31 Ocak 2013 Perşembe

Bugün Yine Canlı Yayın Var



2 gün önce Google Hangout'tan 2 saatlik bir yayın yaptık.Yoshi ertesi gün çalışacağı için fazla duramadı.Ve planlanmadan yapılan bir şey olduğu için bir çoğunuzun haberi olmadı.
Kaçıranlar üzülmesin 2 saatlik yayının videosunu ekliyorum buraya.

Bu gece (31 ocak 2013)  Japonya saati ile 23:00 Türkiye saati ile 16:00 'da yayına başlayacağız inşallah.
Canlı canlı izleyebilmek için youtube kanalıma gelmeniz yeterli.Orada sanırım sağ taraftan sorularınızı bekliyor olacağız.

Youtube kanalım için buraya tık tık 

Duyduk duymadık demeyin.Biliyorum bir çoğunuz işyerinde olacaksınız ama 7 saat önde olduğumuz için kusura bakmayın.Yoshi yarın izinli olduğu için eğer sıkıcı bir yayın olmazsa geç saate kadar devam edebiliriz.
İçeceklerinizi ve sorularınızı hazırlayın derim ben :)

Buyrun ilk deneme halimiz :)




Olmadı Heart Bread Antique



Daha önce Heart Bread Antique yazısını yazmıştım.Okumak için buraya tık tık
Hem fırın hem de cafe olarak işletilen bu yerin ekmeklerine bayılıyoruz.Fırın bölümünden defalarca alışveriş yaptık.Ama cafe bölümüne hiç gitmemiştik.Geçenlerde deneme amaçlı gittik.
Sistem şöyle işliyor.Kapıda elinize bir tepsi alıyorsunuz.Sonra fırın bölümünden yemek istediğiniz ekmekleri alıp kasaya gidiyorsunuz.
Kasada hem ekmeklerin ücretini ödüyor hem de içeceğinizi seçiyorsunuz.

Sonra böyle bir sonuç çıkıyor ortaya.Ekmekleriniz sepete konmuş ve içeceğiniz hazırlanmış oluyor.Bize gösterilen masa çok küçük ve kullanışsızdı.Masanın konumu açısından da pek memnun kalmadık.
Hani böyle dinlenebileceğiniz,keyif yapabileceğiniz bir cafe değil.Ye,iç,kaç tekniğini uygulamak zorunda kaldık.
Bir de masanın sallanması bizi çok rahatsız etti.Biz karı koca olarak bolca cafeye gideriz.Ve yemeğimizi yedikten sonra sohbet etmeyi ve bir şeyler okumayı çok severiz.Ama burada yapamadık.Bu sebeple biraz boşa harcanan zaman gibi bir şey oldu.

Bu sebeple Antique fırın 10 puan Antique cafe 3 puan diyor ve yıkılan hayallerimizle yeni cafeler aramaya başlıyoruz.


30 Ocak 2013 Çarşamba

Minteas Resist

 Geçenlerde alışverişe çıktığımda bu kutucuk ile göz göze geldik.Sadece kutusu için bile alabilirdim ki üzerindeki 'lime mojito' ibaresini gördüm.Mojito Yoshi'nin en sevdiği kokteyldir.Bu sebeple tamam ona hediye almalıyım diye düşündüm.
Ve bu güzellik benimle eve geldi.



Bir çakmak boyutunda olan bu teneke kutu içerisinde yaprak şekline benzetilmeye çalışılmış şekerler var.
Çay yapraklı ve naneli olması gerekiyor tadının.Ama bu tanım eksik.
Tam olarak şöyle hayal edin.Ağzınıza bir kalıp sabun (kokusu,tadı hiç öenmli değil) almışsınız gibi bir şey bu ya.
O kadar keskin ve kötü ki Yoshi 15 saniye ben 20 saniye dayanabildim.

Kısacası olmadı,olduramadık ve aşk gitti bizden.
Şimdi şirin kutusunun içinde öylece kalakaldılar.

Iykh

29 Ocak 2013 Salı

Bi Tuvalet Kalmıştı

 Efendime söyliyeyim karı koca olarak Tom ve Jerry de bayılırız.Tom benim Jerry Yoshi'nin karakteridir hatta.Daha önce kendimize Tom ve Jerry kupası almıştık.Yazısı burada tık tık 
Ne yazık ki Japonya'da çok bilinen ya da çok fazla ürünü satılan karakterler değiller.Bu sebeple ne zaman denk gelsek almaya çalışıyoruz.Ama tuvalet kağıdı olarak çıkacaklarını hayal edemezdik.

Ee madem çıktılar alalım dedik :)

Bu yazı 2-3 aydır yazılmayı bekliyor.Biraz çekindim açıkçası ama çok tatlı değiller mi yahu :)


Mutfakta Neler Var? #5


Yoshi bir gece tatlı krizine girdiğinde kendimizi 7/11'a atmıştık.İçecek bölümünde bu ürün ile karşılaştığımda güzel olabileceğini düşünüp hemen sepete attım.
White Cocoa Latte bir süre dolapta bekledi.Sonra hadi artık seni içmeli ve denemeliyim dedim kendisine.Önce fotoğraladım sonra içmeye başladım.Yoshi de denesin istediğimden yarısını ona ayırdım.
Tadı şöyle böyleydi.Yani süte yakındı diyebilirim.İçtikten sonra kolumda kabartılar çıkmaya başladı.Aaa bana yaramadı alerji yaptı diye düşündüm.Hatta oh iyi ki hepsini içmemişim de dedim.
Yoshi eve gelince içeceği açtığımı ve denediğimi söyledim.Ben fena bulmadığımı ama kolumda alerji yaptığını söyledim.Ve onun payının dolapta olduğunu da ekledim.
2 saniye sonra bir ses geldi Yoshi'den aaaa bunun tarihi geçmiş.

Salak ben :( bozuk şeyi içmişim farketmeden.Alalı o kadar çok olmamıştı üstelik.Yeni lezzet deneyelim derken ne hale düştüm ya.

Yaaa işte bu da böyle bir anımdır kendisiyle.Özel üretim bir seriydi sanırım bir daha karşılaşır mıyız bilmiyorum.


Mutfakta Neler Var? #1 için buraya tık tık


Mutfakta Neler Var? #3 için buraya tık tık


Mutfakta Neler Var? #4 için buraya tık tık 

28 Ocak 2013 Pazartesi

İnstagram ile Pazartesi #78


instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik
Ablamın kullanıcı adı:sermoon09
instagram artık web üzerinden de bakılabilir oldu.Beni instagramda takip etmek isterseniz buyrun bu linke.

Bakalım neler olmuş geçen hafta

 Okul sonrası açlıktan ölmek üzereydim.Eve dönüp bir şeyler hazırlamaya halim yoktu.Yoshi'yi ikna edip kendimizi bir İtalyan restoranına attık.Saizeriya Japonya'da uygun fiyatlı bir aile restoranıdır.Bu sebeple sık sık gideriz zaten.
 Okuldan sonra cümleleri tekrarlamak için bu defteri aldım.O günün cümlelerini deftere yazıyorum ki kafamda kalsın :) Her şey Japoncayı daha çekilir yapmak için yani :)
 Boynumun ağrıdığı günlerden kalma bir iyi geceler pozumuz.
 Serrose okul yolunda :) Ki bugün de o yolda olacak.
 Sevgili Büşta sayesinde haberimin olduğu Türk marketine gittik.Bazı ürünler satın aldık.Vişne suyu da almamak olmazdı.
 Bakınız uyanık Karamel.Ben kitap okurken tek amacı kalemimi almak.Ben kitaba bakınca kaleme atak yapıyor ben ona bakınca kitaba bakıyordu.Bu olaydaki akıllıyı bulun.

 Yeni kaşıklarımız nasıl :)
 Buraya kar yağdı.Evet birçok yere göre bu kar bile değil ama Japonya'da karı en son 2008'de görmüştüm.Bu sebeple mutlu oldum yahu ben.

 Bakın bu kadarcık oldu :) Yoshi'yi ben demeden önce görenler el kaldırsın.
 Yumurta kapı meselesi.Dün gece ödev yaptım geç vakte kadar.

Ödev anında dosyamı almak için ayağa kalktım ve arkamı döndüğümde manzara buydu.Almam gereken mesaj ne acaba diye sordum sizlere gelen cevaplar çok güldürdü beni teşekkürler.


İşte böyle geçmiş bir hafta

Daha fazla fotoğraf için tumblr'e buyrun  

27 Ocak 2013 Pazar

Bu Ara



Bu ara bolca okuyorum.Mumumu yakıyorum,içeceğimi alıyorum ve ayaklarımı uzatıp uzun uzun okuyorum.Sonra gece oluyor yatağa gidiyorum.Yatağa gidince başucu kitabımı alıyorum elime gözlerim isyan edene kadar okuyor,okuyorum.Bazen sabahı da ediyorum.
Sanmayın ki kitaplar çok akıcı sadece bir şey arıyorum.Bana bir mesajı olmalı hayatın bu ara.Onu arıyorum.Altını bastıra bastıra çizeceğim satırları arıyorum.

Bakalım ne zaman bulacağım.Bulana kadar devam eder bu tempo.

Siz bu ara ne yapıyorsunuz?


26 Ocak 2013 Cumartesi

Brida


Brida uzun zamandır evde beni bekleyen kitaplarımdan biriydi.Kapak fotoğrafı yüzünden bir türlü elim gitmiyordu.İnternetten alışverişin dezavantajı bu birden fazla kapağı olan kitaplarda hangisi gelecek bilemiyorsunuz.
Kitabı seven de sevmeyen de var anladığım kadarıyla.Benim için çok vurucu ya da çok sıkıcı bir tercih olmadı açıkçası.Orta karar diyebilirim.Büyücülükten ve seanslardan falan bahsediyor bu sebeple gerçekten yapıyorlar mı böyle şeyler diye düşünmeden edemedim.
Daha zevkle okuduğum Paulo Coelho kitapları da olmuştu.Brida benim için nötr kitaplardan diyebiliriz.
Kitaplığımdan kitap seçerken bir daha bu kapağına bu kadar takılmamalıyım bunu anladım.

Kimler okudu Brida'yı?


Serrose ve Kitap bloğumda Brida için buraya tık tık 

Film Zamanı


Blogun ilk zamanlarında izlediğim filmleri de yazıyordum ara ara ama uzun zamandır yazmıyorum.Bu ara benim açımdan fazla film izlediğimiz bir dönem oldu.Bu sebeple yazmak istedim.Benim açımdan dedim çünkü Yoshi tam bir film hastası.Ev dvd dolu.Bunlar yetmezmiş gibi birkaç tane dvd oynatıcımız var.Çünkü Türkiye'den aldığımız Dvd'leri izleyebilmek için başka formatta olanından lazımmış.Neyse oh artık başka bir şey almayız diye düşünürken yılbaşında oyuna getirildim.Yoshi Blue-ray aldı.Bu da demek oluyor ki blue ray Dvd'ler de alacağız.Ki almaya başladık.
Bu arada filmlerin geneli kiraladıklarımız.Japonya'da zincir şirketler var.DVD,müzik cdsi ve manga kiralayabiliyorsunuz.Yoshi bolca para döküyor bu işletmelere.Zaman zaman manga da kiralıyor.O dönemlerde evin içinde manga kuleleri oluyor.
Neyse konumuz bu ara izlediklerimiz.
We Bought A Zoo
 Türkiye'ye giderken uçakta çok izlemek istemiştim bu filmi ama yanımdaki Japonla yol boyunca konuştuğumuz için izleyememiştim.We bought a zoo biraz duygusal ve bence yavaş tempoda ilerleyen bir film.Macera seven bir baba eşini kaybediyor ve 2 çocuğu ile kalıyor.Annesini kaybeden çocuklar da babayla birlikte zor bir dönem yaşarlarken yer değiştirmeye karar veriyorlar.Ve bir hayvanat bahçesi satın alıyorlar.Sonra olaylar akıyor.Zaman zaman duygusal geçen güzel bir filmdi.Bir de Matt Damon yaşlanmış yahu dedik bol bol.

Bad Teacher
 Bu filmi ben seçmiştim.İzlemediğimi düşünüyordum ama film başlayınca anladım ki izlemişim.Tabii ki çaktırmadım Yoshi'ye.Çünkü o çok sevmedi.Benim için de fena değil kategorisinde.Yoshi en çok Justin Timberlake'in tiplemesine şaşırdı.Ne halde bu ya dedi :)

Renta Neko

 Her şey sevgili Gediz'in twitterdan bu filmin fragmanını yollaması ile başladı.Bir Japon filmi.Adının çevirisi ise Kiralık Kedi.Fotoğraftaki bayan yalnız insanlara kedi kiralıyor.Biraz durgun bir film.Japonya'da kasım ayında DVD olarak çıkmış.Yani yeni bir film.Başka dillere çevirildi mi bilmiyorum ama Japon kültürüne alışkın olmayan biri için doğru seçim olmayacaktır diye düşünüyorum.Japonların duygusal boşluklarına gönderme yapılıyor filmde.Bu sebeple herkese uygun olduğunu sanmıyorum.Ama kedi seven biriyseniz sadece kediler için bile izleyebilirsiniz.Çok tatlılardı.Kız kedileri bir el arabasına koyuyor ve rentaaaaa neko-neko-neko diye bağırıyor.O günden beri bizim de dilimize takıldı.Rentaaaaa neko-neko-neko :)
 Hunger Games
Bu film Yoshi'nin tercihiydi.Ben ne kitaplarını okudum ne de filmlerini izleme gereği duydum.Ama diğer yandan da merak ettiğim için Yoshi izlerken yanında oturup kitap okudum.Arada filme baktım falan.Yani baştan sonra izlemedim arada göz attım diyebiliriz.Bu sebeple ne iyi diyebilirim ne de kötü.

Ve bu gecenin filmi.Çoğu için bir efsane.Yoshi de ben de daha önce izlemiştik.Ama uzun yıllardır birlikte izlemek istiyorduk.Türkiye'de çok Dvd'sini aramış ve bulamamıştım.Yukarıdaki filmleri kiralamaya gittiğimizde Blue-Ray versiyonunu satın aldık.İkimizin de evde bulunmasını istediğimiz bir film çünkü.Sonunda ağladım yine.İzlemeyen varsa izlemeli kesinlikle.

Filmin sonunda Sting o kadar işliyor ki içinize of of diyorum.



İşte bu ara bunları izledik.Bizim evde yılın her günü film izlenir ama benim için film izlemek bir kış aktivitesi :) En çok kışa yakışıyor sanki ne dersiniz?


25 Ocak 2013 Cuma

Hay Day -iphone/ipad uygulamaları #1


İnstagram fotoğraflarında sıkça görünen Hay Day oyununu anlatmam istendi.Bakalım becerebilecek miyim?Öncelikle ben iphone ve ipad'de oynuyorum.Hatta sadece ipad'de diyebilirim.Bu sebeple pc'de ya da android'de oynanıyor mu bilemedim.
Oyunun itunes sayfası için buraya tık tık 


Hay Day bir çiftlik oyunu uyarmadı demeyin bağımlılık yapıyor.Farmville'den farklı.Ekinleriniz su istemiyor ya da ölmüyor.Sadece ağaç ve ağaçsı bitkilerinizin sulanmaya ihtiyacı var onu da sadece çiftliğinizi ziyaret edenler yapabiliyor.

Ekin ekiyorsunuz,makinelerle ürün üretiyorsunuz ve hayvan besliyorsunuz.Elde ettiğiniz ürünleri isterseniz serginizde veya çiftliğinizi ziyaret edenlere satabilirsiniz.Ama bir de orada kamyon ve pano görüyorsunuz.Orada görevler var mesela 3 inek sütü ve 2 ekmek şeklinde.Onları tamamlarsanız bolca XP kazanabilirsiniz.

Oyun ilk başladığında madeniniz ve limanınız kapalı oluyor.Hatta çiftliğiniz bir ormanlık alan halinde başlıyor.Zamanla ağaçları,kayaları,su birikintilerini temizliyorsunuz.Sonra biriktirdiğiniz parayla limanınızı ve madeninizi tamir ettirebilirsiniz.
Limanınız açıldığında belirli aralıklarla gemi yanaşıyor.İçerisinde bir sipariş listesi bulunuyor.


Siparişleri tek başınıza yükleyebileceğiniz gibi yardım da isteyebilirsiniz.Benim kutuların üzerinde ünlem işareti bulunanlar yardım istediklerim.Eğer geminizi tamamen yükleyebilirseniz (sürekli değişir xp) bu örnekte 330 XP ve 1 adet renkli kağıt veriyormuş.

Renkli kağıtlarla at,kedi ve köpek alabiliyorsunuz.Onlar paralı değil ne yazık ki.Renkli kağıtları bir de maden siparişlerinden kazanabiliyorsunuz.





Bu da benim sergim :) Tablodaki siparişler için eksiklerinizi arkadaşlarınızın ya da gazete ilan vermiş kişilerin sergilerinden temin edebilirsiniz.

Fotoğraflamayı unutmuşum ama bir de posta kutusuna tıklayıp ilanlara gidebiliyorsunuz.İşte orada hızlı olmanız gerekiyor.Bazı az bulunan ya da zor üretilen ürünler kapanın elinde kalıyor :)

İşte böyle umarım ilk oyun anlatışımda başarılı olabilmişimdir.

Bolca arkadaşınızın olması iyi bir şey.Hem istediğiniz ürünler için onların sergilerini dolaşabilir hem de belirli sayıda arkadaşlığa sergide bir kutu veriliyor.Yani serginizi genişletebilmek için de arkadaş gerekli.Ya da 5 elmas karşılığında satın alabilirsiniz.

Arkadaş olabilmek için game center'dan ya da facebooktan arkadaş olmak yeterli :)

Hadi bakalım bol şanslar.

Oyunu oynayanlar beni facebooktan ya da gmail adresimden ekleyebilirler.







Kalkütalı Rahibe Teresa ile Aynı Fikirdeyim




Bu ara aklımda hep bu söz.
Doğruluğunu bir kere daha tecrübe ettiğimden belki!

kitabı merak edenler buraya tık tık 

23 Ocak 2013 Çarşamba

YWCA Okulum



Okulum hakkında çok soru alıyorum.Umarım kafalardaki soru işaretlerini çözebilirim.

Tabii ki çok farklı sistemlerde ve çok farklı bütçelerde birçok okul var.Ben Nagoya merkezinde bulunan YWCA adlı okula gidiyorum.Daha önce burada 2 kur Japonca öğrenmiş ve çok memnun kalmıştım okuldan.

Okulun her günlük ve yarı zamanlı sınıfları var.Her günlük olan bizim bütçemizi aştığı için yarı zamanlı olana gidiyorum ben.Haftada 2 gün 3'er saat.Hem güzel öğretiyorlar hem de bir dünya ödev veriyorlar.Sınıftaki seviyeler farklı farklı olsa da herkesi önemsiyorlar.Tek tek ilgileniyorlar.Sınıfın içerisinde kesinlikle başka bir dil konuşmak yasak.Anlamayan olursa açıklama da Japonca yapılıyor.Bence bu çok önemli.
Bildiğim kadarıyla yarı zamanlı sınıflara hali hazırda vizesi olanlar gidebiliyor.Yani vizeniz yoksa bu sınıfa gelemezsiniz.Tam zamanlı sınıfları tercih ederseniz öğrenci vizesi alabilirsiniz.

Bu yarı zamanlı sınıflar sabah ve öğleden sonra saat seçenekleri var.Ben öğleden sonrayı seçtim.Daha verimli oluyor benim için.

Okulun ücreti 1 kur(3) 65,000 yen (peşin alınıyor) 1,300 lira civarı
8,000 yen -sınıfta dağıtılan fotokopiler için 160 lira
Bir de kitap ücreti var ben bu sene kitapların tamamını almadığım için toplam fiyatı bilmiyorum ama aşağı yukarı 8,000yen civarıdır o da sanırım.

Bunların haricinde bir ücret vermiyorsunuz.
Kur sonlarında sınav oluyorsunuz.Ama bunun ülke genelinde bir geçerliliği yok.Bildiğim kadarıyla bir belge almıyorsunuz.Yani 5 sene önce bana bir şey verilmedi.

Bu sefer beni mutlu eden şey sınıfımda Çinli yok.Hayır ırkçı falan değilim ama 5 sene önce sınıfın yarısı Çinli idi.Ve onlarla Kanji öğrenmek çok yorucu bir şey.Öğrenemiyorsunuz zaten.Sınıfta çoğunluk oldukları için onların temposunda gitmek zorunda kalmıştık.Ve dolayısı ile hiçbir şey anlayamıyorduk.
Bu sene hiç Çinli olmaması benim için büyük bir mutluluk.Sınıfım şimdilik 5 kişilik (ben dahil) 2 kişi de adı listede var ama henüz hiç gelmediler.
Gelenler arasında 3 Amerikalı,1 Koreli bir de ben varım işte.Utana sıkıla gitmiştim ilk gün 5 senedir buradasın ne işin var derler mi acaba diye.Ama ilk gün öğrendim ki Koreli 18 yıldır,Amerikalı 6 yıldır Japonya'da yaşıyor.Yani 3. sıraya düştüm birden :) Rahatladım açıkçası.Diğer 2 Amerikalı'nın işi zor açıkçası.Biri 5 diğeri  4 aydır burada.Ve anlayamıyorlar genellikle.Ama hepimiz birbirimize saygılı ve yardımcıyız.Umarım o 2 kişi de gelmez.Çünkü 5 kişi özel sınıf gibi bir şey oldu.Öğretmenin bizimle ilgilenecek bol vakti oluyor.

Okulun illa ki vize veren bir sistemi vardır ama inanın bilmiyorum.İsteyen olursa sorar,öğrenmeye çalışırım.

Hayalim,hedefim,niyetim Japoncamı en iyi seviyeye getirebilmek.Allah yardımcım olsun.
Hep dediğim gibi Japonca uzun bir yol ömür boyu yürünmesi gerekiyor.Ben gönüllüyüm bakalım nereye kadar :)



21 Ocak 2013 Pazartesi

İnstagram ile Pazartesi #77


instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik
Ablamın kullanıcı adı:sermoon09
instagram artık web üzerinden de bakılabilir oldu.Beni instagramda takip etmek isterseniz buyrun bu linke.

Bakalım neler olmuş geçen hafta

 Ben Lamy'lerimi hem hazır kartuş mürekkeplerle hem de dönüştürücü ile kullanıyorum.Yeni aldığım mürekkepleri denemek için bol bol yazmış olmalıyım ki aynı anda bittiler.Ve Lamy'leri toplu banyo sefası :)
Mürekkebin suda dağılışını izlemek çok güzel değil mi?
 Televizyonda izleyecek hiçbir şey yoktu ve canım sıkılıyordu.Sumo karşılaşmalarını izler gibi yaparken ipad'den Hay Day oynuyordum.Ha bir de buzlu yeşil çay eşlik etmiş bu ana.
 Okula gitmek demek,beynin bolca sulanması ve bol bol kırtasiye ile muhatap olmak demek.İşte benim masa hallerim :)


 Her okula gidişimde istasyonda fotoğraf çekiyorum.Bunları instagramda #serroseokulyolunda etiketi altında paylaşıyorum :)
Bugününkü siyah beyazdı mesela.
 Udon'u çok seviyorum.Hatta bunu yemek için epey bir yol gitmiş olabiliriz.


Evde Udon Yapımı için buraya tık tık


Restoranda Udon Yapımı için buraya tık tık


 Japonya'da eğitim dergileri vardır.Yani bir konu ele alırlar ve onu haftalık dergilerle size öğretirler.Bu bazen maket yapımı da olabilir.Mesela Nagoya kalesi adlı bir dergi çıkarıp her hafta kalenin bir parçasını verirler.Ve yıl sonunda kocaman bir Nagoya kalesi maketiniz olur.Şimdi Kaligrafi dergisi çıktı.İlk sayısını aldık.Ama 2 sene süreceğini duyduktan sonra vazgeçtim ben.Bir de 80,000 yen civarı tutacak toplamda.Yani 1,600 lira civarı.Ben çok gönüllü değilim.O miktarı farklı bir hobi için harcayabiliriz dedim.Dedim ama Yoshi şimdilik devam etme kararı aldı.Bilemiyorum ne olacak.
Kaligrafi setinin ilk sayısında bir kalem,bir uç bir de mürekkep verdi.Böyle böyle devam edecek.Hem tekniği anlatacaklar hem de farklı renk mürekkepler falan verecekler.Bilemiyorum yani.

 Uykudan önce okuma halleri.Brida var bu ara elimde,güzel gidiyor.
Ve sevgili Lale'nin hediyeleri.Çok teşekkür ederim Lale'cim ta oradan buraya zahmet verdim sana.

İşte böyle geçmiş bir hafta

Daha fazla fotoğraf için tumblr'e buyrun  

20 Ocak 2013 Pazar

Önce Çocuklar Ve Kadınlar


Önce Çocuklar ve Kadınlar kitabım gelmeden önce beni çok heyecanlandırıyordu.Okuyacağım ilk Sunay Akın kitabı olacaktı.
Programlarını zevkle izlediğim biri olduğu için kitabı hakkında da büyük umutlarım vardı.
Tamamen bilinçsiz bir şekilde alışveriş yaptığım için kitap biraz hayal kırıklığı oldu benim için.
Kitap tamamen deniz öykülerinden oluşuyor.Gemiler,kaptanlar,şiirler oradan oraya atlıyorsunuz aynı Sunay Akın'ın konuşmalarındaki gibi.
Kitabın kapağını açtığım an kitabı Sunay Akın tonlamasında ve onun sesinden okuduğum için hiçbir zaman uzun tutamadım elimde.Yoruluyordum her defasında.Tamam onu dinlemek çok zevkli ama ben onu okumayı beceremedim.
Kısa kısa bölümlerden oluşuyor kitap.Birbiri ile bağlıyor hikayeleri ve ben genellikle hiçbir şey anlamadım.Sohbetlerinde bayıldığım şey kitapta işlemedi benim için.Bağlantıyı çoğu zaman kuramadım.

Sanmayın kitap kötü diyorum.Birçok yazar,film,şiir,kitap adı geçiyor içinde.Merak ediyor insan bahsettiği yerleri,tabloları falan.Bir sürü not aldım.Sadece ne bileyim bir şeyler olmadı bende.
Ben kitaba göre değildim yani.Bu sebeple az az okumalarla sonuna geldim kitabın.

Tavsiye eder miyim bilmiyorum ama ben uzun bir süre daha Sunay Akın izlemeyi ve dinlemeyi tercih edeceğim.Onu okumayı şimdilik rafa kaldırdım ne yazık ki :(

Kimler seviyor Sunay Akın okumayı?Sizde de oldu mu aynı his?

19 Ocak 2013 Cumartesi

Deprem Neyi Değiştirir?


Fukushima depreminden sonra birçok şey değişti Japonya'da.Ülke diğer ülkelere göre çabuk toparlandı ama tabii ki hala açık bir yara.
Geçenlerde tesadüfen bir programa denk geldim.Tam ortasında açmış olduğum için başını anlamadım.Açtığım anda kameralar bir anasınıfını gösteriyordu.Çocuklara deprem olduğunda neler yapmaları gerektiğini öğretiyorlardı.Buraya kadar olanı normal bir eğitimdi.
Bu sınıfı özel ve önemli kılan öğretmenleriydi.Ana sınıfı öğretmeni deprem bölgesine gitmiş.Orada yapılan anıtları ve o bölgeyi gezmiş.Bolca fotoğraflar çekmiş.Tam olarak anlamadım ama sanırım ülkenin 4 bir yanından gelen destek mesajlarından oluşan anıtlar yapmışlar.Onların fotoğraflarını çekmiş.
Ve sonra evine döndüğünde depremde ne yapılması gerektiğine dair bir şarkı bestelemiş.

Sözlerini not almadığım için unuttum.Ama çok güzel bir düşünce bayıldım bu fikre.Çocuklara hareketleri ile öğretmişler.

2 poz fotoğrafını çekmiştim.Yani yukarıda yazan sözler şunlar aşağı yukarı.

*Büyüdüğünde de unutma bunları

*Daha,daha yüksek bir yere

Evet Japonya'da Fukushima depreminden sonra en çok değişen şey tsunami korkusu oldu.Çünkü adamlar depreme alışkınlardı ama tsunamiye hazırlıksızlardı.

O günden sonra tsunamiye karşı bilinçlendiriliyor herkes.Mesela yukarıdaki anasınıfının haftalık programında yüksek bir yere kaçma saati diye bir şey var.

Şarkıyı söyledikten sonra öğretmenleri eline kronometreyi aldı ve birden koşmaya başladılar belirledikleri yere.İlkinde çocuklar yavaş koştu,aralarında konuştular falan.Hemen öğretmenleri uyardı.Aranızda konuşmayın,tsunami sizin için beklemez,arkanızdan gelir hızla gibi uyarılarda bulundu.2. koşuşlarında bütün çocuklar düzenli ve hızlıydı.Çünkü ufacık kalplerinde o korkuyu biliyorlardı aslında.

Bu sınıf diğer okullara gidip şarkıyı söyleyip onlara da öğretiyor.Hatta ortaokul ve liselerde de şarkıyı söylediler.Herkes öğrensin,ezberlesin diye.Bir de cd olarak da çıkarmışlar.Bence bir öğretmen olarak yaptığı büyük bir şey.Bir anaokulu öğretmeni olarak gurur duydum.

Ve anıttan bir söz yazmak istiyorum.

100 kere kaç 100 kere gelmese bile
101. kez gene kaç!

(tsunami ihtimali yüzünden yazılmış bir söz.Yüksek yerlere 100 kere kaçarsın 100 kere tsunami olmaz ama 101. de yine kaç anlamında)

Bu arada değişen şeylerden biri de televizyon haberlerinde oldu.Normalde deprem olur almaz alt yazı olarak geçilirdi.Artık tsunami ihtimali var-yok diye de bilgilendiriyorlar.

Yani deprem her şeyi değiştirir diye bitirmek isterim.


18 Ocak 2013 Cuma

Özlüyorum



Genel olarak kısa saça alıştım.Yıkamak,kurutmak ve taramak çok kolay ama ben uzun saçlarımı özledim :(

Bilgisayarda bir fotoğraf ararken bu kareye denk geldim.Fena oldum ya!

Neyse böyle bir andı işte.

Bir de bugün bilgisayar sandalyesinden geriye doğru düştüm.Bileklerim ve boynum ağrıyor.Özellikle sağ elim ve boynum fena.Boş bulundum.

Nazara inanırım.Bu sebeple bir nazar duası ya da Felak,Nas isterim.Bana iyi gelecek emin olun.

Teşekkürler,selamlar herkese!


Bu arada fotoğrafın çekildiği günün yazısını merak edenler buraya tık tık 

Magic İnk


Uzun zamandır yazılmayı bekliyor bu yazı.Bir süredir kırtasiye yazılarına ara vermiştim.Belki bu vesileyle dönerim.
Magic ink bir kırtasiye gezimizde gözüne takılmıştı.Beni çok heyecanlandırmıştı ama Yoshi için bir o kadar normaldi.


Magic ink Japon öğrencileri arasında epey popüler bir ürünmüş eskiden beri.Bu şişe görünümündeki kalem beni çok cezbetti.

Kapağını açtığınız zaman keçeli bir uç karşılıyor sizi.Bunun yanında ağır bir koku.Tinere benziyor hatta.Bizde kesinlikle yasak olabilecek bir ürün çünkü bence bağımlılık yapabilir.
Japon okullarında poster yapımı gibi bir ödev oluyormuş.Yani geniş alanlara yazmak ve boyamak için epey kullanışlı bir ürün.Çok kalıcı üstelik.Bir de her yere yazılabilirmiş.

Örnek olsun diye defterimin üzerini kalplerle donattım.Yazarken kayıp gidiyor sayfanın üzerinde.Biraz sıvı bir yazış tarzı var.Bu sebeple yazdıktan sonra birkaç saniye beklemeniz gerekiyor.Kuruduktan sonra sorun yok.

Başka renkleri de var ama almayı düşünmüyorum.Tabii bir gün poster hazırlamam ya da bir projede kullanmam gerekirse neden olmasın.

Ama görüntüsü çok tatlı ve değişik.Her rengini alıp masamın üzerinde görmek isterdim açıkçası :)

edit:Bu arada en önemli şeyi unutmuşum :) Şişesi camdan.Bu sebeple çok dikkatimi çekmişti.Cam şişede kalem :)