31 Aralık 2014 Çarşamba

2014'te Okuduğum Kitaplar



2011 Kitap Dökümü yazısı için buraya tık tık 
2012 Kitap Dökümü için buraya tık tık
2013 Kitap Dökümü için buraya tık tık 


2014 kitap hedefimi 52 olarak belirlemiştim. An itibari ile 55 kitap okumuşum. Buna hamilelik kitapları dahil değil tabii ki :) Türkiye'ye gitmeden önce videosunu yayınlamıştım ama blogda paylaşmamışım sanırım.

Neyse sıralayalım bakalım

1-John Green- Aynı Yıldızın Altında yazısı burada tık tık 
2-Epiktetos- İçsel Huzur İyi Yaşamın Kapısını Açar yazısı burada tık tık 
3-Oruç Aruoba- Yakın
4-William Shakespeare- Soneler
5-Juan Rolfo- Pedro Paramo yazısı burada tık tık

6-Alain - Mutluluk Güncesi  videosu burada tık tık 
7-Canan Karatay- Karatay Diyeti
8-Canan Karatay- Karatay Diyeti'yle Yaşam Boyu Sağlık
9-Canan Karatay- Karatay Mutfağı
10- Yusuf Atılgan- Aylak Adam

11-Reşar Nuri Güntekin- Acımak (Kindle) yazısı burada tık tık 
12-İbrahim Tenekeci- Uçuş Denemeleri yazısı burada tık tık 
13-Neale Donald Walsch- Tanrı ile Sohbet 2
14-Laurent Gounelle- Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer
15-Luke Rhinehart- Zar Adam yazısı burada tık tık 

16-Mina Urgan- Bir Dinazorun Anıları
17-Albert Camus- Yabancı



Yaz tatilinde okuduğum kitaplar

18- Yasemin Candemir- Düş Sandığım
19- Celal Üster- Yatağında Yalnız Mısın?
20-Şebnem Burcuoğlu- Kocan Kadar Konuş yazısı burada tık tık 

21-Onur Gökşen- Muazzam Bey'in Değersiz Hayatı
22-Petek Hulman- Ben 5 Kere İyilik Yaptım
23-Dr. Latif Ruhşat Alpkan- Bakırköy Akıl Hastanesinden Anılar yazısı burada tık tık 
24-Amelie Nothomb- Sınır Tanımayan Cesetler yazısı burada tık tık 
25-Sabahattin Ali- Canım Aliye, Ruhum Filiz

26-Cemal Süreya- Onüç Günün Mektupları yazısı burada tık tık
27-Frida Kahlo -Yapı Kredi Yayınları
28-Maeve Binchy- Gümüş Yıldönümü
29-Charles Graeber- İyi Hemşire
30-Angutyus- Fedai yazısı burada tık tık 

31-Tezer Özlü- Kalanlar yazısı burada tık tık
32-Eflatun- Sokrates'in Savunması
33-Julie Otsuka- Tavan Arasındaki Buda yazısı burada tık tık 
34-Tolstoy- Davulun Sesi yazısı burada tık tık
35-Emmanuele Bernheim- O'nun Karısı yazısı burada tık tık 

36- Murat Menteş- Ruhi Mücerret
37-Şişman Kız- Popom Olmadan Asla
38- Halil Cibran- Kum ve Köpük
39- Fulsen Türker- Garson ve Mutlu yazısı burada tık tık 




Türkiye dönüşü okuduğum kitaplar

40-Haruki Murakami- Koşmasaydım Yazamazdım yazısı burada tık tık
41-Paulo Coelho- Aldatmak
42-Jose Saramago- Körlük (kindle)
43-Gaye Boralıoğlu- Mübarek Kadınlar
44-Cem Mumcu- Kendine Bakma Kitabı
45-İmam Gazzali- Yaratılış Hikmetleri yazısı burada tık tık 

46-Oruç Aruoba- De ki İşte yazısı burada tık tık
47-Başar Öztürk- Atanamayanlar yazısı burada tık tık 
48-Mucha- Yapı Kredi Yayınları yazısı burada tık tık
49- Azra Kohen- Fi yazısı burada tık tık 
50-Aylin Balboa- Belki Bir Gün Uçarız

51-John İzzo- Ölmeden Önce Keşfetmeniz Gereken 5 Sır yazısı burada tık tık 
52-Dali- Yapı Kredi Yayınları
53-Azra Kohen- Çi
54-Samed Behrengi- Küçük Kara Balık
55-Halil Cibran- Meczup

Ve son bölümün videosu




2015 Bol kitaplı, bol okumalı ve etrafınızda bol okuyan insanlı geçsin inşallah!

Herkese mutlu yıllar :)


Okuduğum Kitaplar yazılarım için buraya tık tık

Serrose ve Kitap bloğumdaki alıntı için buraya tık tık 

30 Aralık 2014 Salı

Sakae'de Bir Gün



Yoshi'nin izinli olduğu bir gün Sakae'ye gittik. Sakae Nişantaşı gibi bir yer diyebilirim sanırım. Normalde arabamızla gideriz ama o gün trenle gittik. Sabah sabah düştük yollara.

Önce kahvaltı için kendimizi Cafe de Crie'ye attık. Sandviçlerimizi söyledik. Ben yanında yeni çıkmış olan tiramisu latte, Yoshi ise çayı tercih etti.



Sonrasında merkeze kurulmuş Alman Noel'i alanına gittik. Minik minik büfeler kurulmuş. Alman yiyecek ve içecekleri satıyorlardı. Amacımız bir şeyler yemekti ama bize göre bir şey bulamadık.
 Ama az da olsa bir Almanya havası aldık :) Oradan da doğru Loft'a alışverişe :) Ben kırtasiye ve kozmetik bölümünde dolanırken, Yoshi kendini kitapçıya attı. Uzun zamandır bekledi kitabın satışa çıkma günüydü. 1 kitap diye gidip, 6 kitapla çıkan adam anca benim kocam olur zaten hehehehe :)



Alışverişimizi tamamlayıp Starbucks'a attık kendimizi. Çok yorgunduk ve bir molaya ihtiyacımız vardı. Tabii hemen kitaplarımızı da açtık. (benim kindle'ım yanımdaydı)
Akşam için Türk restoranında rezervasyon yaptırdık. Uzun zamandır denemek istediğimiz bir yerdi. Ben açık söylemek gerekirse uzun zamandır Türk restoranlarına gitmemeyi tercih ediyorum. Ama Yoshi çok isteyince tamam dedim.



Rezervasyon saatimiz yaklaşınca taksiye atlayıp restorana gittik. Açılışı tabii ki humus ile yaptık.

Yanında mis gibi lavaş ile :) Off olsa da yesem :=)


Sırada Yoshi'nin bayıldığı ve Nagoya'nın meşhur yemeklerinden sayılan tavuk kanadı, tabii ki Türk usülü. Sanırım sucuk yapımında kullanılan baharatlardan kullanmışlar. Aynı o koku vardı. Yoshi için Efes olmazsa olmaz zaten :) Ben de ayran içtim.


Kapanışı da peynirli, fesleğenli pide ile yaptık. Daha çok pizza gibiydi ama olsun!

Ve yemekten sonra bastıran uyku sebebi ile kendimizi doğruca evimize attık. Keyifli ve yorucu bir gündü ama değdi bence :)

Bir de video var tabii ki :) iyi seyirler!

29 Aralık 2014 Pazartesi

İnstagram ile Pazartesi #165

instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik
Ablamın kullanıcı adı:sermoon09
Annemin kullanıcı adı:3kizannesi

instagram web üzerinden beni takip etmek isterseniz buyrun bu linke.


 Yılın son pazartesinden merhaba :)
Bakalım mı geçen haftaya?
Yeni hırkamı giydim, yeni çantamı taktım ve avm gezmeye gittik. Zaten buz gibi havalarda dışarılarda gezmek pek akıl mantık işi değil. 
Alışveriş videosu için buraya tık tık 



Yoshi'nin izin günü olmasına rağmen bütün günü neredeyse telefonda geçirdi. 18 yaşındaki yeni eleman salak salak işler, nazlar yapıyor diye ortalık birbirine girdi. O gün o kızı elime geçirseydim var ya!


Neyse güzel şeylerden bahsedelim. Mesela bu iki güzelden. Çok şanslıyız maşallah! Araları çok iyi! Yıllar geçse bile birbirlerine alışamayan kediler varmış. Bu noktada kedilerin karakteri çok önemli diye düşünüyorum. Karamel bu kadar olgun, Tiramisu bu kadar yalaka olmasaydı olmazdı :)


Yine bir izin günü oleeey :=) Sakae'yi dolaştık. Kocamaaaaaaan yılbaşı ağacı gördük.

Bu sene yine biraz geç kaldım yılbaşı kartları için :( Ama yarın yolluyorum inşallah!


Dün annemin yolladığı kitaplarım geldi. Koltuğa gömülüp bütün gün okudum. Koca evde başka yer olmadığı için de bizimkiler göbeğimin üzerine oturdular. Göbeğimin üzeri derken bana ya da bebeğe zarar verecek bir pozisyon değildi. Zaten ne zaman kediler kucağıma gelse, bizim kız içeride onlara mesaj mı yolluyor ne yapıyor sürekli hareket ediyor :) Bu duyguyu çoook seviyorum!



Bu sabaha iyi uyandım. Çünkü bir karara vardım. Bu dünyada salak, cahil, kötü, kıskanç ve fesatlıktan geberen insanların varlığını kabullendim. Böyle insanlar var! 
Bunu kabullenince bende bir rahatlama :)
Önceden dert ediyordum kendime! Ama artık ne halleri varsa görsünler!
Ben, ben gibi olmaya devam edeceğim. Bu bazılarını sinir edebilir tabii :)
Bu kadar gerçek, bu kadar samimi olmamı bazıları kaldıramıyor!
Yaptığım, paylaştığım her şey gerçek olunca tabii!
Neyse :)

Kendimle, eşimle, ailemle ve sevdiklerimle gurur duyuyorum!
Bir daha dünyaya gelsem, yine kendim olmak isterim!
Allah kimseyi kendi hayatından mutsuz kılmasın inşallah! (sonra ona buna saldırıyorlar)

Buraya kadar okuduysanız, benim gerçek yol arkadaşımsınız :)
Benim gerçek yol arkadaşlarıma kendimi anlatmama gerek yok zaten!
Siz beni biliyorsunuz :)
Yılın son Pazartesi'si çoooook güzel geçsin hepiniz için :)

Japonya'da Gördüm bloğum için buraya tık tık.

İşte böyle geçti bir hafta!

Hepimiz için çoooook keyifli ve sağlıklı geçer bu hafta inşallah!

Daha fazla fotoğraf için tumblr'e buyrun 


27 Aralık 2014 Cumartesi

5 Koca Yıl!


Bugün Karamel bizim olalı 5 yıl bitiyor. Minicikti kızım yaaa :)



O günün yazısını okumak için buraya tık tık 

Ölmeden Önce Keşfetmeniz Gereken 5 Sır


Yıllardır kitaplığımda duran bir kitabı daha bitimenin haklı gururu var içimde. En sevdiğim şeylerden biri içim sıkıldığında kitaplığımın önüne geçip, kitaplara bakıp birinin beni çağırmasını beklemek.
Olmuyor her kitap, her zaman, her psikolojide okunmuyor. En azından bende böyle oluyor. Bu yüzden kitabın bana göre olmasını değil de, benim psikolojimin kitaba göre olmasını bekliyorum.
Yine böyle bir gündü ve bu kitap beni çağırdı. Birkaç kere başlamış, devamını getirememiştim. Bu sefer su gibi aktı gitti sayfalar.
Kişisel gelişim kitaplarına karşı olan bir kesim var. Ben karşı değilim. Ama bazıları gerçekten çok fena oluyor, bunu da eklemem gerekir.
Tabii bir de şöyle bir şey var. Acıdan öleceğim sanırken roman havası dinlemezsiniz ya da aşktan gözünüz kör olmuşken ayrılık şarkıları. Bu yüzden bu kitapların da dönemi var. Sizin ihtiyacınızı karşılayan birine denk gelmişseniz daha ne olsun.
Bu yüzden asla onu okumam, bunu okumam diyen insanları anlamıyorum. Tabii bazı insanlar da benim her türü okumamı anlamıyor :)


Benden kitabın özetini isteyenler oldu. 5 sırı yazar mısın bana diyenler. Şaşkın bir halde bakakaldım yorumlarına. Benim kitap yazılarımın (videolarımın) amacı size özet geçmek değil. Zaten ben karakter ismi, olay örgüsü falan da anlatmam. Birkaç blog yazısı görmüştüm kitabın sonunu bile yazmıştı. (Oha çok afedersiniz :o)  Ben bende bıraktığı etkiyi açıklamayı seviyor ve tercih ediyorum.

Kitaptaki 5 sır, sır falan değil. Bildiğimiz ve uygulayamadığımız şeyler. Belirli bir yaş üzerindeki kişilerle yapılmış röportajların sonunda ortaya çıkmış maddeler. Maddeler röportaja katılanların hayat hikayeleri ve alıntı öykülerle pekiştirilmiş.
Her bölümün sonunda o maddeye dair sorular var. Bugünlerde hayatınızla, kendinizle ilgili bir sorgulama dönemi yaşıyorsanız eğer, alın okuyun derim ben.

2014'ün severek okunan kitaplarından oldu benim için.

Siz okudunuz mu bu kitabı?

Okuduğum Kitaplar yazılarım için buraya tık tık


Serrose ve kitap bloğumdaki alıntı için buraya tık tık 

26 Aralık 2014 Cuma

Sebzeli Dondurma??



Markette Haagen-Dazs'ın Vege Spoon serisini gördüğümden beri denemek istiyordum. Ama tabii insan cesaret edemiyor.


Domatese bayılan biri olarak domatesli-kirazlı dondurmayı çok merak ediyordum. Ama bir o kadar da korkuyordum. Sonunda bir cesaret attım sepete.



Domatesliyi atınca sepete, arkadaşı havuçlu-portakallıyı da orada bırakamadık :) Ve sizler için deneme videosu çektik.

Nasıllarmış merak edenleri videolara bekleriz.


Domatesli Kirazlı Dondurma




Havuçlu Portakallı Dondurma





Siz de dener miydiniz?

düzenleme: Facebook'ta devam eden bir kitap çekilişim var.  26 Aralık 2014 son katılım tarihi.
katılmak için buraya tık tık 

Çekiliş Sonucu ve Muamma


Herkes benden özel mesaj, yorum ve mail yoluyla kitap isteyince kitap çekilişi yapmanın iyi olacağını düşünmüştüm. 41 yorum gelince şaşırdım. Meğerse emek harcamadan, isteyince olsun isteyengillermiş bunlar.
Bana kitap yollar mısın? Tabii yollarım dememi istiyorlar sanırım.  

Neyse en azından hala kitabı merak eden 41 kişi (yorum var) bu da demek oluyor ki hala umut var.




3 numaralı yorum:

SeLcEn-lasoledad 


Selcen en kısa zamanda adres bilgilerini bekliyorum :) iyi okumalar şimdiden!


Facebook kişisel hesabımda da yarın son bulacak bir kitap çekilişi var.  Katılmak için yarın son gün!

23 Aralık 2014 Salı

İnstagram ile Pazartesi #164

instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik
Ablamın kullanıcı adı:sermoon09
Annemin kullanıcı adı:3kizannesi

instagram web üzerinden beni takip etmek isterseniz buyrun bu linke.

İyi haber bugün Pazartesi değil :) Dün yazıyı taslaklarda unutup çıktım ne yazık ki. Ama bu hafta boş geçsin istemedim. Sorun olmaz umarım!
Zamanımız çoğunlukla koltukta battaniye altında geçiyor. Ben uzun süre oturamadığım için devriliyorum koltuğa :) Kediler de tepemde tabii ki!


Yeni kitaba başladım. Ve Yoshi grip olduğu için ben de kendimi korumaya çalıştım çeşitli çaylarla. Burada ayva çayı içiyordum. Ve yanında da Eti karam gurme çoook sevdim ben  bunu ya! Yoshi de beğendi. Teşekkürler urfatutkunu :)


Her klinik kontrolünde 2 kart veriyorlar. Biri bebeğin o haftaki el boyutu, diğeri de anne karnında duruşu. İlk kart ile karşılaştırınca bu kocaman geliyor göze :) Bakalım ne zaman kavuşacak ellerimiz.
Dualarınızı esirgemeyin!


Bu ara en zevkle okuduğum kitap bu. Biter bitmez yazısı gelecek! Ve sıcak kakao candır :)



Bazen saçma sapan şeyleri ve insanları kafama takıyorum. Takmamak için yeni kitaba başladım. Ve evet çoğunuzun dediği gibi pek keyifli bir kitap değil. Nasıl bitecek bakalım.

Bir diğer doyamadığım şey ise elma :) Elma severdim zaten de bu ara takıntılıyım. Elmanın yanında Sihirli Günlüğün hediyesi Topik'ten de birazcık yedim. Hiçbir şeyi abartmadan her şeyden yeme hakkım var. Elbette bebeğimi herkesten fazla ben düşünüyorum. Ama yiyecek fotoğraflarının altına onu yememelisin, bunu yapmamalısın falan denilmesini çok saçma ve gereksiz buluyorum.
Hamilelikte abartmak en büyük sorun. Oturup her gün 20 paket topik yesem haklısınız da. 2-3 tanenin kimseye zararı yok.
Neyse canımı sıkamayacağım yine :)

Japonya'da Gördüm bloğum için buraya tık tık.

İşte böyle geçti bir hafta!

Hepimiz için çoooook keyifli ve sağlıklı geçer bu hafta inşallah!

Daha fazla fotoğraf için tumblr'e buyrun 

21 Aralık 2014 Pazar

Bebeğin Adı Ne Olacak?



Mailler, mesajlar, yorumlar herkes merakta bebeğin adı ne olacak :)

Öncelikle iki isim düşünüyoruz. Bir Japonca bir de Türkçe! Türkçe ismin Japonca yazılabilir olması benim şartlarımdan biri. Çünkü caaağnımmm adım Sergül Japoncada Serugyuru oluyor ve ben hep ağlıyorum :( Kızım da böyle bir şey yaşasın istemiyorum açıkçası.

Japonca ismi Yoshi seçti. Pek bilinen bir isim değil. Teee gençken kafaya koymuş kendisi. Zaten kafasında 1 kız 1 erkek ismi hazırdı yani onda. Benim de onayımdan geçince Japonca isim cepteydi zaten.

Türkçe ismi ben seçtim. Tabii yine Yoshi'nin onayı ile. Anlamı, söylenişi falan filan hepsi çok hoşuna gitti.

Nasipse doğum martın sonuna doğru. Biz isimleri doğuma kadar kimseye söylememe kararı aldık. Böyle istedik, umarım yanlış anlaşılmaz!

Amaaa kızımızın bir kod adı var :) Hepimiz onu Şerifesu diye seviyoruz.  Bizim ailede anneanne, babaanne adı koyma geleneği yoktur. Ananem kendi adının bize verilmesini istememiş, annem de istemiyor verilmesini. Ben şakasına Şerifesu koyacağım dedim.  Ve öyle kaldı şimdi Yoshi bile karnımı Şerifesu diye seviyor :p

Kod adı Şerifesu yani :) Hatta ikinci bir adı da var ŞeriKo :) Şerife benim annem ondan Şeri, Hiroko Yoshi'nin annesi ondan da Ko oldu mu size ŞeriKo :)

Siz de kızımız gelene kadar Şerifesu ya da Şeriko diyebilirsiniz :)

Selamlar :)

Herkese süper bir Pazar diliyorum. Ben sevgili Sihirli Günlüğün sürpriz pakedi ile başladım güne :=) Canım çok teşekkür ederim!



20 Aralık 2014 Cumartesi

Japonya'da Aşerme


Kronik olarak aşeren biri olarak hamile olduğumda yandığıma kesin gözü ile bakıyorduk. Kronik derken şöyle ki kendimi bildim bileli, olmadık zamanlarda canı olmadık şeyler canı çeken biri olarak bilinirim çevremde.
Gecenin bir yarısı çok düşmüşümdür yollara istediğimi bulmak için. Bu yüzden ben de korkuyordum hamileyken ne olacak acaba diye. Son zamanlara kadar canım pek bir şey çekmedi. Aman Allah'ım yemem lazım hissi gelmemişti derken son zamanlarda bu his geri geldi.


Her şey kestane ile başladı. Zaten çoook severim, yılın bu zamanı olmazsa olmazımdı ama burada neredeee? Marketlerde bazen bulursunuz ama bizdeki gibi olmaz. Bu yüzden satılan standları bulmak lazım. Neyse Yoshi'ye aşerme konusunda bilgi verdikten sonra ilk izin gününde görevimiz kestane idi. Videosu da var kavuşma anının :) Şimdi yine canım çekti iyi mi :p







İkinci sırayı birkaç gün önce instagramda fotoğrafını gördüğüm ve yine çok sevdiğim Toffifee alıyor. Birkaç sene önce yine aşermiştim de sevgili Hatice Hollanda'dan yollamıştı :) Allah'ım hamileliğin başında ağzına tatlı koyamayan ben, şimdi toz şeker yiyecek hale geldim. (yemiyorum tabii) Fotoğrafı gördüğümden beri Toffifee diye sayıklıyorum. Tabii bu güzellik de yok Japonya'da. Annemden rica edecektim yollasın diye. Allah'tan Yoshi Amazon'da buldu. Şimdi postacı bekliyorum dört gözle.



Şerbetli tatlı deyince benim için tek bir tatlı vardır. O da antep sarma. Ah delireceğim 2 gündür buna taktım. Annem Pazartesi günü göndersin diye haber edecektim ki az önce Tokyo'da satıldığını öğrendim. Yoshi eve gelir gelmez siparişi verdireceğim. İnşallah güzeldir. İnşallah bol malzemelidir.
İnşallah tazedir!
Ayy ağzım sulandı bakarken fotoğrafa!
(Toruko Bunkacenter'e çok teşekkür ederim)

İşte böyle 6.5 aylık yolculuğumda sadece 3 şeyi canım çekti ve hepsi de bu ara oldu. 1'ine kavuştum darısı diğerlerinin başına :)

Benim bu huyumu bilenler canın çekmiyor mu bir şey diye sorup duruyordu. Alın işte can neler çekiyor görün :)


Damlataş Mağarası


 Soğuktan donduğum ve bir türlü ısınamadığım bu günde, çareyi sıcaktan eridiğim bir günü anmakta buldum. Geçen sene annem, ananem, Gülşah ve ben gezmiştik buraları ne güzel. Damlataş mağarasına ilk kez 1996 yılında gitmiştik. (sanırım) Annemin ehliyeti 2 yıllıktı ve bizi arabaya atıp atıp gezdiriyordu. Bu sebeple geçen sene nostalji oldu bizim için. Tabii akıllı Seray ekti bizi gelmedi :) Biz eridik, bittik yollarda.



Mağaranın etrafını unutmuşum ama için tam da hatırladığım gibiydi.



  Bu ikili girişteki bankta oturup bizi bekledi. İnmediler aşağıya.


Bence giriş fiyatları da oldukça uygun. Ama bir broşür falan vermiyorlar. Japonya'da çok alıştım broşür işine sanırım.


Bu poz özellikle verildi. Sanırım aynısını 1996 yılında da çekilmiştim. Tabii onu bulamadım. Evde bakacaktım, unuttum. Anneee bak bakalım bizim eski fotoğraflara.


Siz hiç ziyaret ettiniz mi Damlataş Mağarası'nı?  Benzer bir mağarayı Japonya'da da gezmiştik. Hatta bloğumun ilk yazılarındandır kendisi. Damlataş Mağrası'nın Japonya versiyonu için buraya tık tık

Ryugashi-do Mağarası yazısı buraya tık tık 

O günün bir de videosu var. Hatırlayanlar var mı?

19 Aralık 2014 Cuma

Siz Hangisini Besliyorsunuz?

             
     Her sabaha sizden gelenleri okuyarak başlıyorum. Malum ben uyurken geliyor genelde yorumlar, mailler, mesajlar. Ve çoğunlukla yataktan çıkmadan okuyorum genelini.
Bazen öyle şeyler okuyorum ki yazanın ruhunun karanlığı korkutuyor beni. Bazen de o kadar güzel sözler duyuyorum ki vay be ben mi yaptım bunları bir yazıyla diyorum.
Genel olarak size, hayatlarınıza ve hayallerinize dokunduğumu söylüyorsunuz. Siz de bana yazarak aslında benim hayatıma dokunuyorsunuz. Hani ben sizi bilmeden mutlu ediyorum ya, siz de aynısını bana yapıyorsunuz.
Tabii farklı amaçlarla yazılanlar da var. Kelimeler o kadar dürüst ki, ne kadar süslerseniz süsleyin. Niyet dediğin de geliyor o maille.
Her an, her konuda aslında iki seçeneğimiz var. İyi ya da kötü olmak. Bunun üzerine sık sık düşünürüm. Derken geçen gün okuduğum kitaptan bir hikaye bu düşüncemin özeti gibi geldi bana.

Bugün siz de düşünün istedim.

Öykü şudur.

Yaşlı bir Navajo, torununa bazen içinde devam eden bir savaşın olduğunu hissettiğini söylemiş. Bu iki kurt arasındaki bir savaşmış: Kurtlardan biri kötücülmüş. Bu korkunun, kıskançlığın, acının, pişmanlığın, kibrin, küstahlığın, kendine acımanın, suçluluğun, öfkenin, üstünlüğün, bedenimin ve aklımın iyileşmesi korkusunun, başarma korkusunun, başkalarının söylediği şeylerin doğru olduğunu keşfetme korkusunun ve yüreğimin yanlış olarak bildiği boş özürleri kullanarak, kalp ve gözleri ile bunların gerçekçiliğinin bakışlarını görmenin kurdu. Diğer kurt ise iyicilmiş.
Bu, neşenin, barışın, sevginin, umudun, huzurun, alçakgönüllülüğün, nezaketin, empatinin, çabaları çok mükemmel olmasa da bana yardım edenlere şefkat göstermenin, başkalarını ve kendimi bağışlamanın ve kaderimin ellerimde olduğunu anlamanın kurdu.
Torun bunun üzerine düşünmüş ve şöyle demiş: " Fakat dede, hangi kurt kazanır? " Dedesi şöyle cevap vermiş: "Beslemeyi seçtiğim kurt kazanır."

Siz bugün ya da genel olarak hayatınızda hangi kurdunuzu besliyorsunuz? Bugünün sorusu bu olsun!

Güzel geçsin gününüz.
Hayırlı cumalar!

Okumakta olduğum kitap: Ölmeden Önce Keşfetmeniz Gereken 5 Sır
Yazarı: Dr. John Izzo

edit: Fotoğraf eski

edit 2: Devam eden bir kitap çekilişi var. Katılmak isterseniz buraya tık tık 

18 Aralık 2014 Perşembe

Neo, Alışveriş, Komeda ve Japon Yemeği



Japonya'da Günlük Hayat videolarımı izliyor musunuz? Günlük hayatımızdan (genelde dışarıda olduğumuz zamanları) videoya alıyorum.
Bazen tek bir günden oluşabildiği gibi bazen 2 haftalık da olabiliyor. Evdeyken video çekmediğim için, bazen bir videoda sürekli dışarıda yemek yiyor oluyoruz. Ve bunu bazıları 'biz sürekli' dışarıda yiyoruz, evde yemek pişmiyor sanıyor.
Bana göre evdeki halimi video çekmenin bir anlamı yok. Ekstra bir durum yoksa çekmiyorum zaten. Benim niyetim Japonya'daki hayatı göstermek. Kendi hayatımı da değil ama çeken ben olduğum için benim hayatım üzerinden bir fikir sahibi olmuş oluyorsunuz. Japonya'daki herkes böyle yaşamıyor yani :) Bu bizim yaşama biçimimiz ya da tercihimiz diyelim.
Her Japonya'ya gelen böyle yaşayacak diye bir şey de yok yani :) Bu videolardaki amaç yolları, sokakları, restoranları ve daha fazlasını görmeniz. Umarım başarılı oluyordur :)

Bugünkü videoda Neo'nun (Yoshi'nin köpeği) aylık kontrolü, mini alışveriş, Japon yemeği, Komeda cafede kahvaltı ve sürpriz var. Videonun sonuna kadar izleyin derim ben :)
















Videonun sonuna kadar izlediyseniz. Ve buradaysanız demek ki kitabı kazanmak istiyorsunuz :)

Mino'nun Siyah Gülü - Hüsnü Arkan kitabını ben çok severek okumuştum. Defalarca da tavsiye ettim. Alıp, sevmeyen olmadı şimdiye kadar.  Blog yazım burada tık tık 

Eğer siz de bu kitabı kazanmak isterseniz

Kurallar

- Takipçim olmanız ( Google Plus,  Youtube Japonya'da Günlük Hayat kanalım ve  Twitter ) linklere tıklamanız ve takibe almanız

- Bloga yorum bırakmanız (istediğiniz kadar yazabilirsiniz) Japonya'da Günlük Hayat videolarından en çok hangi başlığı ya da başlıkları seviyorsunuz?

- Ve son olarak bu yazıdaki videoyu sosyal medya hesaplarınızda ( Google Plus, Twitter ya da Facebook) #serrosehediyekitap etiketi ile paylaşmanız gerekiyor.

Yani takipçim olun, yorum bırakın ve bu yazıyı #serrosehediyekitap etiketi ile paylaşın!

*18 yaşından küçüklerin ailesinden izin alması gerekiyor.

Kazanan kişi hiçbir ücret ödemeyecek. Kargo da bana ait.


25 Aralık 2014 son katılım tarihi. Kazananı bu yazıda bildireceğim.

Herkese bol şans! Ve beklemede kalın. Favori kitaplarımdan hediye etmeye devam edeceğim :)