30 Haziran 2011 Perşembe

Japonya'da Garson Nasıl Sipariş Alır




Gyu-kaku Japonya'nın genelinde bulunan Kore usulü BBQ restoranlarındandır.Bence hizmet sistemi en güzel olan firmadır.Masanın üzerindeki butona bastıktan sonra belirli bir süre içinde garson gelir.
Garson tepenizde dikilmez (bu çok sinir bir durumdur genelde) Gelir gelmez dizinin üzerine çöker ve siparişi alır.
Japonya hizmet sektörünün en güzel uygulanıldığı ülkelerden biridir bence.
Bu sisteme alışınca Türkiye'de çok zorlanıyorum açıkçası.

Tersleyen kasiyerler,başka bir bedeni var mı diye sorduğunuzda dövecekmiş gibi bakan tezgahtarlar,tek işi sipariş almak olan garsonların sizinle yüksek sesle konuşması daha da kötüsü 1 saat sipariş vermek için beklediğiniz garsonlar gibi...
Ben hiçbir mesleği aşağı görmem.Ama kabul edemediğim şu var hangi mesleği yapıyorsan onu hakkını vermen gerekir.İşin ne olursa olsun o maaşı haketmen gerekir.İşi tezgahtarlık olan birinin müşteri başka bir bedeni var mı diye sorduğunda bu ona yük gelmemeli.
Ya da ayran sipariş edersiniz kola gelir.İşi garsonluk olan biri bunu yapamıyorsa hakkıyla buna sinirlenirim.Ben de burada garsonluk yaptım.Ve alnımın akı ile yaptım.Bu konu Türkiye'de çok eksik bir konu bence.
Siz ne düşünüyorsunuz Türkiye'deki hizmet sektörü ile ilgili?



edit:

Herkes garsonun diz çökmesine takılmış.Dikkatli bakarsanız masalar alçak.Garson gelirken görülüyor ki yan masa garsonun belinden aşağıda böyle bir durumda ayakta durup sipariş alması bizim yukarı bakmamız onun aşağı bakması demek oluyor.Bu müşteriyi yoracağı ve saygı kurallarına uymayacağı için diz çöküyor.
Bundan alınan bir haz durumu yok.Masaları normal boyda olan restoranlarda böyle bir durum söz konusu değil tabii ki.
Benim daha çok anlatmak istediğim buton mevzusu ve garsonun masaya geldiği süre.

28 Haziran 2011 Salı

Universal Studios Japan 2


Universal gezimizi hala yazmadım ve dolayısı ile unuttum ayrıntıları.1 günün nasıl geçtiğini anlamadığım günlerden biriydi.Özellikle finali en güzeliydi.Final başka bir yazıya bugün gün içerisindeki fotoğrafları paylaşacağım.
 Aslında etkinlik peşinde koşmaktan,sıra beklemekten pek fotoğraf çekilemedik.Her bir aktivite en az 50 dk sıra bekledik.
 Bizim 1 güne 7 etkinlik sığdırabildik.
 Sabah sabah hollywood dream ile başladık.Kahvaltı bile etmeden jet coasterda açtık uykumuzu :)
 Bu 7 etkinliğin içinde en bayıldığımız spiderman oldu.Hani resmen anlatılmaz yaşanır.Sırası çok olmasa bir daha girerdik.
 Parkta her detay ince düşünülmüş,hayal dünyası gibiydi.
 Yorgun,ayılamamış bir ben :)
 Park alanında restoranlar da etkinlikler gibi çok sıra beklemeli ve pahalı.Tecrübeli olanlar yemeklerini yanında getirmiş,piknik usulü yapıyorlardı.Sıra beklerken çantamda abur cubur olmadığına çok üzüldüm :(
 Terminatör 2 3-D Yoshi için girdik ben hiç sevmedim ama o bayıldı.Fena değildi diyelim orta yol :)
 Jaws kısacık sürdü o ve en uzun beklediğimiz sıraydı :S
 Etkinlikler sonrası karikatür çizimi sıramızı bir şeyler atıştırarak ve alışveriş yaparak değerlendirdik.
 Uzun süre aç kaldıktan sonra yemek bulan Japon balık :)

 Bir dükkanın içi ağaca bayıldım.
 Pembe panter cafe :) Universala bağlı bütün karakterlerin akla hayale gelemeyecek sayıda ürünleri vardı.
Cafenin içinde her şey pembeydi.Bende içeriye elimde pembe kameramla girince herkes dönüp bana baktı :) Garip bir durumdu.Dondurma ve keki buradan almıştım.

Bizim girdiğimiz etkinlikler

1-Hollywood dream
2-jaws
3-Jurassic park
4-back to the future
5-spiderman
6-terminatör 2 3-D
7-Space fantasy

universal studios japan in sitesi burada 
bazı etkinliklerin videoları var :)

Bir daha kesinlikle gitmek isterim.Bir güne yetmedi zaten bakalım nasip olacak mı :)

27 Haziran 2011 Pazartesi

instagram ile Pazartesi #12

(instagram bir Iphone uygulamasıdır.Bu uygulama ile çektiğim fotoğraflarla geçen haftanın kısa bir özeti)


 Japonya`da haziran ayı yağmur ayıdır.Sürekli yağmur yağdığı için benim açımdan depresyon ayıdır.Bir yağmurlu güne daha uyandığımda çekmiştim fotoğrafı.Ben egeli olduğum için haziranda yaz başlamış olurdu bu sebeple bünye deniz,kum,güneş çekiyor.Gerçi bizim oralarda soğukmuş hala.Düzen değişti sanırım.
 Benim şapşi kızım Karamel sultan.Sanırım verdiğimiz en doğru kararlardan biriydi Karamel'i sahiplenmek zira can yoldaşım benim :)
 Normalde Karamel bana daha düşkündür ama son zamanlarda Yoshi ile aşk yaşıyor.Hep benim tarafımda yatardı şimdi Yoshi'nin tarafında :( Geçen sabah bir uyandım ki hatun Yoshi'nin ayağını yalıyor.Aşka bak be :)
Çikolata müzesinden aldığım ayraçlardan biri.Kitap okumayı seven herkes gibi ayraçlara da bir düşkünlüğüm var :)
 Ve uzun zaman sonra açan güneş.Bu sefer değişiklik olsun,istasyon manzarası olsun dedim :)
Ve Japonya'da akşam oldu.Avrupa yakasındaki Burhan beyin.Ayy saat çok geç olmuş Tokyo'da sabah oldu esprisini çok severim.Böyle durumlarda hep aklıma gelir.
Herkese iyi bir hafta diliyorum :)


Not: Bunlar benim seçtiğim fotoğraflar yok ben daha fazla bakma isterim diyenler


daha fazlası için tumblr'e tık tık

26 Haziran 2011 Pazar

Pazar Fotoğrafı #12


Hadi bakalım pazar pazar bir soru size.

Bu tünelin ucunda
ne 
kim
olsun isterdiniz?

Bütün dileklerimizin gerçek olduğu gün olsun bugün!
Yağmura inat

İyi pazarlar

25 Haziran 2011 Cumartesi

Gidiyorum






İnsan hayatında kaç kere gidişler olur bilemiyorum.Ben bile kaç kere gittim bir yerlere,birilerine,birilerinden bilmiyorum...


Ama 2 gidişim var ki hayatımda asla unutamayacağım!


Biri 19 eylül 2007!
Hayat yolum çizilmişti.Bundan sonrası belli ve karanlıktı.
Ucunda Sergül olmaktan vazgeçmek vardı.
Tam bitti her şey dediğim anda hayat benim önüme yeni bir yol çizdi.
İstikamet Japonya!
Bir tünel gibiydi aynı ucu karanlık,korkutucu,yalnızlık ve iyi tek bir şey KENDİM OLABİLMEK!
Ucunda kendimi gördüğüm tüneli hiç gözümü kırpmadan yürüdüm.
22 yılımı sıfırlayarak
İşte o zaman tanıştım Kazım Koyuncu ile işte gidiyorum diyordu aynı benim gibi!


İşte gidiyorum
Bir şey demeden
Arkamı dönmeden
Şikayet etmeden
Hiçbirşey almadan
Bir şey vermeden
Yol ayrılmış, görmeden gidiyorum



Bu ilk gidişimdi!


Sonrası çok yeni 11 mart depreminde Türkiye'deydim.
O gün bir kere daha her şeyi kaybettiğimi sandım.
Çok korktum sevdiğim adamı,Karamel'i ve evimi kaybetmekten.
Sonra onların iyi olduğunu öğrendim.
Ve hayat bir kere daha yol çizdi önüme
Gitmek veya kalmak!
Medyanın abartması,aile baskısı,belirsizlik,dış sesler benim hayatıma yön vermeye çalıştı bir kere daha!
Bir kere bile kalmayı düşünmedim ama korktum çok korktum.
Aldığım kararın sonuçlarından çok korktum.
Bilinmezliğe gidiyorum sandım.(medya sağolsun)


İşte o zaman bir kere daha birleşti yolumuz Kazım Koyuncu ile.


Gitmelerim hayatıma yön verdiği için bu şarkıyı çok seviyorum.
Onun gidişinin 6. yılı benim yaklaşık 4. yılım!


O bizim hayatlarımıza dokunabildiği için aslında hiç gitmedi!


Seren'e dediğim gibi


İyi ki şarkılar yazmış
İyi ki şarkılar söylemiş




Seren'in yazısı için buraya tık tık



Sayfa 128


Önce kitap neyi seçmiş ona bakalım :) Kitap geçmişi seçmiş.Ben de okurken hemen geçmişi seçerdim dedim.Önce sevdiğim yazarlarla tanışabilme fırsatı geldi aklıma,sevdiğim kitapların ilk basımına sahip olabilme,bazı tarihsel anlara şahitlik edebilme falan...
Yoshi uyanınca o da aynı şeyi söyledi.Geçmiş dedi hemen.Onun çok sevdiği bir samuray var Nobunaga(doğru yazdım umarım) onunla tanışmak isterdim dedi.Atatürk ile arkadaş olmak isterdim dedi (bu noktada utandım ve çok mutlu oldum benim aklıma o söyledikten sonra geldi çünkü :(  )Önemli savaşlara katılmak isterdim dedi.
Sonra sizin yorumlarınız girdi devreye ve hızlı karar vermenin ne kadar tehlikeli olabileceğini gördüm.Sizin yorumlarınızla kafamdaki cevap biraz değişti,detaylandı diyelim.Öncelikle Yoshi de ben de gidip gelme olarak algıladık durumu sanırım hani şimdiki hayattan vazgeçme değil.

Sizlerin yorumu ile bir çok açıdan görme,düşünme şansım oldu.Bahar sayesinde anneliğin kararlarda nasıl baskın olabileceğini gördüm.Ben anne olmuş olsaydım cevabım ne olurdu acaba merak ettim.

Bir çoğu kişisel tarihine gidip bazı hataları telafi etmek,kaybedilenleri bugün ki aklı ile değerlendirmek istemiş.Ben hiç kişisel tarhime gitmeyi düşünmemiştim.Ama eğer mümkün olsaydı dedemle tanışmak isterdim.Ben doğduğum sene vefat etmiş.Ve geçmişimde telafi edeceğim bir yıl varsa o da 2003 yılını hayatımdan çıkarırdım.O yılı yaşamamak isterdim.Ama bir de şu var o yılı silersem hayatımdan şimdi ki ben olma ihtimalim yok gibi bir şey.Kafam karıştı benim :)

Anı seçen olmuş.Biz gidip gelmek olarak algıladığımız için hiç ihtimal dahilinde olmadı :)

Ve geleceği seçenler.Bana hiç cazip gelmiyor gelecek şıkkı.Belki ben öldükten sonrasına şöyle göz atmak isterdim.Arkada kalanlar ne yaptılar diye.Ama genel olarak gelecek çekici gelmiyor elindeki kitabın son sayfasını okumak gibi bir şey benim için.

Yorumları ile katkıda bulunan herkese çok teşekkür ederim.Sayesinizde görüşlerim değişti.Göremediğim açıları gördüm :)

24 Haziran 2011 Cuma

Kehanet Gecesi


Henüz kitabı bitiremedim ama çokça fotoğrafını çektim :) Bu sabah 6 da uyanınca çokça ilerlemiştim ki bir kaç cümle beni durdurdu.Yoshi'de uyanınca onunla konuştuk bu satırları.Şimdi size soruyorum o satırları

'Bana geçmişe mi geleceğe mi gitmek istersin deseler hiç tereddüt etmeden ....................  seçerdim'

Siz neyi seçerdiniz ve neden?

Ben sonra yazacağım neyi seçtiğimi nedenleriyle :)

Sizin cevaplarınızı çok merak ediyorum

23 Haziran 2011 Perşembe

Masking Tape #2


İlk masking tape yazımı 27 ocakta yazmışım.O günden beri yenileri eklendiği için tekrar yazayım istedim.O sepete sığmadıkları için artık kutuya terfi ettiler :)


 Yukarıda görüldüğü gibi 11 adet daha almışım.Yüzlerce çeşidi olduğunu düşünürsek az bile almışım :) Bu sefer aldıklarım daha çok scrapbookinge yönelik oldu.



En büyük making tape bir kaç şekilde boş alandan oluşuyor.O kısmı kesip dilediğinizi yazabilirsiniz.Kavanozları isimlendirebilir,scrapbookingde kullanabilir,defterlerinizi etiketleyebilirsiniz.Onun yanındaki mt ise 18 dilde teşekkürler yazıyor.Türkçe olduğu için aldık başka hiçbir sebebi yok :) İlk postta görüldüğü gibi siyahlı bantım hiç yoktu.Onun hikayesi de odur :)haa yanındaki renkliler de renkleri için alındı :)


 Üstten alta doğru rakamlar,günler,fotoğraf makineleri,film şeridi ve tarih bantları.Yani uzun uzun açıklamaya gerek yok :)Her birinin sebebi belli :)


Geçen yazıda nerelere kullandığımı göstermemiştim.Bu sefer bir kaç örnek paylaşacağım.Japon evlerinde duvara çivi çakmak imkansızdır diye söylemiştim.Boş duvarları sevmeyince,çivi çakmak imkansız olunca masking tapeler koşuyor imdada.Sanırım ananem için fotoğraf basarken Yoshi yanlışlıkla kağıda basmış.Elimizde fotoğraflarımız olunca ben de onları duvara yapıştırdım :)



Japonca kursu defterim.Arkası sade olunca renklensin istedim.Bir dergiden Minnie resmini kestim kalan alanları da bantladım :)


Bu kupayı Mc Donalds vermişti.Üzerinde çeşitli boyutlarda Mc donalds yazıyordu.Kupadan kalemlik yapmayı sevdiğim için onu gözüme kestirdim ve bantladım :)



Ve Filipinler scrapbooking albümüzün ilk sayfası.
Biniş kartlarımız veFilipin'de ödediğimiz giriş parası makbuzu.

İşte benim kullandığım alanların bazıları böyle :) Tabii ki herkes istediği gibi kullanır.Dediğim gibi tek sınır hayal gücünüz :)

Birinci masking tape yazısı için buraya tık tık


Yolun neresindeyim /Giveaway---Kural Değişikliği




Moralimin çok bozuk olduğu bir gün pc başına oturup bir blog açmıştım kendime blogcu sitesinde.Blog adı yazan kısma bir anda YOLUN NERESİNDEYİM? yazdım.Çünkü 22 yıllık hayatımı planlamadığım yönde değiştirmiştim.Bir anda sıfırlamıştım her şeyi ve o an sordum kendime hayat yolunun neresindeyim?O gün bloğa neler yazacağımı düşünmemiştim hiç.Geldiği gibi yazarım diye düşünmüştüm öyle de oldu.
 Geçen senelerde bloğumun adı çok uzun diye üzülmüştüm keşke Serrose alsaymışım diye düşünmüştüm.Sonra düşününce benim bir şey üzerine bloğum yok.Her telden her şey var.Tamamen benim günlüğüm.Gezdiklerim,okuduklarım,yediklerim,aldıklarım ve düşündüklerim.Yolda olma hali gibi.Yol üzerinde geçilen yerler gibi.İşte sırf bu sebeple yeniden bağlandım blog adıma :)
Haziran ayının 28 inde 3 yılı bitireceğiz birlikte.Bu dönemde benim bir çok acıma ,sevincime ortak oldunuz.Bir çoğunuz sanaldan çıkıp yüreğime dokundunuz.Maillerinizle,yorumlarınızla bir çok defa en mutsuz günümü bile çekilir hale getirdiniz.Bunları laf olsun diye söylemiyorum.Sevdiklerinden uzakta yaşayanlar beni daha iyi anlayacaklardır.Yürümeyi,konuşmayı hatta yemek yemeyi yeniden öğrenirken yok ben artık dayanamayacağım dediğim anda gelen bir mail bana gayret etme gücü verdi.

Şimdiye kadar bloğumun doğum gününü hiç kutlamadım.Madem ki bu ilk olacak Japonya'ya özgü bir şey olsun istedim.Bu sebeple bir önceki postu aceleyle yazdım :)

Evet hediye malesef yalnızca 1 kişiye gidecek Yukata :) Yukata nedir diyen buraya tık tık 

İlk fotoğrafdaki mankenin üzerindeki yukatanın aynısıdır.Sadece kemeri ve çantası farklı.
Hediye temmuz ayında size ulaşacaktır.

Yukata
Geta (Japon tahta terliği)
Obi kemer
İç kemer
Küçük Çanta
Ve toka

Yukatanın uzunluğu 163 cm

Her bedene uyar diye tahmin ediyorum.



Son katılım günü 28 haziran 2011 Salı  Türkiye saati ile 18:00 (burada gece 24:00 olmuş olacak)


Yapmanız gerekenler:
1-  Bu bloğun izleyicisi olmanız  


2- Bloğu olanlar bloğunda yazıp linkini bu posta yorum olarak bırakmanız 


3-Bu bloğu ne zamandır okuduğunuzu ve en çok ne tarz yazıları sevdiğinizi yorum kısmına yazmanız


Kazanan random.org aracılığı ile belirlenecektir

Bloğu olmayanlar ise  1 ve 3 nolu maddeleri yerine getirip katılabilirler

herkese bol şans :)


EDİT:

Çekiliş kurallarında bir yanlış anlaşılma var sanırım.Bloğunda yazmayanlar ve bloğu olmayanlar olduğu için bloğu olanlara haksızlık gibi geldi gözüme.Bu sebeple bloğuna yazanlar +1 hak kazanmış olacak

Yani bloğuna yazmak istemeyenler bu posta yorum yazarak çekilişe dahil olabilirler son 5 gün

bol şans

22 Haziran 2011 Çarşamba

Kore Paketi


Beklenen Kore paketi geçen hafta geldi ama ben hala yazmadım :) 2 kalem 1 defter geldi.Vermeer'in inci küpeli kız tablosunu çok seviyorum.Tracy Chevalier'in aynı isimli kitabını 3 saatte bitirmiş,koşa koşa dvdsini kiralamıştım.Filmi çok sevemedim ama Colin Firth ve Scarlett Johansson hatırına izledim.
Ebayde gezerken İnci Küpeli Kız  tablosu İnci Küpeli Kediye dönüşmüş görünce kim durdurabilirdi ki beni :)Cevap veriyorum hiç kimse :) Ee canım defter Kore'den buraya yalnız yolculuk yapmasın diye 2 tane de kalem attım yanına :)
Defterin kalitesi ve iç sayfaları da süper hani almak isteyen olursa diye :)

Evet bir kırtasiye alışverişinin daha şimdilik sonuna geldik :)

Johannes Vermeer hakkında bilgi için buraya

İnci Küpeli Kız kitabı için buraya 

İnci Küpeli Kız filmi için buraya

20 Haziran 2011 Pazartesi

instagram ile Pazartesi #11


(instagram bir Iphone uygulamasıdır.Bu uygulama ile çektiğim fotoğraflarla geçen haftanın kısa bir özeti)

 İstediğin renk ojenin üzerine istediğin renkte noktacıklar yapınca mutlu oluyor insan.Deneyin göreceksiniz:)

Alışverişin sonunda bir kahve molası.Okudum,yazdım,izledim iyi geldi bana :)
 K dergisi okumak bana iyi geliyor :)Hele bu başlığı görünce daha da iyi geldi :)
 Blog yazım Okan Bayülgen'e ulaşmış herkese çok teşekkür ederim.Hem mail yazdı bana hem de twitterdan takibe almış.Deli gibi mutluyum.Günde yüz kere bakıyorum hala takip ediyor mu diye :)Mutluyum çook :)
 Ve aşkımın doğum günü kutlamaları :)2 gece kutlama yaptık.Bu birinci geceden
Bu da ikinci gece.İkinci geceyi K.K. House da geçirdik.Sevgili Mehmet'e bu güzel gece için çok teşekkür ederiz.

İşte bir hafta böyle geçti.
Daha fazla fotoğraf görmek için buraya tık tık

Herkese keyifli bir hafta diliyorum.

19 Haziran 2011 Pazar

Pazar Fotoğrafı #11


Yoshi'nin bloğuna gidenler görmüştür.Bir de burada olsun istedim.İşte bizim gerçek yüzümüz  :)))

Fotoğrafı tıklayın gif olsun :)

17 Haziran 2011 Cuma

Bu sene de yardımınız lazım



Geçen sene sizlerin de yardımı ile Yoshi'ye çok güzel bir doğum günü sürprizi yapmıştık :) O anki halini unutamıyorum.Bir şey söylemedi ama benden gene bekliyor sanırım sürprizler :) Bu sene izin alamadığı için özel bir planımız yok.

Şimdi gelelim sizin yardımınıza.Yarın eğer becerebilirsem balığın bilgisayarına sızıp :) onun bloğuna sürpriz post yazmayı düşünüyorum :) belki siz de yorumlarınızla bana yardımcı olursunuz.

Ya da ona twitterdan mesaj atarsınız :) 18 haziran doğum günü biz sizden 6 saat önde olduğumuz için Türkiye'de 17 haziran cuma 18:00 ile ona mesaj yollarsanız çooooook mutlu edersiniz beni :)

Yoshi'nin bloğu burada

Twitteri burada


Yardımlarınızı bekliyorum :)


Mesajınız geçen sene ile aynı olursa daha da mutlu olurum


Doğum günün kutlu olsun


Biliyor musun? Serrose seni çok seviyor 


Çoook teşekkürler şimdiden :)

16 Haziran 2011 Perşembe

Küçük Sarı Cesaret Kitabı






Küçük Sarı Cesaret Kitabı Nil Gün kitapları içerisinde okuduğum 3. kitap.Kişisel gelişim kitaplarını vakti zamanında çok okumuş,şimdilerde pek okumak istemeyen biriyim.Ama bu kitapları almış bulunduğum için okuyorum.Nil Gün kitapları kolay okunuyor ama akılda kalmıyor sanki.Kolay örneklerle,alıntı hikayelerle sizi hemen sarıyor ve bir oturuşta bitebiliyor.




 Tabii ki her kitapta altı çizilecek cümleler vardır :) Bu kitap diğer kitaplarına göre en az çizdiğim oldu sanırsam.
Geriye 3 kitabı daha kaldı Nil Gün'ün.Bakalım onlara ne zaman sıra gelecek.Bir kitap okudum hayatım değişti diyenlerden biriyim aslında ben.Tabi bu kitap kişisel gelişim değildi.Tolstoy İnsan ne ile yaşar kitabı bugün burada olmama sebeptir.Tolstoy'u birkaç arkadaşıma okutturdum onlar için bir şey değişmedi.Belki bugün okusam bende de değişmeyecek.Ama 2007 yılının eylülünde benim gözlerimi açan kitaptır.Bu sebeple Tolstoy bende başkadır.
Yani Nil Gün kitabı altında başka şeyler anlattım size :) Kişisel gelişim kitabı okuyup da hayatı değişenler olmuştur belki :) 

Var mı ben ben ben diyen?


edit: bir foto kaybolmuş eklerken




14 Haziran 2011 Salı

Zarf Açılır



 

 Kapı çalar

Postacı gelir

Zarfı bırakıp gider

Hemen zarf açılır

K'lar yollanmıştır ama zarftan çıkanlar başkadır

Dostluktur,önemsemektir,unutmamaktır,değer vermektir,huzurdur,mutluluktur

Sen sen sen 


İyi ki varsın !!!

Leyleklerin Uçuşu


Bu sene uzun zamandır okumak istediğim kitapları okumayı ve yeni yazarlar tanımayı hedef edinmiştim kendime.Ve bu doğrultuda bir kaç kitap ve yazar silindi listemden bu açıdan çok mutluyum.Grange bana hep çok tavsiye edilen bir yazardı.Kitapları gerilim/macera türünde olduğu için hep uzak dururdum.Artık zamanı gelmişti ve sonunda okudum.
Grange'in henüz 1 kitabını okuduğum için hakkında yorum yapmam zor.Eğer siz de benim gibi uzak duranlardansınız bu tür kitaplardan bir şans verin derim.

Kitabı okumamış olanlar burdan sonrasını okumasın :)

Leyleklerin uçuşunun sonunu tahmin ettiğim için kitabı yavaş okumaya başlamıştım.Tahmin edilebilir sonlar pek tatmin edici olmuyor bence.
Kitapta leylek,elmas konuları geçince heh dedim.Leyleklerle elmas kaçakçılığı bu biraz hevesimi kaçırdı.Bir kaç sayfa sonra elmas kaçakçılığı açıklanınca şaşırdım kitabın finali başından söylenmez ki diye düşündüm.Sonrasında final bu değilse nasıl bağlanacak diye tekrar heyecanlandım.Ve o nasıl bir hayal gücüdür.Bayıldım bayıldım bayıldım.Bir kaç konuyu bir arada ilgiyi hep yüksek tutarak devam etti kitap :)
Uzun zamandır uykumdan eden bir kitap olmamıştı.Teşekkürler Grange !

Uzun lafın kısası okuyun derim ben :)Bir şans verin eğer benim gibi uzak duranlardansanız :)

Okunmayı bekleyen kitaplar tepeciğim insani boyutlara indiği zaman Grange'in diğer kitapları ile ödüllendirebilirim kendimi :)