanki

Arka arkaya bin tane Efsun'a üzüldüm, yavruma sarıldım mesajı okudum.

Bana da yazık değil mi?


Yok





İçimde hiçbir duygu yok, acıdan başka.

Sadece acıyı hissediyorum.

Umut, istek, zevk, gayret etme falan filan

hepsi gitti, bitti.

Efsun kollarımda gitti!
Siz bana ne zaman NEDEN diye sorsanız o anı bana tekrar tekrar yaşatıyorsunuz.

Kızım gitti, canım gitti.
Ne önemi var nasıl gitti?
Ve çok affedersiniz ama SİZE NE?

Yıllardır yalnızım der dururdum.
Bu olayla öğrendim ki hiç yalnız değilmişim.
Biraz daha aklım başına gelsin de detaylı teşekkür edeceklerim var.

Ama yine bu olayla öğrendim ki acıyı paylaşmayı bile bilmeyenler var.

Efsun ölmüş, o andan beri kızıma/oğluma sarılıp ağlıyorum yazanlar var.

Karşınızda aç bir insan var,
ona seni düşünüp ekmeğimi sucuğa bandırdım demek gibi geliyor bana.

Oysa 'başın sağolsun' de geç.

Allah sabır versin de mesela.
Bu öyle bir acı ki sabır diliyorum her nefeste.

Yeni öğrendim 'Allah sevgisi kadar sabrını versin' diyorlar.
Bak bu da bana iyi geliyor.

Ama kızıma sarılıp ağladım, evladımı senin için kokladım deme!

O nasıl bir taziye mesajıdır?

Kafam binbeşyüz gördüğünüz gibi.

Kelimeler var, anlatmak istediklerim var, ama aslında yok!

Her gece kızıma bir gün daha yaklaştım sevinci var içimde sadece.


5 Ocak 2016 Salı

Efsunlu Orman İnanamıyorum!!!!!!





Biraz önce hıçkıra hıçkıra Efsun'suzluğuma ağlıyordum,
ama şimdi mutluluktan gözyaşlarım!

Tema'dan gelen maile göre (bugünkü bağışlar hariç)
4 günde 3827 fidan olmuşuz!

Yani neredeyse 2 katındayız!
Artık bağış yollamanıza gerek yok

Ben size nasıl teşekkür edilir bilmiyorum!

İyi insanların varlığını bilmek bana iyi geldi.

Kızımın sebep olduğu bu orman
bütün insanlığa şifa olsun inşallah!

Allah hepinizden razı olsun!



not: Balıkesir Bayat sahası 9 bin fidanlık bir sahaymış.
Dilerseniz bağış yapmaya devam edebilirsiniz tabii ki de!
Bu dünyada bir tane fazladandikili ağacınız olmuş olsa ne güzel olur

iyi değilim aslında



Efsun'u düşünmekten, fotoğraflarından, videolarından
kaçıyorum.
Yüzleşemiyorum kızımla.
Çok çok çok özlüyorum.
Böyle bir özlemek yok bence yeryüzünde.

İyi gidiyordum aslında, annem az önce bana çay koyar mısın diyene kadar.

Elektrikli çaydanlıktan anneme çay koyarken koptu her şey.
Bütün yaz kızıma mama için su ısıtışlarım geldi aklıma.

Ben dayanamıyorum!

Nasıl dayanılır bilmiyorum!

Allah'ım sana sığınıyorum!


4 Ocak 2016 Pazartesi

Efsunlu Orman Gelişmeler * 1


Ben bir düş kurdum, olur mu olmaz mı diye çok düşündüm
ama sanırım olacak.

İlk rapor gelir gelmez sizlerle paylaşacağım.


2.000 fidan bizi birleştiren,
bize nefes aldıran
bize umut veren
bir yer olacak inşallah!


detaylı bilgi için buraya tık tık 

Kınadıkların!




hani beni kınıyorsunuz ya,
aynısını yaşamadan bu dünyadan ayrılmayacaksınız, bunu unutmayın!

Ve bugünüm de bile bana laf sokmaya, beni yaralamaya çalışıyorsunuz ya
size asla hakkım helal değil!

Mümkünse Allah'ın önünde hesaplaşalım sizinle, ben de orada öğreneyim ne sizin derdiniz benimle?


3 Ocak 2016 Pazar

Evet Hayat Devam Ediyor



Evet hayat devam ediyor,
yemek yiyorum
sohbet ediyorum
uyuyorum
uyanıyorum
hatta güldüğüm de oluyor
sinemaya bile gittik.

Ama hiçbir şey aynı değil.
Ben aynı ben değilim.
Evet dik duruyorum,
evet isyan etmemeye çalışıyorum
ama
GEBERİYORUM acıdan!


Allah'ım diyorum
Allah'ım
bu seferki sınavımı veremeyeceğim sanırım!

Kızımsız 12. gün!
Allah'ım dayanamıyorum

1 Ocak 2016 Cuma

Efsunlu Orman



Günlerdir bana tek iyi gelen düşünce bu #efsunluorman

Tema Vakfı ile görüşüp, işlemlere başladık, sizin de yardımlarınızla bu gerçek olabilir.

Efsun bedenen kaybolmuş olsa da, bu orman ile beraber kuşlara; böceklere, hayvanlara yuva olabilir, oksijen olup içimizde yaşamaya devam edebilir diye düşündük.
Beni en çok heyecanlandıran ise gidip ağaçlara sarılmak olacak! Efsun'um değil belki ama onun yokluğu ile büyüyecek ağaçlar.

Tema Vakfı'nın bize verdiği saha Balıkesir Bayat bölgesi. Kim bilir belki orada buluşmalar bile yaparız.


Bu hayali gerçekleştirebilmek için 2000 fidana ihtiyacımız var. 1 fidan 6 TL

Bağışlar  1-31 Ocak Tarihleri arasında TEMA'nın İş Bankası Levent Şubesi'ndeki 
TR56 0006 4000 0011 0351 2077 74 IBAN no'lu hesabına yatırılması gerekiyor.

Açıklama Kısmına 'Efsun Ryouka Kato' yazmalısınız.


Tema'nın başka hesaplarına yatırılmış bağışlar ne yazık ki geçerli sayılmıyor.

Yol arkadaşlarım size güveniyorum.

Lütfen bu yazıyı sosyal medya hesaplarınızda paylaşın ve yapabiliyorsanız bağış yapmayı da unutmayın!

Bir gün ağaçları kocaman olmuş, binlerce canlıyı barındıran ve bize oksijen kaynağı olan Efsun'lu Orman da buluşmak üzere!


Not: Yurt dışından bağış yapılamıyor ne yazık ki. Bu yüzden Türkiye'deki yakınlarınızdan yardım almanızı rica edeceğim, çok teşekkürler


not 2:  Fidan dikimleri ilkbahar ve sonbaharda olacakmış, tam tarihleri verildiğinde sizinle paylaşacağım

not 3: bağışların listesi haftalık rapor olarak gönderiliyormuş, onu da buradan paylaşacağım. Çok teşekkürler