31 Mart 2013 Pazar

Japonya'da Ayran ve Yoğurt




19 Mart'tan beri  yazılmayı bekliyor bu yazı.Sonunda bugün videosunu çekebildim ve yazabiliyorum.Mart aylarının başında Japonya'da Türk ayranı çıkacak diye haberler yapılmıştı.Haberin son satırında tadı Japonlara göre değiştirilmiş yazıyordu.Bu sebeple meraktan çok korkarak bekledim kendi adıma.
Japonlar yoğurdu tatlı olarak tükettiği için biraz korkutucu geldi o dip not.

Türk restoranında çalıştığım bir dönemde bir Japon müşteri ayrana şeker eklemişti.Şok olmuştum.Dolayısı ile acaba mı korkusu vardı içimde.Ama şükür ki öyle bir şey olmadı.

Japonya'da satışa çıkan Türk ayranının tadı bizdeki hazır ayranlara benzer bir tat.Sadece biraz daha hafif bir tadı var diyebilirim.

Umarım normal marketlerde Türk ürünlerine daha sık rastlarız.Bu çok gurur verici ve çok güzel bir duygu.

Daha fazlasını videoda anlattım iyi seyirler.



 not:Japonya'da ayran piyasaya çıktığı gün Cengiz Semercioğlu bana twitterdan ulaştı.Hem ayran ile ilgili hem de Japonya'da satışta olan yoğurtlarla ilgili bazı şeyler sordu.Bende seve seve cevapladım.Hatta akşam akşam marketlere gidip o gün satışta varlar mı diye kontrole bile gittim.
Kendisine detaylı bir mail yolladım.Ertesi gün yazısında verdiğim bazı bilgileri kullanmış.Ve bilgileri daha çok Japon oyuncu Ayumi-san'dan aldığını söylemiş.
Benim anlattığım restoran hikayesinden ise 'bir arkadaşım' olarak bahsetmiş.Adımın geçmemesine üzüldüm.Bunu kendisine bildirdiğimde ise adını unuttum cevabını aldım.Hangisine daha çok üzüldüm bilemedim.Japonya denince akla gelmek güzel tabii ama sonrasındaki tavır kırıcı.Hadi benim adım bilinen bir kişi olmadığım için unutuldu Japon oyuncu Ayumi Takano'nun da adı Ayumu diye yazılmış.
Böyle bir tavır beni çok incitti.Tabii yazı telaşı,baskıya yetişme falan anlarım da keşke sebebi adını unuttum olmasaydı.

Ayumi Takano'nun vikipedia sayfası için buraya tık tık

Yolun Neresindeyim ve Blog Lovin`



Google Reader kappanıyor haberlerine denk gelmişsinizdir. Buna en çok üzülenlerden biri de benim. Çünkü blogları Reader üzerinden okuyan biriydim.
Ona alternatif olarak bloglovin' var şimdilik.Henüz alışamamış olsam da ben de bloğumu ekledim.Facebook üzerinden duyurdum bir de buradan duyurmak istedim.

Eğer beni de takip etmek isterseniz buraya tık tık 


Sakura 2013

 Bugün Yoshi ile birlikte Nagoya kalesinin bahçesine sakura görmeye gittik.Macerasız,güzel bir gün oldu.
Makinelerle çektiğimiz fotoğrafları küçültene kadar boş durmasın burası istedim.
 Bu sene ülke genelinde erken açtı sakuralar.Haberlere konu oluyor her gün şu kadar açtı,şu kadarı döküldü.Japonlar doğa işini ciddiye alıyorlar.
Kalenin bahçesi çok kalabalıktı.Herkes resmen piknik yapıyordu.Biz trenle gittiğimiz için fazla bir şey götürmedik yanımızda.Ama bolca yürüdük.Bu açıdan da verimli bir gün oldu.
Kalenin bahçesinde birçok çeşit sakura vardı.Ama beyaz olanlarından daha çok vardı.Bu arada 'sakura' kiraz çiçeği demek.

Yoshi ile olaylı sakura maceralarımızı hatırlıyor musunuz?Okumak için buraya tık tık

Bugün geçen sene gittiğimiz Takatoo Jooushi parkına gidelim mi diye sordu bana.Geçen sene o kadar yolu boşu boşuna gitmiştik.Umarım bu sene zamanlamamız doğru olur :)
Takatoo Jooushi Koen (park) İçin buraya tık tık 


Bugünün videosu da var.İyi seyirler


Bloğumun ilk yazılarından birisi olan Nagoya kalesi için buraya tık tık

Bir de Yoshi'nin abisinden gelen fotoğraflarla yazmış olduğum Nagoya kalesi ve Sakura yazısı var.Onun için de buraya tık tık

29 Mart 2013 Cuma

Japonya'dan Önce-Japonya'dan Sonra


 Öncelikle bu resme bayıldım.Geçenlerde Facebook üzerinden Esma yolladı.Kato ailesi demiş.Bence de bizim evin hallerine çok benziyor :D Kedi ve rilakkuma detaylarına bayıldım.

Japonya'da yaşamaya başlamak elbette benim hayatımda büyük değişikliklere sebep oldu.Zaman zaman belirttiğim gibi yeniden doğdum burada.Bu sebeple 5 yaşındayım derim hep.
Yeniden doğdum derken eski benliğimi geride bıraktım demek istemiyorum.Yeni yaşam koşullarına alışmaya çalışan biri oldum.

Japonya'dan önce

*Kitap sever
*Kırtasiye sever
*Patavatsız derecede kalbindekini diline düşüren
*Samimiyetsizliğe gelemeyen
*Eğlenmeyi seven
*Şarkı söylemeye bayılan
*Gezmeyi seven
*Yazmayı ve anı biriktirmeyi seven
*Kozmetiğe düşkün
*Muhabbet etmeye bayılan
*Görgüsüzlüğe ve saygısızlığa tahammül edemeyen
*Fotoğraf çekmeyi ve çekilmeyi seven
*Öğrenmeye aşık
*Melankolik
*Yemek yapmayı bilmeyen
*Yemek seçen
*İnatçı
*Aşk ilişkilerinde kıskanç
*Her şeyi kafasına takan
*Kendinden başka herkesi önemseyen
*53 kilo :(

Biriydim.

Japonya'ya geldikten sonra büyüdüm.Hem yaş olarak hem de kafa olarak büyüdüm.
Bence gurbette yaşanan tek bir saniye bile sizi değiştiriyor.Tabii değişime açık biriyseniz.Bir de kendinize gereksiz derecede güvenmiyorsanız.Özgüvenin fazlası zarar bence.Ve fazla özgüvenden batan insanlar çok gördüm burada.

Neyse konumuz benim :)

Japonya'dan sonra için yukarıdaki maddeleri kopyalıyorum izninizle.


*Kitap sever---hala aynı
*Kırtasiye sever---hala aynı
*Patavatsız derecede kalbindekini diline düşüren---hala aynı
*Samimiyetsizliğe gelemeyen---hala aynı
*Eğlenmeyi seven---hala aynı
*Şarkı söylemeye bayılan---hala aynı
*Gezmeyi seven---hala aynı
*Yazmayı ve anı biriktirmeyi seven---hala aynı
*Kozmetiğe düşkün---hala aynı
*Muhabbet etmeye bayılan---hala aynı
*Görgüsüzlüğe ve saygısızlığa tahammül edemeyen---hala aynı
*Fotoğraf çekmeyi ve çekilmeyi seven---hala aynı
*Öğrenmeye aşık---hala aynı
*Melankolik---hala aynı
*Yemek yapmayı bilmeyen---Gururla söyleyebilirim ki artık öğrendim :D Tabii Türk yemeklerini :D
*Yemek seçen---Bu da gurur duyduğum bir konu eskisi kadar seçmiyorum.
*İnatçı ---hala aynı- bu genlerde var :D
*Aşk ilişkilerinde kıskanç---Bununla da gurur duyuyorum.Çok şükür ki güvendiğim bir evliliğim var.Kıskançlık benden kaynaklı değilmiş onu anladım.Karşındaki insan sözünün eri olduğunda sorun olmuyormuş.
*Her şeyi kafasına takan---hala aynı
*Kendinden başka herkesi önemseyen ---Bu da şükür değişti.Bencillik olarak almayın ama artık önceliklerimin arasında kendimi de aldım.Kendimi hiç önemsemezdim.Ama anladım ki kendini önemsemeyeni kimse önemsemiyor.

*53 kilo :(---bu konuyu geçebilir miyiz :( +17 diyelim.En kısa zamanda zayıflayacağım inşallah!

Şimdi bu yazı nereden mi çıktı.İnsanların kafasında ben Japonya'dayım diye bazı alışverişleri yapıyorum düşüncesi var.Biraz karmaşık bir cümle oldu ama umarım anlamışsınızdır.
Ben Türkiye'de yaşarken de bütün param kozmetiğe,kitaplara,kırtasiyeye gidiyordu.Benim Türkiye'de binlerce kitabım,yüzlerce kırtasiye malzemem hala duruyor.Kozmetiklerim de duruyordu ama ne yazık ki artık çöpe gittiler.

Maddi durumdan kaynaklanan bir şey değil bu.Bana verilen harçlıkları harcama yolum buydu.Ben lise hayatım boyunca dışarıda yemek yemedim.Öğlen yemeklerinde hep eve döndüm.Dışarıda yiyeceğime gittim o para ile istediğim bir şey aldım.Doğum günümde bana hediye olarak kitap alınmasını istedim.

Anlatmak istediğim şu sahip olduğum şeylere bir anda sahip olmadım.Kitaplığımda 12 yaşındayken almış olduğum kitaplarım var.Kalemlerimin arasında ilkokulda hediye edilmiş kalem var.Yani bu birikim zamanla oldu.

Bunlar beni mutlu eden şeyler.Bunlar benim için önemli şeyler.İster koleksiyon,ister hobi,ister tüketim deyin.Adını siz koyun.Ama ben sonradan böyle olmadım.Ben kendimi bildim bileli düşkündüm böyle şeylere.

Hepsini kullanıyor musun diye soruyorlar.İyi niyetle soranlar olduğu gibi kötü niyetle soranlar da var.Tabi ki hepsini her gün aynı anda kullanmıyorum.Ama her hafta kalemliğimin içindeki kalemleri değiştiririm.Not alırm,mektup yazarım,günlük tutarım.Yani kullanırım.Kullanıp bitirmek değil benim amacım.Benim amacım sahip olmak.Onların varlığı bana yetiyor.Herkesin evinde bir gün kullanırım diye bekleyen bir şeyler vardır.Her kadının düğünden düğüne giydiği bir topuklu ayakkabısı vardır.Yani her şeyin bir yeri ve zamanı vardır.Sahip olduklarımın içinde bu bana fazla diye düşündüğüm şeyleri zaten dağıtıyorum.Ama bunu internet üzerinden yapmıyorum.Benim kardeşlerim ve gerçek hayatta tanıdığım insanlar var.Ve onlar benim önceliğimde.Bir şey vermek istediğimde ilk onlara sorarım.Bu sebeple benden bir şey istenmesinden de hoşlanmıyorum.

Bu bir yapı meselesi.Karakter meselesi.Herkesin hobisi,isteği,hayali vs farklıdır.
Benim için insanların sevdiği şeye para harcaması bir tüketim değildir.
Nasıl mutlu oluyorsanız öyle davranın.Tabii mutluluğunuz bir başkasının mutsuzluğuna sebep olmuyorsa.

Zaten başkasının mutsuzluğu üzerine mutluluk kurulabileceğine asla inanmam!


Bugün de böyle olsun.Azıcık iç döküş.Yazdım,sildim ama umarım beni anlarsanız.Yani anlatmak istediğimi olduğu gibi görebilirsiniz.

Güzel bir gün olsun hepimiz için!




28 Mart 2013 Perşembe

Japonya'da Yazlık Japonca Eğitimi



Şuanda haftada 2 gün Japonca okuluna gittiğimi biliyorsunuz.Ywca Nagoya benim şimdiye kadar gittiğim okulların içerisinde eğitimini en çok sevdiğim yer.5 sene önce de bu okulda eğitim görmüştüm.Tekrar Nagoya'ya taşındığımızda beni en çok heyecanlandıran şey okuluma kavuşmak olmuştu.

Okulun tam günlük programına gitmeyi çok istesem de hem bünyeme hem de bütçemize ağır geleceği için ne yazık ki gidemiyorum.

Neyse Japonya'da Japonca okulları hakkında çok fazla soru geliyor bana.Ben de bu yazıyı hazırlayıp genel bir cevap olsun istedim.

Ywca Nagoya Dil okulunun 3 farklı programı var.

Tam günlük program-Yarı zamanlı program ve Yaz programı

Yaz programına katılabilmeniz için turist vizesi yeterliymiş.Diğerleri için uzun vize işlemleri gerekiyor.Burada garantöre de ihtiyacınız var bildiğim kadarıyla.

Yaz programının detayları
-Turist vizesi yeterli
-Kalacak yer hakkında okul size bazı yerler önerebiliyor (isteğe bağlı) ya da kalacak yeriniz varsa daha iyi.
-4 hafta (69 saat) eğitim veriliyor.Hafta içi her gün  09:30 tan 12:30'a kadar
-3 seviye var.
1-*Elementary 1
2-*Elementary 2
3-*Intermediate 1

Ücret:70,000 yen (doviz.com a göre aşağı yukarı 1,3580 lira)
Kayıt parası:8,000 yen (doviz.com a göre aşağı yukarı 156 lira)
Bir de kitap ücretleri var. 1-5000 yen 2-5400yen 3-3800 yen

Ücretler peşin alınıyor.

Bu dersler konuşma ve dilbilgisi ağırlıklı oluyor.Kanji dersleri Elementary 2'de başlıyor.Günde en az 4 kanji gösteriliyor.Ama kurların amacı iyi Japonca konuşabilmek olduğundan Kanjilere ağırlık verilmiyor.

Benim verebileceğim bilgiler bunlardır.Aklınıza takılan bir şey olursa yardımcı olmaya çalışırım.
(-Japonya'ya nasıl gelirim
-Japonya'da nerede kalırım
-Japonya'da ne yerim gibi sorular haricinde elimden geleni yapmaya çalışırım.)

Ama en iyisi okul ile birebir iletişim kurmanız.

Okulun adresi için buraya tık tık

Okulun mail adresi: nywcajl@poplar.ocn.ne.jp (İngilizce yazışabilirsiniz)



Benim kurum hakkında bilgi almak için bu yazıma tık tık

Prunusbox&Glossybox Kozmetik Kutuları



Japonya'daki Glossybox kutusundan umduğumu bulamayınca yine Japonya'da bulunan Prunus Box adlı kutuyu denemeye karar verdim.
İkisi de elime ulaştı.Ve kesinlikle Prunus box diyorum.
Tamam kutuların amacı çeşitli ürünleri deneme boylarından denemek ama Glossybox sürekli poşet ürün yolluyordu.Yani ulaşılması kolay olan ürünleri ayda 1500 yen'e bize yollaması büyük haksızlık bence.
Prunus box 1260 yen ve daha dolu çıktı.Umarım bozulmaz içeriği.

Ürünleri daha detaylı görmek isterseniz videolarıma buyrun.

Glossybox videosu

Prunus box videosu



iyi seyirler

26 Mart 2013 Salı

Söke Lisesi Okul Aile Birliği Kahvaltısı

Annemler ben Japonya'dayken sürekli geziyorlar.Bütün etkinliklere katılıyorlar beni burada çatlatıyorlar.Okulların gezileri,çay partileri,balık gezileri ve kahvaltıları hiç kaçmıyor yani.
Yazın okul gezileri olmadığından katılamıyordum.Aralık ayında gelince Türkiye'ye ne etkinlik varsa beni de yazın dedim.
Şansıma Kuşadası'ndaki Fantasia otelde kahvaltı düştü.Yani hayallerimdeki gezi değildi ama laf ağızdan çıktı bir kere :)

 Bize ayrılan salonun girişindeki heykel.

 Salona giderken geçilen koridor.Fantasia otel Kuşadası'nın önemli otellerinden biridir.Kış mevsiminde de açık olduğunu bilmiyordum açıkçası.Çünkü Kuşadası'ndaki oteller genelde kapanır kışın.Sol taraftaki vitrinde aldıkları ödülleri sergiliyorlardı.
Kahvaltı açık büfeydi.Ve yok yoktu.Birçok şey kaldı diyebilirim.Bu masayı böylece Japonya'ya getirmek vardı :)

 Bak benim yanımda kim oturuyordu.

 Karşımda da annem vardı.Burada surat asıyor çünkü ben onu kızdırmıştım.
Hava güzeldi şansımıza ve sigara içenler için terası açtılar.Biz de içmediğimiz halde hemen çıktık terasa.

Çünkü bu manzara kaçmazdı.

Canım
annemleri
kahvaltı sofralarını
ve
Kuşadası'nı
çekiyor olabilir.

Aralık ayından bir geziydi.Güzel bir gündü.Siz ne düşünüyorsunuz okul etkinlikleri hakkında?


25 Mart 2013 Pazartesi

İnstagram ile Pazartesi #86


instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik
Ablamın kullanıcı adı:sermoon09
instagram artık web üzerinden de bakılabilir oldu.Beni instagramda takip etmek isterseniz buyrun bu linke.

Bakalım neler olmuş geçen hafta.

 Geçen hafta hem bedenen hem de zihnen bolca dinlendim.Bu sebeple bloğa ara vermiştim hatırlarsanız.
Yukarıdaki fotoğraf bir gece keyfimiz.Yeşil çay ve yanında Japon şekerlemeleri.
 Geçen hafta bolca sudoku çözdüm.Bloğu uzun süredir takip ediyorsanız sudoku sevdiğimi biliyorsunuzdur.Japonya'da bolca sudoku dergileri satılıyor.Hatta bu dergilerde ödüllü bulmacalar oluyor.Önceleri düzenli alıyordum.Bir süredir ara vermiştim.Şimdi evde kalan dergileri dolduruyorum.Renkli ve kokulu kalemlerimle :)
Ben sudokuya sarınca Karamel hanım da isyan moduna geçti.Bakınız patron kim?
 Sudokuya devam :)
 Bir akşam yemeği soframız.Yemekler Yoshi'nin elinden,Kore turşuları hazır.Mmmm olsa da yesek.
 Yoshi ile yeni açılan Starbucks'a gitmiştik.Araban indik dükkana yürüyoruz derken tam o anda telefonu düştü Yoshi'nin.Yüzündeki şoku görmeliydiniz.Kendini suçlamaya o kadar hazırdı ki ben kahkayı patlattım.Önce bana ters ters baktı.Sonra o da bana eşlik etmeye başladı.Ve döndü bana dedi ki nazar bu nazar :) Benim kocam bildiğin Türk oldu yahu :)

 Pencere kedisi Karamel :D
 Deli yatma konusunda benimle yarışan Karamel :)
 Ve uyuma konusunda kıskandığım Karamel :) O pati hep dışarıda ama :)
 Trenle eve dönerken karşı şeritteki bu adam bana çok iyi geldi.Düşündüm,geldim,gittim ve bütün bunlar ruhuma iyi geldi.Ona teşekkür ettim.
Ve bu sabah uzun zaman sonra okuma hallerime döndüm.Bir süredir sindire sindire okumuyordum.Şükür düzeldim.


İşte böyle geçmiş bir hafta

Daha fazla fotoğraf için tumblr'e buyrun 

24 Mart 2013 Pazar

Japonya'da Erkek Kozmetiği

Aslında biraz ince bir konu.Nasıl yazacağımı bilemiyorum.

Geçen gün Neslihan ile Loft'a gittiğimizde erkekler için bu kaş setini gördüm.Japonya'da kaşlarını alan,boyayan erkekler var.

Onlar için çıkarılmış bu set.Soldaki kaş kalemine dikkat.
Burada da bacaklar için jilet var.

Before&After resimlerine çok güldüm :)

Nasıllar sizce?

23 Mart 2013 Cumartesi

Japonlar Neden Maske Takar?

 Japonya'ya ilk defa 2007 yılının Şubat ayında gelmiştim.O zamanlar ablam Kobe'de yaşıyordu.Onunla birlikte Kobe sokaklarında yürürken şok olmuştum bu kadar çok maskeli insanı görünce.
Ay gencecik adam da mı kanser diyordum içimden.Çünkü benim için maskeli insan sadece televizyonda gördüğüm kanser hastalarıydı.Hatta bu kadar çok kanserli insan gördüğüme üzülmüştüm.Bu fikrimi ablama açtığımda çok gülmüş ve dalga geçmişti benimle.

Japonlar Neden Maske Takar?

1-Kendilerini korumak için:Grip salgını uyarısı yapıldığında,bahar aylarında alerji dönemi başladığında hemen takarlar maskelerini.

2-Başkalarına zarar vermemek için:Grip olduklarında ya da alerjileri başladığında sürekli hapşururlar bunu maskelediklerinde çevredeki insanlara zarar vermediklerini düşünürler.

3-Sürü psikolojisi:Bence bir çoğu gereksiz bir abartıyla takıyor.Zaten Japonlarda en sevmediğim şeylerden biridir bu madde.

Bence maske görüntü olarak çok kötü duruyor.Tamam sağlık için falan da %70'i gereksiz tüketim.Bence kesinlikle hijyenik değil.Sabah takıyor maskeyi,akşama kadar 1000 kere hapşuruyor ama maske hala değişmiyor.Iyyy
Bir de maskeyi takıp bir süre sonra çıkarıp ceplerine koyuyorlar.Sonra da çıkarıp yeniden takıyorlar.Amaç korunmaksa nerede kaldı hijyen?
Geçenlerde Japonca dersi verdiğim öğrencilerden biri maskeliydi.Ne dediğini anlayamadım.Türkçe sesleri doğru mu çıkarıyor,yoksa yanlış mı tam olarak karar veremedim.O maskesini çıkarmayı akıl edemediyse ben ona diyemem ki maskeni çıkarır mısın?

Yoshi ile evlenmeden önce ona koştuğum şartlardan biriydi 'seni maskeli görmek istemiyorum'.Ve çok şükür ki görmedim bugüne kadar.

Yani tabii bunlar benim kişisel fikirlerimdir.Ama Japonlar her şeyi abarttıkları gibi bu maske olayını da gereksiz abartıyorlar.

Umarım sorularınıza cevap olabilmiştir.

*görsel:google

Okan Bayülgen'den Sesli Kitaplar


Son zamanlarda youtube videolarında bolca sesli kitaplardan bahseden yabancı vloggerlara denk geliyordum.İçten içe kıskanıyordum.Okula başladığımdan beri trenlerde bolca vakit geçirir oldum.Bu da demek oluyor ki ipoddan sürekli bir şeyler dinliyorum.Oturabilecek kadar şanslıysam açıp kitabımı okuyorum.Ama açıkçası Japonca dersinden sonra buna çok isteğim olmuyor.Bu yüzden son zamanlarda sürekli sesli kitap araştırması yapıyordum.

Bugün Okan bey twitter hesabından sesli kitap okumaya başladığını duyurmuş.İlk kitap olarak Kafka'nın Dönüşüm adlı eserini seçmiş.Onun sesinden bir kitabı dinlemek benim için büyük bir mutluluk olacaktır.
Bir de deneme yayını eklemiş Makina Kafa sitesine.

Dinleyin,karar verin ve ona geri bildirimde bulunun ki bu proje gerçek olsun.Umarım cd'ler halinde raflarda görürüz bu projeyi.

Okan Bayülgen bir programında kızı için kitaplar okuduğunu ve kaydettiğini söylemişti.Çok ama çok kıskanmıştım İstanbul'u.Bu proje gerçek olursa bizim için de okumuş olacak.Allah'ım umarım gerçek olur :)

Tadı damağınızda kalacak deneme kaydı için buraya tık tık.Yorum yazmayı unutmayın lütfen.

Okan Bayülgen'in twitter hesabı için buraya tık tık 


*Okan Bayülgen'in bloğumu okuduğunu biliyorum.Umarım fotoğrafınızı izinsiz aldığım için bana kızmazsınız.Bir sakıncası varsa kaldırabilirim.

Sevgilerimle :)

Sergül Kato

22 Mart 2013 Cuma

Gokayama Köyü-Japonya

Sonunda gezimizin son durağını yazabiliyorum.
İlk durak Kenrokuen Japon Bahçesi için buraya tık tık 
İkinci durak Kanazawa kalesi için buraya tık tık

Gokayama köyü bu gezide en çok merak ettiğim yerdi.Otobüsler köyden biraz uzak bir bölgede indiriyordu gezmeye gelenleri.Yol boyunca kardan duvarlar arasında gidiyorsunuz.Köyün bütün güzelliği hava kararınca ortaya çıktığı için  havanın kararmasına 1 saat varken ulaşmış oluyorsunuz.

Yolun sonunda böyle bir tünel ile karşılaşıyorsunuz.Tünelin sonunda köye ulaşmış oluyorsunuz.Yani bizim için geçmişe ve geleceğe yolculuk gibi bir şey oldu bu tünel.

Ve köyle ilk karşılaşma.Dağların ortasında,beyazların içinde bir yerdesiniz.Anlatması ve tarif etmesi çok zor ama süper bir duyguydu.

Hava aydınlıkken biraz köyü dolaştık ve kendimizi hemen bir restorana attık.


 Soba yemek istediğimiz için bu hediyelik eşya&restoran olan yere girdik.Böylece evlerden birinin içine girmiş olduk.


Ön kısım hediyelik eşya bölümü arka taraf ise kocaman bir restoran.Ve tahminlerime göre üst katta da yaşıyorlar.Restoran kısmı gaz sobası ile ısıtılıyordu.Ve klasik Japon usulü yerde minderler üzerinde oturuyordunuz.
Restorana girer girmez sıcak çay ikram edildi.Sonrasında siparişlerimiz geldi.Dağ sebzeli soba.Mmm lezzetliydi.


 Dışarı çıktığımızda gökyüzü çok güzel bir hale gelmişti.Ve evlerin aydınlatması açılmıştı.Açık mavi,grimsi bir gökyüzü altında,bembeyaz bir köy rüya gibi bir görüntüydü.


Arkamızda görülen yer az önce yemek yediğimiz restoran.Yanımızda duran ise bölgesel kıyafetler içerisinde dansçı.Kardan yaptıkları bir sahne üzerinde belirli saatlerde geleneksel danslarını sergiliyorlardı.


 Evlerin güzelliğine arkadaki kocaman dağlar süper bir fon oluşturuyorlardı.Zaman zaman ürkütücü görünseler de dağların varlığı ile insan kendini çizgi film içerisinde hissediyor.


Hava biraz daha karardığında şehre tepeden bakan bir noktaya çıktık.Herkes oradaydı zaten :)Dansçıların saati gelmişti ve gösterilerine başladılar.Dikkatli bakarsanız görebilirsiniz yukarıdaki fotoğrafta.


Hadi sizi çok zorlamayayım :) Tepeden yakınlaştırınca anca böyle bir poz yakalayabildik.


Havanın kararması köyü daha hayal ürünü bir yere dönüştürdü.Bu görüntüye bakıp sadece gülümsemek geliyor elinizden.Bütün dünya,bütün hayat çok güzel görünüyor gözünüze.En azından bende böyle oldu.
Tabii sonrasında o tünelden geri dönüp gerçek hayatı omuzlamak zorunda kaldık.

 Hava tamamen karardığında otobüs otoparkına dönüş vakti de gelmişti.Benim için önemli gezilerden biri oldu.Bir de baharda gidip görmek istiyorum burayı.Baharda ayrı bir güzelliği var.
Biraz da köy hakkında bilgi vereyim isterseniz.

Gokayama köyü Toyoma bölgesinde bulunuyor.Unesco Dünya Mirasları arasında sayılıyor.Köy 5 adet vadinin arasında kaldığı için eskiden 5 vadi imiş adı ama zamanla değişmiş Gokayama adını almış.Gokayama'nın kelime anlamı ise 5 adet dağ demek.Yani 5 vadiden 5 dağ adını almış.


Evler geleneksel Gassho stilinde yapılmıştır.Gassho stilini ne zaman başladı tam olarak bilinmiyor ama 17. yüzyılın sonlarında başladığı düşünülüyor.
Stilin belirgin özellikleri büyük üçgen çatısı ve çatıda kuru otlar kullanılması.

Gassho'nun kelime anlamı sho avuç içi,gassho ise avuç içlerinin birleştirilmiş hali (yani dua ederken alınan poz)
Ellerinizi birleştirdiğinizde kollarınız büyük üçgen halini alıyor.Bu da görüntü olarak evlerin çatısına benzediği için bu evler Gasshoo-stili diye anılıyor.

Çatıların büyük üçgen şekilde yapılmasının iki amacı varmış.Birincisi bölgede çok fazla kar yağdığı için,ikincisi ise çatı arasında kalan geniş alanda ipek üretiliyormuş.İpek üretebilmek için bu alanlar çok yararlı oluyormuş.

Umarım hoşunuza gitmiştir bu yazı.Bir de o gün çektiğimiz videoyu ekliyorum.İyi seyirler.








20 Mart 2013 Çarşamba

İnstagram ile Pazartesi #85


instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik
Ablamın kullanıcı adı:sermoon09
instagram artık web üzerinden de bakılabilir oldu.Beni instagramda takip etmek isterseniz buyrun bu linke.

Bakalım neler olmuş geçen hafta.

İyi haber bugün Pazartesi değil.Türk usulü takım bozulmasın diye bugün yazıyorum Pazartesi yazısını.
Umarım bir sakıncası yoktur.

 Geçen hafta 2 yıldır giyilmeyi bekleyen mor Converse'lerimi giydim.Üzerime de baharlık montumu giydim ve okula doğru yola çıktım.
 Eve dönerken yağmura yakalandım.Durum bundan ibaretti.
 Birkaç gün canım aşırı frappuccino çekti.Ama evin yakınlarında olmadığından gidemedim.Sonra bir gece Yoshi'yi ikna ettim ve gece gece Toyota şehrine gittik.Gitmişken de Sakura termosundan aldım kendime.
 İnternet benim için bit velinimet.Bakınız bir sabaha annem ve teyzem ile sohbet ederek başladım.Süper süper süperdi.Annem Skype'ta,teyzem ise Tango'daydı.
 Yoshi ile bir ara öğün kaçamağı yaptık.

 Konuşmaya başlamadan önce karnımda kelebekler uçuşuyordu.
 Konuşma esnasında elim ayağım titredi başlarda.

Konuşma bittikten sonra suratımda engellenemez bir sırıtma vardı.

Ve konuşmam başarılı geçti diye.Yoshi bana yine cüzdan hediye aldı.Güzel bir haftaydı yani benim için.

Kısa kısa videolar çekmiştim.Onu da buraya ekliyorum.



İşte böyle geçmiş bir hafta

Daha fazla fotoğraf için tumblr'e buyrun