Geçen hafta Tokyo'da yaşayan bir Türk arkadaştan telefon aldım.Tokyo'da bir kanal yeni program için Japonya'da yaşayan Japon'la evli bir Türk bayan arıyormuş ne dersin dedi.
Ben de bana uygun olduğunu ve iletişim bilgilerimi verebileceğini söyledim.
Sonrasında ajans çalışanı ile görüşme yaptım.Program ve gün bilgilerini verdi bana.
Format olarak programı çok sevdim.Yurt dışında yaşayan ve o ülkenin vatandaşı ile evli Japon bayanlarla video çekiyorlar.Sonra bu videoları stüdyodaki yabancı ve Japonya'da yaşayan bayanlarla üzerine konuşuyorlar.
Her hafta 2 ülke yayınlanıyor.2 hafta sonra Türkiye ve İsveç yayınlanacak.2 gün öncesine kadar sadece ben çıkacaktım.Salı günü programın ilk bölümü yayınlanınca tek kişiyi yetersiz bulmuşlar böylece o gün konusu olan ülkeden 2'şer kişi çıkmasına karar vermişler.Son gün Tokyo'da master yapan Ayşe'yi bulmuşlar.Ayşe ile istasyonda tanıştık.Kendisi Türk ile evli ve başörtülü.İzmirli oluşundan ötürü aynı kafa yapısında ve aynı samimi davranışlar içinde bulunduğumuzdan çok sevindim onun gelmesine.Yani gerçekten tanıştığıma memnun oldum.
Dün bu sebeple Tokyo'ya gitmiştim yani.Öğleden sonra bütün gün program çekimindeydik.2 program üst üste çekildi.Acayip yorucu bir şey.Ama benim bünyem strese ve haksızlığa karşı çok zayıftır.Bu sebeple hasta oldum bugün.Bıraksan 10 gün çıkmam yataktan ama bugün Türkçe dersim var.Hemen iyileşmem gerek.
Uzun girişten sonra blogda zaman zaman değindiğim şeye gelmek istiyorum.Yurtdışında yaşayan bireyler olarak bireysel düşünmememiz gerektiğini trilyon kere söyledim.Çünkü senin giyimin,konuşman,davranışın karşındaki insanda Ali,Veli olarak algılanmıyor Türk olarak algılanıyor.
Yani sen iyi birisi olduğunda Türkler iyidir,sen kötü birisi olduğunda Türkler kötüdür diye algılanıyor ve daha da kötüsü böyle aktarılıyor.
Program için İstanbul'da bir çekim yapmışlar.Japon bayan ile evli Türk erkeğine bütün maçolukları yaptırmışlar.
Giydiği eteği çıkarttırdı,sonra git tişörtünü değiştir dedi,git çorap giy dedi,olmadı üzerine ceket al dedi.Oyuncak satıcısı ile konuştuğu için azarladı,kız arkadaşıyla cafeye gitmesine izin vermedi,onları bildiği bir cafede bıraktı ve gidene kadar 100 kere dönüp kontrol etti.
İlk bölümde ülkemiz böyle tanıtıldı.Sonra bizlere de soruldu.Sizin ailenizde de etrafta da böyle mi denildi.Hayır tam olarak gerçeği yansıtmıyor desek de açıklama yapamadık pek.Çünkü onlar karar verdikleri gibi tanıtacaklardı ülkemizi.Tv çalışanından bir Japon bayanı mini etekle İstanbul'da yürütmüşler ve arkasından bakan Türk erkeklerini gösterdiler.Yani Türk erkeği eşittir sapık.Tamam yalan değil böyleleri de var ama herkes böyle değil diye savunduk.
Tam bu noktada Alman kız söz aldı.Türk erkekleri böyle değildir.Almanya'da çok popülerdir onlar.Ten renkleri,gözleri çok güzeldir dedi.O sırada Estonya'lı kız açık söyle neden meşhur olduklarını dedi.Ve konu burada anlatamayacağım noktalara geldi.Sanırım hatta umarım oralar kesilir.
Derken ünlü Japon konuklardan bir kadın (annesi Japon babası İsveçli) İsveç'te de çok Türk olduğunu ve genelinin sapık olduğunu ve kadınlara baktıklarını söyledi.Yine savunmaya çalıştık ama yani ağlamak istedim.
Allah'tan yanındaki Japon ünlü bayan Türkiye'nin öyle bir ülke olmadığını belki de şehirlere göre farklılık gösterebileceğini söyledi.Hatta Bebek'e bayıldığını söyledi.
İkinci yarıda Türklerin misafirperverliğinin çok yorucu olduğu vurgulandı.Japon bayan akşama misafir gelecek diye sabah 9'da pazara çıktı alışveriş yaptı.Sonra eve gelip bütün gün yemek yaptı.Akşamına eşinin annesi ve 4 erkek arkadaşı (kuzenleri ve kardeşleri diye tanıtıldı) geldi.Oturdukları yerden kalkmadılar.Yemek masası olduğu halde Japon bayan yer sofrası kurdu.Bütün her şeyi tek başına taşıdı.Ve onlar yerken yemek yemedi.Bizde böyleymiş çünkü.Yemek bittikten sonra sofrayı yine tek başına kaldırdı.Arkasından çay servisi yaptı.Çaydanlığı da ortaya koydu.Mutfağa gidip bulaşıkları yıkamaya başladı elde.Ve içeriden sürekli çay bitti gel diye çağırıldı.Bizde böyleymiş erkek kendi çayını koymazmış.Bildiğiniz hizmetçi gibi tanıtıldık yani.Bir misafirperverliğimiz vardı bak ona da ne oldu.
Sonrasında annesi ve 1 arkadaşı 01:00 civarı gittiler.3 kişi geride kaldı ve okey oynamaya başladılar.Saat 03:00 civarı birinin uykusu geldi.Ve Japon bayan erkeklerin arkasında bulunan çekyatları zorlaya zorlaya açıp yatak yaptı.Bu arada bizim 4 Türk erkeği yerde okeyin başındalardı.Sonra çekyat tanıtıldı her Türk evinde 2-3 tane olur gelen misafirler için falan denildi.Sonra arkadaşlardan biri döndü yattı.Üzerindekilerle hem de ve örtü falan da yoktu.
Nasıl beğendiniz mi imajımızı?
Şimdi google'a Japonya'daki Türkler,Nagoya'daki Türkler yazın bakın neler bulacaksınız.Japonca aratsanız neler neler bulacaksınız.
İşte bireyselliğin mal olduğu şeyler.
Özellikle yurt dışında kendimizi değil ülkemizi temsil ettiğimizi fark ettiğimiz anda belki her şey daha güzel olacak.
Ben bildiğiniz psikolojik yıkımdayım.Dünün bedensel yorgunluğundan çok zihinsel ve duygusal yorgunluğunu yaşıyorum.
Türk erkeği kibardır,eşini korur az biraz da kıskanır dedik demesine de bakalım ne kadarı kesilecek ne kadarı yayınlanacak.
Üzgünüm çok!
Japonya'da televizyona çıkacağıma da sevinsem mi üzülsem mi bilemedim.
edit:Öncelikle programın amacı yurtdışında yaşayan Japonların zorlandıkları konulardı.Bu sebeple diğer ülkede yaşayan kadınlar da o ülkeler hakkında olumsuz buldukları ya da farklı buldukları şeyleri söylediler.
Ve bizim ülkemiz hakkında ne yazık ki olmayan şeyler değildi gösterilenler sadece biraz fazla uç bir örnek geldi bana.Benim ailemde veya çevremde görmediğim şeyler olduğu için belki de.
Programı terk edemezdik çünkü bu onları doğrulardı.Orada olup öyle olmadığını anlattık Ayşe ile birlikte.Yani elimizden geleni yaptık.2 saat boyunca çekim yaptık.Tabii ekranda 45 dakikası gösterilecek.Dua edelim de cevaplarımız yayınlansın.
Olmayan şeyler gösterilseydi yani videolarda rol yapılmış olsaydı çekip gidilebilirdi ama ne yazık ki olmayan şeyler değildi.
Beni en çok üzen İsveçteki ve Almanyadaki Türklerin imajı oldu.Yani oralara hiç gitmedim ama anlatılanlara üzüldüm açıkçası.
Yani onlar neden böyle anlattıdan çok biz neden böyle davranıyoruz dışarıdaya üzüldüm.