31 Mayıs 2015 Pazar

Mini Asos Alışverişi



Annem için saat almıştık Asos'tan. İlk saat alışverişim olduğu için meraktaydım. Fiyat- kalite olarak ben sevdim. Ama bu ara kendime saat almayı hiç düşünmüyorum :)



New Look markasından (soldaki) Lucy Open Dial Watch linki burada tık tık 

Açık yeşil, deri kayışlı ve altın detaylı bir saat. İkisinin de ortak özelliği çok hafif olmaları.


Sağdaki ise yine New Look markasından Mink Tonal Dial Chronograph Watch linki burada tık tık


Siz Asos'tan genelde ne alışverişi yapıyorsunuz?

28 Mayıs 2015 Perşembe

İstikamet Tokyo



Günü birlik Tokyo'ya gittik geldik. 1.5 aylık bebekle bizdeki de iyi cesaret :) Aramız yaklaşık 350 km imiş.


Geceden çıktık yola, çünkü sabah konsoloslukta olmak istiyorduk. Sabaha karşı park alanında biraz uyku molası verip, sağ salim vardık Harajuku'ya.


7.5 yıllık Japonya hayatımda, ilk defa konsolosluğa gittim. Hafif heyecanlıydım doğrusu.


Konsolosluğa evraklarımızı verdikten sonra biraz Harajuku'yu dolaştık. Daha önce de gezmiştik buraları. Şimdi 3 kişi gezdik.


Ve çok merak ettiğim taze kızartılmış patates cipsinden de yedik.

Gidiş gelişimize şahitlik etmek için bu videoya




Harajuku sokaklarında bizimle gezmek için de bu videoya davetlisiniz :)

22 Mayıs 2015 Cuma

Yeniden Ermiş



Hayatımın kitabı dediğim kitaplardan biridir Ermiş. Çok severim ama takıntılı olduğum bir çevirisi var.
Tabii ki çeviri konusunda bir uzman değilim. Hatta orjinal metini bile bilmiyorum. Ama bugüne kadar birçok Ermiş kitabı aldım, farklı yayınevlerinden. Ve bana en dokunan Alkım Yayınevinden çıkan baskısı olmuştu.

Betül ile Ermiş üzerine konuşurken, tabii ki Alkım'ı önerdim ve satışta olmadığını da ekledim. Derken ikimiz de aynı anda fark ettik ki İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkan Ermiş'i de Ayşe Berktay çevirmiş.

Ben de satın almış ve anneme Japonya'ya yollatmıştım. Ama henüz okumaya hazır değildim. Korkuyordum çeviriden ama aynı çevirmen çıkınca hemen başladım okumaya. Elimde Alkım baskısı yok ama altını çizdiğim satırların dosyası mevcut.

Onunla karşılaştırınca ne yazık ki yer yer değiştirildiğini görebiliyorum. Ama tabii ki diğer baskıdan çok uzak bir metin değil. Daha önce yazdığım baskılarda başka kitap okuyor gibi olmuştum.

Bütün videolarımda ve yazılarımda Ermiş ama Alkım baskısı diye sayıkladığım için aranızdan arayanlar olduğunu biliyorum. Aynı çevirmeni bulunca size haber vermek istedim. Umarım bu kitap size de iyi gelir :)

İyi okumalar

Halil Cibran Ermiş yazısı için buraya tık tık 


21 Mayıs 2015 Perşembe

Japonya'da Doğum


 Bu yazıda tamamen kendi deneyimimi anlatıyorum. Bu yüzden ülkenin bütün geneli böyle midir bilemiyorum.
Geçen yaz Türkiye'ye geldikten 5 gün sonra hamile olduğumu öğrendim. Bu yüzden hamileliğin başları Türkiye'de geçti.
Hamile olduğumu öğrenince Söke Devlet Hastane'sine gittim. Bir süre sonra döneceğim için özel doktora gitmeyi düşünmedim.
Türkiye'de bulunduğum süre içerisinde düzenli kontrollere gittim. İkili test yapıldı. Bütün kan tahlillerim iyi çıktığı halde ilaç takviyesi verildi. Tatilimin planlanmış dönüş tarihi bebek küçük olduğu için ileri tarihe atıldı. Bu yüzden biletimi uzatıp 18 haftalık olunca Japonya'ya döndüm.

Japonya'ya gelir gelmez, ertesi gün daha önce de gitmiş olduğum doğum&kadın kliniğine gittik.
Biz devlet hastanesi yerine özel kliniği tercih ettik. Babadan oğula kalmış ve çevrede popüler bir klinik.

Girişte danışma kısmından numara alıp, sıra beklemeye başladık. Hemşire bizi çağırıp, elime bir kağıt bardak tutuşturunca ben 4,5 aylık hamile olduğumu söyledim. Benim kafamda idrar testi =  hamilelik testi olduğu için gerek olmadığını düşündüm. Ama durum böyle değilmiş, hamileliğim boyunca hatta doğumdan sonra bile idrar testi yapmaya devam edildi.

Her kliniğine gittiğimde önce sıra alıyor ve sonrasında tuvalete gidiyordum. Tuvalette küçük bir pencere ve önünde kağıt bardaklar ve kalemler bulunuyor. Orada idrarınızı pencereye bırakıyorsunuz. Tabii önce bardağa ad soyad ve sıra numaranızı yazıyorsunuz. Tuvaletten çıkınca orada tartılıyor ve tansiyonunuzu ölçüyorsunuz. Tansiyon aletinden çıkan kağıda kilonuzu ve ad soyad yazıyorsunuz. Buradan çıkan bilgiler belediye tarafından verilmiş deftere kaydediliyor.

İlk kontrolde hamilelik kesinleşince klinikten size bir kağıt veriliyor. O kağıtla belediyeye gidiyorsunuz. Belediye hamile kaydınızı yapıyor. Ve size bir defter ve testler için kupon defteri veriyor. Böylece hamileliğiniz boyunca yapılacak genel testleri belediye karşılamış oluyor. Siz ödemiyorsunuz. Defter ise bebek 6 yaşına gelene kadar bütün kayıtları tutulacak şekilde düzenlenmiş.  Annenin de hamilelik kaydı tutulmuş oluyor ayrıca.

Bizim klinikte ilk kontrolde elimize bir plan tutuşturdular. 42 haftalık bir plan. Hangi hafta hangi kontroller ve kurslar var yazılmış.  Ben 18 haftalıkken geldiğim için bazı testler Türkiye'de yapılmış olduğu halde, yeniden testler yapıldı. Sonuçlarım iyi çıktığı için ilaç takviyesi verilmedi. Türkiye'de bu olay tam tersi olmuştu.

Japonya'da 23 haftaya kadar kontroller 4 haftada 1 oluyor.  24 haftadan 35 haftaya kadar 2 haftada bir ve 36 haftadan itibaren haftada 1'e düşüyor. Ve her kontrolde ultrasona giriyorsunuz. Dünyada en sık muayene Japonya'da yapılıyormuş. Bazı ülkeler ultrasona sık girilmesine karşıymış, ama Japonya'da tam tersi anladığım kadarıyla.

8-12 haftaya kadar olan süreçte kanınız alınıyor ve çeşitli testler yapılıyor.

27-28. haftada tekrar kanınız alınıyor ve yine testler yapılıyor.

Ve 36. haftada kan testi tekrar yapılıyor.

Japonya'da şeker yükleme testi yok. Gebede böyle bir risk yok ise ve ailesinde şeker hastası yok ise yapılmıyormuş. Bu yüzden bana yapılmadı.

Beni en çok şaşırtan ve korkutan ise 37. haftada yapılan kasık bölgesi röntgeniydi. Evet belden aşağısının röntgeni çekildi. Hamilelerin röntgen ışını almaması gerekir diye biliyorum, bunu doktora sorunca sadece 1 kerenin bir zararı olmayacağını söyledi. Bebeğin yerleşip, yerleşmediğini görmek için çektiklerini söyledi.

Ama şöyle bir şey var. Japonların vücudu dünyada doğuma en elverişsiz hatta en riskli vücut yapısıymış. Vücutları dar, küçük ve zayıf olduğu için birçok anneye erken doğum yaptırılıyor. Yani sezeryanla alınıyor bebek. Ve japon gebelerin en fazla 10 kilo almasına izin veriliyor. Daha fazla kilo alırsa doktorlar kızıyormuş.

24-35 hafta arasında ultrason uzmanı yarım saate yakın bir kontrol yapıyor. Bebeğin bütün hesaplamaları yapılıyor. Her detaya bakılıyor.

Benim ilk hamileliğim olduğu için Türkiye'de bu süreç nasıl işliyor bilmiyorum. Ama beni şaşırtan bir başka detay ise 41 hafta boyunca asla nasıl doğum olacağı konuşulmadı. Belirli haftalarda doğum hemşiresi ile konuşmalar yapıldı. Nasılsın, sorun var mı, öğrenmek istediğin bir konu var mı, psikolojin nasıl, kilo durumu, nasıl beslendiğim gibi konuşuldu.

Bizim klinikte 5 doktor bulunuyordu. Her defasında o gün kim varsa, sıra kime düşerse o muayene ediyordu. Ben dayanamayıp doğumu hangi doktor yaptıracak diye sorduğumda ise o gün hangi doktor varsa o cevabını verdiler. Yani hamileliğiniz boyunca 1 doktora bağlı devam etmiyorsunuz. Tabii talep edebilirmişsiniz ama biz etmedik.

Annemin de burada olduğu son hafta kontrollerinde dahi doğum  şeklinden konuşulmadı.

Ultrason muayenesinden sonra aynen şöyle deniyordu.

Bebek iyi, kilosu yerinde, bebek yerleşmiş sorun yok. Sizin sormak istediğiniz bir şey var mı? Haftaya tekrar gelin :)

Annem çıldıracak gibi oluyordu :) Ne zaman doğar, nasıl doğacak demedi mi bir şey diye soruyordu.
41 haftalık olduğumda ertesi güne yatış verdiler. O zaman bile sezeryan lafı edilmedi. Çünkü Japonya'da çok büyük bir oranda normal doğum yapılıyor. Annenin ya da bebeğin sağlığı için endişe edilmediği sürece sezeryan seçenek dahilinde olmuyor.

Benim doğum hikayem ve yaşadıklarım da bir başka yazıya kalsın :) Buraya kadar okudunuz mu? Vallahi bravo :)

*Yukarıdaki fotoğraf bizim kliniğin bekleme bölümü. Orada çağırılmayı bekliyorsunuz. Hangi doktor çıkacak şansınıza diye :)

19 Mayıs 2015 Salı

Yabancı Damat Meselesi



Zaman zaman mailler alıyorum bu konu hakkında. Benim de sevgilim yabancı ama ailem izin vermiyor. Siz nasıl kabul ettirdiniz diye.

Öncelikle bunun bir formülü yok. Bu bir yaşam tarzı. Ailenizi en iyi siz tanır ve bilirsiniz. Ben ne size 'mutlaka' yabancı ile evlenin diyebilirim ne de kesinlikle Türk ile evlenin diyebilirim.

Benim ailem Yoshi'yi tanıma sürecinde dini, ırkı, geliri vb gibi sorular sormadılar bana hiç. Zaten yapı olarak 'bunları sorabilecek' bir aile olsaydık. En başından ben Yoshi ile bir ilişkiye başlamazdım.

Biz en başından beri 'kendi kararınızı kendiniz verin' tavrında büyütüldük. Belirli özgürlüklerimiz her daim oldu. Kısıtlayan, yasaklayan bir ebeveyn olmadılar. Bunun yerine bak böyle yaparsan sonuçlarını böyle, tersini yaparsan da böyle olur diye konuşuldu her zaman.

Böyle büyütüldüğümüz için kendi kararlarımızı kendimiz verdik her zaman. Hiçbir kararımıza karşı çıkılmadı. Zaten karşı çıkacakları isteklerimiz de olmadı.

Arkadaş seçme sürecinde zaman zaman fikir belirttikleri oldu. Buna rağmen görüşmeye devam ettiğimizde, ne kadar haklı olduklarını gördük.

Bu yüzden  biraz sakinleşip, olaya karşıdan bakmak gerek sanırım.

Benim başıma gelseydi

Eğer karşı çıktıkları bir erkek arkadaşım olsaydı ve çok aşık olsaydım. Öncelikle bütün gücümle onlara aşkımı ve kararımı savunurdum. Ama neden karşı çıktıkları da çok önemli benim için. Sadece Japon diye karşı çıkacak bir yapıda değiller çünkü. Karşı çıktıkları şeye ikna olursam, ne kadar aşık olursam olayım ayrılırdım.
Çünkü aşk, sevgili her zaman bulunur ama aile asla bulunmaz.  Bu çok klasik gelecek ama bu kesinlikle böyle.

Peki ya tersi karşı çıktıkları şeyi bana karşı savunamıyorlar ve geçerli bir sebepleri yoksa, o zaman bildiğimi yapardım. Kalbimi dinlerdim.

Ama bu benim düşüncelerim ve benim aile yapım.

Eğer sizin aileniz karşı çıkıyorsa ve asla affedeceklerini düşünmüyorsanız iyi düşünün derim ben.
Bu dünyaya bir kere geleceğiz. Aileniz mi, aşkınız mı?

Bu yüzden ben kimseye fikir veremem. En doğru fikir ve karar sizin kalbinizde. Aslında içten içe biliyorsunuzdur o cevabı da, başkasından duymaya ihtiyacınız var sanırım.

Ama böyle bir karar ne komşuya, ne takip ettiğiniz blogger'a, ne de arkadaşa sorulur. Kalbinize sorun.

Ben hayatımda hiçbir zaman Allah'ım X'i bana nasip et diye dua etmedim. Aşkından öleceğimi sandıklarım da dahil buna :) Her zaman hayırlısını diledim. Çünkü bazen aşktan bazen yaştan bazen de tecrübesizlikten gözünüz kör olabiliyor. Bu adam benim için hayırlı mı diye sormak gelmiyor akla. Bu yüzden hayırlısını dilemek en güzeli sanki.

Allah kalbinizdekini sizin için hayırlı eylesin! Ya da hayırlısını kalbinize düşürsün diyelim.



edit: Bu arada ben Yoshi'yi Japon diye seçmedim. Eğer Japon diye veya Japonya'da yaşamak için seçseydim ailem ASLA izin vermezdi.

18 Mayıs 2015 Pazartesi

İnstagram ile Pazartesi #181

instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik
Ablamın kullanıcı adı:sermoon09
Annemin kullanıcı adı:3kizannesi

instagram web üzerinden beni takip etmek isterseniz buyrun bu linke.



Bal kızım benim. Her gün değişiyor siması :)

Annemi uğurladık. Bugün onsuz 2. günümüz. En kısa zamanda tekrar buluşacağız inşallah.


Dün hiç uyumadı zıpır şey :) Bugün de sürekli uyuyor. Hangisi daha iyi bilemedim. Uyurken özlüyor çünkü insan.
İşte böyle geçti bir hafta. 

                                                       Umarım bu hafta da çooook güzel geçer.
                                                        Daha fazla fotoğraf için tumblr'e buyrun 

14 Mayıs 2015 Perşembe

Extra Eğlence İsteyenler Buraya

*Fotoğraf geçen yazdan

En sevdiğim lezzetlerden biri Uludağ Frutti Extra. Türkiye'ye gelir gelmez ilk market alışverişinde dolduruyorum sepete. Ben tatillerde içebiliyorum, bütün sene içebilen sizleri çok kıskanıyorum.




Uludağ Frutti Extra, doğal maden suyu ile  meyve suyunun mükemmel uyumu. Benim favorim kavunlusu :) Sizin hangisi? Üstelik içerisinde kalsiyum, magnezyum, bikarbonat ve florür var. Bunlar kemiklere, dişlere, sindirime ve kalp sağlığına faydalı mineraller. Yani hem serinliyor hem de vücudunuza faydalı bir şey yapıyorsunuz :)




Uludağ İçecek bu sene Sabancı Offtown Bahar Şenliklerine davet ediyor sizi. Aranızdan 5 kişi etkinlik bileti kazanacak.

Şenlikte kimler mi var? Aylin Aslım, Milk& Sugar, Yok Öyle Kararlı Şeyler, Sattas, Levent Yüksel, Kakkmadda Fakka

Bu Cumartesi yani 16 Mayıs 2015 tarihinde yapılacak bu etkinlik biletini kazanmak istiyorsanız bu yazının altına etkinliğe 'neden gitmek istediğinizi' yazmanız yeterli.
Yarın yarışmanın sonuçları 17:00'den sonra açıklanacak.


Mesela ben Levent Yüksel şarkılarını canlı dinleyebilmek için gitmek isterdim.  Bileti kazananlardan biri Karaağaç ve Kadınım şarkılarında benim için de bir ahhh çeksin lütfen :)


Offtown Festival 2015 hakkında daha fazla bilgi için buraya tık tık 

Uludağ Frutti Extra hakkında daha fazla bilgi için buraya tık tık 

Uludağ İçecek sosyal medya hesapları


Herkese bol şans!

Kazananlar biletlerini kapıdan alacaklar.



12 Mayıs 2015 Salı

Taiyaki - Japon Tatlısı



Sürekli gittiğimiz markette, zaman zaman denk geliyoruz 'mini taiyaki'lere. Taiyaki bir çeşit Japon tatlısı. Ben krep dedim ama internette japon usulü waffle olarak yazmışlar.
Normalde yani geleneksel olanı bir el büyüklüğünde ve içi tatlı kırmızı fasülyeli olandır. Ben o tadı sevmediğim için yıllardır yememiştim taiyaki.

Ama bizim markete zaman zaman gelen satıcı hem mini boyda, hem de farklı tatlarda yapıyor. Sade, fasülyeli, çikolatalı, peynirli, karamelli (kaldırılmış), pudingli ve yeni lezzet kavunlusu mevcut.

Her zaman markette olmuyor. Birkaç ayda bir geliyor. Ne zaman gelse biz de satın alıyoruz. Fazlaca aldığımız ve sohbet ettiğimiz için artık bizi tanıyor satıcı :) Bugün yine denk gelince video çekmek için izin istedim. Nasıl yapılıyor belki ilginizi çeker.

Mini boy olunca çerez gibi atıyorsunuz ağzınıza ve hemen bitiveriyor. Bir gün yolunuz Japonya'ya düşerse fasülyeli olan için bir şey diyemem ama diğerlerini mutlaka deneyin.

Daha önce Japon tatlısı Dango'yu da yazmıştım videosu da var. Okumak & izlemek için buraya tık tık 

11 Mayıs 2015 Pazartesi

İnstagram ile Pazartesi #180

instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik
Ablamın kullanıcı adı:sermoon09
Annemin kullanıcı adı:3kizannesi

instagram web üzerinden beni takip etmek isterseniz buyrun bu linke.




Sevgili blog arkadaşım Esra'nın kitabına başladım. Kokular üzerine keyifli bir kitap olmuş. Efsun izin verdiği zaman okumaya çalışıyorum :)


Bu fotoğrafımız çok hoşuma gitti. Tırnaklarını kesiyorduk kızın. Bu fotoğrafa bakınca, kabul olunmuş dualarımı gördüm. Çok şükür, bin şükür!


Annemin gitmesine az kala, son turlara başladık. O hediye alışverişi yaparken, ben kendime çalışıyorum :) Bu da yeni ayakkabımı ve Starbucks şişemi gösterme çabam :p


Aç aç gezilmiyor tabii Avm'ler :) Ne yedik, menüden ne seçtik? Cevabı videoda iyi seyirler



İşte böyle geçti bir hafta. 

                                                       Umarım bu hafta da çooook güzel geçer.
                                                        Daha fazla fotoğraf için tumblr'e buyrun 

7 Mayıs 2015 Perşembe

Efsun'la ilk Market Alışverişi



O gün misafirlerimiz gelecekti. Bu yüzden erken uyandık. Yapılacak bir sürü şey vardı. Market alışverişi de buna dahildi. Bu arada ben en son hamileyken markete gittim :) Benim düşüncem Yoshi ile beraber hızlıca gider, gelirizdi. Efsun'a annem bakar diye düşünüyordum ki, öyle olmadı.
Bizim bey :p Efsun'la gidelim dedi.
Misafirler gelecek, yapacak bir sürü şey var, kızla ilk tecrübe vs demedim, kırmadım bizim beyin hevesini (aslında benim de evde bırakasım yoktu da :p ) hazırladık hemen bizim kızı ve arabasını.
Yoshi her bişeyleri arabaya taşıdı ve hazırız dediğinde, Efsun'la ben kurulduk arabaya.
Markete vardığımızda anladık ki, Yoshi kıza örtü almamış. Acemilik işte. Unuta unuta ustalaşacağız, buna inanıyorum :)

Neyse marketin içinde iki araba ile dolaşmak garipmiş. Bir de ben bir ürün alıp, Yoshi'ye uzattığımda suratında neden bana veriyorsun ifadesi oldu birkaç kere. Sonra itiraf etti zaten. Sende de araba var neden bana uzatıyor diye düşünmüş birkaç kere :) Eee acemiyiz dedik ya!

Bir de mini video çektim. Video çekmeyi çok özledim ama unutmuşum resmen :) Neyse alışırım yine inşallah!

İyi seyirler

6 Mayıs 2015 Çarşamba

Bırak Dağınık Kalsın



Online alışveriş sırasında bu kitap çok ilgimi çekmişti. Okuması kolay ve görece zevkli bir okuma oldu.

Günlük hayata dair 115 bilimsel gerçek bulunuyor kitapta. Hayatın içinde bu neden böyledir ya da böyle olsa ne olurdu diyebileceğiniz garip başlıklardan oluşuyor.

Aman alın illa ki okuyun diyebileceğim bir kitap değil ama farklı bir okuma arıyorsanız budur diyebilirim.


Okuduğum Kitaplar yazılarım için buraya tık tık

Serrose ve Kitap bloğum için buraya tık tık 

4 Mayıs 2015 Pazartesi

İnstagram ile Pazartesi #179

instagram kullanıcı adım:serrose
Yoshi'nin kullanıcı adı:yoshijaponbalik
Ablamın kullanıcı adı:sermoon09
Annemin kullanıcı adı:3kizannesi

instagram web üzerinden beni takip etmek isterseniz buyrun bu linke.



Çakma bahar yaşıyoruz Japonya'da. Bir gün güneşli, üç gün kapalı geçiyor. Pofff


Bu ara bütün ilgi evde, ailede ve sosyal medyada Efsun'da olunca biraz kıskandım galiba :p  Ben de çok tatlıydım ama yaa  isyanım :p



Annem yanımızdayken hazır, azıcık keyif halleri yapma hakkım olsun ama ya :)


Fossil sırt çantam gezi çantası olmaktan çıkıp, günlük çanta oldu bu ara. İyi ki almışım.
Alışveriş videosunu ekliyorum, belki izlemek istersiniz.


İşte böyle geçti bir hafta. 

                                                       Umarım bu hafta da çooook güzel geçer.
                                                        Daha fazla fotoğraf için tumblr'e buyrun