31 Ocak 2014 Cuma

Nara Park


Daha Büyük Görüntül


6 yıldır Japonya'dayım ve bu anı bekledim hep. En çok görmek istediğim yer Nara'ydı ve bir türlü gidememiştik. Üstelik Nagoya'ya o kadar da uzak bir yer değil.
Benim için Nara demek geyiklere yakın olabilmekti. Ama inanın çok daha fazlası varmış.


Nara değişik bir yer. Sanki Japonya değilmiş gibi geldi bize. Şehrin ortasında kocaman bir park ve etrafı tapınaklarla çevrili.
Sabaha karşı evden çıktık ve saat 9'da Nara'ya vardık. Parkın etrafında otopark ararken yol üzerinde bolca 'dikkat geyik çıkabilir' tabelası ve bolca geyik gördük. Annem önceleri inanmıyordu ama yol üzerinde geyikleri görünce o da heyecanlandı.


Nara park şehir merkezinde bulunuyor. Ve etrafında bolca tapınak konumlanmış. Tabii ki her köşeden çıkan geyikleri de unutmamak gerekir.



Parkta 1095 adet geyik bulunuyormuş. 188'i erkek, 730'u dişi ve 177 tanesi ise yavru.  Parkın etrafı çevrili değil. Zaman zaman dükkanlara giren geyikler de oluyor. Ya da yola çıkan. Bu sebeple bolca tabela vardı.



Hediyelik eşya dükkanlarında ve her köşede geyikler için yiyecek satan satıcılar vardı.


Senbe normalde pirinç cipsine deniyor. Bunun adı da geyik senbesiydi. Köşe başlarındaki satıcıların etrafında geyik doluydu genelde. Akıllılar yani :)

150 yene satılıyor. Yaklaşık 3 lira diyebilirim.


Yalnız bu geyikler yemeklere çok alışmışlar. Eğer vermezseniz bazı tehlikeler yaşayabilirsiniz.
Benim başımdan da ufak bir şey geçti :)
Ne olduğunu merak ediyorsanız videoyu izleyin derim ben.




Şansımıza ilk gün hava çok güzeldi. Bol bol güneş banyosu yapan geyikler gördük. Ertesi gün yağmur yağdı ve biz üçümüz de acaba geyikler ne yapıyordur diye düşündük bütün gün.


Parkta bir de küçük su birikintisi vardı. Manzara süperdi gerçekten. Arkamızda su içen geyiği gördünüz mü?


Tabii bir de annemin 'ben buradaydım' pozu :)

Bolca tapınak yazısı gelecek buralarda olun derim ben. Tabii gezi yazılarını & videolarını seviyorsanız.

not: Herkes gezi videolarını& yazılarını seviyorum diyor ama en az okunan ya da izlenen videolarım onlar oluyor.
Ben bu işin içinde çıkamadım. Ben sadece belgesel izliyorum demek gibi bir şey sanırım bu :)

Kısaca biz geyiklere bayıldık. Bir daha bütün günü sadece onlarla geçirmek için gideceğiz (inşallah)


Daha fazlası için mutlaka videoyu izleyin derim ben. İyi seyirler


30 Ocak 2014 Perşembe

Nara'ya Gittik, Geldik



Nara'ya gittik geldik :)  Halimiz budur. Hepimizin dil dışarıda uyukluyoruz.

Karemel ve Tiramisu ilk defa bizsiz kaldılar. Vukuat yok. Sadece bir çöp kutusunu devirmişler. Olsun bu kadarlık :)
Yemeklerini yemişler, sularını içmişler.

Şimdi fotoğrafları bilgisayara atma zamanı. Bakalım neler biriktirmişiz.

Bloğa yazısı gelene kadar. Siz bizim instagram fotoğraflarımıza bakabilirsiniz :)

Benim kullanıcı adım : serrose
Yoshi'nin : yoshijaponbalik
Annemin : 3kizannesi


28 Ocak 2014 Salı

İnuyama Kalesi Yeniden



Yoshi'nin köpeği Neo bildiğiniz gibi kalp hastası. Aylık kontrolleri için İnuyama şehrindeki pet hastanesine götürüyoruz. Aslında her ay 2 şehir ötedeki hastaneye gitmek maddi manevi yorucu oluyor. Özellikle, Neo benim astımımı tetiklediği için son zamanlarda birlikte gitmek istemesem de mecbur gidiyorum.
Neo'yu seviyorum ama onunla aynı ortamda bulunmak ne yazık ki beni birkaç gün hasta ediyor.
Neyse yine aylık kontrol için gitmemiz gerekiyordu. Ben de erken çıkıp İnuyama kalesini de görmeyi teklif ettim. Böylece annem de görebilir diye düşündüm. Herkes kabul edince erken çıktık yola.

İnuyama kalesi şimdiki yerinde 1537 yılında Oda Nonuyasu tarafından inşa edilmiş. Oda Nobuyasu melhur samuray Oda Nobunaga'nın amcası oluyormuş.
İnuyama kalesi, Japonya'nun olduğu haliyle kalan en eski kalesi olarak gösteriliyor şuanda.


Bu açıdan beni en mutlu eden kale. Çünkü içinde asansör, otomatik kapı ya da hediyelik eşya bölümü yok :) Bunlar yerine mis gibi yaşanmışlık, tahta sesi,  hayal gücü var.

Japon kalelerinde (eski) en belirgin özellik merdivenleri sanırım. Çünkü çok dik ve yüksek oluyor. Kale savaşta en son kaçılan yer olduğu için düşmana zorluk çıkarmak amacı ile böyle yapılıyormuş.
Son anda kaleye sığınıldığında düşmanı püskürtebilmek için yani.
Tabii bizi gezerken çok zorlasa da her basamakta buradan kimler geçti diye düşündürtüyor.


İnuyama kalesi benim Japonya'da gezdiğim ilk kale. Bu yüzden bundan sonraki kaleler beni pek mutlu etmedi.
Ayrıca bugüne kadar gezdiğim kalelerin içinde manzarası en güzel olanı.


Sebebi önünden geçen bu kocaman nehir.
Biz gittiğimizde kalede restorasyon vardı. Kaleye ihtiyaç duyuldukça bakım yapılıyormuş. Tabii ki aslını bozmadan. Bu yüzden dış cephe fotoğrafları beni pek etkilemedi.

Ama annem beğendi bu açıdan sorun yok :)

İlk İnuyama kalesi ziyaretim için buraya tık tık 

Tabii bir de videosu var :)




iyi seyirler


27 Ocak 2014 Pazartesi

İnstagram ile Pazartesi #126

instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik
Ablamın kullanıcı adı:sermoon09
Annemin kullanıcı adı:3kizannesi
instagram web üzerinden beni takip etmek isterseniz buyrun bu linke.

Bakalım neler olmuş geçen hafta.


Geçen hafta gezmekten yorulduk resmen :) Maşallah diyelim. 

Tsumago'da bu güzel ile karşılaştık.

İnstagram'da yeni bir etiket paylaştım. Japonya fotoğraflarımı #birdozjaponya etiketi ile paylaşıyorum.

Genelde annem yapıyor yemekleri ama arada izin yapıyor :) Yoshi o arada devreye girip Japon yemekleri yapıyor :)
Ben ne mi yapıyorum? Bu durumun keyfini çıkarıyorum :)
Annem&kocam sağolsun :D

Kalem, mürekkep ve yazı kültürünü sevenlere yeni dergi Mürekkepbalığını şiddetle öneririm :) Ben artık geceleri okumama kararı aldım. Çünkü dergiyi okuyup kırtasiyeye koşma arzusu uyandırıyor bende :)

Bol gezmeli ve keyifli bir hafta oldu bizim için.
Bu hafta da güzel geçer inşallah.

İşte böyle geçmiş bir hafta
Daha fazla fotoğraf için tumblr'e buyrun 

Çooook güzel bir hafta diliyorum herkese :)

26 Ocak 2014 Pazar

Bazı Şeyler Değişir, Bazıları Değişmez!


Sene 2007 Kasım
Japonya'ya geleli birkaç ay olmuş.
52-53 kg bir Sergül


Sene 2014 Ocak
6 sene 4 aydır Japonya'da yaşayan Sergül
70-72 kg

Çok fazla kilo aldım. Bunun birçok sebebi var.
Hem psikolojik olarak (başka bir yerde yaşamaya başlayanlar kütlesel olarak daha fazla yer kapladığında kendini güvende hissedermiş)
hem de fiziksel olarak.

Aslında yemem içmem buraya gelmeden önce ile pek değişmedi.
Tabii 2 sene sadece dondurma ve makarna ile yaşadığımı saymazsak.
Yemek seçmenin dezavantajları.

Ama en büyük sorunum hareketsizlik.
Kimse yoksa yanımda ya da iş-okul yoksa günlük adım sayım 100'den az.
Bunu telefonuma yüklediğim adımsayar sayesinde biliyorum.

Peki bunu değiştirmek için ne yapıyorum!
Hiçbir şey!
Yürüyüş yapmak istiyorum ama vlog videoları izleyenler sokakların halini görüyor.
İnin cinin top oynadığı sokaklarda tek başıma yürüyüş yapma fikri bile beni ürkütüyor.
Evet Japonya güvenli bir ülke ama bir yabancı olarak nerede olursanız olun dikkat çektiğiniz bir ülke aynı zamanda.

Falan filan!
Kilo aldım biliyorum.
Kendimin farkındayım.
Ama çok şükür hayatımın hiçbir döneminde önceliğim dış görünüşüm olmadı.
Aman ne güzel kızmış diye anılmak gibi bir derdim de!
Aman ne zeki kız demeleri ya da iyi bir insan demeleri benim daha çok umurumda.

Evet zayıflamak istiyorum.
Ama bunu kendim için istiyorum.
Yediğim, içtiğimden ödün vermeden hayatıma sadece hareket ekleyerek bunu başarmak istiyorum.
Zaten binbir türlü psikolojik savaş veriyorum bir de üzerine onu ye bunu yeme savaşını verebileceğimi düşünmüyorum.
Yoshi beni sevdiği için yani kapaktan öte beni.
Dediği bir şey yok.
Hoş dese bile bende ters tepki yapar :)
Okan Bayülgen bile kulağıma zayıflarsan daha da süper olursun demiş bir insanım ben :)
Öyle de tınlamam yani :)

Ama artık zamanı geldi.
Ben kendimden mutsuz olmaya başlıyorum yavaştan.
Evrene mesajımdır :)
Bu sene zayıflat beni.
Sağlığımdan, sevdiğim yiyeceklerden alıkoymadan beni bir hale koy evren :)
Aburum cuburumdan caymadan işim zor biliyorum ama evren sen benim hayatıma hareket verirsen sorun olmaz sanki ha :)



Değişen kilomdu!
Değişmeyen ise o gün de bugün de yanyana oluşumuz.

Yoshi benim evrene yolladığım bütün dileklerimin cevap bulmuş hali.

Bu yüzden ben beklemeyi iyi bilirim.
Sabrın sonunun selamet olduğunu da!

Hadi evren yine duy sen beni :)

Bu yazıda bir önceki yazıdan sonra olmadı ama neyse :)

not:yorumlarda bana kilolarım ile sataşmaya çalışanlar
boşa kürek çekiyorsunuz anacım :)

Mutfakta Neler Var? #38

Bu bağlantıya tıklayarak diğer Mutfakta Neler Var yazılarıma gidebilirsiniz.



Mini plaza poşetinden bunlar çıktı :) 



Weinrichs 1895 markasından sanırım daha önce hiçbir şey yemedim.

Mini Plaza'da rafların arasında gördüğümde aklım kaldı ama hemen atmadım sepete. Kasa için sıraya girdiğimde gözüme çarpınca sıradan çıkıp gidip aldım.
Fine Dark Chocolate with Raspberry Crisp diyor. Aslında sadece bu bile yeterli geldi benim için.
Bir de Yoshi'nin daha çok seveceğini düşündüm.


Annemle çay keyfi yaparken açtık çikolatayı. Paketi açınca çıkan koku offf yani nasıl güzel bir kokuydu anlatamam. Tabii ki bayıldık. Sonra Yoshi'ye de denettirdim ve o da bayıldı.
Zaten Alman abur cuburuna bayılırım ben :)
Bu da yeni gözdem oldu.

Çay keyfi dedim ama ben mocha içtim :)




Çay keyfini annem yaptı. 
Bir süredir canım çok topik istiyordu. Tabii ki burada bulacağım aklıma bile gelmezdi.
Ama böyle karşıma çıkan cevapları çok önemserim ben.
Bu bir şükür fırsatıdır bence.

Topik benzeri arkadaşın adı Trolli. Bu iki ürün ya da marka Almanya'da meşhur mu?
Trolli'yi bulunca çok mutlu oldum. Bir de siyah frenküzümlü olunca daha da bayıldım.
Bu yazıyı yazarken arada mola veriyorum. Paketin son kalanları atıştırıyorum :)
Hafif bir ekşiliği var ki buna da bayıldım.


Bugün mutfakta ithal arkadaşlar vardı.
Denk gelirseniz şans verin derim ben.
Trolli bitti yazı bitti :)

Bu bağlantıya tıklayarak diğer Mutfakta Neler Var yazılarıma gidebilirsiniz.

Telefon Aldım

*Anneanne yazılır anane okunur.
Ben bilinçli bir şekilde anane yazarım :D
O benim ananem!

Fotoğraf 2 sene öncesinden sanırım.
Eller ananemin :)
Sahilden taşlar toplamıştı.
Sonra onları benim plaj çantama atmıştı habersiz :)

Neyse konumuz bu değil.

Annem geldiğinden beri eski pc'mi o kullanıyor. Günlük Skype aktivitemizi o devam ettiriyor.
Ayıp söylemesi ananem bizi her gün Skype'tan arıyor.
Benim çok akıllı ve teknolojiye yatkın bir ananem var.
Eğer işine yarayacaksa onu hemen öğrenir.

Neyse dün yine annem ve ananem Skype'ta konuşuyordu.
Ben de arkadaki pc'de bir şeyler yapıyordum.
Tabii arada sohbete ben de katılıyorum.

Bir ara ananeme şey dedim.
Bugün bir telefon aldım, benim için dua eder misin hayırlısı olsun diye.

Ananemden el cevap.

İyi günlerde kullan çocum!
Allah iyi telefonlar almanı nasip etsin inşallah :)

Annem ve bende hafif bir şaşkınlık sonrası gülme krizi :)

Tabii kadın haklı da olabilir.
Benim demek istediğim iş konusunda bir telefon aldım.
Hayırlısı ise olsun diye dua et lütfendi.

Seviyorum ailemin her bir ferdini.
Ya da elediklerimden geri kalanlarını diyeyim.
Daha doğru olur sanki :)


Ananemin duvar kağıdı yazısını da hatırlamak isterseniz buraya tık tık 


Bu yazıyı gecenin bir yarısında bloğumu okuyup, bana yol arkadaşlığı edenlere selam olsun diyerek bitiriyorum. (aslında bitiremedim :) )

Benim bir alışkanlığım vardır. Japonya'da uyandığım her gün bloğuma bakarım kaç kişi dolanıyor diye.
Bunu manyak bir hırslı bir cümle diye okumayın.
Gecenin bir yarısı uyku tutmamış ya da belki hala çalışıyor olan birine yoldaşlık ediyorum diye düşünürüm.
Bu sabah 9 kişi (yani az önce) dolanıyordu.
Sizinle aramda özel bir bağ biliyorsunuz değil mi?

Aslında size yazdım bu yazıyı.
Buradasınız biliyorum
Buradayım bilin diye!

Bir şekilde iletişime geçtiğim herkes, dualarımdasınız!



25 Ocak 2014 Cumartesi

Chocolate Day


14 Şubat Japonya'da bizden farklı kutlanıyor diye daha önce de yazmıştım.

14 Şubat kzıların erkeklere, arkadaş olabilir,  sevgili olanilir ya da hoşlandığı biri olabilir , ona çikolata verme günü olarak kutlanıyor. Hatta okullarda kim daha fazla çikolata aldıysa onun havası fazla oluyor :)
Bu yüzden yılbaşı geçer geçmez Japonya'da her yer çikolata temasına bürünür. Bütün marketlerde, mağazalarda trilyon çeşit çikolata görebilirsiniz.

Mini Plaza benim çok sevdiğim bir mağaza geçenlerde annemle gittik. Her daim ithal abur cuburlar bulunur. Ama yılın bu döneminde özel ürünler de gelir. Ben aklımı çelen 2 parça bir şey aldım.
Kasada ödememi yapıp, poşetime elime alınca bayıldım.
Mini Plaza özel günlerde özel poşetler kullanır. Bu sene 14 Şubat'ı Chocolate Day ilan etmişler :) Bayıldım poşete ya :)

İçindekileri merak ettiniz biliyorum. En kısa zamanda Mutfakta Neler Var yazısında karşınızda olacaklar merak etmeyin :)




24 Ocak 2014 Cuma

Magome Şehri


Annemin geleceği kesinleşince hemen planlar yapmaya başladık. Tabii ki ilk olarak Magome ve Tsumago şehirlerine gitmeye karar verdik.


Magome ve Tsumago şehirleri Nakasendo yolcuları için önemli bir durak. Nakasendo yolu Edo döneminde Kyoto ve Tokyo arasında yürüyerek yolculuk yaptıkları rota. Aslında 5 ayrı rota varmış.
Şimdilerde bu yolda yürüyüş turları yapılıyor.
Hatta Yoshi de lisedeyken okul gezisi ile Magome'den Tsumago'ya yürümüş.


Bu benim üçüncü gidişim oldu. Ama ilk defa karlar altında ve bu kadar boş gördüm.
Anneme daha dolu dolu göstermek isterdim ama nasip değilmiş. Gerçi annem bu halini de sevdi ama.


Bu su değirmeninden elektrik üretiliyor. İçeride düzeneği görebiliyorsunuz.



Bu gittiğimizde yeni bir ter keşfettik. Daha önce yoktu. Bir binayı turistler için mola yeri yapmışlar. Bir de ücretsiz wi-fi eklemişler ki buna çok şaşırdım. Teknoloji ülkesi Japonya'da free wi-fi yok gibi bir şey diyebilirim. Çünkü (sanırım) herkes faturalı telefon kullandığı için kimsenin ihtiyacı olmuyor. Ama dediğim gibi bilemiyorum.




Bu sefer bir ilk daha yaşadık. Magome'de bir de panaromik gözlem noktası varmış. Bunu da ilk defa gördük. Tepeye çıktığımızda süper bir manzara karşıladı bizi.


Ve benim için gezinin en güzel fotoğrafı bu oldu. Annem arkamızdan habersiz çekmiş.
Kesinlikle evimizin duvarında olacak bu fotoğraf :) Teşekkürler anne!


2008 Magome şehri yazılarım (yaz mevsimi)


Magome Şehri 1 için buraya tık tık

Magome Şehri 2 için buraya tık tık

2012 Magome şehri yazım için buraya tık tık  (sonbahar mevsimi)

Bir de tabii ki video var :)


İyi seyirler



23 Ocak 2014 Perşembe

Annemle Nagoya Kalesine Gittik


Nagoya Kalesinin tarihini video seslendirmesi sayesinde iyice öğrenmiş oldum.

Mesela Nagoya Kalesinin Japonya'nın 3 güzel kalesinden biri olarak sayıldığını bilmiyordum.

Tabii hemen Yoshi'ye diğer iki kaleyi sordum.

Birçok inanış varmış. Ama Nagoya Kalesini içine alan söylentiye Osaka Kalesi ve Kumamoto Kalesi ekleniyormuş. Osaka Kalesi yazım için buraya tık tık 


Nagoya Kalesi 2. Dünya Savaşına kadar çok iyi bir şekilde gelmiş. Savaşta ne yazık ki çoğu Japon tarihi gibi burası da yok edilmiş.

Savaş sonrasında yerel halk kalenin tekrar inşa edilmesini istemiş. Bu sebeple 1959 yılında kale yeniden inşa edilmiş.

İnşa edilirken bence fazla yenilenmiş. Ben bu tarz kalelerde kendimi tarihi bir yapıda hissedemiyorum ne yazık ki. Tabii ticaret olarak bakılırsa merdivenler, asansörler vb daha çok turist çekiyor olabilir. Büyük oranda yaşlı bir nüfus için bunlar çekici noktalar çünkü.
Ama benim için biraz üzücü.


 Kalenin için şimdilerde müze olarak kullanılıyor. Her katında farklı bir tema var.

Sanırım üçüncü katta bir Japon sokağı canlandırılıyor. Işıklarla, seslerle o atmosfer size yaşatılıyor. Ben çok seviyorum bu katı.
Hatta zemin bile toprak görünümünde yapılmış.


Ve tabii ki altın Shachihoko olmazsa olmaz.

Kendisi hem kalenin hem de Nagoya'nın simgesi oluyor.
İlk olarak 215,3 kg'lık altından 1612 yılında yapılmış. fakat mali durum kötüleştikçe 3 kere külçe değeri düşürülmüş.
Günümüzde 88 kg'lık altın ile sonradan yapılmış.

 Tabii ki turistler unutulmamış.  Fotoğraf çekimleri için model olarak yapılıp, kaleye konulmuş. Biz de hemen bu fırsatı değerlendirdik tabii ki.


Nagoya Kalesinde bir ekip kurulmuş. Zamanında burada yaşamış samuraylar canlandırılıyor. Her gün bir başka samuray kalenin bahçesinde gelenleri karşılıyor. Ben geçenlerde arkadaşım ile buluşmaya Nagoya Kalesine gitmiştim. O gün Oda Nobunaga vardı.
Annemle gittiğimizde ise onun en iyi adamı Toyotomi Hideyoshi vardı. Çok canayakındı. Bizimle sohbet etti. Tabii bütün sohbet 'samuray Japoncası' ile yapıldı. Biraz aksanlara ilgim olmasa anlamayabilirdim. Ama atmosfer bozulmasın diye böyle konuşuyorlar.
Amerika ve Meksika'ya gitmişler ekip olarak. Türkiye de bizi çağırsın gideriz dediler.
Annemle adımızı sordular.
Fotoğraf çekildik ve onlardan ayrıldık. Onlar da diğer turist grubu ile fotoğraf çektirmeye başladılar.
Tam 50 metre falan ilerlemiştik ki arkamızdan bir ses
'Şerifeeeeee' diye bağırıyordu. Aynı Türk filmlerindeki gibi bir sahne annem ve Hideyoshi arasında yaşandı.
Şerifeeee
Hideeee
Şerifeee
Hideee :)
Kebappppp
:=)

Kalenin bahçesindeki herkes gülmekten çatlıyordu tabii :) Bu aşkın sonunu Türk kebabı getirdi :)


Kaleyi daha detaylı gezmek için videoyu izlemeyi unutmayın :)



Annemle uzun zaman evden çıkmadık. Şimdi 3 gündür pilimiz bitti. 
Çoook yorgunuz hepimiz :(
Ama sizi bol gezi yazısı ve video bekliyor :)




22 Ocak 2014 Çarşamba

Nagoya Kalesi


Annem de ben de kendimizi daha iyi hisseder hissetmez kendimizi Nagoya Kalesi'ne attık.

Bu ara pek sık görüşür oldum kale ile :=)

Sizin için de video çektim.

Biri belgesel tadında, üzerine seslendirme yaptım. Kalenin tarihi hakkında bilgiler bulabilirsiniz yani.
Bu videoyu deneme amaçlı yaptım. Ama gelen yorumlardan anladığım kadarı ile gezi videoları eskisi gibi devam edecek :)

Yarın yine bir kale var nasipse. Onu da en kısa zamanda yayınlarım :)

Ama şimdilik sizi Nagoya Kalesi videolarına alalım :)




Bir de vlog tadında olan

Japonya'da Günlük Hayat 38



Nagoya Kalesi sakura yazısı için buraya tık tık 

Nagoya Kalesi yazısı için buraya tık tık 


20 Ocak 2014 Pazartesi

İnstagram ile Pazartesi #125

instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik
Ablamın kullanıcı adı:sermoon09
Annemin kullanıcı adı:3kizannesi
instagram web üzerinden beni takip etmek isterseniz buyrun bu linke.

Bakalım neler olmuş geçen hafta.


Tiramisu ile aşk yaşadık :)
 Kendi alınterim ile bilgisayar aldım kendime :) Normalde de büyük alışverişlerde benim bir payım olurdu ama bu sefer tamamı kuruşu kuruşuna benim alınterimle alındı. Mutluyum :)

 Kalem sevenin kedisi de kalem seviyor sanırım :)
İlk göz ağrımın yeri bambaşka ama!


Bloğumun okuyucularından Rahman Bey'in çizimine bayıldım. Bana yılbaşı kartı olarak yollamış. Kesinlikle çerçevelenecek!


Tiramisu Bey aşı olmaya gitti. Meraklı meraklı etrafı izledi.


Uzun zaman önce internetten bu karelerin yapılışını öğrenmiştim. İş birleştirmeye gelince yapamamıştım. Şimdi annem birleştiriyor :)

Çok şükür bugün ikimiz de daha iyiydik. Hemen dışarı attık kendimizi.


 Hedef Nagoya Kalesi oldu.


En kısa zamanda kalenin yazısı gelecek :)

Geçen hafta bizim için biraz zor geçti.
Annem çok rahatsızlandı, benim ayaklarım ayakkabılarım yüzünden parçalandı resmen falan filan!
Nazar diyelim, kötü şans diyelim ve bitti geçti diyelim!
Çok şükür daha iyiyiz.

Size çooook güzel bir hafta diliyoruz :)

Bu hafta sizin için hayırlı olan her dileğiniz gerçek olsun inşallah :)

İşte böyle geçmiş bir hafta
Daha fazla fotoğraf için tumblr'e buyrun 

Çooook güzel bir hafta diliyorum herkese :)