31 Temmuz 2013 Çarşamba

Tanıştık



Japonya'da zaman zaman online televizyon izliyorum.O sırada reklamlarına denk gelmiştim Didi'ye ve çok merak ediyorum.Geldiğim günden beri şeftalilisini arıyorum.Sonunda bugün tanıştık.Lipton'a göre tadı daha az geldi bana,yoğun değil yani.Sever gibiyim şuanda kendisini.Kocaman olması iyi bir şey gibi düşünülse de benim için tek başıma içebileceğim bir boyut değil.
Dışarıda içmek için tercih edeceğim bir şey olmaz.Cafelerde ya da evde olabilir.

Bergamotlusunu da aldım ama henüz denemedim.Korkuyorum biraz siz denediniz mi?
Limonlu çay sevmediğimden onu denemem bile :)

Didi bakalım ne kadar sürecek maceran?

30 Temmuz 2013 Salı

Hadi Bakalım


28 Temmuz günü Japonya saati ile 15:00 de alana doğru evden çıktık.(Tr saati ile 09:00) Yol boyu arabada uyurum diye düşünsem de bu gerçekleşmedi.
Yolda bir alışveriş merkezine uğrayıp son hediyeleri aldık.Hatta kendime 2 adet  güneş gözlüğü de almış olabilirim.
Alana vardığımızda saat 20:00 civarıydı.(Tr saati 14:00) Yoshi ile hemen vedalaştık.Ben pasaport kontrolüne o eve.
Kontrolden sonra biraz Duty free'de dolandım ama canım bir şey istemedi.
22:15'te uçağımız kalktı.(Tr 16:15)
Uçak tamamına yakın dolu olduğu için ikili koltukta uyuma düşü de gerçekleşemedi.
Son anlara kadar yanım boş derken.Bir anda genç bir Japon çocuk geldi yanıma.Yol boyu yanınızda gıcık ve sessiz biri olması sizi çok geriyor.Bu sebeple öyle biri olmasın diye dua ettim.
Benim el ve sırt çantam ayaklarımın önündeydi.Çocuk bunu fark edince çantalarınızı koyayım mı yukarıya dedi.
Ve sonra muhabbet başladı :)
Çocukla epey muhabbet ettik.Şansıma iyi biri çıktı hatta dönüşte buluşalım falan dedi.Kyoto'da çalışıyor ama asıl memleketi şu an Yoshi'nin çalıştığı yer.Bu sebeple biraz inanır gibiyim buluşacağımıza :)
Uçakta yemeklerimizi yedikten sonra saat 03:00 civarı artık uyuyalım dedim.(Tr 21:00) Tekli koltukta pek rahat bir uyku olmasa da uyudum diyelim.Ben pencere kenarındaydım bir ara gözümü açtığımda yıldız kaydı.O kadar güzeldi ki hemen gözüm açıldı.Yarım saat kadar camdan yıldızları seyrettim ve toplamda 7 adet yıldız kaydı.Bu da bolca dilek tuttum demek.

Karadeniz üzerine geldiğimizde kahvaltı servisi başlıyor.Bu da inişe 1-2 saat kaldı demek oluyor.Uyandığımızda sohbete devam ettk.
Çocuk bana dedi ki.Uçağa ilk bindiğimde senin iyi Japonca bindiğini anlamıştım.
Ben de nasıl yani dedim.
İlk soruyu sorduğunda tepkim ve sözlerim çok normal yani Japon gibiymiş.Oradan anlamış.
O kadar mutlu oldum ki :)
Uçaktan önce ben iniş yaptım alana :D

Ve iniş 11:15 (Tr ile 05:15) Yani tam 13 saat sonra ayaklarımız karaya bastı.

  Hemen pasaport kontrolü ve koşa koşa iç hatlara gidiş.07:00 uçağı işe İzmir'e uçuş. 14:05 (Tr ile 08:05) İzmir'e ayak bastım.
Bavulumu aldım,duty free alışverişi ve 08:20 civarı kapıdan çıkış ve yukarıdaki poz :)

Alandan Söke'ye araba yolcuğu ile eve varış.
Kapıdan içeri girdiğimde saat 10:10 civarı falandı.Bu da Japonya saati ile 16:10 yapar.

Yani Japonya saati ile 15:00'te başlayan yolculuğum ertesi gün 16:10'da bitti.

Eve gelip hemen uyuduğumu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz :)

Mis gibi anane kahvaltısı üzerine evde biraz sohbet etmece,bavul açmaca ve ardından dışarı çıkmaca.
Banka işleri,telefoncu işleri,kozmetik ve D&R alışverişi ardından simsiyah ve artık algıları yerlerde bir Serrose vardı elde.
Bu bizi durdurdu mu hayır.
Akşamüstü teyzemlerin yazlığındaydık.
Evde hiç oyalanmadan hemen denize attık kendimizi.
İlk gün kendimi en sevdiğim denizde bulmak çooook ama çoook güzeldi.
Eve dönüp eski arkadaşlarla sohbet üzerine güzel bir yemek derken saat 23:50 civarı eve geri dönmüştük.

00:00 civarı kendimi yatağa attım.Resmen bitik bir haldeydim ama mutlu :)
Az önce 08:30 civarı deliksiz bir uykudan uyandım ama tabii ki deli gibi yorgunum :)
Şimdi bu yazıyı yazarken annemin kahvaltı hazırlayan sesleri geliyor mutfaktan.
Benim için mutluluğun binlerce tarifinden biri de budur.

Mutluluğun tariflerinden biri de sizsiniz.
Ben yoldayken mesajlarını,dualarını eksik etmeyen ve vardığımda sıcak mesajlar yollayan sizler de benim için mutluluk sebebisiniz :)Teşekkürler :)

İşte böyle bir yolculuktan sonra vardım ben demek için buradayım.
Hadi bakalım başlıyoruz :)
Güzel geçsin her şey inşallah!

Kahvaltı hazır gittim ben :)

28 Temmuz 2013 Pazar

Bekle Beni


Benim için yaz demek balkonda kahvaltı demek.
Bu gece yolcuyum.
Uzun yollar sana kavuşacağım her şeye.
Evet yine buruğum ama nasipse Yoshi de arkamdan gelecek.
Güzel ama çok güzel olsun her şey.
Dua edin benim hatta bizim için.

Bekle beni anne balkonu geliyorum :)

Ben yokken buralar size emanet.

Twitter hesabım serrosee

İnstagram hesabım serrose

Facebook kişisel hesabım Sergül Kato

Facebook bloğun sayfası Serrose Yolun Neresindeyim?


Yol ve yolculuk boyunca internete ulaşabildiğim anlarda buralarda olacağımdır.
Beklerim :)

Bazılarınız kızıyor böyle konuşmama biliyorum ama yol hali.
Ne olur ne olmaz.
Teşekkür ederim hepinize,her şey için!

Gittim ben...

27 Temmuz 2013 Cumartesi

Prunusbox Temmuz Kutusu

 Dün Prunusbox'um geldi.Aylık 1260 yen olan bu kozmetik kutusunu seviyorum.Gerçi Ağustos ayından itibaren 1470 yen olacakmış.
Şimdiye kadar bütün kutular beni mutlu etti.Umarım bundan sonra da mutlu eder.

Otsuka Group firmasına ait Placenta C jelly -7 adet
Bu tarz yan ürünlere çok ilgim olmadığı için sanırım bu ürünü denemeyeceğim.

Pantene Clinicare 4 günlük Şampuan-saç kremi ve maske
Mis gibi kokuyor bu şampuan.Yanımda götürmüyorum,döndüğümde zevkle deneyeceğim.
 Vertrich oil-free liquid foundation
Bu markayı ilk defa duydum.İçerisinden 3 renk çıkması büyük incelik.Böylece renkleri karıştırabilirim.
Kullandıktan sonra yorumlayacağım.
 Ghassoul kil maskesi
Toz ve katı halde gördüğüm ya da kullanacağım ilk kil maskesi olacak.Bir çok şey için kullanılabilirmiş.En merak ettiğim ürün bu oldu bu ay.
 Le watosa Lip Gloss ve Lipliner -Azllenia krem

Kremi henüz kullanmadım.Ne için olduğunu da anlamış değilim bu noktada.
Ama kalemin ve gloss'un bendeki duruşu budur.Çok yapış yapış olmayan bir formülü var bir de hiç kalıcı değil ne yazık ki.

Lip Gloss-no:271 red clear red

Lip Liner-no:111 rouge rouge


Bu ayın kutusunu da çok sevdim.Üyeliğimi devam ettireceğim.

Türkiye'de bu sistemi uygulayan bir firma Vanilya kutu.Ayda 35 lira'ya böyle sürprizler yapabilirsiniz kendinize.Vanilya kutu Haziran ayı kutusundan 4 adet tam boy China Glaze oje çıktı.Kavuşmak için çıldırıyorum.Annemin evinde 6 adet Vanilya kutu beni bekliyor yani :)

Siz de kendinizi ödüllendirmek isterseniz  sizi buraya alalım tık tık

Vanilya kutu yazılarım için buraya tık tık

Prunusbox yazılarım için buraya tık tık


Buyrun videoya :)



Bizimle Bir Gün


Bloğun Facebook sayfasından istek videolarınızı iletmenizi istemiştim.Gelen cevaplar arasında bizimle bir gün videosu da olmuştu.
17 Temmuz'da Yoshi izinliydi ve sabahtan evden çıkmamız gerekiyordu.
Önce arabamızı bakıma götürdük,sonra Yoshi ehliyetini değiştirdi.Sonrasında ne mi oldu o da videoda :)

Fotoğraf da o günden.

Hatta o sabah yaptığım makyajın yazısını da yazdım.Okumak için buraya tık tık 

Bloğun Facebook sayfasında sizlerle iletişimde olmayı çok seviyorum.Zaman zaman güzel sohbetler de ediyoruz.Ve okuduğum kitapları genelde oradan paylaşıyorum.
Siz de gelsenize :) gelmek için buraya tık tık 
Gelince beğen tuşuna basarsanız beni çok mutlu edersiniz :)

Hadi buyrun videoya.Bizimle bir gün nasıl geçecek bakalım?


26 Temmuz 2013 Cuma

Sıcak Sıcak Gülşah Bombası


Tam şuanda Gülşah ile skype'ta konuşuyoruz.

Abla okuluma gelecek misin?

Evet geleceğim.

Ben havaalanına gelecek miyim seni almaya?

Evet geleceksin.

Tam bu anda eline telefonunu alıp konuş çekiyorum dedi.

Kendisi de Sergül Kato Tk 046 660666 numaralı uçağınız kalkmak üzeredir.Acele ediniz falan anaonsları yaptı.

Sonra mutfağı çekmeye başladı.Yeşil duvarlar Sergül ablamın en sevdiği.Duvarın önünde Sergül'ün annesi ,hepimizin annesi.

Tam o anda Gülşah sen video mu çekiyorsun diye sorduğumda.

Anne gelsene bi video için nereye basmam gerekiyor dedi.

Ama ondan önce bizi 5 dakika kekledi ya la :)

Seviyorum kız seniiiiiiii :)


Günlük Makyajım

 Beni blogdan takip edenler zaten makyajda bir iddiam olmadığını bilirler.Kendi çapımda bir şeyler yapmaya çalışıyorum.Makyaj malzemelerine ilgim olsa da onları uygulayacak,pratik yapacak istek yok.
Sürekli videolarımdaki makyajımı yapmam için istek alıyordum.Dün ayın 17'sinde yapmış olduğum makyajımın videosunu eklediğimde.Aman efendim ne yorumlar ne yorumlar.Sabah uyandığımda yorumlarını silmişlerdi ama dislike'lar yerinde duruyor :)
Sanki makyaj uzmanıyım dedim.Bir de herkesin kalıplaştırdığı kuralları uygulamak değil ki makyaj.
Vay efendim neden kapatıcı uygulamamışım.Efendim yüzümde beni rahatsız eden bir şey yoksa neden kapatayım?Nemli ada ülkesinde duştan çıkınca terliyorsunuz,niye yaz günü kalıp gibi eriyen bir makyajla dolaşayım?
Tabii oturduğun yerden eleştirmek kolay.Hayatımın da yaptıklarımın da eğrisi doğrusu benim.Beni ben yapan şeylerden ödün vermeden bu yaşıma geldim.Bundan sonra da böyle devam edeceğim.
Önemli olan süper ya da mükemmel olabilmek değil.Önemli olan kendin olabilmek.
------------------------------------------------------

İşte böyle gereksiz bir ön açıklamadan sonra buyrun benim kullandığım ürünlere :)
Ben burdayım diye bağıran makyajları sevmediğim için hep aynı tonlarda makyaj yapıyorum.



Kullanım Sırasıyla

-La Roche -Posay Anthelios Xl +50 Güneş Kremi

-Loreal Nude Magique BB Cream-Light Skin tone

-Rimmel London Professional Eyebrow Mascara 001

-Maybelline Color Tattoo 24Hr On and on bronze 35

-Urban Decay Naked Palette Darkhorse (eco tools karıştırma fırçası ile)

-Max Faxtor Masterpiece Max Black

-Maybelline Baby Lips Anti-Oxidant Berry

-Benefit Hoola (Avon açılı allık fırçası ile )

-Paul&Joe Color Powder Cs 079 (videodan sonra kırıldı) Avon pudra fırçası ile

-Mac Lightscapade Msf  (Real Techniques expert face brush)

-Avon Shine Attract serisinden P401

Ojeler

Yeşil olan -Pastel 68
Pembe olan-Rimmel London 025 strawberry fizz


Bir de videosu var.İyi seyirler :)


Baba?



Sergül abla neden babandan bahsetmiyorsun hiç diye soruluyor hep.

Peki bahsedeyim.Kısa bir özet geçmek daha mantıklı olacak.

Fotoğrafta görünenler Seray  (ablam) ve ben.

Annem ve babam ben bebekken ayrılmışlar.Bu sebeple kendisi ile hiç aynı evde yaşamadım.

Tabii ki annem bizi büyüme aşamasında sürekli görüştürdü.

Ama karakter olarak birbirimizle uyuşmadığımız için 18 yaşından beri bilinçli bir şekilde kendisi ile görüşmüyorum.

Bildiğim kadarı ile kendisi bloğumu zaman zaman takip ediyor.

Ne dostuz kendisiyle ne de düşman.

Tanıdıktan öte değiliz.

Ama eminim ki ya da inanmak isterim ki yetiş dediğimde yanımda olur.(Allah'tan ümit kesilmez)

Sonrasında bir de beni büyüten babam var.Kan bağımız yok.Gülşah'ın öz babası,başkalarına göre bizim üvey babamız.

Gerçek baba-kızdan farklı büyümedik.

Düştüğümüzde,ağladığımızda,yaralandığımızda,güldüğümüzde hatta ilk aşk acısını çektiğimizde yanımızda o vardı.

2009 yılına kadar sürdü onunla da ilişkimiz.

Yetişkin olunca daha zor yaralanıyor daha zor affediyorsun.En azından bende böyle.

Ona kırıldım ve onunla da konuşmuyorum ama baba yetiş dediğimde dünyaları yıkar diye düşünüyorum.

Yani bende baba bolca var.Ama ikisi ile de görüşmüyorum.

Ama bundan sonra hayat ne getirir bilmem.

Baba konusu sakındığım,çekindiğim bir konu değil.
Ama üzerine konuşacak çok şeyim olduğu için tercihen sustuğum bir konu :)

Not:Kimse üzerine alınıp,canımı sıkmaz umarım!

İmza:Babalı babasız Serrose :)


25 Temmuz 2013 Perşembe

Ananem Beni Kesecek

*anneanne yazılır biliyorum ama bana samimi gelmiyor.
 Sanırım 2 yaz öncesine ait bu fotoğraflar.Yukarıda ananemin ablası ile fotoğraf çekiliyorum.
 Tam o anda ananem benim saçıma laf attı.Benim ömrümün %90'ı şu model ile geçmiştir.Ananem de hiç sevmez.Tara,ör bir şeyler yap der.Benim için ise bu model kurtarıcı :) Şimdi bile böyle saçlarım :) Ense açık ohh ferah ferah :)

Ananem bana laf atınca dedim sen misin bana bulaşan.Tülbentini çıkarıp onu da benzettim kendime.
Bu da arkadan pozumuz :) Bazıları kendiliğinden kopyacım olurken ananemi zorla kendime benzetmeye çalışıyorum.Ama asil kadın fotoğraf çekildikten sonra hemen döndü özüne :)

Ananem beni kesecek bunları eklediğimi görürse ama çok tatlı değil mi?76'lık çıtırım benim (Maşallah)

Bu arada ona yazdığınız yorumları,mesajları,duaları iletiyorum ya mest oluyor.Söke'de ve Kuşadası'nda birkaç kere bloğumun okuyucuları ile karşılaştılar.Görenler selam vermiş sağ olsun.Ananeme seni tanıyoruz,biliyoruz demişler ananem mest :)
Şimdi her Kuşadası'na gittiğinde tanınacağını düşünüyor.Sergül meşhur etti beni diyor :) Meşhur ananem benim :)

Az kaldı az...Kanım kaynıyor :) Beni nasıl anane maceraları bekliyor acaba?

Aşk Dolu Kadın Ananem için buraya tık tık


74 Yaşında için buraya tık tık

 Boyama Gecesi için buraya tık tık 


Ananemi Bulunuz için buraya tık tık


Duvar Kağıdı Oldum Ben :) için buraya tık tık 


Ananemin Yaptığı Çeyizler #1 için buraya tık tık


Çamdan Gelin için buraya tık tık



24 Temmuz 2013 Çarşamba

Cilt Bakım Rutinim




Bu ara cildim aslında çok iyi olmasa da videolarda güzel görünüyor sanırım.Çünkü cilt bakım ürünlerim hakkında çok fazla soru almaya başladım.

Yüzümü yıkamak için İnnisfree Jeju Volcanic Pore Scrub Foam'ı kullanıyorum.Cildimi kurutmadan,gözenekleri temizleyen bir ürün.Çok düzenli kullandığımı söyleyemem ama uzun aralar da vermiyorum.

Tonik olarakMite Mite Watashi Wo Meete Akne Losyon'u  kullanıyorum.Burada görünen kendi şişesi değil.Başka bir şişeye aktardım.Orjinal kutusunu burada görebilirsiniz.Biraz farklı bir kokusu var.Cildi yormuyor ya da yakmıyor.Ben azıcık yakan tonikleri seviyorum sanırım.Psikolojik olarak işe yaradığını düşünüyorum galiba :)

Krem olarak da kokusunu başlarda çok sevdiğim, şimdilerde azıcık değişime uğramış olan Clinique anti-blemish solutions clearing moisturizer'ı kullanıyorum.Yapısı da değişti.Neden bilmiyorum ama artık daha sıvı.Bu da bitmek üzere bir daha almam sanırım.Türkiye'de yeni bir yüz kremi bakacağım artık.Evde stok kalmadı :)

Günlük olarak bu 3 ürünü kullanmaya çalışıyorum.Dediğim gibi çok düzenli olmasa da uzun aralar vermiyorum.
Bunun dışında evimize sıcak-soğuk su sebili aldığımızdan beri daha çok su içer oldum.Onun da cilde faydası büyük.
Bir de canım sıkıldığında uyguladığım maskelerim var.

Etude House Wonder Pore Whipping Foaming'i bazen maske bazen de yüzümü yıkarken kullanıyorum.Yapısını seviyorum traş köpüğü gibi.Kokusu da güzel.Ürünü kullandıktan sonra yumuşacık oluyor cildim.Vaad ettiği şeyleri yapıyor mu bilemiyorum ama kullanması zevkli bir ürün.


Ben bir kil maskesi severim.Çok fazla ürün denedim diyemem ama denediklerimin arasında en süperi bu kesinlikle.İnnisfree Jeju Volcanic Pore Clay Mask kesinlikle cildi kurutmuyor.Gözenek temizlemeyi ve sıkılaştırmayı vaad eden bu ürün işe yarıyor hissi veriyor bana.Bitince tekrar alabilirim yani.Ayda 1-2 kere uygulamaya çalışıyorum.



Bazen cildimi çok nemsiz hissediyorum.Öyle hissettiğim zaman hemen Caudalie Moisturizing Cream-Mask'ı uyguluyorum.Arkasında haftada 2 kere uygulayın dese de ben ayda 1-2 kere uyguluyorum bunu da.
Kokusunu da seviyorum.Yapısı ve nemlendirmesi de güzel.Üstelik bütün cilt tipleri için uygun bir ürün kendisi.Benim karma cildimi yağlandırmadan nemlendiriyor.Bu markanın diğer ürünlerini de denemek istiyorum.

İşte böyle benim yüzüme kullandığım ürünler.Bir tek markaya bağlı kalmadan,sürekli değiştiriyorum ürünleri.Aynı üründen sıkılan bir tipim çünkü.Çok şükür hassas değil cildim bu sebeple değişime hemen ayak uydurabiliyor genelde.(Maşallah)

Umarım merakınızı giderebilmişimdir.Ortak ürünlerimiz var mı?

Dudak Koruyucularım

 Çantamda videolarında bolca görünen dudak koruyucularım hakkında sürekli bir video isteniyordu.Öncelikle toplu görünüm budur.
Ben çok ruj insanı değilim.Renkli koruyucular daha çok benlik.Hem çok iddialı değiller hem de dudaklarımı koruyorlar daha ne istenir ki başka.
 Öncelikle kıymetlilerim taaa Kanada'dan geldi.Sevgili Lale'nin hediyesi bunlar.
Maybelline Baby Lips serisinin bu modelleri Japonya'ya gelmedi nedense.Ben de yabancı Youtube'cularda görüp iç çekiyordum.Gerçekten güzeller.Biraz Nivea'nın koruyucularına benziyorlar.SPF 20 olduğu için daha çok yazın kullanıyorum.Bendeki renkleri yukarıdan aşağıya
25-Pink Punch
Mavi alt tonlu çok tatlı bir pembe.

15-Cherry Me
Bu Nivea'nın vişneli olanına çok benziyor.

30-Peach Kiss
İçlerinde en çok bunu kullandım sanırım.Hafif ışıltılı çok tatlı bir ten rengi kendisi.

 Gelelim renksizlere.Bunlar benim çantamda,cebimde,ayna önünde,kalem kutumda ve yatak başımda olurlar genelde.
Yukarıdan aşağıya

-Mogitate Kajitsu Green Apple
Ahhh bunun kokusuna aşığım :) Yapısı ve nemlendirmesi o kadar iyi olmasa da kokusu yeter bence :)

-Maybelline Baby Lips Anti-Oxidant Berry
İşte kokusu da yapısı da süper olan bir ürün.Nemlendirmesini seviyorum.Dudakta biraz beyazlık bırakıyor o da olmasa süper olacaktı.Bu 2 ya da 3. olması lazım bitince alırım yine :)

-Burt's Bees Honey Lip Balm
İçlerinde en favori koruyucu bu sanırım.Yapısı,kokusu,nemlendirmesi süper.İçlerinde en pahalı olan da bu zaten.Ama organik olduğu için hakediyor bence.Bu 3. tüpüm bitsin yine alırım.

-Nivea Deep Moisture Honey Flavor
Bu da ballı bir korucuyu ama Burt's Bees'e göre biraz yapay kalıyor.Daha tatlı bir kokusu var.İçeriğinde vanilya varmış sanırım.Vaad ettiği gibi derin nemlendirmese de güzel bir ürün.
 İşte bunlar benim aşklarım,kurtarıcılarım :)

-Maybelline Baby Lips Glow Mixed Berry Açık ve Koyu Pembe
Bu seriden 2 renk var 2 si de bende var.Dudak ısısına göre renk değiştiren bu güzeller çok tatlı bir pembeye dönüşüyorlar.Dudakta çok iddialı renkleri sevmeyen biri iseniz benim gibi tam sizlik.
 -Palladio herbal tinted lip balm -sangira PTB10
Bu en yoğun renk veren koruyucum.Resmen ruj gibi.Şarap rengi olduğu için en çok sonbahara yakıştırıyorum bunu.Yapısı güzel ama aşırı renk verdiği için çok pratik değil.Bu ürün bana Lila Kutu'dan çıkmıştı.

-Daily Delight Yuzu Candy
İçlerinde en sevmediğim ürün bu.Sanırım Glossybox'tan çıkmıştı.Yuzu portakalgillerden bir meyve.Çok hayranı değilim kokusunun hele bu üründe iyice yapay bir kokusu var.Zaten parmak giren ürünleri çok hijyenik bulmadığımdan sevmiyorum.O yüzden bu ürün sürünüyor elimde.
Ve benim kıymetlilerim.Birçok markadan sonra Japon Drug Store markası Canmake de balm ürünlerden çıkardı.
Toplamda 4 renk var ve bende hepsi var.

Tam adı Canmake Stay-On Balm Rouge olan bu ürün adı üzerinde her şeyi vaad ediyor.
Uzun süre kalıcığı,nemlendirmeyi,renk vermeyi ve Uv koruyucu da var içeriğinde.
Ben renklerini ve pratikliğini çok seviyorum.Tabii ambalajına da bayılıyorum.


İşte böyle elimdeki koruyucular Türkiye'de bulunan ürünler değiller ama internette bulabilirsiniz diye düşünüyorum.

Bir de videoda anlattım bunları :) İyi seyirler


22 Temmuz 2013 Pazartesi

İnstagram ile Pazartesi #101

instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik
Ablamın kullanıcı adı:sermoon09
instagram artık web üzerinden de bakılabilir oldu.Beni instagramda takip etmek isterseniz buyrun bu linke.

Bakalım neler olmuş geçen hafta.


 Bazı geceler Ömer Hayyam okuyorum.Aslında daha önce başka bir kitaptan okumuştum ama bu eski kitap uğruna bir daha okuyorum.Kitap kaç yılının yazmıyor ama oldukça eski.Her dörtlüğün yanında bir çizim var.Geçen yaz bu kitabı Türkiye'deki kitaplığımda bırakamadım hemen getirdim buraya.Şimdi de yavaş yavaş okuyorum.O gece bu dörtlüğü kurşun kalemle işaretlemiş kimbilir kaçıncı sahibi.Hoşuma gidiyor bu duygu.

 Kutu delisi Karamel eve yeni gelen kutuyu da hemen sahiplendi tabii ki :) ne baktın abla havası yok mu? datlum benim yaaa :)
 Bu da aşk kedisi Karamel.Birkaç gün kucak kedisi olmuştu.Sürekli kucağımdaydı.Bu da ne var yani,bir sorun mu var suratı :)
Asar keser Karamel :)

 Bir hayal daha gerçek oldu.Elimi taşın altına sokup Macbook pro aldım.Kılıfım nasıl robotlu,şirin şey :)
 O kadar söylendim bulutları özledim diye.Geçen gün şölen yaptılar :)Çok güzel değil mi ama ya!
 Favoriler videosu için ekran görüntüsü alırken bu çıktı ortaya :) Nasıl bükmüşüm boynumu ama :D
küçük Emrah mode on :)
Ve haftanın mesajı başkası olma kendin ol böyle çok daha güzelsin.Etraftaki kopyacı,özenti insanlardan bunaldığım doğrudur.Kendi gibi olabilen ve kalabilen insanlardan lazım bize :)

İşte böyle geçmiş bir hafta.

Daha fazla fotoğraf için tumblr'e buyrun 

Ve haftaya bugün bu yazı Türkiye'den yazılacak a dostlar :) Dua edin bana şimdiden güzel geçsin her şey.Başladı da karın ağrılarım :D

Çooook güzel bir hafta diliyorum herkese :)

21 Temmuz 2013 Pazar

Dikkat Deli Var


Efendim oldum bittim saçımı taramayı hiç sevmedim.Bence çok gereksiz bir eylem.Hatta biraz da can acıtıcı.Çocukken sırf bu yüzden yıkanmak istemezdim.Pazar günleri her evde olduğu gibi bizde de yıkanma günüydü ve benim geceden karnım ağrımaya başlardı.Annem o kadar ısrarcı olmasa da ananem elinde tarakla beklerdi.Bilirdi kaçacağımı :) Tarama sürecinde milyon kez kafama tarak yemişimdir.Ananem iyidir hoştur ama huyuna gidilmediği zaman aman aman yani.
Büyüdükçe birçok şey değişti bu huyum değişmedi.Hala bana gereksiz ve sıkıcı geliyor.Saç taramaktan kaçamadığıma göre sevmeye çalışayım bari diyerek bulduğum her saç ürününe yapışırım.Ee serde üründen çabuk sıkılmak da var.Bu sebeple evde türlü türlü saç ürünü var.
Bu ara saç tarama favorisi budur.Kendisi sadece paketi için alındı.Organik saç sütü dese de kendisi losyon hatta krem kıvamında.Duştan çıktıktan sonra saçlarımı havluya sarıyorum.Havluyu çıkardığımda 1 numaradaki gibi görünüyorum.Saçlarım sık ve ince telli olduğundan çabucak karışıyorlar (gıcıklar)
Yardımcı ürünsüz saç taramak benim için işkence bu sebeple havluyla kurutulmuş saçlarımın uçlarına bir pompa bu üründen sürüyorum.Mis kokulu ve yumuşacık oluyorlar anında.
Saç kuruyınca kokusu kalmıyor ama keşke kalsa :)
Ürünü kullandıktan sonra saçlarımı taramak 1 dakikamı alıyor.Ve sonuç mutlu hatta musmutlu ben :) Tabii ki bir sonraki işkence anına kadar :)
Bu ürünü saçım temizken kullanıyorum sadece.2 günlük saça hiç kullanmadım ama yağlandırabileceğini düşünüyorum.


İkinci gün saçında ya da saçım kuruyken tarayacaksam mutluaka Gliss sıkıyorum.Yoksa zaten namümkün taramak :) Ben en çok bu Onarıcı  yani turuncu olanını seviyorum koku olarak.Şişelerce bitirdim.Hatta benim yüzümden Gülşah da bunsuz taratmıyor saçını :) Abla-kardeş dayanışması.


İşte böyle bir ben miyim saç taramayı sevmeyen ve gereksiz bulan.Ne olur yalnız bırakmayın beni :)

Bundan neden mi bahsettim.Çünkü kendi hakkımda 50 şey söylenmem istendi.Bu da maddelerden biriydi.
Kalan 49'u ne merak eden varsa buyursun videoya :)

Keyifli ve mis kokulu bir Pazar diliyorum herkese.
İyi seyirler


Mutfakta Neler Var? #22

Bu bağlantıya tıklayarak diğer Mutfakta Neler Var yazılarıma gidebilirsiniz.


Birkaç ay önce iş çıkışı ithal ürünler satan bir mağazaya girmiştim.İlk ve son defa orada gördüm bu içeceği.
Hipeace markasını da ilk defa gördüm.Markanın dünya çayları serisinden Mate'lisi vardı sadece,denemek için aldım.


Mate çayının sakinleştirdiğini biliyordum.Daha önce birkaç defa içmiştim ama ilk defa soğuk olarak içtim.
Çok güzel bir tadı yoktu açıkçası.Biraz buruk ve biraz acıydı.Sonra bir daha aynı dükkana gittiğimde yoktu.Bir sürelik bir üründü bu da sanırım.Bir daha almam diye düşümüyorum.

Bu bağlantıya tıklayarak diğer Mutfakta Neler Var yazılarıma gidebilirsiniz.

19 Temmuz 2013 Cuma

Hazu Tapınağı

*bol foto*
 Haziran ayı sonunda kendimizi deniz kenarına atmıştık.O gün gittiğimiz cafe'nin yazısını yazmıştım burada. Gittiğimiz yerde park yeri ararken çıkmıştı bu tapınak karşımıza.Arabamızı park ettikten sonra hemen deniz kenarına yürüdük.
Kırmızı yapının adı torii.Bütün Şinto tapınaklarına girişte bulunur.
 Japon stili eski sokak lambalarına bayılıyorum.Ve güneşin yansıdığı bu fotoğrafa bayıldım.
 O gün denizi özleyen sadece biz değilmişiz sanırım.Japon bey uzunca bir süre uzandı orada.Ohh mis deniz kokusu :) Yine özledim bak.
 Bu da deniz kenarından bakış.Görünen bina otopark.Yan taraf feribot durağı olduğu için çok fazla araba vardı.Karşıdaki adalara turlar da vardı çünkü.
 Bu da benim Japon balığım :) Ne tarafa gideceğiz diye düşünüyor.
 Ve tapınak kedisi.O gün öğrendim ki tapınakların etrafında hep kedi olurmuş.Bunu daha önce duymamıştım.Ama ben bu ikiliye bayıldım.


 Merdivenleri çıkınca karşımıza böyle bir giriş çıkıyor.
 Neden bilmiyorum ama bu tarz resimler çok vardı bu tapınakta.Yukarıdaki fotoğrafın resimlendirilmiş hali.
 Tapınak girişlerinde bulunan el yıkama yeri.
 Bu tahta kepçelerle elinize su döküyorsunuz.
 Şintoizm'de dilek tutmak,bir şey bağlamak gibi gelenekler var.Şamanizm'den geldiğini ya da kaldığını duymuştum.
Ama bizdeki gibi bağlayacağınız şeyi yanınızda götürmüyorsunuz.Tapınaklarda her sene yeni omikuji satılır.Anlamı kutsal dilek kartı.Genelde 100 yen olur.Bu kartlardan çektikten sonra okuyup buraya bağlıyorsunuz.
 Ya da her tapınakta ahşap levhalar satılır.Üzerine dileğinizi yazıp,belirlenmiş bölgelere asıyorsunuz.Sonrasında belirli zamanlarda tapınağın hocası tarafından yakılıyor.Böylece dilekler duman yoluyla gökyüzüne yani Tanrılara ulaşıyor.
 Yoshi bu tapınakta çok sinirlendi çünkü bütün dilekler SKE48 grubu ile ilgiliydi.Grubun promosyon videosu bu sahilde çekildiği için fanları bu tapınağı istila etmişler.Kendileri için kutsal bir yer saymaya başlamışlar.

Ske48 için buraya tık tık 
 Bu ahşap bu tapınağa ait olmamasına rağmen hayranları yanlarında getirmiş :)Grup daha başarılı olsun.Akb48'i geçsin falan gibi dilekler vardı.
 Bu tapınağın ahşap levhası budur.
 Ve bakmaya doyamadığım manzara.Mis gibi kokusunu da unutmamak lazım.Karşıdaki adalara tur düzenleniyor.Oteller ve kaplıcalar varmış.Bu yüzden bolca tekne vardı karşıya giden.
Ve yukarıdaki sokak lambası :)

O günün videosuna buyrun

O gün gittiğimiz cafe Soybean için buraya tık tık 
Diğer tapınak yazılarım için buraya tık tık 

Omikuji'den bahsettiğim yazı için buraya tık tık