29 Nisan 2013 Pazartesi

İnstagram ile Pazartesi #91


instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik
Ablamın kullanıcı adı:sermoon09
instagram artık web üzerinden de bakılabilir oldu.Beni instagramda takip etmek isterseniz buyrun bu linke.

Bakalım neler olmuş geçen hafta.

 Marketlerde kavun görülmeye başladı.Hem de high class :) Tanesi yaklaşık 60 lira diyebiliriz.Almadım tabii ki :)
 Nisan ayını da yağmurlu geçirdik.Hasta hasta kolumda çanta ile 2 km yürümek zorunda kaldım.Rüzgar ve soğuk hava da bonusu :(
 Neo Yoshi'nin oğlu bildiğiniz gibi annesinin evinde yaşıyor.Cinsi yüzünden alerjik bir bünyeye sahip.Şimdi de yaşı yüzünden kalp ilacı kullanıyor.Rutin kontrollerine giderken çekmiştim bu fotoğrafı.O gün kulağında bir şeyler çıktığını farkettik.Sanırım kanser dedi doktor.Şimdi sonuçlarını bekliyoruz.Umarım iyi çıkar sonuçları.
 Glossybox geldi.Bu ay da hayal kırıklığı oldu benim için.Sonunda iptal ettirdik.Videosu için buraya tık tık
 Saçlarımı boyadım.Eskisine göre birazcık açıldı rengi.Milk Tea Brown'du bu sefer boyanın adı.Nasıl olmuş?
 Bu bardak altlıklarını Fukuroi'de yaşarken almıştım.O zaman orta sehpamız küçük olduğu için kullanamıyorduk.Şimdi İkea'dan yeni sehpa aldık.Seve seve kullanıyoruz.
 Beni çok mutlu eden Prunusbox'da geldi.Onun videosu için de buraya tık tık
Ve dün gece Karamel hanım böyle bana bakınca.Ben de komşu komşu huuuu uykun geldi mi diye paylaştım :) Pencereden sarkan teyzeler gibi değil mi ama?

100.İnstagram ile Pazartesi yazısına son 9 yazı :)
Kimler benim gibi heyecanlı?

İşte böyle geçmiş bir hafta

Daha fazla fotoğraf için tumblr'e buyrun 

Honen Matsuri Komaki 2


Honen Matsuri Komaki yazısı için buraya tık tık



 Daha önce bu festivalin yazısını yazmıştım.Şimdi size festival ortamının fotoğraflarını göstermek istedim.Yukarıdaki fotoğrafta pamuk şekerleri görüyorsunuz.İlk geldiğimde böyle poşette satılmalarına çok şaşırmıştım.Bu çeşidin bizdeki gibi tahta çubuğu yok.
Üzerinde Japonya'ya meşhur anime karakterleri ve Akb48 grubu var.
 Festival alanında bir çok yiyecek standı olur.Bu görünen okonomiyaki.Özellikle Osaka'da çok seviliyor.
 Neden bilmiyorum ama maske satanlar da vardı.Alanı ya da takanı görmedim :)
 Festivalin yapıldığı yerin yanında süpermarket vardı.O gün açıktı ve otoparkını kapatıp kasalar koymuş.Böylece dileyen orada oturup yemeğini yiyebildi.Ve her şey normal fiyatı ile satılıyordu.Bayıldım bu politikaya.
 Sabahtan akşama kadar yürüyeceği yere böyle gelenler de var.Daha neleri vardı ya çekemedim.
 Bu taşların arasında kestane pişiriyorlardı.
 Ben tam bir kestane sever olduğum için tabii ki satın aldım.
Ve dağdan konvoy geldiğinde bu amcaya bayıldım :)

İşte böyle bir gündü.


28 Nisan 2013 Pazar

İyi ki Varsınız!



22 yaşındayken bir gün eline bavulunu alıp Japonya yoluna düşmüş biriyim ben.
22 yıl boyunca ailesinden,sevdiklerinden ayrı yaşamayı bir an bile düşünmemiş biri.
Olursa Kuşadası en fazla İzmir'de yaşarım ben diyen biri.
Bir gün hayat önüme iki yol sundu.
Ya kendimle devam edecektim ya kendimden vazgeçecektim.
Hayatım boyunca bir şeylerin yoksunluğunu yaşamış,tatmış biri oldum.
Ama kendimden ayrı kalmak çok korkuttu beni.
Zaten uzunca bir süredir kendim olmaktan mahrum bırakılıyordum.
Son yol ayrımına geldiğim gün bavulumu alıp ablamla beraber düştüm yola.

Bir çoğunuzun hayali olan bu ülkeye zerre ilgisi olmayan biriydim ben.Hala daha özel bir ilgim yok.
Sadece birlikte yaşamak zorunda olduğu şeyleri,kişileri tanımaya,sevmeye çalışan bir yapım var.
Ben sevmediğim zaman duramıyorum çünkü.
Sahte olamıyorum.
Dayanamıyorum.

Genellikle iyi şeyleri burada paylaşan biri olan yanlış algılanıyorum.
Süper bir hayatın var 'hayalimi yaşıyorsun' diyenler oluyor.
İçi seni dışı beni.
Ablam buradayken her şey daha kolaydı.
Daha korkusuzdum.
Yoshi benim canım olsa bile abla canın ötesinde can oluyor.
O Türkiye'ye döndüğünde küçük yerde yaşamak zorluktan öte işkence oldu bana.
Neler yaşadığımı,nelerle sınandığımı anlatmak çok zor.
Yoshi hep yanımdaydı ama o bile bunalıma girmişti.
Kendi ülkesinde.

Ben eksik kalmaktan,yarım kalmaktan bunalsam da Yoshi'nin yükünü de aldım üzerine.
Çok şükür üstesinden geldik.
Ve büyük şehire geri geldik.
Ve bazı şeyler bizim için daha kolay oldu.

Bütün bunları neden anlatıyorum biliyor musunuz?
Ben burada ekrana bir şeyler yazarken ekranın öbür tarafına bu kadar dokunabileceğimi düşünmedim.

Gerçekten beni okuyan sen var ya!
İyi ki varsın!
Yolladığın mesajla,maille,yorumla bazen de beğen tuşuna basmakla dünyanın öbür ucunda karanlık düşünceler içinde boğulmuş birine cankurtaran oldun çoğu zaman.

Yok artık ben bugünü çıkaramam dediğim günlerde mail kutusuna düşen cümlelerin beni yataktan çıkardı çoğu zaman.

Ben yalnızlıktan geberiyorum sanarken sen oradaydın.

İyi ki varsın!

Yalnızlığımı aldığın,hayatına dokunmama izin verdiğin ve hayatımı güzelleştirdiğin için teşekkür ederim.

Bu yazı beni bir menfaat gözetmeksizin okuyan herkese yazılmıştır.

İyi insanların varlığına inanmaktan hiç vazgeçmeyecek biri olarak,bütün duam Allah hep iyilerle karşılaştırsın hepimizi.

Hakkınızda hayırlı olacak bütün dualarınız gerçek olsun.

Kolay söylenmesine çok kızsam da sizi gerçekten çok seviyorum.

Benim yolculuğumda yoldaşım olan herkese kocaman selamlar.

*nereden çıktı bu yazı bilmiyorum.günlüğüme yazmak yerine buraya yazmak istedim.
Bu satırları yazarken ağladığım doğrudur.
Ama sizin varlığınızdan mutlu olduğum için aktı gözyaşlarım :)

Mutluyum
(çok şükür)

27 Nisan 2013 Cumartesi

Marukame Seimen Udon Restoranı




Udon benim yemeğe başladığım ile Japon yemeğidir.Bu sebeple benim için özeldir.İlk başlarda bu ne ya suyun içinde makarna desem de şimdi bayılarak yiyorum.Hatta artık dükkan bile seçiyorum.
Udon nedir diyenleri bu ve bu yazıma alayım öncelikle.
Marukame Seimen Udon restoranı zinciridir.Yani kısaca udon'un Mc Donald's versiyonu.Birçok yerde şubesi var.Ve bence hem lezzetli hem de uygun fiyatlılar.Bu sebeple seviyorum kendilerini.


Genelde orta yaş Japon bayanlar çalışıyor.Öyle mi denk geliyor,özellikle mi seçiyorlar bilemiyorum.Çeşmenin olduğu yerde udon'lar haşlanıyor.Kare şeklinde bir yer.Önce menüden yiyeceğiniz udonu seçiyorsunuz.2 dakika içinde hazırlanıp tepsinize konuyor.

Sonra yan menüden yemek istediğiniz bir şey varsa onu da tepsinize alıyorsunuz.Tempura ve onigiri oluyor genelde.Sonra kasada ücretini ödüyorsunuz.Kasadan sonra ince ince kesilmiş taze soğan ve tempura artığı (nasıl anlatırım bilemedim.İleride fotoğraflar paylaşırım) var.Dilediğiniz kadar udonun üzerine ekleyebiliyorsunuz.Ve sonra masanıza doğru yola çıkıyorsunuz.
Ve işte final.
Ben sıcak,bukkake udon seviyorum.En sadesi bu diyebilirim.Bu arada udon hem sıcak hem de soğuk yenilebiliyor.Ben soğuk havalarda sıcak,sıcak havalarda soğuk tercih ediyorum.Ve yanında bayılarak yediğim balkabağı tempurası alıyorum genelde.Bir de kaki tempura.Bu da sebzelerden oluşan bir tempura çeşidi.Bu sefer ek olarak yosun(nori) eklemişler.İlk defa yedim ama güzeldi.
Yoshi genelde onigiri alıyor yanına.Ben hiç yemedim burada onigiri.

İşte dışarıda yediğimiz bir öğle yemeği maceramız bundan ibaretti.Sık sık gittiğimiz bir restoran.Ücret&lezzet performansı açısından çok sevdiğim bir yer.


Onigiri Yapimi için buraya tık tık


Evde Udon Yapımı için buraya tık tık


Restoranda Udon Yapımı için buraya tık tık

Uzun Yol Şaklabanı 2


Uzun Yol Şaklabanı 1 için buraya tık tık 





Uzun Yol Şaklabanı 2 from Sergul Kato on Vimeo.


Takatoo Koen dönüşü yolda bir şaklaban görüldü :D

Takatoo Koen yazısı için buraya tık tık

26 Nisan 2013 Cuma

Bizim Evin Geleneği

2009 yılından beri bizim evde her hafta sonu American Idol izlenir.Bizdeki Popstar programının orjinali kendisi.
Bildiğim kadarı ile Amerika'da haftaiçi yayınlanıyor.Japonya'da kablolu tv'de 1-2 hafta gecikme ile hafta sonları yayınlanıyor.
American Idol izlerken domatesli spagetti ve kola bizim olmazsa olmazımız.Böyle bir geleneğimiz var yani.Yoshi ile iddiaya gireriz kimin kalacağına,kimin gideceğine dair.
Ben bazen dayanamayıp internet sitesinden kontrol ediyorum.Yoshi çok kızıyor bu duruma :) Şimdi 2013 sezonunu izliyoruz ve ben hala meraktayım kimler gitti diye.Sakın söylemeyin :)


Programın jürileri genelde değişiyor.Sadece Randy Jackson en başından beri var sanırım.Ya da en azından 2009'dan beri.Ben Simone'u çok özlüyorum.Sivri dilli yorumlarına bayılıyordum.
Sonraki favorim Jennifer Lopez oldu.Onun bırakmasına da üzüldük.
Bu sene jüri yukarıdaki fotoğraftakiler.
Soldan sağa
Randy Jackson-Mariah Carey,sunucu Ryan Seacrest (bayılıyorum sesine)-Nicki Minaj ve Keith Urban.

Mariah Carey ve Nicki Minaj'ı şarkılarından biliyordum ama Keith Urban'ı bu programda tanıdım.Bu 3'lüden favorim Nicki Minaj.Keith Urban çok alçakgönüllü,iyi bir adammış.Ve Nicole Kidman'ın kocasıymış.Bunu da bilmiyordum tabii ki :)
Gelelim Mariah Carey'e Allah'ım o nasıl bir sıkıcılık,nasıl lafı toparlayamama,nasıl diğerlerinin söylediğinin aynısını söyleme.Of of of yani.Yoshi çok hayrandı ona şimdi gözünden düştü.Çok sıkıcı bir kadın bizce.Jüriliği bıraksın sadece şarkı söylesin.

Bu senenin dedikodusunu yaptıktan sonra gelelim bu programın çıkardığı şarkıcılardan kimleri sevdiğimize.
Benim 1 numaramda Kelly Clarkson var.Henüz hiçbir albümüne sahip olmasam da çok sevdiğim şarkıları var.Bu arada Kelly Clarkson 1. programın kazananı.


2. favorim ise Phillip Phillips bayılıyorum bu çocuğa :) O kadar ki telefonumun alarmı bile onun şarkıları :)
Home ve Gone Gone Gone favorim.

Kendisi geçen sezonun birincisi.

Yoshi'nin favorileri ise 2 ya da 3 sene öncenin kazananı Kris Allen ve aynı programda 2. ya da 3. olan Danny Gokey.

Ben de seviyorum onları ama arka arkaya dinleyince sıkılıyorum.Oysa Phillip'i arka arkaya yüz kere dinleyebilirim :)

Bu senenin başında bir kayıt cihazı aldık.Seyretmek istediğimiz programları kaydediyoruz.Böylece evde olmasak bile başka bir gün kayıttan izleyebiliyoruz.Bu sebeple haftasonu geleneğimiz bolca gün değiştirir oldu.
Ama hala zevkle seyrediyoruz.

Sizin evde var mı gelenek halinde izlediğiniz bir program?Ya da sevdiğiniz American Idol şarkıcısı var mı?

***İlaçlar sayesinde daha iyiyim artık.Ama sanırım dolunay kaynaklı çok depresifim.Dokunsan ağlayacak durumdayım.Hayırlısı diyelim ne diyelim.

24 Nisan 2013 Çarşamba

Kısa Kısa


*Hala hastayım.Dün doktora gittik bir torba ilacım oldu.Onlar sayesinde daha iyi ve daha halsizim.Günlerdir süren öksürüğüm yüzünden artık vücudum isyanlarda.
Ben küçükken grip olduğumda canım hiçbir şey yemek istemezdi.Sadece Dimes şeftali suyu ve Eti kakaolu bisküvi yerdim hep.Dün yine canım çekince.Yoshi beni markete götürdü.En yakın bunları bulabildik.Japonya'da meyve olmadığı için doğru düzgün meyve suyu da yok.Napalım böyle oldu işte.

*Bugün Tokyo konsolosluktan mail aldım.Tv yazısı yazımı iletmişsiniz.Onlar da benimle iletişime geçtiler.Yarın kanal ve yapımcı ile toplantıları var.Bakalım neler olacak.

*Bu arada bugün Japonya'da televizyona çıktım.Konuşmadığım bölüm yayınlandı.Ama bolca göründüm.Kendimi şişko ve çirkin buldum.

*Japonca okulum epey zorluyor beni.Birden zorlaştı konular.Aslında kanjiler zorlaştı diyelim.Şimdiye kadar kitaplarda ve ödev kağıtlarında kanjilerin hiraganaları yazıyordu.Şimdi sadece 1 kere yazıyor.Sonrasında hatırlaman gerekiyor.Yeni sınıfta 2 Çinli var.İyiler eskiler gibi değiller.Ama bir Koreli var ki sevemedim kendisini.Gıcık kaptım bir kere.Bakalım neler olacak.Bir de Pakistanlı var.Pazartesi gününün öğretmeni oldukça yaşlı.Anlatış tarzı da bir garip.Çarşamba günü öğretmenim ise 5,5 yıl önceki öğretmenim.Geçen Çarşamba Tokyo'da olduğum için dersine giremedim.Bakalım yarın nasıl bir ders bekliyor beni.

*Bu kurda bolca kanji testi var.Diğer kurda yoktu.

*Bilmiyorum haberiniz var mı ama Japonca blog yazmaya başladım.Okula katkısı olsun diye.Ben yazıyorum Yoshi kontrol ediyor.

Bakmak isterseniz buraya tık tık

*Bu ara biraz alışveriş yaptım.Videolarını çekip Youtube kanalıma ekledim.İzlemek isterseniz buraya tık tık 


*Yarın toplantıda ne olur bilmiyorum ama eğer bir değişiklik olmazsa Türkiye bölümü 30 Nisan'da yayınlanacak.Japonya saati ile 20:00 de TBS kanalında.

*Hafta sonu ablamlar Söke'ye gitmişti.Gülşah onlarla beraber Antalya'ya gitmiş.Kıskandım birazcık.İki kardeş gezecekler bugün.Annem de kardeşi ile İzmir'e gitti.Ananem de büyük ihtimalle ablasına gider.
Ben bütün gün yazlık,kışlık kıyafeti işine giriştim.Ve sonrasında hasta hasta yattım.

*Japonya'da ayran çıkaran firma Japonca bloğumdaki yazı ve video için teşekkür maili yolladı.Mutlu oldum açıkçası.

*Bu ara kitap okuyorum ama kitap bitiremiyorum.Elimdeki yarım kitaplar boyuma ulaşmadan bir çare bulsam keşke.

*Yeni kitaplar almak istiyorum.Çeşitli alışveriş sitelerini açıp açıp kapatıyorum.

*Hasta olduğumdan beri Karamel aşırı ilgi gösteriyor bana.Hoşuma gidiyor bu durum.

*İkea'dan sonunda sehpa alabildik.Bayılıyorum kendisine.Bakıp bakıp mutlu oluyorum :)

*Facebook'tan bana sürekli nbr,slm,orda mısın,cvp vermezsen seni arkadaşlıktan çıkarırım bak diyen bir gençlik var.Cevap yazmıyor ve bu durumdan hoşlanmıyorum aynı zamanda.

*Facebook oyunlarına bayılıyorum.Sürekli can yolla,yardım et isteği yolluyor olabilirim :=)

İşte böyle bugünlük :)



22 Nisan 2013 Pazartesi

İnstagram ile Pazartesi #90


instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik
Ablamın kullanıcı adı:sermoon09
instagram artık web üzerinden de bakılabilir oldu.Beni instagramda takip etmek isterseniz buyrun bu linke.

Bakalım neler olmuş geçen hafta.

 Sağlıklı beslenmek adına taze meyve suyu aldık.Kivi ve çilekliydi benimki bayıldım.
 Perşembe günü şifayı kaptım.Durmadan hapşuruyor ve burnumu siliyordum.Hemen adaçayı takviyesine başladım.
 Yetmeyince ilacımsı içeceklere başladım.Ve onların tadı bir garip oluyor.Yaş 27 ama surat böyle :)
 Hasta hasta Türkçe dersine gittim.Demo dersine giderken takım elbise giymek zorundayım.
 Akşamına Yoshi bana iyi baktı.Ama gram iyileşme olmadı.
 Sabah gözlerimi açtığımda bunu gördüm :)
 Hastalığa devam.Yoshi'nin özel grip çayı anlık rahatlatsa da bu sefer çare olamadı.
 Yoshi bana kalemlerini hediye etti.Ama o bile yetmedi.
 Bu da Cumartesi'nin öğretmeni.Tabii ki hala hasta.Burun akıntısı ve hapşuruk bitmişti ama yerine çok şiddetli öksürük kaldı.Tabii öksürük kaynaklı boğaz ağrısı ve yanması.
 Geçen hafta Çarşamba günü Tokyo'ya gittiğimiz için okula gidemedim.Ödevlerimi yapmak çok zorladı beni.Hem hastalık,hem yorgunluk hem de dersi bilmemek fena çarptı beni.
 Ve kafam kadar bardakta adaçayı takviyesi.O da yetmedi ne yazık ki.Bugün sonunda doktora gidebildik.Bir torba ilacım var.İyileşirim inşallah!

İşte böyle geçmiş bir hafta

Daha fazla fotoğraf için tumblr'e buyrun 

Mutfakta Neler Var? #11


Mutfakta neler var serisine bir yiyecek ile devam ediyorum.Aman Allah'ım :) Yazılacak içecekler de var ama beklemede kalın.
Calbee markasına ait sağlıklı cips Vegicips satın aldım.Ben cipslere bayılan biriyim.Ama ne kadar zararlı olduğunu biliyoruz.
Markette bu sağlıklı cipsi görünce denemek istedim.Satsumaimo ve balkabaklı.Satsumaimo Japonya'da bulunan bir çeşit patates.Kabuğu mor içerisi ise koyu renkte bir patates.Ve tadı çok tatlı.Bu sebeple seveni de sevmeyeni de var.Taş üzerinde ızgara yapılır ve o hali kestaneye benziyor bence.
Neyse bu cipsi açıp önce balkabağından başladım.Ve çok şaşırdım.Bildiğiniz tatlı cips çıktı.Ben tuzlu olacağını düşünmüştüm.
Bir daha alır mıyım bilmiyorum.Yani olmasa arayacağım bir şey değil ama zaman zaman yiyebilirim.

Ücretini hatırlamıyorum :(

Bu bağlantıya tıklayarak diğer Mutfakta Neler Var yazılarıma gidebilirsiniz.

21 Nisan 2013 Pazar

Makyaj Çantamda Neler Var?


Geçenlerde Takatoo Jooushi Koen'e gitmek için yola gece çıktık.Bu sebeple yanıma makyaj malzemelerimi de aldım.Ki böylece oraya vardığımızda arabada makyajımı yapabileyim.
Yanıma aldığım ürünler aynı zamanda benim günlük makyajımda kullandığım ürünler.Zaten çok başarılı makyaj yapabilen biri değilim.Çok farklı tonlarda makyaj yapmam.Hep toprak tonları.

Yanıma aldığım ürünlere gelirsek

-İnnisfree Olive Real Cleansing Tissue
Bu ürün Prunus Box'tan çıkmıştı.Ürünün temizlemesine bir şey diyemeyeceğim ama nemlendirmesi süper.Hatta hafif yağlı bile bırakıyor.Arabada makyaj yapacağım için hem temizlesin hem de nemlerdirsin fikri ile bu ürünü yanıma aldım.

-İnnisfree The Green Tea Seed Serum
Yüzümü temizledikten sonra bu serum ile yüzümü nemlendirdim.

-Missha Bb krem no:23
Severek kullandığım bir ürün ama artık bitirmek için kullanıyorum diyebiliriz.Yazısı için buraya tık tık

-Essence Eyebrow Designer 04 Blonde
Bu ara sol kaşımda bir boşluk var.Bu sebeple sadece kaş maskarası yeterli gelmiyor.Bu kalem ile boşlukları doldurup,kapağındaki fırça ile tarıyorum.

-Rimmel Professional Eyebrow Mascara
Kaş rengimi açsın ve saç tonumla dengeyi kursun diye kaşlarımı bu ürün ile boyuyorum.Bu ürünü çok sevdiğimi zaten defalarca söyledim :)

-Clinique Airbrush Concealer 02 Medium
Yüzümdeki sivilce izlerini kapatmak için bu kapatıcıyı kullanıyorum.Ben üzerinden pudra geçmediğim için çok kalıcı olduğunu söyleyemem.

-Maybelline Color Tattoo 24HR 35-On and on Bronze
Bu renge ve fara aşığım.Benim için çok pratik ve kullanışlı bir ürün.Sürekli elim buna gidiyor.Bazen naked palet ile gölgelendirme yaparak da kullanıyorum.Ama yolculukta fırça ile uğraşmak istemediğimden tek başına kullandım.

-Avon Glimmerstick Diamonds Brown Sugar
İçerisinde göze zarar vermeyen simleri bulunan bu kalemleri de severek kullanıyorum.Bende 3 rengi var.Genelde bu rengine gidiyor elim.

-Maybelline the Colossal Volum Express
En severek kullandığım rimellerden biri bu.Ama son zamanlarda başka ürünler denemek istiyorum.Bu sebeple bir daha almayacağım sanırım.

-Mac Gingerly
Mac'in bu meşhur allığını seven çok.Ben özel olarak bayılmasam da kullanıyorum.O gün onu almışım yanıma.

-Benefit High Beam
Bu aydınlatıcıyı çok severek kullanıyorum.İnsanı disko topuna döndürmeden sağlıklı bir ışıltı veriyor.

Fotoğrafta dudak ürünü yok gördüğünüz gibi.Gün boyunca lip balm kullandım.Çantamda,cebimde ne varsa onu sürdüm.Bu sebeple makyaj çantamda yoktu yani :)

Bir de video çektim.İyi seyirler


20 Nisan 2013 Cumartesi

Takatoo Jooushi Koen'den Manzaralar

 Takatoo Jooushi Koen 2013 sakura yazısı için buraya tık tık
Parka gitmişken sadece sakura fotoğraflamak olmaz dedim ve etrafı gözlemeye başladım.
Japonya'ya geldiğinizde en çok şaşıracağınız şeylerden biri şüphesiz giyim kuşam olacaktır.
Japon kızları yer ve zaman gözetmeksizin hep düğüne gider gibi giyinirler.
2007 yılında ablamı ziyarete geldiğimde Mart ayında gelin terliği ile sokakta yürüyeni bile görmüştüm.Gelin terliği derken eskiden olurdu ya yatak odası terliği.Topuklu ve tüylü işte ondan gördüm :) Benim ayaklarım botun içinde donarken o çok rahat görünüyordu.
Tamam mini etek ve topuklu ayakkabı seviyorlar anladım diyelim.Ama daha önce yazdığım gibi plajda,dağın tepesindeki tapınakta,markette falan biraz aşırı kaçıyor bence.
Tabii bu bence.

Önümdeki çifti gizlice çektim.Adamın kotunun üzerine bağladığı kottan kemer mi desem heybe mi bilemedim.
Sizce nasıl?
 

Sakura dondurmacısının önündeki bu güzellik buranın patronuymuş.
Kartonda diyor ki

'Ben Kuppi,patronum! 


 Bir Japon fast food'u olarak ızgara balık.Izgara balık çok severim ama limon ve salata olmadan pek tercih etmiyorum açıkçası.
 Bakınız toprak yolda az topuklu giymiş Japon bayan.Az topukluya dikkatinizi çekerim.Aslında çivi topuklu 2-3 kişiyi çekmek istedim ama beceremedim.
Kamera boynumda asılı iken çekmeye çalıştığım için bu kadar olmuş.
Bu da başla bir Japon abla.

İşte böyle bir park manzarasıydı.


Japonya'da Mazgallar:Komaki

 Aslında bu yazıda mazgal yok ama başlığa logar kapağı yazmak içimden gelmedi.Mazgal serisi olarak devam ediyoruz.

Komaki şehrine festival için gitmiştik.O gün bunlara denk geldim.Özellikle sarı kapağa bayıldım.

Japonya'da Mazgallar yazısı için buraya tık tık

Japonya'da Mazgallar:Shizuoka yazısı için buraya tık tık

Japonya'da Mazgallar:Nagoya yazısı için buraya tık tık

19 Nisan 2013 Cuma

Günlük

Türkiye'de yaşarken sürekli gribe yakalanır yatak,döşek yatardım.Japonya'ya geldiğim ilk kış da böyle devam etti.Ama daha sonra bu değişti.Hep hafif griplerle atlatır oldum.
Benim bünyem psikolojik olarak çöktüğü zaman beden de mecbur ona uyuyor.
Bu sebeple sanırım 5,5 yıllık Japonya hayatımın en ağır griplerinden birini yaşıyorum.
Bir önceki yazıdan sonra nasıl bir geçiş yapmam gerektiğini bilemedim.Program henüz yayınlanmadı.Yayınlanınca kaydedeceğiz bir şekilde paylaşmaya çalışırım.Ama bu telif haklarına aykırı bir durum.Elimden geleni yapmaya çalışacağım yine de.
O programın amacı yurtdışında yaşayan Japonların o ülkelerde alışamadıkları,zorlandıkları şeyleri göstermek.Sonra stüdyoda o ülkenin kadınlarına siz de böyle düşünüyor musunuz diye sormak.Ama program yeni olduğu ve stüdyoda 28 yabancı kadın olduğu için henüz sistem tam oturmamış.Videodan sonra sadece o ülkenin kadınına sormuyorlar diğer yabancılara da soruyorlar.
Sadece Türkiye anlatılmadı yani.
Videodaki şeylerin varlığından,yorumlarda yazdığınız olaylardan haberim var.Ülkemin iyisini de kötüsünü de biliyorum.
Ben ne Japonları (ne de diğer ülkeleri) ne de Türkiye'yi övüyorum.Ne de gereksiz bir düşmanlık besliyorum.

Ben kendimce yurtdışında yaşayanların bireysel adım atmamaları gerektiğini düşünüyorum.Türkiye'de yanlış bir şey yapıldığında A yaptı oluyor.Ama Japonya'da ya da başka ülkede aynı yanlışı yaptığınızda Türk yaptı oluyor.Ben İsveç'teki ve Almanya'daki Türklerin anlatılış şekline daha çok üzüldüm.Duymadığım,bilmediğim şeylerdi.Anlatılanlardan daha sapık bir millet Japonlar ama biz oraya siz öylesiniz biz böyleyiz demek için gitmedik.

Stüdyoyu terk etseydiniz diyenler olmuş.Açıkçası bunu hiç düşünmedim kendi adıma.Çünkü videoda bunu gerektirecek bir durum yoktu.Yabancı konukların açtığı konular can sıkıcıydı sanırım ve umarım onlar yayınlanmaz.Zaten +18 konular olduğu için kesilecektir diye umuyorum.
Bir de çekip gitmek onları doğrulamak olurdu.Biz kalıp böyle şeylerin var olduğunu ama ülkenin genelinin böyle olmadığını anlatmaya çalıştık.

Bu arada Japon bayan ve Türk eşi Fatih semtinde oturuyorlar.Yani o bayanın orada mini etek giymeye çalışması da garip bir durum.Zaten bunu dile getirdim.
Japonlar her yere plaja,pikniğe,alışverişe ve dağın tepesindeki tapınağa bile mini etek ve topuklu ayakkabı ile gidiyorlar.Ben de bunu anlattım.Biz de mini etek giyiyoruz ama nerede,ne zaman ve neden giydiğimizi biliyoruz diye de ekledim.
O noktada Bebek şehrini seviyorum diyen Japon ünlü kadın bana hak verdi.Geçenlerde tapınakta minicik etek giyen Japon kızı gördüğünü ve ona kızdığını ekledi.

Yani elimizden geleni yaptık.Şimdi yayınlanacağı günü bekliyoruz.Diğer ülkeler için de olumsuz şeyler söylendi.Ya da tam tersi iyi yönleri tanıtıldı.
Bizim de yemeklerimiz ve meyve sebzenin ucuzluğu konuşuldu.

Benim önceki yazıda anlatmak istediğim.Japonlar neden bizi böyle anlattı değil.Neden böyle yapıyoruz.Neden böyle davranıyoruz.Yani bu açıdan anlatmak istemiştim.

Benim hala umudum var.Umarım bir şeyler değişecek.Ve bunda azıcık bir payım olursa ya da olduysa benden mutlusu yok.





18 Nisan 2013 Perşembe

İşte Anlatmaya Çalıştığım Buydu

Geçen hafta Tokyo'da yaşayan bir Türk arkadaştan telefon aldım.Tokyo'da bir kanal yeni program için Japonya'da yaşayan Japon'la evli bir Türk bayan arıyormuş ne dersin dedi.
Ben de bana uygun olduğunu ve iletişim bilgilerimi verebileceğini söyledim.
Sonrasında ajans çalışanı ile görüşme yaptım.Program ve gün bilgilerini verdi bana.
Format olarak programı çok sevdim.Yurt dışında yaşayan ve o ülkenin vatandaşı ile evli Japon bayanlarla video çekiyorlar.Sonra bu videoları stüdyodaki yabancı ve Japonya'da yaşayan bayanlarla üzerine konuşuyorlar.
Her hafta 2 ülke yayınlanıyor.2 hafta sonra Türkiye ve İsveç yayınlanacak.2 gün öncesine kadar sadece ben çıkacaktım.Salı günü programın ilk bölümü yayınlanınca tek kişiyi yetersiz bulmuşlar böylece o gün konusu olan ülkeden 2'şer kişi çıkmasına karar vermişler.Son gün Tokyo'da master yapan Ayşe'yi bulmuşlar.Ayşe ile istasyonda tanıştık.Kendisi Türk ile evli ve başörtülü.İzmirli oluşundan ötürü aynı kafa yapısında ve aynı samimi davranışlar içinde bulunduğumuzdan çok sevindim onun gelmesine.Yani gerçekten tanıştığıma memnun oldum.
Dün bu sebeple Tokyo'ya gitmiştim yani.Öğleden sonra bütün gün program çekimindeydik.2 program üst üste çekildi.Acayip yorucu bir şey.Ama benim bünyem strese ve haksızlığa karşı çok zayıftır.Bu sebeple hasta oldum bugün.Bıraksan 10 gün çıkmam yataktan ama bugün Türkçe dersim var.Hemen iyileşmem gerek.

Uzun girişten sonra blogda zaman zaman değindiğim şeye gelmek istiyorum.Yurtdışında yaşayan bireyler olarak bireysel düşünmememiz gerektiğini trilyon kere söyledim.Çünkü senin giyimin,konuşman,davranışın karşındaki insanda Ali,Veli olarak algılanmıyor Türk olarak algılanıyor.
Yani sen iyi birisi olduğunda Türkler iyidir,sen kötü birisi olduğunda Türkler kötüdür diye algılanıyor ve daha da kötüsü böyle aktarılıyor.

Program için İstanbul'da bir çekim yapmışlar.Japon bayan ile evli Türk erkeğine bütün maçolukları yaptırmışlar.
Giydiği eteği çıkarttırdı,sonra git tişörtünü değiştir dedi,git çorap giy dedi,olmadı üzerine ceket al dedi.Oyuncak satıcısı ile konuştuğu için azarladı,kız arkadaşıyla cafeye gitmesine izin vermedi,onları bildiği bir cafede bıraktı ve gidene kadar 100 kere dönüp kontrol etti.
İlk bölümde ülkemiz böyle tanıtıldı.Sonra bizlere de soruldu.Sizin ailenizde de etrafta da böyle mi denildi.Hayır tam olarak gerçeği yansıtmıyor desek de açıklama yapamadık pek.Çünkü onlar karar verdikleri gibi tanıtacaklardı ülkemizi.Tv çalışanından bir Japon bayanı mini etekle İstanbul'da yürütmüşler ve arkasından bakan Türk erkeklerini gösterdiler.Yani Türk erkeği eşittir sapık.Tamam yalan değil böyleleri de var ama herkes böyle değil diye savunduk.
Tam bu noktada Alman kız söz aldı.Türk erkekleri böyle değildir.Almanya'da çok popülerdir onlar.Ten renkleri,gözleri çok güzeldir dedi.O sırada Estonya'lı kız açık söyle neden meşhur olduklarını dedi.Ve konu burada anlatamayacağım noktalara geldi.Sanırım hatta umarım oralar kesilir.
Derken ünlü Japon konuklardan bir kadın (annesi Japon babası İsveçli) İsveç'te de çok Türk olduğunu ve genelinin sapık olduğunu ve kadınlara baktıklarını söyledi.Yine savunmaya çalıştık ama yani ağlamak istedim.
Allah'tan yanındaki Japon ünlü bayan Türkiye'nin öyle bir ülke olmadığını belki de şehirlere göre farklılık gösterebileceğini söyledi.Hatta Bebek'e bayıldığını söyledi.
İkinci yarıda Türklerin misafirperverliğinin çok yorucu olduğu vurgulandı.Japon bayan akşama misafir gelecek diye sabah 9'da pazara çıktı alışveriş yaptı.Sonra eve gelip bütün gün yemek yaptı.Akşamına eşinin annesi ve 4 erkek arkadaşı (kuzenleri ve kardeşleri diye tanıtıldı) geldi.Oturdukları yerden kalkmadılar.Yemek masası olduğu halde Japon bayan yer sofrası kurdu.Bütün her şeyi tek başına taşıdı.Ve onlar yerken yemek yemedi.Bizde böyleymiş çünkü.Yemek bittikten sonra sofrayı yine tek başına kaldırdı.Arkasından çay servisi yaptı.Çaydanlığı da ortaya koydu.Mutfağa gidip bulaşıkları yıkamaya başladı elde.Ve içeriden sürekli çay bitti gel diye çağırıldı.Bizde böyleymiş erkek kendi çayını koymazmış.Bildiğiniz hizmetçi gibi tanıtıldık yani.Bir misafirperverliğimiz vardı bak ona da ne oldu.
Sonrasında annesi ve 1 arkadaşı 01:00 civarı gittiler.3 kişi geride kaldı ve okey oynamaya başladılar.Saat 03:00 civarı birinin uykusu geldi.Ve Japon bayan erkeklerin arkasında bulunan çekyatları zorlaya zorlaya açıp yatak yaptı.Bu arada bizim 4 Türk erkeği yerde okeyin başındalardı.Sonra çekyat tanıtıldı her Türk evinde 2-3 tane olur gelen misafirler için falan denildi.Sonra arkadaşlardan biri döndü yattı.Üzerindekilerle hem de ve örtü falan da yoktu.

Nasıl beğendiniz mi imajımızı?

Şimdi google'a Japonya'daki Türkler,Nagoya'daki Türkler yazın bakın neler bulacaksınız.Japonca aratsanız neler neler bulacaksınız.
İşte bireyselliğin mal olduğu şeyler.

Özellikle yurt dışında kendimizi değil ülkemizi temsil ettiğimizi fark ettiğimiz anda belki her şey daha güzel olacak.

Ben bildiğiniz psikolojik yıkımdayım.Dünün bedensel yorgunluğundan çok zihinsel ve duygusal yorgunluğunu yaşıyorum.

Türk erkeği kibardır,eşini korur az biraz da kıskanır dedik demesine de bakalım ne kadarı kesilecek ne kadarı yayınlanacak.

Üzgünüm çok!

Japonya'da televizyona çıkacağıma da sevinsem mi üzülsem mi bilemedim.


edit:Öncelikle programın amacı yurtdışında yaşayan Japonların zorlandıkları konulardı.Bu sebeple diğer ülkede yaşayan kadınlar da o ülkeler hakkında olumsuz buldukları ya da farklı buldukları şeyleri söylediler.
Ve bizim ülkemiz hakkında ne yazık ki olmayan şeyler değildi gösterilenler sadece biraz fazla uç bir örnek geldi bana.Benim ailemde veya çevremde görmediğim şeyler olduğu için belki de.
Programı terk edemezdik çünkü bu onları doğrulardı.Orada olup öyle olmadığını anlattık Ayşe ile birlikte.Yani elimizden geleni yaptık.2 saat boyunca çekim yaptık.Tabii ekranda 45 dakikası gösterilecek.Dua edelim de cevaplarımız yayınlansın.
Olmayan şeyler gösterilseydi yani videolarda rol yapılmış olsaydı çekip gidilebilirdi ama ne yazık ki olmayan şeyler değildi.
Beni en çok üzen İsveçteki ve Almanyadaki Türklerin imajı oldu.Yani oralara hiç gitmedim ama anlatılanlara üzüldüm açıkçası.
Yani onlar neden böyle anlattıdan çok biz neden böyle davranıyoruz dışarıdaya üzüldüm.

16 Nisan 2013 Salı

Ted Videoları


Zaman buldukça,aklıma geldikçe Ted sitesinden konuşmalar izliyorum.Gerçek insanların hayattan anladıklarını aktarmalarını seviyorum.Alt başlıklardan moduma göre seçme özelliğini de seviyorum.
Beni güldürsün mü,ilham mı versin ya da büyülesin mi kendim seçiyorum.
Son zamanlarda telefonuma da indirdim.Gece uyumadan önce bir konuşma izleyip öyle dalıyorum uykuya.
Telefonla izlemenin şu güzelliği de var konuşma anında beni etkileyen cümlelerin ekran görüntüsünü alabiliyorum.

Bazen tanıdığım insanlar olmasını istiyorum bazen de kimmiş bu acaba diyerek açıyorum.John Wooden videosunu da kim acaba diye açtım.Bu yazıyı yazmak için hakkında araştırma yapınca 2010 yılında vefat ettiğini okudum.Üzüldüm açıkçası.
Vikipedia'ya göre kendisi eski bir ABD'li basketbol oyuncusu ve antrenörüymüş.Zaten konuşmasında spor da geçiyor.
Ted'in diğer güzel özellikleri de hemen hemen bütün konuşmalar da Türkçe alt yazı seçeneği var.Yalnız bu konuşmadaki çeviriyi biraz eksik(özensiz) buldum.Muhteşem İngilizcem yok ama bana öyle geldi.

Bu konuşmada beni etkileyen sözler şunlar oldu.

 Bloğumu başından beri okuyorsanız.Yukarıdaki düşüncelere sahip olduğumu da biliyorsunuzdur.Her bir harfine katılıyorum.
İşte bu da benim hayatımın özeti bile sayılabilir.Ben en karanlık anımda bile umut etmeye devam edenlerdenim.Bazen bu çok acıtır ama en doğrusu bu bence.

Yani konuşmadan benim aldığım mesajlar bunlardı.Siz de size mesaj olabileceğini düşünüyorsanız buradan izleyebilirsiniz bu konuşmayı.

Umudunuzu öldürmeyin daha da önemlisi öldürtmeyin!

John Wooden vikipedia sayfası için buraya tık tık

Ted ana sayfa için buraya tık tık

15 Nisan 2013 Pazartesi

İnstagram ile Pazartesi #89


instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik
Ablamın kullanıcı adı:sermoon09
instagram artık web üzerinden de bakılabilir oldu.Beni instagramda takip etmek isterseniz buyrun bu linke.

Bakalım neler olmuş geçen hafta.


 Alışveriş merkezinde bir dükkanda Türk fındığı buldum ve hemen satın aldım.Onu orada bırakamazdım sonuçta :)
 Sakura görmek için gece yola çıktık.Her zamanki gibi arabada uyudum.Gözümü açtığımda manzara buydu :) Yamulmuş çoraplarımı görmezden gelin :)
 Fossil outletten alışveriş yaptım.Aklım alamadıklarımda kaldı.Videosu için buraya tık tık 
Aslında arkamızdaki sakuralar çok güzeldi ama yanlış ışığın mağduru oldular.Biz çıktık sadece olmaz mı?

 Nagoya'da bir dil okulunda Türkçe öğretmenliğine başladım.Türkçe dersi talep eden oldukça öğrencim olacak.Dua edin bana :) Işıl burada tanıştığım bir Türk arkadaşım onun sayesinde bu işe sahip oldum.Teşekkürler Işıl :)
 Okulun sistemi şu.Önce öğrenmek istedikleri dile başvuruyorlar sonrasında öğretmen 30 dakikalık demo ders hazırlıyor.Dersten sonra öğretmen okuldan çıkıyor.Ve öğrenci ile okul mini toplantı yapıyorlar.Öğrenci öğretmenin anlatışından memnun kaldıysa derse başlıyor.Demo derse takım elbise ile gitmek şart.Diğer dersler ise klasik olmak zorunda.Kot,spor ayakkabı falan olmayacak yani.
Bu da verdiğim bir demo dersin çıkışında çektiğim fotoğraf.
 Ah bu Sihirli Günlük beni sürekli mutlu ediyor.Daha önce yolladığın kalemlere bayıldım demiştim bir videoda hemen setlerini yollamış.Nasıl mahçup ve nasıl mutlu oldum anlatamam çoooook teşekkür ederim.Yeni iş ve yeni kur öncesi güzel bir hediye oldu.Sağol!!!
Sihirli Günlüğüm bloğu için buraya tık tık :)
 Yoshi ile aynı koltukta yanyana farklı diziler izliyoruz.Yaşasın teknoloji :) O telefonunu televizyona bağlayıp House seyrediyor,ben ipad'den (kulaklıkla) Supernatural izliyorum.Bir kere daha ilanı aşk ediyorum.Deannnnnn çok fenasın sen ya :) Yoshi'nin haberi var sorun yok :D
Bu fotoğrafı bugün çektim.Trende eve dönerken :) Türk ayranı satışa çıktı demiştim.Trende reklamını görünce çoook mutlu oldum.
Japonya'da ayran yazısı için buraya tık tık

İşte böyle geçmiş bir hafta

Daha fazla fotoğraf için tumblr'e buyrun