30 Nisan 2016 Cumartesi

Bana Olan Haller



Her gün güzel sözler duyar oldum sizden. Teşekkür ederim kocaman kocaman.
Bunların yanında olmazsa olmaz imalı yorumlar da var tabii ki.

Efsun'suzluğa çare olarak 'bebek yap' diyenlerin yanında, 'hamile olduğumu' iddia etmeye başlayanlar bile var.

Hayır hamile değilim.
Sizce böyle bir psikolojide bebek yapmak çare mi?
Ben daha doğum yaptığım kliniğin 3 sokak ötesine gidemiyorum.
Efsun'la en son gittiğim alışveriş merkezinin yanından geçemiyorum.
Hal böyleyken nasıl?

Ben zaten hazır değilim.
Yeni gelecek bebeğe yazık  değil mi?
Zaten doktorum da henüz erken diyor.

Lütfen imalarınızı daha az can acıtıcı yerinden seçin.

Peki bana olanlar ne?

8 yıldır gitmek istediğim okula gidiyorum ve bu da kendime güvenmemi sağlıyor.

Eskiden Japonların 'hakkımda' ne düşüneceğini çok önemseyip 'görünmez' olmaya çalışıyordum.
Görme gözlüğümü bile 'fazla' dikkat çekmemek için takıyordum.
Şimdi umurumda değil.
Özgürce giyinip, süslenipi parfümlerimi sıkıp çıkıyorum sokağa.
Evet daha önce Japonlar sıkmıyor diye, parfüm de sıkmıyordum.
Ben onlar gibi olmaya çalıştıkça 
ne onlara yaklaşabildim ne kendim olabildim.
Şimdi vakit KENDİM olma zamanıdır dedim.
Ve bu da bakışlarıma, görünüşüme yansımaya başladı sanırım.

Efsun benim yanımda, beni izliyor.
Eee durum böyle olunca 'kendim gibi kendim' olmak zorundayım!

Durum bundan ibaret yani :)


29 Nisan 2016 Cuma

Dinliyorum, Okuyorum, İçiyorum #3




Bu ara çok şükür biraz daha hızlı okuyabilir oldum. Eee o zaman zamanıdır bu yazıyı yazmanın.


Dinliyorum: Bu ara Volkan Konak Aleni Aleni'ye taktım :) dinlemek için buraya tık tık  İnsanın içini kıpır kıpır yapıyor.

Okuyorum: Arkadaşımın hediyesi Kahraman Tazeoğlu - Aşkla Kal. Beni yeni yazarlarla tanıştıranları seviyorum :) Keyifli gidiyor kitap. Okuması kolay, insanı yormuyor ve akıcı.

İçiyorum: Türk kahvesi :) Bizim ailede teyzemdir kahveci. O içtikçe ev kahve kokuyor ve ben de bu kokuya yeniliyorum :) Kahve kokusu kim sevmez?
Tabii ki Japonya'da Türk kahvesi yok. Yanımızda getirdik, stoktan içiyoruz.
Yanındaki tuzlu, karamelli çikolatayı da çok sevdim.
Alter Eco Burnt Caramel Chocolate satın almak için buraya tık tık

Siz neler dinliyor, okuyor ve içiyorsunuz?

25 Nisan 2016 Pazartesi

İnstagram ile Pazartesi #198

instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik
Ablamın kullanıcı adı:sermoon09
Annemin kullanıcı adı:3kizannesi

instagram web üzerinden beni takip etmek isterseniz buyrun bu linke.





Geçen hafta Japonya'ya ilk geldiğim zaman tanışmış olduğum İlkay abi ve ailesiyle buluştuk. Kızları benim Türkçe okulunda öğrencimdi. Büyük kızı Sena ile 8 yıl önce biz :)





Ve 8 sene sonra biz. Sena unutmamış türkçeyi. Yalnız başına Ordu'ya tatile bile gitmiş. Çok keyifli bir akşam oldu bizim için.
8 sene önce misafirim olmuşlardı iki kardeş yazısı burada tık tık 



Can yayınları ne iyi yaptı da çıkardı bu mini kitapları. Trende keyifle okuyorum.




Her gün okula git, gel! Trenleri seviyorum!


Son zamanlarda okuyamıyordum. Geçen hafta biraz okudum, çok şükür evde de!



Ve bugünün Serrose'si!
Pazar günü, gecesi çok zor geçti benim için, uyuyamadım. Uyumadan okula gitmiş olsam da günü iyi kotardım bence. Sırt çantam Dogo linki burada tık tık 

Bu hafta hayırlı, uğurlu ve bereketli geçsin inşallah hepimiz için.
Benim büyük bir sınavım var, dualarınızı eksik etmeyin!


24 Nisan 2016 Pazar

Nasıl Başediyorum?



İşin bir görünen, bir de görünmeyen yüzü var.
Görünen yüzüne az-çok sosyal medya hesaplarımdan şahitsiniz.
Biraz görünmeyen yüzünü anlatmak istiyorum.


Öncelikle hayatı yaşamak gibi, acıyı yaşamak da tamamen size özgü bir şey.
Benim gibi, onun gibi, Ali gibi, Veli gibi değil.
Kendiniz gibi yaşayın!
Sadece acıyı değil üstelik. Her duygunuzu kendi içinizde sindirip, kendinize göre, kendiniz gibi yaşayın.

Öncelikle çok zor!
Kelimelerle anlatılamayacak bir zorluk bu.

Ben Efsun bile diyemiyorum. Kimse ile bu konu hakkında konuş(a)muyorum.
Onun üzerine konuşmak, fotoğraflarına bakmak (ki bakamıyorum), videolarını seyretmek (ki izleyemiyorum) bana iyi gelmiyor. Tam tersi bunları yapmak size iyi geliyorsa yapın.
Evdeki eşyalarını Yoshi ben gelmeden kaldırdı. Ama fotoğrafları hala duruyor.
Onların varlığına alıştığım için sorun yok. Ama aniden çıkan bir fotoğrafı ya da eşyası beni
mahvediyor. 
Geçmeyecek biliyorum, bununla yaşamaya çalışıyorum sadece.
İçimden mutluluk duygusu, gelecek isteği alınmış gibi.
Bıraksan aylarca çıkmam yataktan ama her güne bir küçük hedef, bir küçük dilek koymaya çalışıyorum.
Ha her zaman bunu gerçekleştirecek güç bulamıyorum. Çoğu zaman gün içerisinde odaya kapatıyorum kendimi.
Annem ve teyzem asla sorgulamıyorlar ve beni kendi halime bırakıyorlar.
Böyle bir şey yaşarken, en büyük destek ve köstek yakınlarınız oluyor.
Çok şükür benim eşim, ailem ve akrabalarım benim en büyük desteğim.
Onlara sahip olduğum için şanslıyım.
Çünkü acımı yaşama tarzıma saygı duyuyorlar.
Onu yap, böyle yap, bunu de, bunu söyleme demiyorlar.
Ama böyle insanlar var! Bana sosyal medya aracılığı ile ulaşıp.
Ne yapmam gerektiğini futürsuzca yazıp gidiyorlar.
Benim ne yaşadığımı bilmeden, bu konuda bir eğitimleri olmadan (hoş eğitimi olan bir insanın da uzman görüşünü orta yere çaat diye yazması da saçma ya) 'kendi doğrularını' bana kabul ettirmeye çalışıyorlar.
Her gün, her an ağlıyorum. 
Bahaneye gerek yok. Gördüğüm, duyduğum, okuduğum, aklıma gelen her şey beni güçsüzleştiriyor.

Okul vesilesi ile her gün yeni birileri ile tanışıyorum. Bu da hep aynı sahnenin yaşanmasına sebep oluyor.
Adın, ülken, evli misin, çocuk var mı?

Çocuğun var mı sorusuna nasıl cevap vermem gerektiğini bilemiyorum!

Daha da fenası uzun zamandır görüşmediğin birinden gelen telefon ya da mail!
Geçen hafta buradaki Türklerle yemeğe çıktık.
Keyifli birkaç saatin sonunda eve 'rahatlamış' döndüm.
Telefonumu alıp maillerime baktım. Çeviri işlerini yaptığım Japondan mail gelmiş.
Nasılsın? Bebek büyümüştür değil mi?
diye yazmış.
O anı, o acıyı kelimelerle nasıl anlatırım bilemiyorum.
Tabii ki saatlerce toparlanamadım.

Ertesi gün eski bir arkadaşım aradı. Japonya'da deprem olmuş iyi misiniz?
Bebek ne yapıyor dedi.
Sonrasını hatırlamıyorum.

Efsun'dan sonra telefonla konuşamaz oldum mesela!
Telefonda nasılsın dedikleri zaman, çok canım acıyor.
Mesajlara cevap veremiyorum.
Konu ona gelecekmiş gibime geliyor.
Bir ortamda uzun süre duramıyorum.
Daha sıkılgan, daha amaçsız, daha kırılgan oldum.
Bir de hayatımı daha çok sorgular oldum.
Daha çok sorgulamak daha anlamsız kılıyor her şeyi.
Şu an yeryüzündeki her şey, kendim de dahil
o kadar anlamsız ki!

Hayat ile ölüm arasında olan o ince çizgi, şimdi her zamankinden daha ince!

Efsun'dan önce kendi ölümümü düşündüğüm zaman,
okumadığım kitaplar
gitmediğim ülkeler
izlemediğim filmler
gerçekleştiremediğim hayaller
aklıma gelip hüzünleniyordum.

Şimdi hiçbir şeyde gözüm yok!
Çabuk gelse diye bekliyorum.
Geçecek belki, bilmiyorum.
Dediğiniz gibi yeni bir bebek de olabilir ilacı ama ben iyileşmek istemiyorum.
Bu dünya fazla kötü geliyor artık bana.

21 Nisan 2016 Perşembe

Neden Japonca Okuluna Gidiyorum



Neden Japonca okuluna gidiyorum?

Okul bitince ne olacak?

Okul nerede ve ne kadar?

Okul haftada kaç gün?



Japonya'ya geldiğimden beri içimde uhde kalan tek bir şey vardı. O da her günlük Japonca okulu. Maddi imkansızlıklardan dolayı gidemiyordum ne yazık ki.
Çünkü okul 1 yıllık (800 saat) 698,000 yen (18,000 tl civarı)
Şimdi de banka kredisi çektik. 

Neden böyle bir şeyi istedim. Efsun'dan sonra Japonya'ya dönecek gücü bulamadım kendimde. Yüzleşmekten korktum. Her gece sabaha uyanacak bir sebep yaratmaya çalışıyorum.
İçimdeki acı, beni elde etmesin diye bulduğum her umuda sarılıyorum.
Hal böyle olunca beni diri tutacak, sabaha uyanmak için sebep olacak bir itici güç aradım.
İçime dönüp baktığımda bana iyi gelebilecek tek şeyin 'bir şeyler öğrenmek' olduğuna karar verdim.

Yoshi'yi ikna etmek kolay olmadı tabii ki. Hem maddi hem de manevi (çünkü bu psikolojide altından kalkamayacağımı düşündü) zor bir süreç bizim için.
Okul her gün sabahtan öğlene kadar. Sınıflar seviye tespit sınavı ile belirleniyor.
Devamlılık zorunluluğu var. Ve okul sonu bitirme sınavı var.
Tam bir dil okulu yani.

3 haftadır gidip geliyorum. Konular ağır, beynimi yakacak kadar ağır hem de.
Efsunsuzluk canımı yakıyor, dersler beynimi. Böylece geçinip gidiyorum işte.

Okul bitince ne olacak?
Daha iyi seviyede Japonca okuyup, yazabileceğim.
Konuşmamda büyük oranda sorun yok zaten. Amaç daha iyi olabilmek.

Ben acımı, bir şeyler öğrenerek, hayata karışarak yenmeye çalışıyorum.
Geçmeyecek biliyorum ama böyle böyle devam edecek.

Çıktığım bu yolda dualarınızı esirgemezseniz sevinirim!

Okulum hakkında detaylı bilgi için buraya tık tık 

20 Nisan 2016 Çarşamba

Üzgünüm



     Çokça sorulur oldu bu gözlüğüm. Geçen sene Asos'tan almıştım. Linki burada tık tık 

Ama stoklarda kalmamış ne yazık ki. Adı ya da modeli yardımcı olur belki.

Benzer modelini bilerler yoruma yazarlarsa, isteyenler de bulabilir böylece.

18 Nisan 2016 Pazartesi

İnstagram ile Pazartesi #197

instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik
Ablamın kullanıcı adı:sermoon09
Annemin kullanıcı adı:3kizannesi

instagram web üzerinden beni takip etmek isterseniz buyrun bu linke.




Iwakura şehrindeki arkdaşım İlknur'u ziyarete gittik. Şansımıza sakura festivali vardı ve çok kalabalıktı. Hem gündüz hem de gece videolarını çektim yayınladım.

Gündüz için buraya tık tık gece için buraya tık tık 


Okul başladıysa 'okul selfie' serisi de başlayabilir :)  Gözlüklerimin yazısı burada tık tık 

Yoshi iki günlük Tokyo'ya gidince biz de evde kadınlar günü yaptık.

Yılın ilk çorapsız ayakkabısını giydim. Açılışı yaptığım ertesi gün hava birden soğudu. Çok garip yani!
 Ayakkabım buradan tık tık 



Hayat sandığımdan daha çok zorluyor beni. Ama denemeye, çabalamaya devam.
Herkese keyifli haftalar!

16 Nisan 2016 Cumartesi

5 Bin Yen



 Bir ara bloğa yazacağım ama tekrar okula başladım. Her gün Japonca okuluna gidiyorum. Perşembe günleri de JLPT sınavı için ek kurs almaya başladım. JLPT testi için buraya tık tık

Sabahtan okul, öğleden sonra da kurs var. Ben sınıftan çıkmadan kursu beklerken. Öğretmen acıkırsın git bir şeyler al gel dedi. Ben de cüzdanımı alıp konbiniye gittim. Cevizli ekmek ve kahve alıp çıktım. Ödemek için 10 bin yen verdim. 9 bin küsürümü alıp cüzdanıma koydum.
Eve dönerken postaneye uğrayıp teyzem için para çektim. Tam çektiğim parayı teyzeme verecekken 5 000 yen'in ucunun yok olduğunu gördüm. Ve tabii ki çok ama çok sinirlendim. Paranın bana bilerek 'kaktırıldığını' düşündüm.
Polise ya da tekrar trene binip, okulun arkasındaki konbiniye gitmeyi düşündüm. Hemen Yoshi'yi aradım ve o da geri gidip değiştirmemi söyledi. Sonra aklıma fotoğrafını çekmek geldi. Yoshi fotoğrafı görünce aaa tamam önemli değil bunu banka değiştirir dedi. (bu uygulama sanırım Türkiye'de de varmış)
Böyle anlatıyorum ama o an başıma giren ağrı, kandırılmışlık hissi falan filan ağladım. O yarım saat fenaydı yani.
Cuma günü okula gittim ve öğretmenime böyle anlattım. O da Yoshi gibi yanlışlıkla verildiğini düşünüyor. Çıkarıp cüzdanından bana tam 5 bin yen verdi. O kendi gidip, bankadan değiştirecek sonra.
Öyle işte, 8.5 yılda ilk defa başıma böyle bir şey geldi. Anlatmak istedim. Belki benim gibi bilmeyenler vardır. Türkiye'de de değiştiriliyormuş. Ama sanırım paranın en az %60-70 i olması gerekiyormuş.

9 Nisan 2016 Cumartesi

Dinliyorum, Okuyorum, İçiyorum #2


Dinliyorum: Bu ara modumu yüksek tutacak şarkılara ihtiyaç duyuyorum. Böyle kıpır kıpır olsun, kanımı kaynatsın ve hatta uykumu açsın. Bunlardan biri olan Murat Dalkılıç - Kırk Yılda Bir Gibisin
tık tık

Okuyorum: Bu aralar Japonca okuluna uyum sağlama çabalarım yüzünden pek okuyamıyorum. Bu noktada kısa kısa bölümlerden oluşan kitaplar kurtarıcım oluyor. Bunlardan biri olan Kelebeğin Hayat Sırları var elimde. Sanırım Nil Karaibrahimgil'in köşe yazıları derlenmiş. Genelde bu tarz derleme kitapları ile aram pek iyi olmasa da şimdilik güzel gidiyor.

İçiyorum: Son iherb alışverişimde buraya tık tık  Yogi çaylar satın almıştım. 4'üne de bayıldık. Annem ve teyzem de içiyorlar zaman zaman. Ben de her gün içiyorum mutlaka. İçimleri keyifli, bitki çayı acılığı ya da keskinliği yok. Hafif bir tatlılıkları da var hatta. Japonya'da yaşayıp green tea almak biraz mantıksız olsa da merakımdan almıştım. İçimi çok kolay, dili acıtmayan, aroması da çok baymayan güzel bir çay bence.

Yogi çaylarının her birinin mesajlı olmasını da çok seviyorum. Her içişimde niyet çekiyorum resmen :) Annem ve teyzem de ben yokken içerlerse kağıdı saklayıp, çevirsene şunu diyorlar.

Green Tea Blueberry Slim Life tea satın almak için buraya tık tık

Siz neler dinliyor, okuyor ve içiyorsunuz?



7 Nisan 2016 Perşembe

Japonya'da Şişman Olmak Yasak Mı?



Her şey bu paylaşımla başladı. Bu yazı yüzünden en çok sorulan sorulardan biri oldu. Ben de cevapladım :=)

İyi seyirler

4 Nisan 2016 Pazartesi

İnstagram ile Pazartesi #196

instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik
Ablamın kullanıcı adı:sermoon09
Annemin kullanıcı adı:3kizannesi

instagram web üzerinden beni takip etmek isterseniz buyrun bu linke.




Burada olmayı, bu seriyi yazmayı özledim. Japonya'ya döneli neredeyse 3 hafta olacak. Umduğumdan çok daha zor geçiyor. Anne ve teyze takviyesi olmasa halim ne olurdu bilemem.
Geçen hafta Takayama şehrine gittik. video için buraya tık tık 




Sonrasında Iwakura şehrine İlknur'a misafirliğe gittik. Onun evinin oralarda da dolaştık. Iwakura videosu için buraya tık tık 


El ayak çekilince kendime kalıyorum. O noktada da kitaplara ve müziğe sığınıyorum.


Annemleri alışveriş merkezlerine götürüp, ben arabada uyuyorum :)

Teyze yeğen kahve keyfi de yapıyoruz zaman zaman.


Ve sonra bütün her şeyin üzerine yağmurlar yağıyor. 


Ben hala denemelere devam ediyorum. Hayata alışmaya, karışmaya çalışıyorum.
Umarım hepimiz için çok güzel bir hafta olur!
Sevgilerimle
Sergül