17 Aralık 2020 Perşembe

Hayata Dön - Gülseren Budayıcıoğlu

 

   

Bugün Ala ile veda günüydü.
Sonunda bitirebildim. Okuduğum 5. ve şimdilik son (yenisi basılana kadar) Gülseren Budayıcıoğlu kitabımdı.
Sanırım beni en üzen, üzerimde ağırlık bırakan kitabı oldu Hayata Dön. Ve tabii ki en uzun sürede okuduğum. Biraz kitapla, biraz da benimle alakalı bu kadar elimde sürünmesi.

Ala'yı şöyle tanırsınız. İstanbullu Gelin dizisi bu kitaptan uyarlama. Çok fazla benzerlik yok, hatta hiç yok dersem abartı olmaz bence. Ve eğer seyrediyorsanız da Kırmızı Oda'nın Alya'sı.

Kitapta zorlanmamın sebeplerinden biri de Kırmızı Oda'nın ilk iki bölümünü izlemiş olmam. 
Ne yazık ki kitapta doktor konuştukça Binnur Kaya, Alya konuştukça Melisa Sözen geldi gözüme. Bu sebeple zaman zaman uzaklaştım kitaptan. Sonra bunu tam aştım derken. Doktor ve Ala'nın seansları Ala alışana kadar sürekli alıntı hikayelerden oluşuyordu. Bu kadar uzun ve detaylı yazması benim için gerçekçiliğini kaybettirdiği için yine uzaklaştım kitaptan. Sonra bir de kişisel zamanlamam, Türkiye'deki son günlerim, yolculuk stresi falan derken uzadı da uzadı. Ve bu yüzden yarım bir şekilde benimle birlikte Japonya'ya geldi kitap.




Ala doktora alışıp, kendini açmaya başlayınca offf işte kitap burada başlıyor dedim kendime. Başlıyor da aynı anda bir fil oturuyor göğsünüze. Allah'ım Allah'ım diye diye sona geldim. İstabullu Gelin ile kafamda kurduğum aile de neymiş. Sıfır alaka. Gerçek olduğunu bilmek de yükünü arttırıyor insanın.
Ala ve annesinin ilişkisini okudukça kalakaldım. Anneme sarılmak, teşekkür etmek istedim. Bir de Nefes'i izledim sık sık (sanki hep yapmıyormuşum gibi :) ) Ona sarıldım. Annenin açtığı yara nasıl bir boşluk, tahmin bile edemezdim. Tabii altında yatan sebepleri bilemediğimiz için anneyi haklı çıkarabilecek bir sebep yok elimde. Ama onun da hayatının çok zor olduğuna eminim.

Her Gülseren Hanım'ın kitabının sonunda aynı şey düşüyor aklıma. Şu an nasıllar acaba?  Gerçek Ala okur mu bu satırları? Denk gelir mi ki blog yazım ona. Sağ mıdır? Sağlıklı mıdır? Mutlu mudur? 
Eğer olur da bu satırları okursa Ala
Kocaman sarıldım sana hem de kocaman kocaman
Sımsıkı!





Alın mutlaka okuyun diyebilir miyim bilmiyorum.
Ama ben seviyorum Gülseren Hanım'ın kitaplarını. Onunla o odada oturup, insanların hayatına bakabilmeyi.
Şimdi Kırmızı Oda izlemeye devam edebilirim.

2020'nin 29. kitabı olmuş oldu Hayata Dön
Hedefimin çok gerisindeyim ama bahane çok. Gerçek sebep sayılmaz hiçbiri.
Neyse en azından hedef yolunda devam ediyorum.


7 yorum:

  1. Çok teşekkür ederim içerik hakkında biraz da olsa bilgilendim. Hep İstanbullu gelin deniliyordu onun için aklımda soru işaretleri vardı okuyup okumama konusunda bu post aydınlatıcı oldu 💐

    YanıtlaSil
  2. Çok severim Gülseren Budayıcıoğlu'nun kitaplarını, hepsini okudum ama sana katılıyorum en sıkıcı ve kasvetlisi buydu
    Bir de İstanbullu gelinle tek ortak yanı Süreyya ve Esma isimleri
    ne karakterler ne olaylar benzer
    çok hayal kırıklığına uğramıştım
    ama iyi ki kitaptakini çekmemişler istanbullu gelin bence süperdi
    kıymetini bilmeliyiz çocuklarımızın ve annelerimizin haklısın
    öpüyorum seni sergülüm

    YanıtlaSil
  3. Kesinlikle İstanbullu gelin dizisi ile kitabın hiç benzerliği yok bana göre.Ailenin çocuklar üzerindeki etkisi çok büyük.Anne ve babanın evladını sevmesi,okşaması,tatlı bir söz söylemesi bizlere basit gibi gelen küçük bir davranış çocuklar üzerinde inanılmaz etkiler bırakıyor. Anne ve babanın tutumu aslında çocuklarımızın geleceğini etkileyen birer yapı taşı diyebiliriz.Bu taşlar olumlu da olabilir olumsuzda .Temennim tüm anne ve babaların önce kendilerinin mutlu olması, dolayısıyla çocukların da mutlu olması ...

    YanıtlaSil
  4. merhaba yavrum..hem youtube hem de buradan takip ediyorum..çok güzel bir ailesiniz, çok sevdim sizleri

    YanıtlaSil

Vakit ayırıp fikrinizi belirttiğiniz için teşekkürler
Hakaret veya konu ile alakasız olmadığı sürece bütün yorumlar yayınlanır

Sevgilerimle
Sergül