31 Mayıs 2018 Perşembe

Çakıcı'nın İlk Kurşunu



 Nasıl özlemişim Sabahattin Ali kalemini. Kitaplığımda yarım bekleyenlerden biriydi. İş için trene binmek zorundayım.  Giderken tren boşa yakın oluyor. Ohhh açıyorum kitabımı tren benim, dünya benim oluyor.

Çakıcı'nın İlk Kurşunu kitaptaki en vurucu öykü. Bitirdiğim gece bir yumruk oturdu göğsüme. Tıkandım, sinirlendim ve üzüldüm.
Ne kadarı gerçek ne kadarı kurgu bilemiyorum ama  ne zor dönemlerden geçiyor insan, ülke, dünya. Her günümüz bir şükür sebebi aslında, unutuyoruz.

Sabahattin Ali'nin dilini, benzetmelerini, döneme ışık tutuşunu çok seviyorum. Bir Sökeli olarak, Ege öykülerini bir başka seviyorum tabii ki.

Bu sene inşallah basılmış bütün Sabahattin Ali kitaplarını okuyacağım, hedef bu yani. Bu hedef yolunda bir tane daha bitirmiş olmak beni çok mutlu ediyor.



30 Mayıs 2018 Çarşamba

Bloğumu Özledim ve Bununla Beraber Blog Okuyucusunu da



 Dün gece Yoshi ile yemeğe gittik. Oradan buradan sohbet ederken eski yaşadığımız yerden konu açıldı. Orada gittiğimiz cafelerden falan. Bir yer vardı hem kırtasiye hem de cafe. Yoshi bir türlü hatırlayamadı. Bloğa baktım yazısı var mı diye. Birçok yeri yazmış, orayı atlamışım.
Neyse arşivin içinde dolanırken, hayatımıza daldık bir anlamda. Vay nereye gitmişiz, ne yemişiz. İspanyol yemekleri kursuna bile gitmişiz.

Biz böyle arşive dalınca, bloğumu özledim. Tabii sonrasında blog okuyanları da özledim.

Çoğumuz hem blog yazar hem de okurduk.
En güzeli de okuduğumuzu anlar, yazı ile alakalı yorumlar bırakırdık.

Kendi adıma şimdi instagram ve YouTube'da daha aktifim. Bloğumu resmen unuttum.

Ama şuna yüzde binbeşyüz eminim. Blog okuyucusu daha kıymetli ve kaliteli.

Biz kendi fotoğraflarımızı paylaşmazdık ama aramızda güven vardı.

Hepimiz aynı fikirde olmazdık ama aramızda saygı vardı.

2 gün yazmasak, endişe vardı.

İnstagramda paylaştığım bir Türkçe kitabın  altına 'cınımmm ben bunu Türkiye'de bulabilir miyim yazabilecek bir cehalet yoktu sayfalarımızda.

Ya da 'sen yalan söylüyorsun senin kızın ölmedi, sen fenomen olmak istiyorsun' diyebilecek kötülükte bir zihniyet de yoktu.

Sırf kendi dedikodu seviyor diye, sana da dedikodu yaptırmaya çalışan da yoktu.

Fesatlıktan, eziklikten saldırmak da.

Güzeli, doğruyu, acıyı paylaşmak vardı.

Bir çoğumuz bekardık, nişan yaptık, kına yaptık, düğün yaptık, bebek yaptık ve paylaştık.

Onda var bende niye yok duygusu da yoktu.


En güzeli de okurdu herkes, yazardı ve okuduğunu anlardı!

İlkokul kitaplarında kıl olurdum 'Okuduğumuzu Anladık Mı?' bölümüne. Şimdi anlıyorum ki adamların bir bildiği varmış. Okuduğunu anlamayan o kadar çok ki! Kitabı sadece böyle bassalar,  okuduğumuzu anladık mı dersi koysalar yeridir.

Ben bloğumu da, bana kattığı insanları da çok özledim. Evet çoğumuz instagramda yine beraberiz. (çok şükür)  Ama bu yeni türeyen tür, korkutucu.

Bunların çocukluğu da, ergenliği de, kadınlığı da, erkekliği de, anneliği de, babalığı da, insanlığı da KORKUTUCU!

Yürekleri fesatlıkla dolu, nereden ve nasıl saldıracaklarını bilemeyen, okuduğunu anlamayan bir kitle bu!

Çok şükür azlar ama varlar!

Allah hepimizi böylelerinden uzak tutsun!

Amin!


2 Mayıs 2018 Çarşamba

Biliyorum, Çok Şey İstiyorum



Biliyorum, çok şey istiyorum sizden.
İnsanlığınızdan, vicdanınızdan, kadınlığınızdan ya da adamlığınızdan!

20 haftalık hamileyim.
Duyurmadan önce imalardan yorulmuştum.
Hayatan vazgeçme, ikinci bir çocuk sana iyi gelecektir!
Tedavi olsana gibi iyi niyetlerinizde ezmiştiniz beni.

Şimdi tadaaaa hamileyim lütfen canımı acıtmayın olur mu demiştim.

Aynı kesim bu sefer 
cınımmmm biliyorsun nazar var paylaşma bu sefer diyerek üzerime gelmeye başladı.
Hamilelik 9 aylık bir süreç
Hani iyi geçirilmesi gereken!
Hani annenin psikolojik olarak rahat geçirmesi gereken
ve siz gelmiş bana doğmamış çocuğumu da nazardan kaybedebileceğimi yazıyorsunuz!
Kendiniz çarşaf çarşaf çocuklarınızı paylaşırken?


Biz ülkece bilmiyoruz acı çeken kişiye nasıl davranılır, 
ne denir
ne denmez!

bunu ilk nerede anladım biliyor musunuz?

Şu yukarıda gördüğünüz el kadar yavrum tabut içinde musalla taşında yatarken
ben yerde miyim, gökte miyim bilmiyorken
iyi niyetli komşu teyze arkamdan sarılıp 
gençsiniz yavrum yenisini yaparsınız dediğinde!

İşte böyle müslüman!
İşte böyle vicdanlı
İşte böyle harika insanlarız biz!

 her gün gelip neden öldü diye soranları da unutmadım tabii!


Neyse
biliyorum 
sizden çok 
şey istiyorum!

Çünkü yok 
bu kadar insanlığınız
bu kadar vicdanınız

Hemen doğur!
Doğuramadı = Kısır
Tedavi ol = Hayattan Vazgeçme
Hamile= paylaşma ölür!

arkasını dönen herkesin dedikodusunu yapın
sonra kalp kırın deli gibi!
Lafın nereye gittiğini bilmeden öğütler verin
sonra kınayın deli gibi!
Sonra kandil gelir
cuma gelir
bir tebrik mesajı
ohhh sizden iyisi yok
vicdanınız pür pak!

Allah'ım düşmanıma vermesin bu acıyı dedikçe
siz bana zorla isyan ettiriyorsunuz!

Allah sabredenlerle beraberdir!
SABREDİYORUM size!
Daha ne?