30 Ocak 2012 Pazartesi

Gazete Makinesi





Fujieda şehrine gittiğimizde karşılaştığımız gazete makinesinin videosunu çektik sizler için.

Daha önce yumurta makinesini göstermiştim size sırada değişik makineler var beklemede kalın.

İyi seyirler




İnstagram İle Pazartesi #37

 Yeni masa düzeni.Defterlerim el altında olsun istedim.Gözümün önünde olmadıklarında yazmayabiliyorum çünkü.
 Karamel ile aşkımız son sürat devam ediyor.Aslında ne çok samimi ne de çok soğuktur aramız.Ama son günlerde normalin üzerinde samimiyiz :)
 Normalde bu klasörün içinde kırtasiye dergilerim durur.Okumak için dergilerimi aldığımda bakın kim yerleşti klasöre :)
 Bloğumun okuyucusu sevgili Naime'den gelen ayraçlarımdan biri.
 Tünele gittiğimiz gün sushi yemeye gitmiştik.Bir ara yazmayı düşünüyorum.
 Tünel gezimizde çekildik.
 Öyle işte :)
 Tünelden sonra yakınlardaki bir parka gittik.Oradaki köprü.
 Aşkımız tam gaz devam ediyor.
 Kulaklı kalemlerimi toplu göstermek istedim.En sağdaki ebayden diğerleri Japonya'dan.
Bu da uyumadan önce iki satır yazdığım bir an işte.



 İşte böyle geçmiş bir hafta.

Daha fazla fotoğraf için buraya tık tık 


Keyifli bir hafta diliyorum herkes için :)

28 Ocak 2012 Cumartesi

Hain Japonbalik





Piknik fotoğraflarında da da vardı.Ben çantalarımın resimlerini doğada çekmeyi çok seviyorum.Dün de yukarıdaki pozu çekerken hain kocam tarafından sırtımdan bıçaklandım.

Buyrun izleyin videoyu.

Hain Yoshi





Japonya'daki İlk Paralı Tünel



 Bugün Japonya'nın ilk paralı geçiş yapılan tüneline gittik.Eskiden Japonya'da yürüyerek seyahat edilirmiş.Bu tünel 1876 yılında yayalar için inşa edilmiş.O zamanın teknolojisi ile biraz kıvrımlı bir tünel olmuş.Tünelin bir kısmında duvarlar ve zemin tahtadanmış.Ve tünelin aydınlatması gaz lambaları ile yapılıyormuş.Ta ki 1899 yılına kadar gaz lambasından düşen kıvılcım sebebi ile tünelin bir kısmı yanmış.Tünel bir süreliğine kapatılmış.5 yıl sonra taşlarla yeniden inşa edilmiş (şimdiki hali)

Tünelin uzunluğu 203 metre genişliği 4 metre ve yüksekliği ise 3,9




Video her şeyi anlatıyor.
Korktum işte ne yapayım :(


Etrafta kimselerin olmaması  bir yana bambuların birbirine vurarak çıkardığı sesler,rüzgarın ara ara şiddetlenmesi,kuşların çılgın ötüşleri yani tüm atfosfer korku filmi çekmek üzere hazırdı sanki.
(ben ödlek değilim yani)












































Ama tabi ki en büyük etken Yoshi'nin 4,5 yıldır anlattığı hayalet hikayeleri.Ah Allah'ım karşıdan biri gelseydi ya da bir ses duysaydım orada benim sonum yazılmış olurdu.

O derece korktum yani :)

Ama tüm bunların yanında güzel bir gezi oldu.Mutluyum :)


27 Ocak 2012 Cuma

Damak Çikolatasının Gücü



 Taze taze aklımdayken yazmak istedim.Olay az önce gerçekleşti.

Şimdi ben klasik Türk anneleri gibiyimdir Yoshi'nin etrafında.

Çay içer misin?Çikolata ister misin?Onu yer misin?Bunu yer misin kıvamındayım her daim.

Ve bu sorularıma %70 olumsuz cevap alırım.%20 ayıp olmasın bari alayım tarzında bir tavır alırım. %10 ise aa evet alayım cevabı alırım.

30 dakika önce bir şeyler atıştırmak ister misin diye sordum hayır dedi beyimiz :)

5 dakika önce kalktım kendime çikolata aldım.Beyimizin yanından geçerken de 2 kare kırılmış halini al ye diyerek uzattım.
Aman nasıl burun kıvırdı görmeniz lazım.Hani hatırın için alayım bariiicilere benziyordu tam olarak.

Ben çikolatayı verip geçtim pc başına.2 dakika sonra Yoshi bey en tatlı sesiyle  Aşkııım daha var mı dedi :) Bu çikolata çok güzelmiş dedi.Kaptı 4 kare çikolatayı.Bana kaldı 2 karecik napalım.

Aşk en sevdiğin çikolatayı en sevdiğine vermektir diyerek bitireyim ben bu yazıyı en iyisi :)

Yaşasın Damak çikolatanın gücü :) Adamı böyle yola getirir işte cümlesi ise bu yazının gizli konusu olsun tamam mı :)


Bugün Biraz Can Sıkıcı Olabilir Bu Yazı


                             Can sıkıcı 2 olay!

1-Günün bir saati canım hamur işi çekti.Her şeyi yaptım tam üzerine yumurta sürecektim ki evde kalmadığını farkettim.Ellerim hamurlu bir şekilde epeyce ağladım.Çünkü kapısını çalabileceğim bir komşum yok burada.Komşu yumurtan var mı ben sana alınca veririm diyebileceğim.Yan dairede,alt dairede ya da koca apartmanda kim kimdir bilmiyoruz.Bu benim için korkutucu bir durum.Doğal afeti bol bir ülkede tamamen yalnızlaştırıyor bu duygu beni.Sadece yumurta alabilmek için değil yani.

Türkiye'de olsam bu durum farklı olabilirdi.Gerçi büyük şehirlerde de durum böyleymiş galiba.Ben bilmem.Bizim oralarda herkes herkesi tanır.Bu durumun ince bir çizgisi vardır.O çizgi üzerinde yaşanabildiği sürece komşu olmak çok güzeldir


2-Japonya bildiğiniz gibi adalar ülkesi.En üstteki adanın adı Hokkaido'dur.Japonya'nın en soğuk bölgesi.Şuanda metrelerce kar var oralarda diyeyim siz anlayın.
Yoshi bir haber okudu bana 2 gün önce.Hüngür hüngür ağladım.
Hokkaido'da 2 kız kardeş yaşıyormuş.Orta yaşlardalarmış.Kızkardeş zihinsel engelliymiş.Abla kardeşine bakabilmek için çalışmıyormuş.Devletten maaşları varmış.
Geçenlerde ikisi de evde ölü bulunmuş.
Önce ablanın öldüğü tahmin ediliyor.Abla öleli aylar olmuş.Abla öldükten sonra kardeşin yapabilecek bir şeyi yok tabi.Ablasından sonra faturalar ödenmediği için her şey kesilmiş.Kardeşin soğuktan öldüğü düşünülüyor.
Abla öldükten sonra ablanın cep telefonundan 111 tuşlanmış.Böyle bir numara yok tabi.Ama tahminlere göre kardeş 110 u aramaya çalışmış yani polisi  :(

Böyle şeyler duyunca kahroluyorum.Bence kokudan bulundular.Çünkü bu ülkede bir çok insan özellikle yaşlılar yalnızlıktan ölüyor.Sonra gelen geçenin kokuya dayanamamasından bulunuyorlar.
Hiç mi kimseleri olmaz bu insanların anlamıyorum.Hiç mi kimseye ihtiyaç duymazlar.O iki kardeşin yan komşusu olsaydı.Kardeş kurtarılabilirdi.
Fazla tepki verdiğimi düşünenler olabilir ama benim de engelli bir kardeşim var.İster istemez o geliyor aklıma.Çıldıracak gibi oluyorum.

Japonlar iyiler hoşlar da anlaması çok zor onları.Başkalarını hiç umursamadan başkaları için yaşayan bir millet bence.

Mesela ilk olayı Yoshi'ye ikinci olayı duyduktan sonra anlattım.Bana dedi ki yapmaya başlamadan önce baksaydın malzemelerin tam mı diye dedi.Ya da çıkıp alsaydın marketten ağlamak yerine dedi.
Derdimin yumurta ya da hamur işi olmadığını o güvenin,o duygunun eksikliğinden dolayı ağladığımı anlattım.
Bana hak verdi ama anlamadı bence :) Tanımadığı bir duygunun eksikliğini çekmez ki insan.









26 Ocak 2012 Perşembe

Diamine Woodland Green



Son alışverişimde gelen Diamine Woodland Green mürekkebimi denedim.Bu yeşil mürekkep için Lamy Safari Lime Green modelini seçtim tabi ki.M uçlu.


Açıkçası bu rengin Lamy'nin kendi kartuşlarda satılan yeşil renginden pek bir farkı yok.Çok yakın renkler birbirine.Bu arada denediğim defter Moleskine marka.
Bu bilgileri dolmakalem ve mürekkep meraklıları için yazıyorum.Çünkü hangi kalemle,uçla ve nasıl bir kağıda yazdığınız da önemli.Diamine mürekkepleri (benim satın aldıklarım en azından) 80 ml şişede geldi.

İşte şimdilik bu kadar diyeceklerim.

Acemi dolmakalemci Serrose

Tanıştığıma Memnun Oldum



2011 yılı hedeflerim arasında çok kitap okumaktan çok yeni yazarlarla tanışmak vardı.2011 yılını 41 kitap ile tamamlamıştım.41 kitapta 20 yeni yazar ile tanışmışım.Bence güzel bir sayı.Hemen hemen yarısı yeni tatlar.Aralarında sevdiklerim de var yok bir daha almayayım dediklerim de var.

Bir de yıllardır listede olan maddelerim var ki silebildiğim için gururluyum.İhsan Oktay Anar ve Jean Christophe Grange hep listemde olan yazarlardı.Tanışabildik sonunda.

Soldan sağa sayacak olursam
1.sıra1-Ahmet Ümit 2-Susanna Miller 3-Buket Uzuner 4-Pucca Günlük 5-Chris Cleave
2.sıra 6-Küçük İskender 7-Oruç Aruoba 8-İhsan Oktay Anar 9-Julia Bachstein 10-Jean Christophe Grange
3.sıra 11-Paul Auster 12-Ferdinan von Schirach 13-Patrick Besson 14-Robin Sharma 15-Aslı E. Perker
4.sıra 16-Jerzy Kosinski 17-Aykut Oğut 18-Orhan Pamuk 19-Natsuo Kirino 20-Hüsnü Arkan

Siz kimlerle tanıştınız 2011'de?

Bakalım 2012 kimleri getirecek hayatıma merakla bekliyorum.




25 Ocak 2012 Çarşamba

R mi L mi?




Japonların R ve L harfleri arasındaki ayırımı yapamadıkları bilim adamları tarafından kanıtlanmış.Beyinlerinde böyle bir fark algısı yokmuş.Bu sebeple bu konuda çok hatalar yapılıyor.Ortaya komik şakalar,durumlar çıkabiliyor.

Yolda yürürken birçok tabelada,dergilerde bu yazım hataları ile karşılaşabilirsiniz.
Geçenlerde eve mini bir tepsi almak istiyordum.Bunu görür görmez aldım.İncelemeden aldım açıkçası.Eve geldikten sonra Yoshi bulaşık yıkarken bende yanında duruyordum.Bir yandan sohbet ediyorduk yani.Tepsiyi yıkayıp duruladıktan sonra bulaşıklığa koydu.Ve her şey o anda oldu.Gözüm tepsiye kaydı ve aldı beni bir kahkaha.Yoshi bir tepsiye bir de bana bakıyor hala anlamıyordu.Sonra açıkladım ve yine de gülmedi :)

Herkese Happy cRover with Bee! Diyorum :)


Bisikletle Aino Turu


*Gürkan'cım bisikletle Asya turu yapsın,dünya turu hazırlıklarını yapsın biz karı-koca anca Aino turu yapabiliyoruz :)



Geçtiğimiz hafta hasta olduğum için evden dışarı çıkmıyordum.Ta ki Yoshi bey hadi bisiklete bineceğiz diyene kadar.Kem-küm,hastayım,hava soğuk bahanelerime kulak tıkadı.Hal böyle olunca atladık bisikletlere,boynumuzda kameralarımız(benimki sepetteydi tamam)

Evimizin önü tren istasyonu olduğundan karşı tarafa alt geçitlerden geçebiliyoruz.


Karşı tarafta küçük bir tapınak var.İlk ve son kez annemler geldiği zaman gitmiştik.Yoshi hiç görmemişti ayıp yani.Burnumuzun dibinde yani sonuçta.
Tabi ki kimsecikler yoktu.Bizde rahat rahat çektik fotoğraflarımızı.Hava buzz gibi soğuk olsa da iyi geldi bu değişiklik bize.
 Bir de bu açıdan çekelim bakalım :)
 Sonrasında gene Yoshi'nin daha önce gitmediği Aino parkına gittik.Hani ben tek başıma gittiğimde karşıma yabani domuz çıkmıştı ya orası işte.İyi ki videosunu çekmişim yoksa kimseler inanmayacaktı bana.Burada yazmıştım okumayanlar için.
Ve buuuzzzz gibi havada beden eğitimi dersi için koşu yapan liseli çocuklar.Yanlarından paltolu,atkılı,bereli,eldivenli geçince biraz utandım.Öğretmenleri köşede bekliyordu.Helal vallahi!Biz de olsa hocam bugün hava çok soğuk sınıfta otursak falan derdik herhalde.


İşte 3 saatlik bisikletli gezimizden geriye bunlar kaldı.Ara sıra yapmalı iyi geliyor bünyeye.


24 Ocak 2012 Salı

Çok Mutlu Oluyorum



Bu bloğu uzunca sayılabilecek bir süredir okuyorsanız postacıları ne kadar sevdiğimi de biliyorsunuzdur.Ama en çok tam evden çıkmak üzereyken geldiklerinde seviniyorum.Çünkü evde yokken kağıt bırakıp gitmeleri benim için işkence gibi bir şey.O nottaki numarayı kaydettirip bekliyorsunuz ya!İşte o zaman geçmek bilmiyor benim için.
Bugün bu olay gerçekleşti tam evden çıkmak üzereydik ki postacı geldi :)

 İşte gelen güzeller.Bu alışverişin sorumlusu Cem K.'dır.Twitterdan bana Lamy'nin bu renginden bahsetmese hiç bilmeyecektim.Lamy bu rengin üretimini durdurmuş artık.Mat gri ve klipsi siyah ama çoook güzel diye kaldım ekran başında.Uzaklardan buraya yalnız gelmesin diye 2 adet aldım.Bir de yine Cem'in tavsiyesi üzerine Diamine mürekkeplerinden aldım.O başka bir renk önerdi ama Burnt Sienna ve Woodland Green'de karar kıldım.
En kısa zamanda gösteririm renklerimi.Şimdi izninizle mutluluğuma devam etmek istiyorum.

Yaşasın postacılar,yaşasın kırtasiye kardeşliği ve tabi ki yaşasın Lamy Safari :)



edit:Kalemi buradan aldim tik tik 

23 Ocak 2012 Pazartesi

İnstagram ile Pazartesi #36

 Yalnız başına yapılan kahvaltılarım bu tarz oluyor genelde.Salatalığı çerez gibi elle yemeyi sevenler ses versin bakiim :)
 Tv'de Sumo karşılaşmalarına denk gelmiştim.Karamel'in izin verdiği ölçüde izleyebildim.Sumo karşılaşmasına gitmek yapmak istediklerim listesinde var.En kısa zamanda inşallah diyelim.
 Ben Tr Lipton ice tea'ye bayılırım ama buradakilerin tadı çok farklı.Fotoğrafta görülen aloe veralı peach tea yeni çıkmış ve tadı süper.Hem de Tr ile çok yakın tatlar :) Yeni favorim ve tüm zamanların favorisi Eti Karam Bitter Antep Fıstıklı bayılıyorum ben buna.
 Bu şekerleri videoda görmüştünüz .:) Canıım lamylerim yeni aldıklarım şuanda bana doğru gelmekteler.En kısa zamanda inşallah.
 Damak eski favorilerimdendir.Eski dost bir nevi ama bu sefer pek sevemedim sanırım bitter çikolataya çok alıştım :(

 Bu da başka bir kahvaltı anı.

Yeni keşif Oreo'lu kapuçino mmm süper :)

İşte böyle geçmiş bir hafta.

Daha fazla fotoğraf için buraya tık tık 


Keyifli bir hafta diliyorum herkes için :)

Anneee Seni Bekliyorum



Son zamanlarda (maşallah deyin) Karamel ile büyük aşk yaşıyoruz.Her yere birlikte gidiyoruz,her an yanyanayız.Biliyorum bu dönem geçici ama uzun sürse keşke.

Akşam market alışverişine gitmeye karar verdik.Hazırlanmak için odadan çıktığımda Karamel kapının arkasında böyle beklemiş beni.Yoshi hemen fotoğrafını çekmiş az önce twitter'dan paylaştı.

Ben bunu yerim yahu :)

Yoshi'nin twitter adresi için buraya tık tık.Yorumlarınıza bayılıyor hele de kolay,anlaşılabilir türkçe şeyler yazdığınızda uçuyor :)


22 Ocak 2012 Pazar

Bu Kadar Yürekten Çağırma Beni



Evet ben de bıkmadan usanmadan eski Türk filmlerini izleyenlerdenim.
Kimileri bu durumu sıkıcı ya da itici bulabilir.Açıkçası umurumda değil.Yaşasın eski Türk filmleri :)

Bugünün filmi Mavi Boncuk oldu.1974 yılının filmiymiş benden 11 yaş büyük vay be :)

Bu pazar ki bizde bitmesine az kaldı.Sizin yapacak bir şeyiniz yoksa buradan izleyebilirsiniz :)

Hep birlikte söylüyoruz

Bu kadar yürekten çağırma beni
Bir gece ansızın gelebilirim :)


Olsun



Bu yolun sonunda ............... olsun.
Dediğiniz,dilediğiniz şey en kısa zamanda sizin ya da sizinle olsun inşallah!

Benim de dileklerim var tabi.



21 Ocak 2012 Cumartesi

Cidre Konseri


Geçenlerde Nagoya'ya gitme sebebimiz bu konserdi.Yoshi'nin ilkokuldan arkadaşı Shun ve arkadaşlarının ilk konseriydi.Bir mekanda 40'ar dakikalık 3 grup konser verdi.Daha sonra sizinle videoları paylaşacağım.Bugün sondan başlayacağız.

Konser sonunda grup ile birlikte kutlama yemeğine gittik.Davulcu bir anda 'Ceddin Deden' şarkısını biliyor musun diye sordu bana.Tahmin edersiniz ki şoka girdim.Tabii ki biliyorum ama sen neden biliyorsun diye sordum hemen.

Başka bir grubu daha varmış.Kobe'li ünlü bir piyanist ile Mehter marşını çalıyorlarmış.Dinlemek isterim dediğimde hemen iphonedan açtı videoyu.

Çok ama çok hoşuma gitti.

Japonya'da müzisyenlerin çok sevdiği ve bildiği bir şarkıymış.Üzerine epey konuştuk.Sonra Yoshi ile birlikte bir güzel ülkemi anlattık.Hepsinin hedefleri arasına Türkiye tatili ekledik.

Hatta belki birlikte geliriz.Belli mi olur?


İşte o video izleyin ve bir selam verin Japon arkadaşımıza :)

20 Ocak 2012 Cuma

Keşke



Bir yere gitmek istiyorum
ama 
nereye bilmiyorum.
İçim sıkılıyor
Sanki kalbimin üzerine bir fil oturmuş gibi.
Durduk yere sıkıldığım için de kızıyorum kendime.
Bütün suçu kapalı gökyüzüne atıyorum.
Gözlerimi kapatıp hayaller kuruyorum.
Ben beklemeyi sevmiyorum.
Belirsizliği sevmiyorum.
Kontrol edemediğim durumları sevmiyorum.
Belirsizliğin verdiği çaresizlik hissi beni hasta ediyor.
Bu terk edilmiş şehirde yapabileceğim her şeyi yaptım gibime geliyor.
Gidilecek yer,yapılacak iş kalmadı sanki.
Bir an önce hayırlısı ile çıksa şu tayinimiz keşke.


Öğle Yemeği



Yalnız yediğim öğle yemeklerimde hatta bazen kahvaltılarda onigiri kurtarıcım oluyor.
Pilav makinesinde pişirdiğim pilavı kalıba koyup (ben elde yapamıyorum) içine mayonezli ton balığı ekliyorum.Sonra da kurutulmuş yosuna sarıp yiyorum.Yanına da bir buzlu yeşil çay oh miss :)
Yaz-kış buzlu içecek tüketmeye Japonya'da alıştım.Ve insanı hasta ettiğine inanmıyorum.Türkiye'de daha fazla grip oluyordum ben.Küçük tabakta görülen ise Japon turşusu.

İşte böyle fotoğrafı geçen hafta çekmiştim sanırım.Paylaşayım istedim.
Onigiri nedir nasıl yapılır derseniz eski yazıma bakabilirsiniz.

Onigiri yapımı için buraya tık tık

Sadece kendiniz için düzenli yemek pişirir misiniz?
*ben genelde yalnız olduğum zamanlarda geçiştiriyorum öğünleri

19 Ocak 2012 Perşembe

Bugün Böyle




Sizi 'çok iyi' tanıdığını sanan insanlar genelde sizi 'en çok' kıranlar oluyor.

Bir kitapta okumuştum.Ölüm anında kendine en yabancı kişi kendinizmişsiniz.
Yani bir ömür boyu kendinizi bile 'çok iyi' tanıyamazken anları paylaştığınız insanların uzmanı nasıl olabilirsiniz ki?
Üstelik ben seni iyi tanıyorum bu yüzden sana her şeyi söyleyebilirim,hakkında her kanıya varabilirimleri sevmiyorum.

Mümkünse beni kimse 'çok iyi' tanımasın.Sürekli tanımaya çalışsın.
Hayat böyle daha güzel sanırım.

Bu yüzden Yoshi'yi çok seviyorum.Her saniye yeniden tanışıyoruz.Size de tavsiye ederim.
İnanın huzuru bulacaksınız.

*fotoğraf bugünden yazı ise 26 yılın birikmişlerinden.

Fujieda Şehrinde 2 Deli #3



Bu ıssız şehrin sokaklarında yürürken hemen hemen bütün dükkanların kapalı olduğundan bahsetmiştim.Japonya'da ksabadan büyük şehirlere göç çok belirgin şekilde kendini gösteriyor.Bir çok şehrin yaş ortalaması çok yüksek.Gençler hep kaçışta.

Dükkanların kapalı olması bir tek sanat eserine dönüştürülmüş kepenkleri görmemize yaradı.Gördüğüm her dükkanı fotoğrafladım.Akşamına Türk restoranında karşılaştığımız Fujieda'lı bir beyden hikayesini öğrendim.
Fujieda belediyesi şehri güzelleştirmek amacı ile böyle bir proje gerçekleştirmiş.Masrafların %50 'si belediye tarafından karşılanmış.


 Kimono dükkanı
 Züccaciye ve yiyecek dükkanı
 Yeşil çay dükkanı
 Bilemiyoruz.Fujieda'ya hoşgeldiniz yazıyor sadece.
 Yüncü :) Hobi dükkanı ya da nasıl adlandırsak bilemedik.
 Çay paketleri satılıyormuş.
 Yeşil çay dükkanı

Ve Japonların gelişimi before&after :p 
 Bıçakçı
 Şekerlemeci
Bilemiyoruz.


Fujieda belediyesi şehre hareketlilik getirmek için uğraşıyormuş.Yeni dükkanlar açılsın diye belediye dükkanlarını 1 yıl ücretsiz vermeyi teklif ediyormuş tabi belirli bir yıl kontratı ile.Bu sayede birçok dükkan tekrar aktif hale gelmiş ama bence yolları çok uzun.

Sırada tapınaklar var yazacağım onları da inşallah :)