30 Nisan 2015 Perşembe

1 Aylık Anneden Mektup


Seninle tanışalı, sana kavuşalı bir ay oldu. Gecesi, gündüzü dolu dolu 1 ay!

Annelik,
garip, yorucu, eğlenceli, endişeli, farklı bir duygu. Tabii hepsinden öte çok ama çok güzel bir duygu!

Garip çünkü, bir anda biri geliyor ve senin her şeyin oluyor. Onu korumak, kollamak ve kimseyle paylaşmamak istiyorsun. Ben hala inanamıyorum 'anne' olduğuma. Bakıp bakıp Efsun'a sen benim misin diyorum :)

Yorucu çünkü, açıklamama gerek var mı :) düzensiz uykular, emzirmeler, ağlamalar ve zaman zaman gaz sancıları yüzünden sabahlamalar :)

Eğlenceli çünkü, ayy osurdu, güldü mü o, bana baktı, şaşı yaptı, aman dil çıkardı modunda şebeğe bağlıyor insan :) Bir osuruğun bu kadar komik olabileceğini düşünemezdim.

Farklı çünkü, sizi değiştiriyor otomatik olarak. Eskiden sizi iğrendiren, asla yapamam, midem bulanır dediğiniz şeyler sizin günlük rutininiz oluyor. Ay ben bebeği tutamam falan diyenlerdendim ben de ama insan kendi bebeğini kucaklarken o duygu içinizden yok oluyor. Ve sanki kırk yıllık bebek tutucusu gibi buluyorsunuz kendinizi :)

Çok güzel bir duygu çünkü, biri için dünyada biricik oluyorsunuz. Yokluğunuzda çığlık çığlığa ağlayan bebek, kokunuzu duyduğunda, sizi hissettiğinde bir anda duruyor. İşte o an dünya da duruyor sanki. Sihir gibi bir şey. Varlığınız biri için sakinleşme sebebi olurken, onun varlığı ise sizin yaşama, daha iyi biri olmaya çalışma sebebiniz oluyor.

Allah bu duyguyu isteyen herkese yaşatsın.

Allah herkesin evladını anne babasına bağışlasın!

Kızım, Efsun'um dünyada 1. ayın kutlu olsun!

Dilerim hayat hep iyileri çıkarsın karşına!

Bahtın güzel olsun!

Seni çok seviyorum!

Annen Sergül


29 Nisan 2015 Çarşamba

ilk gezmemiz


Dün (kırkımız çıkmadan) ilk defa evden dışarı çıktık. Şansımıza hava çok güzeldi. Annemin daha önce almış olduğu saati değiştirmek için Toki Outlet'e gittik. Ben uzun zamandır ilk defa dışarı çıktığım için çok mutluydum. Ama doğruyu söylemek gerekirse bu mini ziyaret yordu beni. Sanırım biraz daha zamana ihtiyacım var, onu anladım.


Arabamızı da ilk defa kullanmış olduk böylece. Resmen bayıldım kendisine. Hayatımda bu kadar kolay sürülen, hızlı manevra yapan ve kaldırımlara sorunsuz çıkan bir bebek arabası görmemiştim. Tavsiye ederim kesinlikle!



Neo'nun da hastane günü olduğu için onu alıp pet kliniğine de gittik. Neo kronik kalp hastası bu yüzden düzenli ilaç kullanıyor. Her ay kontrolleri var bu yüzden.



Saat değiştirmek için Fossil' e girince çantalara bakmamak olmazdı. Geçen seferden aklımda kalan bu güzeli kendime doğum hediyesi olarak aldım. zaten insanın almaya niyeti olunca, bahane bulabilir kolayca.



Ve kapanış pozumuz 3 kuşak :)

İlk gün yorucu ama pek keyifli geçti bizim için!


27 Nisan 2015 Pazartesi

İnstagram ile Pazartesi #178

instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik
Ablamın kullanıcı adı:sermoon09
Annemin kullanıcı adı:3kizannesi

instagram web üzerinden beni takip etmek isterseniz buyrun bu linke.






Efsun'u uyutma ve emzirme anlarında 2 sayfa da olsa okumaya çalışıyorum. Bu ara elimde Beş Parasızdım ve Katilimi Arıyordum kitabını okuyorum. Aslında bir devam kitabı ilk kitabı da okumuş ve sevmiştim. Kitap kaldığı yerden devam ediyor. Çok akıcı bir kitap, hemen bitebilir ama yeni anne olunca hemen bitmiyor ne yazık ki :)


Bu ara bolca misafir ağırlıyoruz. Bu yakışıklı da onlardan biri.


Bu da ben kızı uyuturken diyeceğim ama kim kimi uyutmuş dersiniz?

İşte böyle geçti bir hafta. 

                                                       Umarım bu hafta da çooook güzel geçer.
                                                        Daha fazla fotoğraf için tumblr'e buyrun 

26 Nisan 2015 Pazar

Duy da inanma




Görümcemden bir doğum dedikodusu aldım ki kulaklarıma, hatta kulaklarımıza inanamadık! 
Efendim, bazı Japon kadınlar doğumdan hemen sonra kendi plasentalarını yiyorlarmış, gençleşmek, güzelleşmek için.
Neden? Çünkü plasenta içerisinde çok fazla miktarda kolajen bulunuyormuş. Vallahi ben yemedim ve sanırım asla da yemem.
Doğumdan sonra yani bebekten sonra ikinci doğum gibi vücuttan atılan plasentayı yemek kimin aklına geldi acaba ilk olarak? 
Bir de sanırım Çiğ, yani Öylece yiyorlarmış .
Gençleşmek uğruna yerim ben der misiniz?
Yoksa benim gibi iyyyy der geçer misiniz? 


21 Nisan 2015 Salı

İnstagram ile Pazartesi #177

instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik
Ablamın kullanıcı adı:sermoon09
Annemin kullanıcı adı:3kizannesi

instagram web üzerinden beni takip etmek isterseniz buyrun bu linke.



İyi haber bugün Pazartesi değil :) Dün unutmuşum ya ben yazmayı. Bugün Salı olunca anladım. Olsun olur öyle arada :)
Buralar hep Efsun'lu :) Üzerindeki tulum Hatice'nin hediyesi :) Teşekkür ederiz :)

Yoshi Tokyo'ya gidince bende bir bayram havası :) Gitmesine sevinmedim de, dönüşüne sevindim. E tabii bir de eli dolu dönünce daha da güzel oluyor.


Yoshi Efsun'la benim kirpikleri karşılaştırmak istedi. Tam o an anladık ki beyazlamış kirpiklerim. Tek tel beyazım var. Uğur olsun!


Demiştim buralar Efsun'lu diye :)

3 kişi fotoğraf çekilme çabaları. Tamam ben de ara sıra özenle çekilmiş fotoğrafları seviyorum ama böyle doğal olanları daha çok seviyorum. 5 kilo makyajlı doğum fotolarını falan biraz yapay buluyorum. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Alın bir doğallık daha :D Plansız, bir anda ve olduğu gibi halimiz :)


Annem mayısın ortasında dönecek. Ben şimdiden başladım ağlamaya, sinirlenmeye falan! Ne git diyebiliyor insan ne de gitme. 7.5 sene oldu hala alışamadım gelmelere, gitmelere.


İşte böyle geçti bir hafta. 

                                                       Umarım bu hafta da çooook güzel geçer.
                                                        Daha fazla fotoğraf için tumblr'e buyrun 

18 Nisan 2015 Cumartesi

Günlük Ritüeller


Yazın D&R'da bu kitabı gördüğümde çok merak etmiştim. Ama elimdeki kitapları düşününce satın almamıştım. Sonra bir internet alışverişinde attım sepete.

Büyük eserlerin yaratıcıları nasıl çalışıyor soru cümlesi kimi çekmez ki? İnsan merak ediyor. Ne yediler, ne içtiler, nasıl bir rutinleri var, büyük eserler yaratabilmenin bir anahtarı var mı?

Okudukça anladım ki bu işin bir ortak paydası yok. Kimi erken saatte daha yaratıcı olurken, kimi de gececi. Kimi düzenden beslenirken, kimi de düzensizlikten besleniyor.

Alıp uygulanabilecek bir formülü yok yani. Benim kitaptan anladığım şu. Kendiniz olun, kendinize uygun bir rutin oluşturun.
Kitapta birçok isim var. Üzülerek söylüyorum ne yazık ki tanımıyorum. Ama mevzu tanıdığım, bildiğim isimler olunca o kısımları zevkle okudum.

Değişik bir kitap. Mini biyografiler tadında. Eğer ilginiz varsa, alın okuyun derim.

Okuduğum Kitaplar yazılarım için buraya tık tık

Serrose ve Kitap bloğum için buraya tık tık 

17 Nisan 2015 Cuma

Kediler ve Efsun Ryouka

 * böyle şapsal ifadelerine bayılıyorum :) Aşığım aşıkkk :)

Bizim için en büyük merak konusuydu, Karamel ve Tiramisu Efsun Ryouka'yı nasıl karşılayacakları.

Karamel biraz zor bir kedi. Yoshi ve benim haricimde kimseye sevdirmez kendini. Hatta zorla sevmeye çalışırsanız, saldırabilir de. Zaman zaman bazı misafirlerimize zor anlar yaşattığı olmuştur.
Eve misafir geldiğinde resmen huy değiştiriyor. Buna rağmen Tiramisu'yu 10 gün gibi bir sürede kabullendi. Tabii 10 gün Tiramisu'ya neler neler çektirdi.
Karamel'in Tiramisu'yu kabullenmesinde en büyük sebep Tiramisu'nun kendisi. Tiramisu zorla kendini sevdiren, yalnız kalmaktan nefret eden, şımarık bir oğlan çocuğu. Tiramisu için 'hayır' asla bir cevap olmuyor.
Eğer o oynamak istiyorsa, Karamel mecbur oynamak zorunda. Ya da eğer canı sevilmek istiyorsa, onu o an sevmek zorundasınız.

Hal böyle olunca eve gelecek olan yeni bireye nasıl davranacakları bizim için de büyük merak konusuydu.
Eve ilk geldiğimizde önce her şeyi koklamakla işe başladılar. Karamel Efsun'a hiç yaklaşmadı. Tam yaklaştığı anda Efsun tesadüfen ağlamaya başlayınca, Karamel korkup saldırma pozisyonuna geçti. İlk birkaç gün Efsun ağladıkça, Karamel bağırıyordu. Sonrasında bu durum geçti ama hala Karamel Efsun'a temkinli yaklaşıyor. Ara sıra yattığı yere gidip kokluyor ve çekiliyor. Karamel ile durum budur yani. Bir de benim de kokum değiştiği için sanırım (süt kokusu) Karamel yanıma gelmiyor. Bu durum anneme yaradı. Karamel ve annem kanki olmak üzereler :) Annem mutlu tabii ki :) Çünkü Karamel'i istemesine rağmen sevemiyordu.

Ve gelelim bizim şımarık oğlan Tiramisu'ya. Tiramisu Efsun eve geldiği andan beri resmen huy değiştirdi. Bizim fırlama oğlan, kelimenin tam anlamı ile ağır abi oldu.
Efsun ne zaman odaya gelse onu görebileceği bir yere konumlanıyor ve saatlerce onu izliyor. Karamel'in saldırgan olduğu ilk birkaç gün, Karamel'e fırça atmışlığı ve Efsun'u korumuşluğu da oldu.
Biz şoktayız tabii ki. Hatta bu satırları yazarken Efsun uyuyor ve Tiramisu da onun yanında oturmuş, onu izliyor.

Bir de video var. Başka bir güne ait. Durum budur yani. Şimdilik birbirlerine temasları yok. Gelecek günler bakalım neler gösterecek?

15 Nisan 2015 Çarşamba

Kitap Mı? Film Mi?



 Kızıl Nehirler kitabını bitirdikten sonra, taze taze filmini seyrettim. Kitabı o kadar sevince filmi de çok merak ettim.

Filmin hemen başında Jean Reno'yu görünce daha da bir heyecanlandım. Tamam dedim çok güzel bir film beni bekliyor. Ama ne yazık ki öyle olmadı. Çok değiştirilmiş, kısaltılmış ve çabucak sona ulaştırılmış bir film buldum.


İkinci polis karakteri kitapta anlatılanla çok uzaktı. Kitapta dış görünümü o kadar farklı anlatıldı ki bu polisin ilk sahnesinde ben kim olduğunu anlamadım açıkçası. Sonrasında nasıl yani dedim durdum.

Yani bir kere daha kitap mı, film mi savaşında kitap kazandı benim için.

Filmi kitabından daha güzel diyebileceğiniz bir öneriniz var mı?

Kitabın yazısı için buraya tık tık

14 Nisan 2015 Salı

Kızıl Nehirler


Efsun geldi geleli kindle'ım ile daha iyi anlaşıyoruz. Işıkları kapatıp, kendi ekranından okuyabilmek en büyük sebebi. Aslında kız uyuduğunda uyumaya çalışıyorum genelde ama bazen de olmuyor. Olmayınca da okuyorum. Tabii bütün ev işlerini annem yaptığı için şimdilik buna vaktim oluyor.
Annem dönünce neler olacak bakalım.

Hastanede başladım Grange'in Kızıl Nehirler kitabına. Yıllarca kitapçılarda görüp, uzak duruyordum. Ne büyük hataymış. Ne kadar akıcı bir kitapmış. Bu okuduğum ikinci Grange kitabı oldu. İkisine de bayıldım.
Sanırım bir Grange hayranı olma yolundayım. Bakalım üçüncü kitap ne olacak?

Leyleklerin Uçuşu kitabı için buraya tık tık

Bir de Kindle videosu ekliyorum, belki aklınıza takılan soruların cevabı buradadır. İyi seyirler

Okuduğum Kitaplar yazılarım için buraya tık tık

Serrose ve Kitap bloğum için buraya tık tık 

13 Nisan 2015 Pazartesi

İnstagram ile Pazartesi #176

instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik
Ablamın kullanıcı adı:sermoon09
Annemin kullanıcı adı:3kizannesi

instagram web üzerinden beni takip etmek isterseniz buyrun bu linke.


Uzun zamandır yazmıyordum İnstagram ile Pazartesi yazılarını, kimler özledi?
Hamileymişim son yazdığımda! Annemle sakura yürüyüşüne çıkmıştık.  İyi ki gittik, çünkü bu sene sakuraları kaçırdım ama onun yerine bizim evde açtı sakura :)



Yürüyüşte robotum da bizimle beraberdi.


Aaa bizim kız gelmiş :) Kız uyurken bir şeyler okumak ya da uyumak arasında seçim yapmak zorunda kalıyorum. Kimi zaman okumak, kimi zaman da uyumak kazanıyor. Ya da okurken sızıyorum bu da güzel bir seçenek :)




Bir anda biri geliyor ve her şeyin oluyor. Hayat çok garip!

Bugün biraz huzursuzduk. Atlattık çok şükür. Bu arada yeni bir kitaba da başladım. Güzel gidiyor şimdilik.


İşte böyle geçti bir hafta. 

                                                       Umarım bu hafta da çooook güzel geçer.
                                                        Daha fazla fotoğraf için tumblr'e buyrun 

12 Nisan 2015 Pazar

Japonya'da Hastane Yemekleri



Kendimi yeterince iyi hissedine doğum hakkında da yazmak istiyorum. Ama öncesinde kaldığım hastanenin yemeklerinden bahsetmek istedim. Benim doğumum özel doğum kliniğinde oldu. Ve %100 memnun kaldım. Sebeplerini doğum yazısında anlatacağım ama inanın her şey süperdi.
29 Mart gecesi yatışım oldu. O gün yemeği yemiş gitmiştim, bu yüzden hiçbir şey servis edilmedi.

30 Mart gününü sancı odasında geçirdim. Doğum odası katında sancı odaları var. Doğuma kadar orada kalıyorsunuz. Sancı odasındaki ilk kahvaltım annemi şok etmeye yetti. Sancı odasında anne adayının zamanı olmayabilir düşüncesi ile her yemek streçlenmiş şekilde geliyor. Açmayı unutmuş annem fotoğrafını çekerken.
Hatırladığım kadarı ile ızgara somon, 2 adet onigiri (yemesi pratik çünkü),  Japon çayı, miso çorbası, omlet, salata ve meyveli yoğurt.


Öğlene doğru sancılarım artmaya başlamıştı. Yine de öğle yemeği servis edildi.
Ben sadece portakalı yedim diye hatırlıyorum ama emin değilim :) O gün kafamda biraz bulanık.
Portakal, mayonezli makarna salatası, tofu hamburger, 2 onigiri, haşlanmış ot ve çay. Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama sancı odasında çaylar cin lambası gibi şeyin içinde geliyor. Çünkü anne adayı sancı çekerken, uzanırken falan içebilsin diye değişik bir sistemi var bu ürünün. Ne kadar ince düşünüyorlar değil mi?


Ve bebek oldu :) İlk günün kahvaltısının fotoğrafını çekmeyi unutmuşuz. Bu sebeple öğle yemeği ile başlıyoruz. 
2 dilim elma, ton balıklı salata, çay (artık bardakta :) ), bu yemeğin adını bilmiyorum ama yumurta kaplı mantarlı pilav, haşlanmış ot ve yosun çorbası.
Doğumdan sonra yemekler,
 annenin kaybettiği kanı, demiri ve enerjiyi toplaması amacıyla biraz daha yoğun yapılmıştı.



Öğleden sonra tatlısı. Ben bunu yemedim ne yazık ki. Klasik Japon tatlısı kırmızı fasülyeden yapılmış. Bir yudum denedim ve bıraktım. Yanında tabii ki Japon çayı.


Akşam yemeği. Bir çeşit çorba, çay, salata, pilav, kızarmış balık, yumurtanın altında ne vardı inan hatırlamıyorum :), bir çeşit yosun (demir deposu) ve gece yarısı acıkması için ekmek.


3. gün kahvaltısı. Anneme göre normal bir kahvaltı yani :) Balıksız, yosunsuz :p
Kruvasan içinde omlet, muz, azıcık kızarmış patates, salata, kremalı çorba, çay, meyveli yoğurt ve domates suyu.


Öğle yemeği Japon çorbası bol yosunlu ve taze soğanlı, çay, haşlanmış ot, pilav, balık yemeği, 2 dilim ananas ve boool kokulu bir yosun bunu yiyemedim ben de :(


Akşam yemeği 3 tane kalamar, onigiri, salata, kremalı sebze yemeği, pilav ve bir çeşit jöle mi desem ne desem. Biraz aaraştırıp, yazarım blağa.


Ve annemin en sevmediği Japon kahvaltısı :) sabah sabah çok kokuyor ona bu kahvaltı.
Miso çorbası, şu beyaz şeyleri hatırlamıyorum, pilav, ızgara balık, omlet, salata, içilen yoğurt (tatlı oluyor sevmiyorum) ve çay.


Öğle yemeği
Miso çorbası, çay, pilav, tavuk kroket, azıcık balık yumurtalı spagetti, patlıcan turşusu,  turp salatası, 3 dilim portakal.




Ve son gecenin akşam yemeği, yani kutlama yemeği. Bizim hastanenin mottosu anneyi hoş tutmak, moralini yükseltmek hatta şımartmak.
Her gün farklı bir kutlama yemeği oluyor. Tabii ki hepsi özel ve pahalı menüler. Hatta tabakları bile farklı.


Bizim kutlama yemeği temamız Fransız yemekleriydi.
Pilav mı ekmek mi diye soruldu, ben pilavı seçtim.  yuvarlak tabakta haşlanmış ahtapot, kalamar ve bamya vardı.
Çorba olarak balkabağı çorbası vardı. Nasıl yaptılar bilmiyorum ama köpük gibi, yumuşacıktı.
Diğer tabak ise şarap soslu midye ve sebze yemeği. Üzerinde kurutulmuş domates ve asparagas.


Kaliteli (A4 du sanırım) Japon eti ve sebze tabağı, tatlı olarak da greyfurt jölesi ve bir çeşit Fransız tatlısı çilekli ve karamelli. Tatlı yanında da çay :)
Benim aram Fransız yemekleri ile pek iyi olmadığından her şeyden tattım ama bitirme görevini Yoshi'ye verdim :)


Ve hastanedeki son kahvaltı.
Mandalinli yoğurt, çay, elma suyu, kahvaltı tabağı (patates kroket), ekmek ve sebze çorbası.

işte böyleydi menülerimiz. İnsan rahata çabuk alışıyor. Evde de olsa keşke :)

10 Nisan 2015 Cuma

Teşekkürler


Aslında her şey instagram'da Piri Reis Haritasının 500. Yılı pulunu görmem ile başladı. Almazsam olmaz krizine girdim resmen. Online almaya çalıştım ama olmadı ne yazık ki. Bu noktada aklıma pulları seven Mürekkep Faresi geldi. Benim için alabileceğini (bulabileceğini) söyledi. Sadece pul gelecek diye beklerken, yine şımarttı beni. Zaman zaman gönderdiği hediyelerle hep mahçup ve mutlu ediyor beni.
Harita desenine ilgim çok büyük, hatta ilgimiz. Çünkü Yoshi de çok seviyor. Özellikle Piri Reis haritasına bayılıyor. O yüzden bu pul bizim için olmazsa olmazdı. Bu yüzden çok mutlu olduk. Yanındaki bonuslara da bayıldık. Haritalı defter, magnet ve kartlara da bittik.


Mürekkep Faresi ile pul defteri konusunu da konuşmuştuk. Yıllardır Japonya'da bir türlü pul defteri bulamadım kendime dediğimde bana marka önermişti. Ben tam ona bakarım diye düşünürken, pul kapaklı pul defteri de çıktı paketten. Bütün gün (kızın uyuduğu anlarda) pullarımı yerleştirdim. Çok mutlu oldum çoook :)
Pul Müzesinden kartpostallar ve sakızlar da çıktı paketten.


Ankara'yı pek sevememiş olsam da müzeleri için bir kere daha gelesim var. Pul müzesi ne kadar güzel bir düşüncedir, inşallah gitmek nasip olur.
Oradan alınma Çanakkale Zaferi temalı pullu kartpostallar da çok ama çok güzel.


Ve yine bayıldığım 'Yöresel Yemeklerimiz ve Saraylar' temalı pullarım.

Çok ama çok teşekkür ederim Mürekkep Faresi yine şımarttın beni :)

instagram hesabı : @murekkepfaresi

Sizi dolma kalem ve mürekkep almaya zorlayacak bloğu  için de buraya tık tık 

8 Nisan 2015 Çarşamba

Bir Tek


Tek bir kişiden özellikle mesaj bekledim.

Ama anladım ki anne olmam Okan Bayülgen'e çıkmam, Posta gazetesine röportaj vermem, Bumerang ödülünü kazanmam kadar önemli ya da popüler bir şey değil sanırım.
Diğerleri yaşandığında bana ulaşmak için her yolu deneyen, hamile olduğumda hadi onu da geçtim anne olduğumda bana bir tebriği çok gördü.

Allah görüyor, Allah biliyor.
Hakkımı bir gün istemesem de helal ederim ama asla affetmeyeceğim apaçık ortada.

İnsanın aklına sadece bu kitaptaki satırlar geliyor.



4 Nisan 2015 Cumartesi

En güzel doğum hediyesi

Kız kucakta uyurken ben de telefondan yazı yazayım bari :) 
Evde ikinci günümüz. Ilk gece biraz uykusuz geçti ama kızamıyor insan ;) 
Televizyon açmadığımızdan ev çok sessiz sakin. Annemle oyunlara daldık :) 
Efsun doğduğunda ablam ve eniştem ona&bize aslında Dünya'ya çok güzel bir hediye verdi. 
Bu sertifika beni çok ama çok mutlu etti. Bu Dünya'da kızımla aynı gün dikilmiş 12 adet fidan var. 
Dilerim ömürleri uzun olur. Çok ama çok teşekkür ederiz. Aldığım en güzel doğum hediyesi oldu. 

1 Nisan 2015 Çarşamba

Yolda 3 kişiyiz

Artık yolda 3 kişiyiz :)
Eğer buradaysanız ve bu satırları okuyorsanız benim yol arkadaşımsınız demektir.
Kendimi bir anda Japonya'da bulduğumda başladı bu macera. Ve o günden beri kendimi yalnız hissetmemek için çıktığım bu yolda, artık hiç yalnız Değilim. 
Iyiyi, kötüyü benimle paylaşan, dualarını benden esirgemeyen, iki gün sesim çıkmasa nasılsın diyen yol Arkadaşlarım var benim.
Diğer sosyal ağlarda 'takipçilerim' var. Sayıca daha fazla olsalar da benim için bloğumu okuyanlar daha Kıymetli. 
Çünkü buradakiler yol arkadaşı. Satırlarımı okuyan, beni anlayan, Tanıyan ve neyi neden yaptığımı bilen insanlar onlar.
Bu Yüzden mutlu haberi buradan paylaşmak (ilk olarak) bana en doğru gelen şeydi.
Diğer sosyal Ağlar yokken burası vardı ;) ve buradakiler :) 
30 Mart 2015 tarihinde kızımız Efsun Ryouka Dünya'ya geldi.
12 saat Süren sancıların sonunda Kavuştuk. Dualarını esirgemeyen herkesten Allah bin kere Razı olsun. Bundan sonra da eksik etmeyin dualarınızı, her zaman dediğim gibi ben sizin gücünüze çok inanıyorum.
Hamile olduğumu ilk öğrendiğimden beri kız olursa Efsun olsun diye niyetlenmiştik. Ben isimlerin Gücüne inanırım. Efsun  inşallah Ömrü boyunca efsunlu olur, şansı, bahtı hep açık olur.
Ryouka ise Yoshi'nin uzun yıllar önce kızım olursa diye seçmiş olduğu isim. 'Serin yerde açan çiçek' anlamına geliyormuş. Güçlü, dayanıklı olur inşallah.

İşte böyle. Yolun neresindeyiz hala bilinmez ama artık bu yolda 3 kişiyiz.

Mutlu günümüzü paylaşan herkese çok teşekkürler 
Dualarınızı ve maşallahlarınızı alalım bu tarafa :)