24 Aralık 2008 Çarşamba
Haberler
21 Aralık 2008 Pazar
Annem ve Zilli
Zaman gelince havaalanına doğru yola çıktık 2 farklı yoldan aynı otobanı kullanacaktık bize göre karşılaşma ihtimali sıfır olduğundan orada buluşmaya karar verdik.İlk köprüden geçerken para ödeme gişesinde bir baktık ki önümüzdeki araç Sermoonlar süper bir rastlantı sonucu arka arkaya gitmiş olduk :)
Anneme gelmeden önce Japonca mektup yolladığımız için gerekli açıklamaları yazmıştık.Bütün işlemleri hemencecik halletmiş.Ama el bavulları çok ve ağır olduğundan en son annemler çıktı.
Uzunn hatta çok uzun bir beklemeden sonra kapı açıldı ve geldiler.O anı tanımlamak çok zor.Alkışlar kucaklamalar çığlıklar çok az gözyaşı heyecan hepsi bir aradaydı.
Havaalanına adha yakın olduğu için ablamın evine doğru yola çıktık.Sermoonla pazarlık şöyleydi.Zilli kimin arabasını seçerse onlarla gidecek annem seçilmeyene kalacak :) Zilli ablamları seçti annem bize kaldı.Yolda balıkla annem konuştular sanıyorsanız yanılırsınız balık heyecandan bildiği herşeyi unuttu :))
Annemleri gelir gelmez eve götürmek istemedik zaten tüm yol boyunca uyudukları için de uykuları yoktu.Bir İtalyan restoranına gittik.Gelir gelmez Japon yemekleri ile gözleri korkmasın diye :)
Gece 01:00 di eve döndüğümüzde veee miras paylaşımı yapıldı :) bavullar açıldı birçok şey eşit 2 parçaya bölündü :) neler yoktu ki ama bütün abur cuburlar bana hehehe küçük olmanın faydaları ablalık zor zanaat :)
Uyandığımızda annemin kahvaltı sofrası karşıladı bizi :) Heyt be anne elinden türk ekmeği yedik.Annemin canım teyzesinden istemiştik kırmamış yapmış yollamış.EV ekmeği fırında ısıtılmış yanında da türk çayı oohh ki ne ohh.
Kahvaltıdan sonra benim evime doğru yola çıkıldı.Ama yolun üzerinde ki şehirde balığın anne ve babası yaşadığı için 1 saatliğine onlarda mola verdik.Çok güldük çookk.
Sonra da sağ salim evimize geldik.
Şimdi de Zilli'den inciler.
* Otobanda benim eve doğru gelirken mola verdik.Malum ihtiyaç molası.Japonya'da tuvaletler ısıtmalı oluyor genelde benim evimde ki de ısıtmalı.Yani kışın çok rahat oluyor çok.Biz annemle Zilliyi beklerken bir çığlık koptu 'Anneeeee gel gelll bak po-po-m sıcacık :))))' biz annemle yerlerdeyiz öldük gülmekten.Eve vardığımızda zili gene tuvalete girdi ve gene bir çığlık aynı sözler tekrar şimdi Zilli tuvaleti olsun olmasın zamanını tuvalette oturarak geçiriyor çok sevmiş giderken götürecekmiş :)
*Japonya'ya vardığı andan beri Japon balığının abisi soruyor bana.Nae zaman gelcek,ne zaman gitcez o bu şu soruları ile boğdu beni.Ve balığın ailesine gittiğimizde kendini ''oğullarının kız arkadaşı oalrak takdim etti '' ha ha ha ha onlar da çok isteriz evlenmenizi dedi :))))
*Ve malum zaman farkı karmaşası her daim erken uyuyan ve uyanan annem ve zilli gündüzleri uyuyor geceleri uyanık :) bu durum beni fena yoruyor :)
Merak eden soran yorum yazan herkese teşekkürler
Annem yorumlarınızı okudu herkese çok teşekkür ediyor :)
17 Aralık 2008 Çarşamba
Gece Yolculuğu
HICE parti
HICE okulun adı.Açılımını unuttum :) Yukarıdaki fotoğraf öğretmenlerim ve arkadaşlarım.Aslında 4 kişi eksik yılbaşı dolayısı ile ülkelerine döndüler.2
Portekizli, 1 Çinli ve 1 Romanyalı ülkesinde şuan.
Benim çılgın öğretmenim :))
Bugün diplomalarımız verildikten sonra parti yaptık.Herkes 1 yiyecek getirsin denildi.Masada yiyebilenler için ziyafet vardı her ülkeden değişik tatlar.Ben kendi pişirdiğim haricinde yemedim.Ben herkesin yaptığını yiyemem kılım biraz :(
16 Aralık 2008 Salı
Okul Partisi
Bugün bir çeşit mezuniyet törenim vardı.Japonca 'konuşma' 3. stebi de bitirmiş bulunmaktayım.Daha önce hiragana-katakana ve kanji 1. stebi bitirmiştim.Şimdi kısa bir tatil sonar tekrar devam.
Videoda ki tek erkek öğretmenimiz.Çılgın mı çılgın :) yapmadığı iş yok gibi .Şarkı söyler,cd yapar,djlik yapar,radyoculuk yapar ve gündüzleri bize öğretmenlik yapar :) bugün 3 şarkı ile bizi eğlendirdi .
Fotoğraflar bir sonraki posta:)
15 Aralık 2008 Pazartesi
Gün Batımı
14 Aralık 2008 Pazar
Mantar ve Yosun Çayı
Mikuni Jinja dönüşü bir yeşil çay dükkanına uğradık.Onun fotoğrafları daha sonra.Şimdi konumuz ilginç çaylar.
1-Shiitake -Cha
2-Ochazuke
3-Konbu-Cha
Shiitake -cha Mantar çayı ---Balığın favorisi-miş
Denedim bizdeki kremalı mantar çorbası gibi tadı :)
Ochazuke dükkanın hediyesi.Yeşil çay tozu ve balık bulyondan oluşuyormuş.Japonlar genelde kahvaltılar da ve özellikle çok içki içtikten sonra yiyorlarmış.Gohan 'ın(Japon pilavı) üzerine döküp sıcak su ekliyorlarmış.Henüz denemedim bir süre daha denemem sanırım çünkü gohan sevmiyorum.Türk olmanın dezavantajı bizim pilavımızı tadmamış olsaydım belki severdim :)Gohan tadsız tuzsuz lapa pilav gibi geliyor bana :)
Ve Konbu -cha yosun çayı :) Bunu da denemeye cesaret edemedim daha :) Öyle duruyor şimdilik.Tadı hakkında yorum yapamayacağım yani :)
Aslında çok sağlıklı çaylar ama şimdilik bana göre değil :)
13 Aralık 2008 Cumartesi
Sushi'ci Pooh
7 Aralık 2008 Pazar
Mutluluk Mimi
Mutluluk;acıtmadan,kırmadan,engel olmadan aşkını yaşayabilmekte (mutluluğum capon balığım )
Mutluluk;kitaplarımla bir arada olabilmekte
Kuzenlerimle bir arada olup deli gibi gülebilmekte en çokta kendimize :)
Alışveriş yapmakta hem kendime hem sevdiklerime;
Posta kutunda sürpriz mektup bulmakta;
Ailemle kahvaltı sofrasında olmakta;
Kardeşlerimle didişmekte ;
Ama mutluluk en çokta sevdiklerimle beraber olmakta.
Benim aklıma gelenler bunlar oldu.
Bende eğer yazmadılar ise Flame,Sermoon ve Nazo'yu mimliyorum hadi kolay gelsin.
Ve herkese iyi bayramlar
3 Aralık 2008 Çarşamba
Okuni Jinja
Bugün ki rotamız kırmızı yapraklı ağaçları ile ünlü Okuni Jinja idi.Jinja şinto tapınağının adı.Gene bol bol fotoğraf ve video var.Fotoğraflar bende videolar balıkta
Ağaçların kırmızıya döndüğü bu döneme japoncada 'Kouyou' deniliyor.Bu dönemler için özel dergiler bile var.Fotoğraf yarışmaları da oluyormuş.Yukarıdaki fotoğraf otoparktan bir görüntü.Haftaiçi olmasına rağmen çok kalabalıktı. Profosyonel fotoğraf makinesini kapan gelmiş bana nispet gibi :(
Resmen büyülendim.Ağaçların rengi,sessizlik,kutsal mekan,süper manzara ve suya yansıyan bu görüntü resmen feleğimi şaşırttı bana.Tablo gibiydi.
O kırmızı köprüde capon balığımla resim çektirdik.Ortam romantik olunca çiftlerde epeyce vardı.
Yapraklar ağaçta başka bir güzel yerde başka bir güzel.
Ve jinja şu ana kadar gördüğüm en büyük jinja.Her Jinjanın başka bir özelliği oluyor.Kimisine göz hastalığı olanlar gidiyor şifa için,kimisi çocuğu olmayanların gittiği,kimisi para için gidilen.Buranın nesi meşhur bilmiyorum.Dilerseniz belirli bir ücret karşılığında size dua ediyorlar ilk defa bir ayine rastladım videosu var ama balıkta :) Şintoizm de dilek dilemek çok yaygın.Zaten bizdeki ağaca çaput bağlamada şintoizmden geçmiş.
Ve küçücük göl ,göl kenarında oturan hayaller kuran ben.Habersiz fotoğrafımı çeken balık :)
3 ARALIK
4 yaşındaydım 'abla' olduğumda birden büyümek zorunda kalmıştım.Bir kocaman kız daha katılmıştı ailemize 52 cm 5 kilo doğmuştu.Onu kucaklayamıyorduk bu yüzden bütün bebeklik fotoğraflarında koltukta oturuken kucağımızdadır Zillimiz (amcamın verdiği lakap).Zilli 1 yaşına geldiğinde teyzem de ilk kez anne oldu ve bir de kuzenim katıldı aileye.Zilli çok uslu bir bebekti yani biz öyle sanıyorduk.Zilli 2 yaşına geldiğinde hala yürümüyor ve konuşmuyordu.Kuzenimiz yürümeyi hatta koşturmayı bile öğrenmişti.Anneme bir şüphe düştü ve doktor maceralarımız başladı.Pek çok il gezdik ama tedavi bulamadılar.Hatta teşhis bile konulamamıştı.Zilli yaşına gelmişti ve hala yürümüyor ,konuşamıyordu.En son İstanbul'a gittiğimizde bir Profesör teşhisi koydu Öğretilebilir Engelli.
Zeka bölümü çeşitli ölçeklerde 25-44 arasında olup da sağlık kurumlarıyla işbirliği içerisinde gerçekleştirilebilecek özel eğitim ve rehabilitasyona muhtaç olan engelli çocuklardır.
O günden sonra hayatımızın yönü değişti ve herşeyde önceliğimiz Zilli oldu.Doktorun tavsiyesi deniz,kum ve güneş iyi gelir dedi.Ve bizim zilli denizde ilk ayakalrını oynattı ardından yavaş yavaş yürümeye başladı.Ne zaman konuşmaya başladı hatırlamıyorum.
Aslında birçok şey var onun hakkında söyleyeceğim ama toparlayamadım kafamda.Zilli şimdilerde yürüyor ,konuşuyor hatta çok konuşuyor.Ara sıra dedikodu yapıyor :) annemi şikayet ediyor bize :) ya da bizi annemlere :) Okuma-yazma öğrenemiyor ama bütün markaların armalarını ezbere biliyor.Adidas hastası hatun :) 3 gün önce 19 yaşına girdi.Gitmek istediği bir yer olursa annem izin vermezse 'sen bana karışamazsın ben genç kızısıyım 'diyormuş anneme.Yalnız hiçbir yere göndermiyoruz gidebilir mi bilmiyoruz.Bakkala gidiyor sadece her gittiğinde sohbet etmeden dönmez yazın kahvaltı sofrasında çok bekledik hatun simit alıp gelsin diye.Çok ayran gönüllü hergün aşık olabilir :) Japonya'ya gelme sebebi benim balığın abisine aşık olması :) şimdiler de tek hayali abi balık onunla 1 kere Mc donaldsa gitse yetecekmiş ona :)
En başta benim balığa göz koymuştu ama :)))))) abiyi görünce onu daha çok beğendi.
Zamanın anneleri çok daha bilinçli ama sizlerden ricam.Çocuklarınıza engelli ya da özürlü olmanın DELİLİK olmadığını öğretin.Biz küçükken parka gitmek istemezdim hiç çünkü parkta yaramazlık yapan ya da eve dönmek istemeyen çocukların anneleri Zilliyi gösterip -bak sözümü dinlemezsen sende öyle deli olursun ya da hadi çabuk eve dönelim bak deli geldi derlerdi.Çok şükür ki ülkemiz bu kavrama alıştı ve artık böyle şeyler çok ender yaşanıyor.
Bu yazıyı yazma sebebim bugün 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü Zillimin gunu kutlu olsun.
Zira şu anda Öğretmen rolünde tiyatro sergilemekte.
Ablacım seni çok çok seviyorum :)))
2 Aralık 2008 Salı
Soya Sosu
Gördüklerinizin hepsi soya sosu.Şu memlekette soya sosu almanın ne kadar zor olduğunu göstereyim istedim.1 yıldan fazladır burada yaşıyorum ama hala anlamış değilim bu çeşitliliği yardım alıyorum soya sosu alırken :)))Bu arada karşı rafta soya sosu :) ve burası normal büyüklükte bir market hani öyle kocaamaaanlarından da değil.
Var mı soya sosu isteyen ? :)))))
30 Kasım 2008 Pazar
Çok Gecikmiş Mim
Garip huylar mimimi yazayım artık
*Çay ,kahve sevmem.Çay kahvaltılarda 1 bardak içebilirim sadece bardağın boyutu önemli değil büyükte olsa küçükte 2.bardağı içemem.40 yılda bir çay çeker canım. Bu yüzden teyzemden ve ablamdan çok laf duyarım.İkisi de kahve hastası :)
*Bilgisayara fotoğraf makinesinden resimleri atınca klasör klasör içinde olunca sinir olurum illaki silinecek tek klasör yapılacak,dosya adı değiştirelecek.
*Gazetemin,dergimin,kitabımın ilk okuyucusu hep ben olmalıyım.
*Herkeste var olan başkasının kalktığı yere oturamama ve terlik çevirme olayı bende de mevcut.Her ne kadar balığa anlatamasamda o da terlik çeviriyor artık :)
*Kıyafetimle çorabım mutlaka uygun renkte olmalı.Kahverengi ve siyahi beraber hiç sevmem .Anneme kızardım hep bu yüzden.
*Bu eski bir huyumdu.Yalnız uyuyamaya başlamıştım,sonra karanlıkta uyuyamamaya , sonra da uyuyamamaya vardı iş. Şimdi iyiyim koca evde yalnız yaşıyorum ayol (Tanya'cım izninle içimden kocaman bir) hahayt demek geldi.
*Tek ve alçak yastıkta asla uyuyamam.Yatağımda mümkün olduğu kadar çok yastık olmalı.Ve yaz -kış üzerimde örtü olmadan uyuyamam ha üzerimde dururmu durmaz çok deli yatarım bu yüzden aileden hiç kimse benimle yatak paylaşmak istemez fena tekmelerim :) benle yatan mor bacak kalkar :)
*Çorapsız uyuyamam ama hiç çorapla da uyanmam :) gece uyurken onları da atarım :)
*Saat sesi,su sesi ve yatak sesinde uyuyamam.Gıcırdayan,ses çıkaran yataklardan nefret ederim.
*Yeni lezzetler kolay kolay deneyememçDenemem için o yemeği en az 3 kere görmem lazım.Eğer kokusu ,görüntüsü cazip geldi ise belirli zaman geçtikten sonra deneyebilirim.
*Her türlü şeker ,çikolata hastası olmama rağmen beyaz çikolata yemem yiyemem.
*Çileğe bayılırım ama meyve ve reçel olarak yiyebilirim sadece.Keki,dondurması,çikolatası yiyemem.
*Komposto,hoşaf ve reçelin içindeki meyveleri yiyemem.
*Meyvesiz yaşayamam ama kesinlikle çekirdek ağzıma gelmemeli.Çok fena bulanır içim.
*Başkasının kullandığı bardaktan birşey içemem.
*Takım giyinmekten nefret ederim.
*Sevmediğim birnin çalıştığı mağazadan alışveriş yapmam.En sevdiğim marka olsa dahi gitmem.Benim paramın onun maaşına gidecek olma ihtimali beni delirtir.
*İstifra edemem.Gerekli durumlarda bile edemem. :(
*Herşeyi affedebilirim ama YALAN ve BEKLETİLMEYİ asla affetmem.
*Kumbarasız yaşayamam.Kumbaramdaki para beni acayip huzurlu yapar. 1Ytl olsa bile içinde ben huzurlu olurum :)
Eeee bitti sanırım :))
Beni böyle sevin sevecekseniz der arabesk bir veda ederim size :)
Jomo Sunflowers
Ve Ecopa'nın bahçesinden çekilmiş fotoğraf :) Dün büyük bir heyecanla çıktık yola. Çünkü Japonya'da ilk defa basketbol seyredecektim.
veee Türkiye'yi görünce gururlandım :) azıcık duygulandım ve hemen makineme davrandım :) Maçlar 31 mayıs -30 haziran 2002 'de oynanmıştı.Saat farkı yüzünden Türkiye'de gündüzleri maç seyreder olmuştuk.Biz ailece kırmızı beyaz gezmiştik bir ay :) hatırlıyorum maç konvoylarımızı bile :) O gün hiç aklıma gelmezdi birgün Japon'yada yaşayacağım o zaman ki hayallerim ve hedeflerimin yönü İstanbul'du.Heytt bee dağıttım konuyuİşte takımımız ısınma turlarında.Jomo şirketinin başkanı(sahibi) 2 koltuk yanımda oturunca tüm takım başkanı selamlamaya gelince bende selamlaşma fırsatı buldum :) şanslıyım hee :)
Hakem bizimkilere baya gıcıktı en komiği ise capon balığının Saalaaakk hakeeemmm diye (türkçe olarak) bağırmasıydı :) salak kelimesini biliyordu hakemi de öğrenmiş oldu :) sonuca gel artık diyorsanız Y-E-N-İ-L-D-İ-K :(((
Kapıda takımın broşürleri dağıtıldı.Ben 1 numaranın hastası oldum kız resmen fırtına.Zaten Amerika'da oynamış sanırım. Oga Yuko adı.
Eeee Vıp olunca bizlere takımın havluları hediye edildi ve tezahürat sırasında kullanıldı. Takım ısınırken bizlere tezahürat kursu verildi.
İşte maçtan hatıra kalanlar :)))
28 Kasım 2008 Cuma
Bulutlardan Fal Tutmak
Ben bulutlara bakıp şekillerden anlam çıkartmaya bayılırım.Gündüz yaptığım yolculuklarda gözüm hep gökyüzünde olur.
27 Kasım 2008 Perşembe
Japonya'da Düğün
Japon balığım kapıda misafirleri ağırlarken ben kuaför randevuma gittim.
Gelin-damat masası burda da poz vermeye devam.
Geleneksel adet olarak gelin ve damat sake (japon içkisi) tahtadan yapılmış fıçının içinde onun kapağını kırdılar ve tüm masalara dağıtıldı bizde içtik.
Bir masanın üzerinde davetli sayısı kadar kalpli mum vardı.Ve en üstte de kocaman kalpli mum vardı.Gelinle damat üzerini değiştirmeye gittiğinde bütün davetliler sıra ile birer mum yaktılar tüm mumlar yandığında gelinle damat geldi.Ve damadın elinde ki çakmak ile önce bütün masalardaki mumları (9 masa) sonra kalpli mumların olduğu bölümdeki en büyük mumu yaktılar.