30 Kasım 2008 Pazar

Çok Gecikmiş Mim

Sevgili İlkay'cım bakma kusuruma :( çok geç kaldım değil mi?

Garip huylar mimimi yazayım artık

*Çay ,kahve sevmem.Çay kahvaltılarda 1 bardak içebilirim sadece bardağın boyutu önemli değil büyükte olsa küçükte 2.bardağı içemem.40 yılda bir çay çeker canım. Bu yüzden teyzemden ve ablamdan çok laf duyarım.İkisi de kahve hastası :)

*Bilgisayara fotoğraf makinesinden resimleri atınca klasör klasör içinde olunca sinir olurum illaki silinecek tek klasör yapılacak,dosya adı değiştirelecek.

*Gazetemin,dergimin,kitabımın ilk okuyucusu hep ben olmalıyım.

*Herkeste var olan başkasının kalktığı yere oturamama ve terlik çevirme olayı bende de mevcut.Her ne kadar balığa anlatamasamda o da terlik çeviriyor artık :)

*Kıyafetimle çorabım mutlaka uygun renkte olmalı.Kahverengi ve siyahi beraber hiç sevmem .Anneme kızardım hep bu yüzden.

*Bu eski bir huyumdu.Yalnız uyuyamaya başlamıştım,sonra karanlıkta uyuyamamaya , sonra da uyuyamamaya vardı iş. Şimdi iyiyim koca evde yalnız yaşıyorum ayol (Tanya'cım izninle içimden kocaman bir) hahayt demek geldi.

*Tek ve alçak yastıkta asla uyuyamam.Yatağımda mümkün olduğu kadar çok yastık olmalı.Ve yaz -kış üzerimde örtü olmadan uyuyamam ha üzerimde dururmu durmaz çok deli yatarım bu yüzden aileden hiç kimse benimle yatak paylaşmak istemez fena tekmelerim :) benle yatan mor bacak kalkar :)

*Çorapsız uyuyamam ama hiç çorapla da uyanmam :) gece uyurken onları da atarım :)

*Saat sesi,su sesi ve yatak sesinde uyuyamam.Gıcırdayan,ses çıkaran yataklardan nefret ederim.

*Yeni lezzetler kolay kolay deneyememçDenemem için o yemeği en az 3 kere görmem lazım.Eğer kokusu ,görüntüsü cazip geldi ise belirli zaman geçtikten sonra deneyebilirim.

*Her türlü şeker ,çikolata hastası olmama rağmen beyaz çikolata yemem yiyemem.

*Çileğe bayılırım ama meyve ve reçel olarak yiyebilirim sadece.Keki,dondurması,çikolatası yiyemem.

*Komposto,hoşaf ve reçelin içindeki meyveleri yiyemem.

*Meyvesiz yaşayamam ama kesinlikle çekirdek ağzıma gelmemeli.Çok fena bulanır içim.

*Başkasının kullandığı bardaktan birşey içemem.

*Takım giyinmekten nefret ederim.

*Sevmediğim birnin çalıştığı mağazadan alışveriş yapmam.En sevdiğim marka olsa dahi gitmem.Benim paramın onun maaşına gidecek olma ihtimali beni delirtir.

*İstifra edemem.Gerekli durumlarda bile edemem. :(

*Herşeyi affedebilirim ama YALAN ve BEKLETİLMEYİ asla affetmem.

*Kumbarasız yaşayamam.Kumbaramdaki para beni acayip huzurlu yapar. 1Ytl olsa bile içinde ben huzurlu olurum :)

Eeee bitti sanırım :))

Beni böyle sevin sevecekseniz der arabesk bir veda ederim size :)

Jomo Sunflowers


2002 FIFA Dünya Kupasına ev sahipliği yapmış (hatta dünya kupası için inşa edilmiş ) Ecopa Stadyumunun evimden görünümü.Dün balığının abisinin sponsorluğunu yaptığı 1.lig bayan basketbol takımının maçını izlemeye gittik.


Balkondan zoomla çekilmiş hali :)

Ve Ecopa'nın bahçesinden çekilmiş fotoğraf :) Dün büyük bir heyecanla çıktık yola. Çünkü Japonya'da ilk defa basketbol seyredecektim.
Bahçedeki dünyakupası anısına yapılmış bu anıtı gördüm.Koştum hemen yanınaa


veee Türkiye'yi görünce gururlandım :) azıcık duygulandım ve hemen makineme davrandım :) Maçlar 31 mayıs -30 haziran 2002 'de oynanmıştı.Saat farkı yüzünden Türkiye'de gündüzleri maç seyreder olmuştuk.Biz ailece kırmızı beyaz gezmiştik bir ay :) hatırlıyorum maç konvoylarımızı bile :) O gün hiç aklıma gelmezdi birgün Japon'yada yaşayacağım o zaman ki hayallerim ve hedeflerimin yönü İstanbul'du.Heytt bee dağıttım konuyuİşte takımımız ısınma turlarında.Jomo şirketinin başkanı(sahibi) 2 koltuk yanımda oturunca tüm takım başkanı selamlamaya gelince bende selamlaşma fırsatı buldum :) şanslıyım hee :)
Salonda bana bakan gözler çok komikti hani bakan bir daha baktı hesabı tek yabancı olunca :) gerçi alıştım bu hisse :)



Hakem bizimkilere baya gıcıktı en komiği ise capon balığının Saalaaakk hakeeemmm diye (türkçe olarak) bağırmasıydı :) salak kelimesini biliyordu hakemi de öğrenmiş oldu :) sonuca gel artık diyorsanız Y-E-N-İ-L-D-İ-K :(((


Kapıda takımın broşürleri dağıtıldı.Ben 1 numaranın hastası oldum kız resmen fırtına.Zaten Amerika'da oynamış sanırım. Oga Yuko adı.

Eeee Vıp olunca bizlere takımın havluları hediye edildi ve tezahürat sırasında kullanıldı. Takım ısınırken bizlere tezahürat kursu verildi.

İşte maçtan hatıra kalanlar :)))
Biz güzel oynadık ama işte salak hakem :))))
Fotoğraf çekmek yasaktı bu yüzden acele ile çekilmiş fotoğraflar bakmayın kusuruma :)

28 Kasım 2008 Cuma

Bulutlardan Fal Tutmak

Birkaç ay önce başka şehire taşındım.Burada ki tek türk oluyorum :) Okul düzenimi hallettim ama iş konusunda hala sorun yaşıyorum.Ablam sağolsun en büyük destekcim.Herşey yoluna girecek ama işte ZAMAN... Bu yeni evimi gerçekten çok seviyorum.2 tane balkonum var zaten balkonsuz bir evde yaşayamam ben.
Evimin bulunduğu yerde çok fazla pirinç ve yeşil çay tarlaları var.Zaten yeşil çayı meşhur.Hergün dışarıyı seyretmek en büyük zevkim.Bugün bulutların gösterisi vardı.Bayıldım bugün gökyüzüne.


Ben bulutlara bakıp şekillerden anlam çıkartmaya bayılırım.Gündüz yaptığım yolculuklarda gözüm hep gökyüzünde olur.

Yukarıdaki resimde pirinç tarlası ve gökyüzü çok güzel bir manzara idi.




Ve bu evin en büyük sürprizi 2002 yılında Dünya Kupasının yapıldığı stadyum.
sene önce Beckham burdaymış yani şimdi de gelir uğrar mı acaba bana ??? :)) Yukarıdaki resimde sol tarafta görünüyor azıcık :)




Bu akşam balık ve abisi misafirim yarın stadyumda abinin şirketine ait 1.lig basketbol takımının maçını seyretmeye gideceğiz.Bol bol fotoğraflarım ve yayınlarım.










27 Kasım 2008 Perşembe

Japonya'da Düğün

Sonunda o gün geldi çattı.Bir sürü kural ,içimde binbir telaş ,heyecan,endişe derken düğün sabahı saat 09:00'da düğün salonundaydık.
Japon balığım kapıda misafirleri ağırlarken ben kuaför randevuma gittim.
6 katlı bir bina idi ve kuaför 6. kattaydı.Genelde herkesin saçını birbirine yakın modellerde yapan kuaför teyze (50 'nin üzeriydi) benim saçımı farklı yapmak istedi.Ben de sorun olmaz dedim.Demeseydim ben beğenmedim ama herkes çok beğendi.Fotoğraflarda ise birtek Sermoondan onay aldı.
Burası giriş katı bekleme salonu balık burada karşıladı gelenleri.
Düğünde 2 'şer kıyafet giyildi.Geleneksel kimono ve bilinen takım elbise ve gelinlik.Gelin ve damadın giriş kapısı ve alanı farklıydı.O bölgede en az 5 dakika durup poz verdiler.


Gelin-damat masası burda da poz vermeye devam.

Geleneksel adet olarak gelin ve damat sake (japon içkisi) tahtadan yapılmış fıçının içinde onun kapağını kırdılar ve tüm masalara dağıtıldı bizde içtik.

Bir masanın üzerinde davetli sayısı kadar kalpli mum vardı.Ve en üstte de kocaman kalpli mum vardı.Gelinle damat üzerini değiştirmeye gittiğinde bütün davetliler sıra ile birer mum yaktılar tüm mumlar yandığında gelinle damat geldi.Ve damadın elinde ki çakmak ile önce bütün masalardaki mumları (9 masa) sonra kalpli mumların olduğu bölümdeki en büyük mumu yaktılar.
Sonra gelin annesine mektup okudu.Gelinin annesi ise kızına geleneksel bir şarkı söyledi gelin ağladı ben gelinden çok ağladım.Böylece ilk kez bir düğünde ağlamış oldum.Damadın annesi ve teyzesi de şarkı söyleyip dans ettiler.
Düğünün sonuna doğru kocaman 2 buket çiçek geldi gelinin mektubu içine konuldu ve annelere teşekkür edildi.Sonra gelen tüm konuklara teşekkür edildi düğün bitti.
Benden notlar:
*Sabah 10:00'dan gece 12:00'ye alkol alındı fena sarhoş oldum (alışkın olmadığımdan)
* kılık kıyafeti en kurallı bendim desenli çorap kürk parlak renkler açık ayakkabı ile gelenler vardı.
* çok ağladım sanırım çok özledim
* tek yabancı bendim misafir olarak
* damadın annesi bana kimono hediye edecek yuppii
* Japonya'daki ilk düğünümdü
*Gelin 8 aylık hamile idi :) japonyada hamilelik takvimi neden bilmiyorum 10 ay hesaplanıyor 2 ay sonra bebek geliyor :)
*Günlerdir içimden hiç yazı yazmak gelmedi içimde bir durgunluk hala çakırkeyifim galiba :)

24 Kasım 2008 Pazartesi

Öğretmenler Günü


Resimdeki öğrenciler benim ilk göz ağrılarım. Stajlarım hariç. Sözleşmeli öğretmenlik yaptığım dönemden kalma. Bir köy okuluydu. Hergün 3 minibüs değiştiriyordum. Maaşımın %60 falan ediyordu sanırım. %40 ise onları ödüllendirmek amacıyla alınanlara gidiyordu ama ben mutluydum. Sınıfa ilk girdiğimde kırık dökük oyuncaklar, 5 karış toz, eksik malzemeler gibi bir tablo beliriverdi önümde. Sınıfın temizliğini tek başıma yaptım. Ve aynı gün tozlu köy yolunda binbir çeşit ağacın altında saatlerce minibüs beklediğim için astım başlangıcı, toz, bitki alerjisi başladı. Olaya zamanın erkek arkadaşı el attı ve sınıfın halısı yıkandı. Perdeler yıkattırıldı. Temizlik olayı halledilince sıra eksik malzemeye geldi. Çevredeki çocuklu eş dosttan kullanılmayan oyuncaklar toplandı, gönüllüler yeni oyuncaklar aldı. Sınıf 4X4 lük hale getirildi. Fotoğrafı çektiğim dönem hala birbirimize alışmaya çalıştığımız günlerdi. Üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen ve ben Japonya'da yaşamama rağmen halen evimi arayıp günümü kutlarlar ve beni dünyanın öbür ucunda hüngür hüngür ağlatırlar. Bugün vesilesi ile tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü kutlu olsun. Her şarta dayanabilenlerinki daha da kutlu olsun.
Bugünü Atatürk anlatır en güzel diye düşündüm.
Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet, henüz millet namını almak istidadını keşfetmemiştir.
Sevgiler

21 Kasım 2008 Cuma

Annem Geliyor


İçim kıpır kıpır annem ve kardeşim geliyorlar.Sağ yanda görüldüğü üzere 27 gün var.Resimde görülen benim çılgın ve genç annem.43 yaşında kendisi.17 yaşında evlenmiş.19 da ablam 20 de ben 25 te bizim ufaklık gelmiş dünyaya.
Annemle çok iyi anlaşırız genelde.Ama en büyük sorunumuz alınganlığı.Annem süper ötesi bir alıngandır.Şimdiden panik halindeyiz ablamla çünkü annem alındığı zaman gözü hiçbirşey görmez anında terk eder mekanı.Eee dünyanın öbür ucunda alınırsa bize naparız ne ederiz.
Bavulları bizim siparişlerle dolu gelecek bu yüzden ekstra bir sevinç var bizde :)
Gelsin aburlar cuburlar :) Dayanabilirlerse 3 aylık bir tatil olacak bu.1,5 ay bende 1,5 ay ablamda kalacak hak geçmesin :)
Eeee annem gelsin o zaman annemin japonya maceraları diye anlatırım :)Çok alem kadındır meraktayım neler yaşatıcak bize diye:) Tüm şehirle ahbap olmazsa adımı değiştircem :)
Nefret ederim annemle çarşıya çıkmaktan.Bizim şehir (Söke) küçük annem de yerlisi olunca 2 dakikada yürüyebileceğin bir sokak herkesle selamlaşmaktan yarım saatte anca gidilir.Ben gene ablama göre iyiyim hal hatır sorarlarsa annemin yanında cevaplarım ama ablam tersler:)))
Bu yüzden annemle ablam bir yere beraber gitmezler gidecekleri mekanda buluşurlar :)
Şimdilik bu kadar aile dedikodusu kızmasalar bari bana :)

15 Kasım 2008 Cumartesi

İnuyama Kalesi

İnuyama Kalesi benim Japonya'da gittiğim ilk kaledir.Bu yüzden bende ki yeri ayrıdır.İnu=köpek Yama=dağ demektir yani köpek dağı anlamını taşıyor.Japonya'nın en eski kalelerinden sayılır.Yukarıdaki foto kalenin yolu.
Ve bu resim ise giriş kapısı ,bilet alma yeri şimdilerde.


Bahçesinde ki kırmızı ağaçlarla ünlüymüş bu yüzden senenin bu dönemlerinde hep çok kalabalıkmış.Ben geçen sene bu zamanlarda gitmiştim.



Bu benim en favori resimlerimdendir.Kaç renk ağaç var ve hepsi bir arada.

Bu da en üst kattan çekilmiş bir resim.






Kalenin diğer cephesinden çekilmiş bir fotoğraf.






Ve kalenin kendisi.İçeride samuraylara ait dökumanlar,kıyafetler ve kalenin maketi var.Ben çok etkilenmiştim.Umarım bir daha gitme şansım olur.
Umarım sıkılmadınız bu kale ve kırmızı ağaç muhabbetinden.E yer Japonya mevsim sonbahar olunca elden birşey gelmiyor :)



14 Kasım 2008 Cuma

Kırmızı Yapraklar

Yılın bu zamanında Japonya'yı çok seviyorum.Ağaçlar kırmızıya boyuyor dallarını.Görebildiğiniz her yer ünlü bir ressamın elinden çıkma tablo gibi oluyor.İşte benim evimin önündeki cadde.
Bu da benim apartmanım 6. katta oturuyorum.

Bir de sadece kırmızı ağaçlardan oluşan parklar,tapınaklar var.Geçen sene bu zamanda İnuyama Kalesine gitmiştim.Fotoğraflarını bulayım göstereyim size bir ara.


Makinemi kaptım sokaklara attım kendimi bu ağaç ne ağacı bilen var mı?





Kaldırımda ki yapraklar.Prosfesyonel makine almak istiyorum ben ya.




Kıpkırmızı ağaç bir tane yere düşmüş yaprağını eve getirdim.Seviyorum gözümün önünde olmasını.En kısa zamanda balıkla parka gitmeyi planlıyoruz.Gidersek daha çok foto gelecek böyle.



12 Kasım 2008 Çarşamba

Düğün ve Cenaze



10 gün sonra balığın en yakın arkadaşı evleniyor ve biz sağdıç seçilmişiz.Ayrıca süslü zarfların içinde verilecek paraları da biz toplayacağız bize güvendikleri için.Ve (osoushiki)cenaze törenindeki kıyafet sorunu gene başıma dert açtı.



Bir dolu kuralı var düğüne ve cenazeye gitmenin.Cenaze için sade ve siyah olmalı.Düğün için yasak olanlar ise
*deri
*kürk
*bot
*beyaz giyinmek
*leopar deseni
*kot pantalon
*açık ayakkabı
*yaz-kış çorap giymek zorunlu ama desenli,renkli ve file olmayacak
*dekolte
*spor ve günlük tarzda body,gömlek,bluz
*normal pantalon ( eğer ceket-pantalon takım ise olur )
*gelinden güzel olmak (benim pijama ile gitmem lazım beğenmiyorum japon kızlarını :))))

Bu yüzden en oluru yukarıda ki kıyafeti almaktı kendimi 40 lı yaşlarda hissetsem bile diğer iğrenç tasarımların yanında bu gözüme süper göründü.Bu bu set cenaze-düğün seti.Bir taşla 2 kuş yani.Ve takı takmak özellikle inci şart ama satıcı kız ben yabancı olduğum için yukarıda ki de olur dedi.Balıkta yukarıdakini beğendi böylece işkence alışverişi bitmiş oldu.Çantamı çook severek aldım sadece.
Bakalım haftaya ilk defa Japon düğününde bulunacağım.Bol fotoğraf ve yorumalrım ile burada olacağım.Düğün 2 adımdan oluşuyormuş ilk adımda aile ve çok yakınları ile dini inanışa göre değişen söz verme seremonisi diğeri ise tüm konuklarla akşama kadar içki içme partisi.Biz sabah 9 da orada hazır olmak zorundayız.Ve bizden 4 saat uzakta yaşıyorlar.Biz gece yola çıkacağız.Sabahın köründe kuaför ve sonra düğün salonu ahh ahhh ne biçim iş bu yaa gecelerin suyu mu çıktı.

9 Kasım 2008 Pazar

Balık Hergün Yemek Yapsın


Bu bir tek kişilik eylem.Balık hergün bana gelsin hergün bana domates soslu spagetti yapsın.
Coşsun gizli sosundan salata da yapsın.Ben onları buzlu yeşil çayımla mideye indiririm.
Ben bunu hergün yapabilirim.
Ayyy üzgünüm size tadını açıklamanın kelimesi yok.Yolu düşenleri Japonya'da düşmeyenleri Türkiye'de seneye temmuzda seve seve ağırlarız.Sonra bu eylemde bana eşlik edersiniz belki ha????
Ahh balık aahh sensinbu kilolarıma sebep :))))

8 Kasım 2008 Cumartesi

Neler Var Burada Acaba


Ahhh Nazocum beni sobeledi aslında biraz kendim ettim kendim buldum gibi oldu.Çok düşüncelisin canım teşekkür ederim.Bende bavul çantacılardanım.Küçük çanta kullanabilenlere özenir küçük çanta alır ve sonra kullanamam :(
Hadi başlayalım
1-Çantam (hergün çanta değiştirebilirim hiç üşenmem)
2-Sudoku dergim(olmazsa olmazımdır sıkı bir sudokucuyumdur)
3-Kalemliğim (kalem hastasının çantasında kalem değil kalemlik olur :)
5-Cüzdanım (onu da her zaman değiştiririm)
6-Makyaj çantam (yakın bir arkadaşımın hediyesi)
7-Ipodum (canım ablamın hediyesi)
8-Şalım (çok üşüyen biriyim )
9-Cep telefonum ( Balıkla bedava konuşabildiğim hat)
10-cep telefonum (Sermoonumla bedava konuşabildiğim hat)
11-Tokalarım (uzun saç malumunuz)
12-Kağıt mendillerim (her zaman birçok paket vardır zira reklam amacıyla sokaklarda dağıtılıyor )
13-Ajandam ( Japonya'da edinilmiş bir alışkanlığım.Ajandasız çıkmam abii haline geldi.
14-Anahtarlarım. (Evimin,bisikletimin ve Sermoon'un evinin )
15-Diş fırçam ve macunum
16-Elektronik sözlüğüm (olmazsa olmaz 14 dil bilir kendisi :)
17-El kremim ( Türkiye'den aldığım,bitmesini istemediğim, kokusuna doyamadığım ve bitmesine az kalan kremim :(((()
Unutulan ve yok olanlar
1-Fotoğraf makinem
2-Abur cuburum
SOBELİYORUMM
haydi bakalım görelim çantalarınızı :)))))

7 Kasım 2008 Cuma

Bitecek Gibi Değil

Oldum bittim hep çok sevdim puzzle yapmayı.Benim kuzenim her yönüyle bana çekmiş o da çok sever.Bu yüzden ona hediye alacağımız zaman ilk puzzle reyonuna düşer yolumuz.Geçtiğimiz yaz 500 parçalık puzzle aldım kendime ama bitecek gibi değil.bu kaçıncı yapıp bozuşum hatırlamıyorum.
Renkler ve parçalar yok yakın birbirine delirtiyor beni.Gökyüzü neresi neresi deniz bulamıyorum.Bende anlayabildiğim kadarıyla ayırdım onları ama gene yok fayda.Çok yakındır gene bozup toplamam ortalıktan.:(
Biterse eğer sonuç bu olacak... Bunlar da eski ve bitmiş puzzlelarım.Manhattan Köprüsü



ve Mona Lisa'm
Bu arada Mtv yarışması sonuçlanmış.Merak edenleri İçimden geldiği gibinin bloğuna alayım.O yazmış güzel güzel.
Teşekkürler herkese

6 Kasım 2008 Perşembe

Bugün Canım



Bugün canım İzmir çekti.Kemeraltınının gürültüsünü,kargaşasını özledim.Bir sıcak simitle güne başlamayı
Görünenden daha kalabalık halinde kaybolmayı,


Günü sıcacık süt mısır ile bitirmeyi istedi bugün canım...

Fotoğraflar yazın geldiğimizde çektiklerimizden.

Sevgiler hepinize