24 Aralık 2008 Çarşamba

Haberler


Uzun bir aradan sonra ben geldim.Hepinize uğrayıp bir türlü kendi bloguma elim gitmiyordu.Soran ,merak eden herkese teşekkürler.
*Annem ve zilli hala saat farkı sorununu yaşıyorlar ve bana da yaşatıyorlar.Yani sabaha kadar oturup bütün gündüz uyuyoruz :( Bu sebeple sürekli yorgun uyandığımız için birşeyler yapmaya ikna etmek zor oluyor.
*Biri annemi mutfaktan çıkartsın 1 haftada 1 kilo almışım :( Yemeği,tatlısı,tuzlusunu geçtim.Ekmek pişiriyor,yoğurt mayalıyor evde bende yiyorum nasıl durayım.Zaten koca bir bavul abur cuburum da geldi.Ağzım dakika boş kalmıyor vallahi.Bu satırları yazarken de annem fırından yeni çıkardığı ekmekten getirdi verdi 1 dilim.Bundan sonraki hayatıma şişman devam edeceğim sanırım :(
*Zilli bütün gün playstation 2 oynamakla meşgul.Dışarı çıkalım dediğimde siz çıkın ben evde kalırım diyor :) Biz de bırakamaycağımızdan kalıyoruz evde.
*Capon balığı ile izin günlerin de görüşebiliyoruz.Dün bizi Kakegawa Kalesine götürdü.Hani burada detaylı anlatmıştım.Biletlerimizi alırken o amcaı sordum hani ilk aşkı Türk olan.Yukarıda kalenin içindeymiş.Merdivenleri çıktık beni görünce hemen yüksek sesle 'sen geldin tekrar 'dedi.Balığa'da seni çok merak ediyordum dedi :).Ayaküstü sohbetimiz de beni ilk gördüğünde eski sevgilisine benzetmiş.Ben Türküm deyince de onun kızı olduğumu sanmış.O yüzden daha da heyecanlanmış.Bana ara sıra uğra lütfen dedi.Hatta gel burada çalış dedi :) Sohbetimiz bittiğinde Capon balığımın gözleri dolu doluydu.O amcanın hikayesi yüz ifadesi ve yarım kalan aşkı çok etkileyici yaa :( -Bayanın adı Ümit Ersan mış belki duyan gören tanıyan okur ha bu satırları ?
*Capon balığı ile annemler epey alıştılar birbirlerine balık annemlere yemek yaptı.Domatesli spagetti ve salatasından sonuç olumlu :) balık çok mutlu :) Türkçe konuşmaya çalışorlar son dakika bana başvuruyorlar :) Zilli Japonca konuşuyor hemde herkesle benden ya da balıktan duyduğu bir kelimeyi anlamını bilmeden herkese söylüyor :) Markette yolunu kapattığı adama Arigatou gozaimasu(teşşekkür ederim) dedi.Adamın suratını görmeniz lazımdı :(
*Zilli yılbaşı ağacı istedi.Sermoon ablası ağacı aldı,süslerini ben aldım.Zilli de süsledi.Ara sıra ışıklarını açıp izliyor. :)
Şimdilik bu kadar daha yapılacak çok şey var ama ilk önce uyku düzenlerini adam etmek lazım .Zira ben ölüyorum yorgunluktan :(
Not:Tanya'cım aldım sobemi yazarım en kısa zamanda

21 Aralık 2008 Pazar

Annem ve Zilli

3 saat aktarmadan sonra annem ve zilliye kavuştuk.Uçak gecikme yaptığı için çok fazla artan zaman ve planlanandan erken vardık havaalanına.Biz de bu zamanı Sermoonda geçirmeye ve oradan Ikeaya gitmeye karar verdik.Sermoonum bize süper bir kahvaltı hazırlamış.Kahvaltımızı ettik eve yakın bir alışveriş merkezinde azıcık alışverişimizi yaptık.Sonra da balıkla ben Ikea ya gittik.Sermoon nefret ediyor Ikeadan çünkü sadece 1 tane çıkış kapısı var ve kestirme yollar yok.İstediği an sigara molası verememe krizi onun ki :)
Zaman gelince havaalanına doğru yola çıktık 2 farklı yoldan aynı otobanı kullanacaktık bize göre karşılaşma ihtimali sıfır olduğundan orada buluşmaya karar verdik.İlk köprüden geçerken para ödeme gişesinde bir baktık ki önümüzdeki araç Sermoonlar süper bir rastlantı sonucu arka arkaya gitmiş olduk :)
Anneme gelmeden önce Japonca mektup yolladığımız için gerekli açıklamaları yazmıştık.Bütün işlemleri hemencecik halletmiş.Ama el bavulları çok ve ağır olduğundan en son annemler çıktı.
Uzunn hatta çok uzun bir beklemeden sonra kapı açıldı ve geldiler.O anı tanımlamak çok zor.Alkışlar kucaklamalar çığlıklar çok az gözyaşı heyecan hepsi bir aradaydı.
Havaalanına adha yakın olduğu için ablamın evine doğru yola çıktık.Sermoonla pazarlık şöyleydi.Zilli kimin arabasını seçerse onlarla gidecek annem seçilmeyene kalacak :) Zilli ablamları seçti annem bize kaldı.Yolda balıkla annem konuştular sanıyorsanız yanılırsınız balık heyecandan bildiği herşeyi unuttu :))
Annemleri gelir gelmez eve götürmek istemedik zaten tüm yol boyunca uyudukları için de uykuları yoktu.Bir İtalyan restoranına gittik.Gelir gelmez Japon yemekleri ile gözleri korkmasın diye :)
Gece 01:00 di eve döndüğümüzde veee miras paylaşımı yapıldı :) bavullar açıldı birçok şey eşit 2 parçaya bölündü :) neler yoktu ki ama bütün abur cuburlar bana hehehe küçük olmanın faydaları ablalık zor zanaat :)
Uyandığımızda annemin kahvaltı sofrası karşıladı bizi :) Heyt be anne elinden türk ekmeği yedik.Annemin canım teyzesinden istemiştik kırmamış yapmış yollamış.EV ekmeği fırında ısıtılmış yanında da türk çayı oohh ki ne ohh.
Kahvaltıdan sonra benim evime doğru yola çıkıldı.Ama yolun üzerinde ki şehirde balığın anne ve babası yaşadığı için 1 saatliğine onlarda mola verdik.Çok güldük çookk.
Sonra da sağ salim evimize geldik.

Şimdi de Zilli'den inciler.

* Otobanda benim eve doğru gelirken mola verdik.Malum ihtiyaç molası.Japonya'da tuvaletler ısıtmalı oluyor genelde benim evimde ki de ısıtmalı.Yani kışın çok rahat oluyor çok.Biz annemle Zilliyi beklerken bir çığlık koptu 'Anneeeee gel gelll bak po-po-m sıcacık :))))' biz annemle yerlerdeyiz öldük gülmekten.Eve vardığımızda zili gene tuvalete girdi ve gene bir çığlık aynı sözler tekrar şimdi Zilli tuvaleti olsun olmasın zamanını tuvalette oturarak geçiriyor çok sevmiş giderken götürecekmiş :)

*Japonya'ya vardığı andan beri Japon balığının abisi soruyor bana.Nae zaman gelcek,ne zaman gitcez o bu şu soruları ile boğdu beni.Ve balığın ailesine gittiğimizde kendini ''oğullarının kız arkadaşı oalrak takdim etti '' ha ha ha ha onlar da çok isteriz evlenmenizi dedi :))))

*Ve malum zaman farkı karmaşası her daim erken uyuyan ve uyanan annem ve zilli gündüzleri uyuyor geceleri uyanık :) bu durum beni fena yoruyor :)

Merak eden soran yorum yazan herkese teşekkürler
Annem yorumlarınızı okudu herkese çok teşekkür ediyor :)

17 Aralık 2008 Çarşamba

Gece Yolculuğu

Yarın nasipse Japonya saati ile 17:00-18:00 arasında annem ve Zillim buraya varmış olacaklar.Nasıl bir panik hali hepimizde kelimesi yook.Ablama yakın olan Osaka Kansai Havaalanına inecekleri için bizim oraya ulaşmamız en az 6-7 saat sürecek hele ki sabah veya akşam trafiğine yakalanırsak bu süre daha da uzar.Balıkta bende gece yolculuğuna bayıldığımız için geceden yola çıkmaya karar verdik.Ve ben anane tarifi ile hayatımda ilk defa boğaça yaptım.Becerdim sanırsam balık bayıla bayıla yedi.Ama hepsini yedirtmem araba yemekiçin yaptım ne de olsa :)))))


Bugün temizlik yaptım sabahtan akşama ama 3 kere zil çaldı.1.si yeni banka hesabımın kartı geldi.2. Online alışverişten aldığım 4 şişe orkide yağım geldi.Veee 3. sü CANIMMM MOONİSH'imden süper kartlar geldi.
ÇOK ÇOK ÇOK ÇOK mutlu oldum ve ÇOK ÇOK ÇOK Teşekkür ederim canım benim.
Seviyorum kapımın çalınmasını ve bana birşeyler gelmesini.El yazına bayıldım.Şimdi beklediğim 2 kutu var.Biri internetten aldığım makyaj malzemelerim diğeri ise kitap alışverişim gözüm yolda.
Var mı bana kart yollamak isteyen eminolun cevap yazacağım :)))
Hadi ben kaçtım saat şuanda 23:06 malum yola çıkma vakti
Sevgiler hepinize
Moonishim en çokta sanaa

HICE parti


HICE okulun adı.Açılımını unuttum :) Yukarıdaki fotoğraf öğretmenlerim ve arkadaşlarım.Aslında 4 kişi eksik yılbaşı dolayısı ile ülkelerine döndüler.2
Portekizli, 1 Çinli ve 1 Romanyalı ülkesinde şuan.
Benim çılgın öğretmenim :))

Bugün diplomalarımız verildikten sonra parti yaptık.Herkes 1 yiyecek getirsin denildi.Masada yiyebilenler için ziyafet vardı her ülkeden değişik tatlar.Ben kendi pişirdiğim haricinde yemedim.Ben herkesin yaptığını yiyemem kılım biraz :(
Benim ne yaptığımsa şimdilik sır tarifi aldığım bloğu bulmaya çalışacağım emeğe saygı değil mi canım .
Annem ve Zilli yarın İstanbul'da olacak bizim siparişlerimizi tamamlamak ve İstanbul'la vedalaşmak için.Sonra da havaalanı sonra da uçak sonra da ver elini Japonyaaa :)
Biz de Perşembe günü havaalanında 2 Japon balık 2 kardeş onalrı bekliyor olacağız. :)))))
Yarın temizlik yapacağım sabahtan akşamaa eee annem ilk defa EVİME gelecek.Bekar evi mevi anlamaz keser beni :)
Ağır misafir Allah'ım yardım et :)



16 Aralık 2008 Salı

Okul Partisi

Bugün bir çeşit mezuniyet törenim vardı.Japonca 'konuşma' 3. stebi de bitirmiş bulunmaktayım.Daha önce hiragana-katakana ve kanji 1. stebi bitirmiştim.Şimdi kısa bir tatil sonar tekrar devam.

Videoda ki tek erkek öğretmenimiz.Çılgın mı çılgın :) yapmadığı iş yok gibi .Şarkı söyler,cd yapar,djlik yapar,radyoculuk yapar ve gündüzleri bize öğretmenlik yapar :) bugün 3 şarkı ile bizi eğlendirdi .

Fotoğraflar bir sonraki posta:)

15 Aralık 2008 Pazartesi

Gün Batımı


Japonya güneşin doğduğu ülke diye anılır ama ben size gün batımını göstereyim istedim.Bana göre en güzel gün batımı Kuşadası'ndadır.
Ahh ahh sermoon'cuğumla yazları bir dolu dergimiz ve kitabımızla Cafe Cafe'ye gidip gün batırmalarımızı özledim.
*Yazlık komşumuz ve 5 yaşındaki kızı hergün güneşi batırmaya giderlerdi :)
Kargacım da iyi çıkmış heee fotoğraf benim evin penceresinden :)
Ahh bu evle ilgili bir sürpriz çıktı ki bana değmeyin keyfime onun da fotoları yakında ...

14 Aralık 2008 Pazar

Mantar ve Yosun Çayı


Mikuni Jinja dönüşü bir yeşil çay dükkanına uğradık.Onun fotoğrafları daha sonra.Şimdi konumuz ilginç çaylar.

1-Shiitake -Cha

2-Ochazuke

3-Konbu-Cha

Shiitake -cha Mantar çayı ---Balığın favorisi-miş

Denedim bizdeki kremalı mantar çorbası gibi tadı :)

Ochazuke dükkanın hediyesi.Yeşil çay tozu ve balık bulyondan oluşuyormuş.Japonlar genelde kahvaltılar da ve özellikle çok içki içtikten sonra yiyorlarmış.Gohan 'ın(Japon pilavı) üzerine döküp sıcak su ekliyorlarmış.Henüz denemedim bir süre daha denemem sanırım çünkü gohan sevmiyorum.Türk olmanın dezavantajı bizim pilavımızı tadmamış olsaydım belki severdim :)Gohan tadsız tuzsuz lapa pilav gibi geliyor bana :)

Ve Konbu -cha yosun çayı :) Bunu da denemeye cesaret edemedim daha :) Öyle duruyor şimdilik.Tadı hakkında yorum yapamayacağım yani :)

Aslında çok sağlıklı çaylar ama şimdilik bana göre değil :)

13 Aralık 2008 Cumartesi

Sushi'ci Pooh

Bugün zamanımın büyük bir bölümünü bilgisayardaki resimleri düzenlemekle geçirdim.Pooh'ları görünce hatırladım.Bir Sushi dükkanının camekanını süslüyordu o günden sonra epey bir aramış bulamamıştım.

Bilmeyenler ya da okumayanları alayım buraya benim evdeki Poohlarımı görmek isteyenlere :)





Nasıl ama Sushici Pooh'lar ???????

7 Aralık 2008 Pazar

Mutluluk Mimi

Sevgili Haydinsin mimine geç cevap.Mutluluk nerede fotoğraflı anlatım.Aslında kendi fotoğraflarımdan derlemek vardı ya.Böylesi daha iyi sanırsam.
Mutluluk; sevdiğim ,değer verdiğim herkesin sağlıklı olduğunu bilmekte...

Mutluluk ;her ne olursa olsun arkanda ailenin varlığını hissetmekte...


İstediğin her an dondurma yiyebilmekte :)))))


Mutluluk;acıtmadan,kırmadan,engel olmadan aşkını yaşayabilmekte (mutluluğum capon balığım )

Mutluluk;kitaplarımla bir arada olabilmekte

Kuzenlerimle bir arada olup deli gibi gülebilmekte en çokta kendimize :)

Alışveriş yapmakta hem kendime hem sevdiklerime;

Posta kutunda sürpriz mektup bulmakta;

Ailemle kahvaltı sofrasında olmakta;

Kardeşlerimle didişmekte ;

Ama mutluluk en çokta sevdiklerimle beraber olmakta.

Benim aklıma gelenler bunlar oldu.

Bende eğer yazmadılar ise Flame,Sermoon ve Nazo'yu mimliyorum hadi kolay gelsin.

Ve herkese iyi bayramlar

3 Aralık 2008 Çarşamba

Okuni Jinja


Bugün ki rotamız kırmızı yapraklı ağaçları ile ünlü Okuni Jinja idi.Jinja şinto tapınağının adı.Gene bol bol fotoğraf ve video var.Fotoğraflar bende videolar balıkta


Ağaçların kırmızıya döndüğü bu döneme japoncada 'Kouyou' deniliyor.Bu dönemler için özel dergiler bile var.Fotoğraf yarışmaları da oluyormuş.Yukarıdaki fotoğraf otoparktan bir görüntü.Haftaiçi olmasına rağmen çok kalabalıktı. Profosyonel fotoğraf makinesini kapan gelmiş bana nispet gibi :(


Resmen büyülendim.Ağaçların rengi,sessizlik,kutsal mekan,süper manzara ve suya yansıyan bu görüntü resmen feleğimi şaşırttı bana.Tablo gibiydi.

O kırmızı köprüde capon balığımla resim çektirdik.Ortam romantik olunca çiftlerde epeyce vardı.


Yapraklar ağaçta başka bir güzel yerde başka bir güzel.

Ve jinja şu ana kadar gördüğüm en büyük jinja.Her Jinjanın başka bir özelliği oluyor.Kimisine göz hastalığı olanlar gidiyor şifa için,kimisi çocuğu olmayanların gittiği,kimisi para için gidilen.Buranın nesi meşhur bilmiyorum.Dilerseniz belirli bir ücret karşılığında size dua ediyorlar ilk defa bir ayine rastladım videosu var ama balıkta :) Şintoizm de dilek dilemek çok yaygın.Zaten bizdeki ağaca çaput bağlamada şintoizmden geçmiş.


Ve küçücük göl ,göl kenarında oturan hayaller kuran ben.Habersiz fotoğrafımı çeken balık :)




Önde görünen lambaçBayılıyorum eski tip sokak lambalarına.



jınjanın önündeki hediye ve restoran bölümü.Resimde görülen dükkan bir çeşit japon abur-cuburu satıyor.




Resimde gördüğün dükkandan alınmiş 'senbei' soya soslu pirinç cipsi olarak tanımlayabilirim sanırım.Birçok çeşidi vardı balık acılı karışık baharatlısını yedi ben yukarıdakini :)
eeee videolar ve farklı anlatım için balığa gidersiniz :)

3 ARALIK




4 yaşındaydım 'abla' olduğumda birden büyümek zorunda kalmıştım.Bir kocaman kız daha katılmıştı ailemize 52 cm 5 kilo doğmuştu.Onu kucaklayamıyorduk bu yüzden bütün bebeklik fotoğraflarında koltukta oturuken kucağımızdadır Zillimiz (amcamın verdiği lakap).Zilli 1 yaşına geldiğinde teyzem de ilk kez anne oldu ve bir de kuzenim katıldı aileye.Zilli çok uslu bir bebekti yani biz öyle sanıyorduk.Zilli 2 yaşına geldiğinde hala yürümüyor ve konuşmuyordu.Kuzenimiz yürümeyi hatta koşturmayı bile öğrenmişti.Anneme bir şüphe düştü ve doktor maceralarımız başladı.Pek çok il gezdik ama tedavi bulamadılar.Hatta teşhis bile konulamamıştı.Zilli yaşına gelmişti ve hala yürümüyor ,konuşamıyordu.En son İstanbul'a gittiğimizde bir Profesör teşhisi koydu Öğretilebilir Engelli.

Zeka bölümü çeşitli ölçeklerde 25-44 arasında olup da sağlık kurumlarıyla işbirliği içerisinde gerçekleştirilebilecek özel eğitim ve rehabilitasyona muhtaç olan engelli çocuklardır.

O günden sonra hayatımızın yönü değişti ve herşeyde önceliğimiz Zilli oldu.Doktorun tavsiyesi deniz,kum ve güneş iyi gelir dedi.Ve bizim zilli denizde ilk ayakalrını oynattı ardından yavaş yavaş yürümeye başladı.Ne zaman konuşmaya başladı hatırlamıyorum.
Aslında birçok şey var onun hakkında söyleyeceğim ama toparlayamadım kafamda.Zilli şimdilerde yürüyor ,konuşuyor hatta çok konuşuyor.Ara sıra dedikodu yapıyor :) annemi şikayet ediyor bize :) ya da bizi annemlere :) Okuma-yazma öğrenemiyor ama bütün markaların armalarını ezbere biliyor.Adidas hastası hatun :) 3 gün önce 19 yaşına girdi.Gitmek istediği bir yer olursa annem izin vermezse 'sen bana karışamazsın ben genç kızısıyım 'diyormuş anneme.Yalnız hiçbir yere göndermiyoruz gidebilir mi bilmiyoruz.Bakkala gidiyor sadece her gittiğinde sohbet etmeden dönmez yazın kahvaltı sofrasında çok bekledik hatun simit alıp gelsin diye.Çok ayran gönüllü hergün aşık olabilir :) Japonya'ya gelme sebebi benim balığın abisine aşık olması :) şimdiler de tek hayali abi balık onunla 1 kere Mc donaldsa gitse yetecekmiş ona :)
En başta benim balığa göz koymuştu ama :)))))) abiyi görünce onu daha çok beğendi.
Zamanın anneleri çok daha bilinçli ama sizlerden ricam.Çocuklarınıza engelli ya da özürlü olmanın DELİLİK olmadığını öğretin.Biz küçükken parka gitmek istemezdim hiç çünkü parkta yaramazlık yapan ya da eve dönmek istemeyen çocukların anneleri Zilliyi gösterip -bak sözümü dinlemezsen sende öyle deli olursun ya da hadi çabuk eve dönelim bak deli geldi derlerdi.Çok şükür ki ülkemiz bu kavrama alıştı ve artık böyle şeyler çok ender yaşanıyor.
Bu yazıyı yazma sebebim bugün 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü Zillimin gunu kutlu olsun.
Zira şu anda Öğretmen rolünde tiyatro sergilemekte.

Ablacım seni çok çok seviyorum :)))

2 Aralık 2008 Salı

Soya Sosu



Gördüklerinizin hepsi soya sosu.Şu memlekette soya sosu almanın ne kadar zor olduğunu göstereyim istedim.1 yıldan fazladır burada yaşıyorum ama hala anlamış değilim bu çeşitliliği yardım alıyorum soya sosu alırken :)))Bu arada karşı rafta soya sosu :) ve burası normal büyüklükte bir market hani öyle kocaamaaanlarından da değil.

Var mı soya sosu isteyen ? :)))))

30 Kasım 2008 Pazar

Çok Gecikmiş Mim

Sevgili İlkay'cım bakma kusuruma :( çok geç kaldım değil mi?

Garip huylar mimimi yazayım artık

*Çay ,kahve sevmem.Çay kahvaltılarda 1 bardak içebilirim sadece bardağın boyutu önemli değil büyükte olsa küçükte 2.bardağı içemem.40 yılda bir çay çeker canım. Bu yüzden teyzemden ve ablamdan çok laf duyarım.İkisi de kahve hastası :)

*Bilgisayara fotoğraf makinesinden resimleri atınca klasör klasör içinde olunca sinir olurum illaki silinecek tek klasör yapılacak,dosya adı değiştirelecek.

*Gazetemin,dergimin,kitabımın ilk okuyucusu hep ben olmalıyım.

*Herkeste var olan başkasının kalktığı yere oturamama ve terlik çevirme olayı bende de mevcut.Her ne kadar balığa anlatamasamda o da terlik çeviriyor artık :)

*Kıyafetimle çorabım mutlaka uygun renkte olmalı.Kahverengi ve siyahi beraber hiç sevmem .Anneme kızardım hep bu yüzden.

*Bu eski bir huyumdu.Yalnız uyuyamaya başlamıştım,sonra karanlıkta uyuyamamaya , sonra da uyuyamamaya vardı iş. Şimdi iyiyim koca evde yalnız yaşıyorum ayol (Tanya'cım izninle içimden kocaman bir) hahayt demek geldi.

*Tek ve alçak yastıkta asla uyuyamam.Yatağımda mümkün olduğu kadar çok yastık olmalı.Ve yaz -kış üzerimde örtü olmadan uyuyamam ha üzerimde dururmu durmaz çok deli yatarım bu yüzden aileden hiç kimse benimle yatak paylaşmak istemez fena tekmelerim :) benle yatan mor bacak kalkar :)

*Çorapsız uyuyamam ama hiç çorapla da uyanmam :) gece uyurken onları da atarım :)

*Saat sesi,su sesi ve yatak sesinde uyuyamam.Gıcırdayan,ses çıkaran yataklardan nefret ederim.

*Yeni lezzetler kolay kolay deneyememçDenemem için o yemeği en az 3 kere görmem lazım.Eğer kokusu ,görüntüsü cazip geldi ise belirli zaman geçtikten sonra deneyebilirim.

*Her türlü şeker ,çikolata hastası olmama rağmen beyaz çikolata yemem yiyemem.

*Çileğe bayılırım ama meyve ve reçel olarak yiyebilirim sadece.Keki,dondurması,çikolatası yiyemem.

*Komposto,hoşaf ve reçelin içindeki meyveleri yiyemem.

*Meyvesiz yaşayamam ama kesinlikle çekirdek ağzıma gelmemeli.Çok fena bulanır içim.

*Başkasının kullandığı bardaktan birşey içemem.

*Takım giyinmekten nefret ederim.

*Sevmediğim birnin çalıştığı mağazadan alışveriş yapmam.En sevdiğim marka olsa dahi gitmem.Benim paramın onun maaşına gidecek olma ihtimali beni delirtir.

*İstifra edemem.Gerekli durumlarda bile edemem. :(

*Herşeyi affedebilirim ama YALAN ve BEKLETİLMEYİ asla affetmem.

*Kumbarasız yaşayamam.Kumbaramdaki para beni acayip huzurlu yapar. 1Ytl olsa bile içinde ben huzurlu olurum :)

Eeee bitti sanırım :))

Beni böyle sevin sevecekseniz der arabesk bir veda ederim size :)

Jomo Sunflowers


2002 FIFA Dünya Kupasına ev sahipliği yapmış (hatta dünya kupası için inşa edilmiş ) Ecopa Stadyumunun evimden görünümü.Dün balığının abisinin sponsorluğunu yaptığı 1.lig bayan basketbol takımının maçını izlemeye gittik.


Balkondan zoomla çekilmiş hali :)

Ve Ecopa'nın bahçesinden çekilmiş fotoğraf :) Dün büyük bir heyecanla çıktık yola. Çünkü Japonya'da ilk defa basketbol seyredecektim.
Bahçedeki dünyakupası anısına yapılmış bu anıtı gördüm.Koştum hemen yanınaa


veee Türkiye'yi görünce gururlandım :) azıcık duygulandım ve hemen makineme davrandım :) Maçlar 31 mayıs -30 haziran 2002 'de oynanmıştı.Saat farkı yüzünden Türkiye'de gündüzleri maç seyreder olmuştuk.Biz ailece kırmızı beyaz gezmiştik bir ay :) hatırlıyorum maç konvoylarımızı bile :) O gün hiç aklıma gelmezdi birgün Japon'yada yaşayacağım o zaman ki hayallerim ve hedeflerimin yönü İstanbul'du.Heytt bee dağıttım konuyuİşte takımımız ısınma turlarında.Jomo şirketinin başkanı(sahibi) 2 koltuk yanımda oturunca tüm takım başkanı selamlamaya gelince bende selamlaşma fırsatı buldum :) şanslıyım hee :)
Salonda bana bakan gözler çok komikti hani bakan bir daha baktı hesabı tek yabancı olunca :) gerçi alıştım bu hisse :)



Hakem bizimkilere baya gıcıktı en komiği ise capon balığının Saalaaakk hakeeemmm diye (türkçe olarak) bağırmasıydı :) salak kelimesini biliyordu hakemi de öğrenmiş oldu :) sonuca gel artık diyorsanız Y-E-N-İ-L-D-İ-K :(((


Kapıda takımın broşürleri dağıtıldı.Ben 1 numaranın hastası oldum kız resmen fırtına.Zaten Amerika'da oynamış sanırım. Oga Yuko adı.

Eeee Vıp olunca bizlere takımın havluları hediye edildi ve tezahürat sırasında kullanıldı. Takım ısınırken bizlere tezahürat kursu verildi.

İşte maçtan hatıra kalanlar :)))
Biz güzel oynadık ama işte salak hakem :))))
Fotoğraf çekmek yasaktı bu yüzden acele ile çekilmiş fotoğraflar bakmayın kusuruma :)

28 Kasım 2008 Cuma

Bulutlardan Fal Tutmak

Birkaç ay önce başka şehire taşındım.Burada ki tek türk oluyorum :) Okul düzenimi hallettim ama iş konusunda hala sorun yaşıyorum.Ablam sağolsun en büyük destekcim.Herşey yoluna girecek ama işte ZAMAN... Bu yeni evimi gerçekten çok seviyorum.2 tane balkonum var zaten balkonsuz bir evde yaşayamam ben.
Evimin bulunduğu yerde çok fazla pirinç ve yeşil çay tarlaları var.Zaten yeşil çayı meşhur.Hergün dışarıyı seyretmek en büyük zevkim.Bugün bulutların gösterisi vardı.Bayıldım bugün gökyüzüne.


Ben bulutlara bakıp şekillerden anlam çıkartmaya bayılırım.Gündüz yaptığım yolculuklarda gözüm hep gökyüzünde olur.

Yukarıdaki resimde pirinç tarlası ve gökyüzü çok güzel bir manzara idi.




Ve bu evin en büyük sürprizi 2002 yılında Dünya Kupasının yapıldığı stadyum.
sene önce Beckham burdaymış yani şimdi de gelir uğrar mı acaba bana ??? :)) Yukarıdaki resimde sol tarafta görünüyor azıcık :)




Bu akşam balık ve abisi misafirim yarın stadyumda abinin şirketine ait 1.lig basketbol takımının maçını seyretmeye gideceğiz.Bol bol fotoğraflarım ve yayınlarım.










27 Kasım 2008 Perşembe

Japonya'da Düğün

Sonunda o gün geldi çattı.Bir sürü kural ,içimde binbir telaş ,heyecan,endişe derken düğün sabahı saat 09:00'da düğün salonundaydık.
Japon balığım kapıda misafirleri ağırlarken ben kuaför randevuma gittim.
6 katlı bir bina idi ve kuaför 6. kattaydı.Genelde herkesin saçını birbirine yakın modellerde yapan kuaför teyze (50 'nin üzeriydi) benim saçımı farklı yapmak istedi.Ben de sorun olmaz dedim.Demeseydim ben beğenmedim ama herkes çok beğendi.Fotoğraflarda ise birtek Sermoondan onay aldı.
Burası giriş katı bekleme salonu balık burada karşıladı gelenleri.
Düğünde 2 'şer kıyafet giyildi.Geleneksel kimono ve bilinen takım elbise ve gelinlik.Gelin ve damadın giriş kapısı ve alanı farklıydı.O bölgede en az 5 dakika durup poz verdiler.


Gelin-damat masası burda da poz vermeye devam.

Geleneksel adet olarak gelin ve damat sake (japon içkisi) tahtadan yapılmış fıçının içinde onun kapağını kırdılar ve tüm masalara dağıtıldı bizde içtik.

Bir masanın üzerinde davetli sayısı kadar kalpli mum vardı.Ve en üstte de kocaman kalpli mum vardı.Gelinle damat üzerini değiştirmeye gittiğinde bütün davetliler sıra ile birer mum yaktılar tüm mumlar yandığında gelinle damat geldi.Ve damadın elinde ki çakmak ile önce bütün masalardaki mumları (9 masa) sonra kalpli mumların olduğu bölümdeki en büyük mumu yaktılar.
Sonra gelin annesine mektup okudu.Gelinin annesi ise kızına geleneksel bir şarkı söyledi gelin ağladı ben gelinden çok ağladım.Böylece ilk kez bir düğünde ağlamış oldum.Damadın annesi ve teyzesi de şarkı söyleyip dans ettiler.
Düğünün sonuna doğru kocaman 2 buket çiçek geldi gelinin mektubu içine konuldu ve annelere teşekkür edildi.Sonra gelen tüm konuklara teşekkür edildi düğün bitti.
Benden notlar:
*Sabah 10:00'dan gece 12:00'ye alkol alındı fena sarhoş oldum (alışkın olmadığımdan)
* kılık kıyafeti en kurallı bendim desenli çorap kürk parlak renkler açık ayakkabı ile gelenler vardı.
* çok ağladım sanırım çok özledim
* tek yabancı bendim misafir olarak
* damadın annesi bana kimono hediye edecek yuppii
* Japonya'daki ilk düğünümdü
*Gelin 8 aylık hamile idi :) japonyada hamilelik takvimi neden bilmiyorum 10 ay hesaplanıyor 2 ay sonra bebek geliyor :)
*Günlerdir içimden hiç yazı yazmak gelmedi içimde bir durgunluk hala çakırkeyifim galiba :)